zararlı - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

zararlı



Sens de "zararlı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 83 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
zararlı detrimental adj.
zararlı harmful adj.
General
zararlı bad adj.
zararlı baleful adj.
zararlı prejudicial adj.
zararlı unhealthful adj.
zararlı mischievous adj.
zararlı malefic adj.
zararlı pestilent adj.
zararlı unwholesome adj.
zararlı malign adj.
zararlı teenful adj.
zararlı unfavorable adj.
zararlı derogatory adj.
zararlı insanitary adj.
zararlı ill adj.
zararlı unhealthy adj.
zararlı depredatory adj.
zararlı baneful adj.
zararlı pestilential adj.
zararlı injurious adj.
zararlı hazardous adj.
zararlı inimical adj.
zararlı maleficent adj.
zararlı destructive adj.
zararlı disadvantageous adj.
zararlı evil adj.
zararlı pernicious adj.
zararlı corruptive adj.
zararlı nocuous adj.
zararlı insalubrious adj.
zararlı hurtful adj.
zararlı noisome adj.
zararlı deleterious adj.
zararlı harmful adj.
zararlı noxal adj.
zararlı noxious adj.
zararlı damaging adj.
zararlı obnoxius adj.
zararlı fatal adj.
zararlı uneconomic adj.
zararlı vicious adj.
zararlı unfavourable adj.
zararlı awkward adj.
zararlı maleficial adj.
zararlı bogus adj.
zararlı harm [south] adj.
zararlı mischiefable adj.
zararlı mischiefful adj.
zararlı lossful adj.
zararlı obnoxious [obsolete] adj.
zararlı damnific adj.
zararlı deletery [obsolete] adj.
zararlı offensible [obsolete] adj.
zararlı offensive adj.
zararlı disserviceable adj.
zararlı infest [obsolete] adj.
zararlı infestant adj.
zararlı infestuous [obsolete] adj.
zararlı incommodious [obsolete] adj.
zararlı inimicous [obsolete] adj.
zararlı innutrient adj.
zararlı insalutary adj.
zararlı invidious adj.
zararlı disadvantageable adj.
zararlı prejudical adj.
zararlı prejudicious adj.
zararlı scathful adj.
zararlı scathly adj.
zararlı crude [obsolete] adj.
zararlı injurious adj.
Law
zararlı tortious adj.
Technical
zararlı noxious adj.
zararlı harmful adj.
Pathology
zararlı toxic adj.
zararlı toxical adj.
Apiculture
zararlı pest n.
Environment
zararlı deleterious adj.
Archaic
zararlı nocive adj.
zararlı noysome adj.
zararlı innutritive adj.
zararlı contrarious adj.
zararlı scatheful adj.

Sens de "zararlı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 481 résultat(s)

Turc Anglais
General
zararlı taraflarını açığa vurma (insan/davranış vb'nin) denunciation n.
çevreye yayılan kötü ya da zararlı madde effluvia n.
zararlı otları makineyle temizleme mechanical weeding n.
zararlı böcek pest n.
kamu için zararlı olan davranış public nuisance n.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece n.
zararlı sinek hessian fly n.
zararlı ot weed n.
zararlı bir hayvanın yok edilmesi veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen para bounty n.
zararlı mantar pest n.
zararlı hayvan vermin n.
zararlı haşarat insect pests n.
lenf bezlerindeki zararlı tümörler lymphomata n.
saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu no till n.
zararlı ilaç veya etki noxa n.
zararlı atık harmful waste n.
zararlı atık hazardous waste n.
zararlı davranış disservice n.
zararlı böcek ya da hayvanlar vermin n.
zararlı bir gelişmenin başlangıcı thin edge of the wedge n.
zararlı su aggressive water n.
zararlı madde harmful substance n.
zararlı alım intake n.
saban veya pulluk kullanmadan ve zararlı bitkilere karşı zirai ilaç kullanılarak yapılan bir ziraat metodu no-tillage n.
zararlı etki detrimental effect n.
zararlı alışkanlıklar bad habits n.
zararlı madde noxious substance n.
zararlı alışkanlık bad habit n.
zararlı alışkanlık harmful habit n.
zararlı böcekler harmful bugs n.
zararlı böcekler harmful pests n.
zararlı güneş ışınları harmful solar rays n.
zararlı böcek pernicious bug n.
insan sağlığına zararlı maddeler hazardous substances on human health n.
zararlı etkilerin azaltılması decreasing the harmful effects n.
zararlı madde hazardous substance n.
zararlı etkiler damaging effects n.
zararlı hayvanları öldüren kimse ratcatcher n.
zararlı hayvanları öldüren kimse rat-catcher n.
zararlı hayvanları öldürme veya savma işi rat-catching n.
zararlı hayvanlar cattle [obsolete] n.
zararlı olma noisomeness n.
(yıkıcı ve zararlı bir oluşumda) ağız kısmı throat [obsolete] n.
zararlı yiyecekler harmful foods n.
sağlığa zararlı olma unsanitariness n.
sağlığa zararlı olma unwholesomeness n.
zararlı veya kötü davranış maleficence n.
zararlı olma maleficence n.
zararlı olma vice n.
zararlı haşarattan ve hava şartlarından korunması için havalandırılan veya soğutulan sandık veya dolap safe n.
hayvanlar veya bitkiler üzerindeki zararlı etki blast n.
zararlı karışım witches brew n.
zararlı etmen misagent n.
zararlı veya rahatsız eden yön mischief n.
zararlı veya rahatsızlık veren özellik mischief n.
sağlığa zararlı şey deletery [obsolete] n.
zararlı kimse detrimental n.
tedavisi zor olduğundan gitgide zararlı hale gelme insidiousness n.
zamanla biriken zararlı etkiler insidiousness n.
aşırı derecede saldırgan ve zararlı kimse cockatrice n.
zararlı unsurlar taşıyan şey contaminate n.
zararlı olma insalubriousness n.
zararlı şey foe n.
iki tarafın da zararlı çıktığı savaş cadmean victory n.
(zararlı maddeden) detoks detox n.
arındırmak (zararlı içerik vb) bowdlerize v.
zararlı çıkmak end up a loser v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak become involved in harmful activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak participate in destructive activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak become involved in destructive activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak engage in harmful activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak engage in destructive activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak participate in harmful activities v.
zararlı çıkmak come out a loser v.
zararlı şeyleri atmak throw out the harmful things v.
zararlı otları temizlemek weed v.
zararlı olmak become harmful v.
zararlı olmak be harmful v.
-e zararlı olmak be prejudicial to v.
-e zararlı olmak be bad for v.
sağlığa zararlı olmak be harmful to health v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak be involved in harmful activities v.
zararlı faaliyetlerde bulunmak be involved in destructive activities v.
arındırmak (zararlı içerik vb) bowdlerise v.
zararlı böcek veya bakterileri öldürmek için kimyasal madde, duman yada gaz kullanmak fumigate v.
(zararlı bir fikri) yaymaya çalışmak reek v.
(bit benzeri) zararlı organizmalardan arındırmak delouse v.
(bit benzeri) zararlı şeyleri temizlemek delouse v.
(formaldehit) zararlı gaz salgılamak offgas v.
(formaldehit) zararlı gaz yaymak offgas v.
(havayı) zararlı gazlardan temizlemek cleanse v.
zararlı otları yolmak dawk [dialect] [uk] v.
sağlığa zararlı deleterious adj.
sağlığa zararlı unwholesome adj.
ahlaka zararlı pestilent adj.
çok zararlı venomous adj.
sağlığa zararlı insanitary adj.
sağlığa zararlı insalubrious adj.
sağlığa zararlı unhealthy adj.
vücuda zararlı deleterious adj.
sağlığa zararlı not sanitary adj.
sağlığa zararlı unsanitary adj.
sağlığa zararlı unhygienic adj.
zararlı olmayan nonhazardous adj.
zararlı olmayan nonprejudicial adj.
çevreye zararlı harmful to the environment adj.
sağlığa zararlı bad for health adj.
potansiyel olarak zararlı potentially harmful adj.
amaca zararlı counterproductive adj.
topluma zararlı antisocial adj.
-e zararlı destructive of adj.
sağlığa zararlı unhealthful adj.
sağlığa zararlı deleterious to health adj.
çok zararlı very harmful adj.
oldukça zararlı pretty harmful adj.
çok zararlı toxic adj.
yenilebilen veya soluğa zararlı olmayan non-toxic adj.
son derece zararlı awful adj.
ahlaken zararlı unhealthy adj.
zararlı şeylerle meşgul olan unhealthy adj.
zararlı şeylere yatkın unhealthy adj.
sağlığa zararlı unsalutary adj.
kasten zararlı black adj.
sağlığa zararlı healthless adj.
sağlığa zararlı hostile adj.
zararlı madde içermeyen hygienic adj.
sağlığa zararlı deletery [obsolete] adj.
canlılar için çok zararlı olan destructive adj.
zararlı mahsuller veren overbattle adj.
zararlı otlarla ve istenmeyen bitkilerle kaplanmış overgrown adj.
aşırı zararlı ruinous adj.
baştan çıkarıcı ve zararlı olan insidious adj.
zararlı yaşam tarzından vazgeçemeyen irreformable adj.
bir gezegenin zararlı etkisi altında kalmış planet-stricken adj.
bir gezegenin zararlı etkisi altında kalmış planet-struck adj.
son derece zararlı deadly adj.
çok zararlı deadly adj.
çok zararlı poison adj.
zararlı bir biçimde disadvantageously adv.
zararlı bir şekilde unfavourably adv.
zararlı bir biçimde hurtfully adv.
zararlı olarak injuriously adv.
zararlı olarak corruptively adv.
zararlı olarak noisomely adv.
zararlı bir halde derogatorily adv.
zararlı bir şekilde unfavorably adv.
zararlı bir şekilde unhealthily adv.
zararlı olarak destructively adv.
zararlı bir şekilde mischievously adv.
sağlığa zararlı bir şekilde deleteriously adv.
zararlı bir şekilde harmfully adv.
zararlı bir şekilde detrimentally adv.
zararlı bir biçimde noxiously adv.
zararlı biçimde in a harmful way adv.
zararlı bir şekilde injuriously adv.
zararlı biçimde nocently adv.
sağlığa zararlı bir şekilde unhealthfully adv.
daha zararlı bir biçimde worse adv.
zararlı bir şekilde hurtfully adv.
zararlı bir şekilde gravely adv.
zararlı bir şekilde disfavorably [us] adv.
zararlı bir şekilde disfavourably [uk] adv.
-e zararlı detrimental to prep.
-e zararlı inimical to prep.
-e zararlı injurious to prep.
kötü veya zararlı bir şekilde anlamlarını veren bir ön ek mis- pref.
Phrasals
bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak murder on something v.
zararlı, yasadışı, sağlıksız, kötü bir şeyden uzak durmak keep off v.
zararlı şeylerden kaçınmak keep off v.
için çok tahrip edici/zararlı olmak murder on v.
(birine/bir şeye) negatif/zararlı bir şekilde dönmek redound on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) negatif/zararlı bir şekilde dönmek redound upon (someone or something) v.
Phrases
ispiyoncular zararlı çıkarlar snitches get stitches expr.
zararlı durumda at a disadvantage expr.
Colloquial
zararlı şey nasty n.
zararlı sonuç no good n.
dış etkilerin britanya kültürü ve kurumları için zararlı olduğunu düşünen kimse little englander n.
çin halk cumhuriyeti hükümetince zararlı görülen internet sitelerine erişimi önleyen bir sistem great firewall n.
bir şeye zararlı olmak death on something v.
(bir şey) için zararlı olmak hell on (something) v.
(borsada) bir hisse hakkında zararlı bilgilerin dolaşımı trash and cash adj.
zararlı ama çok güzel/dayanılmaz/lezzetli naughty but nice adj.
(bir şeyden) en zararlı çıkan worst of something adj.
-e zararlı hell on expr.
(birine/bir şeye) zararlı hell on (someone or something) expr.
Idioms
(zararlı veya tehlikeli bir şeyin) ana etkisi the brunt of n.
(zararlı veya tehlikeli bir şeyin) ana gücü the brunt of n.
zararlı arkadaşlar bad company n.
hem yararlı hem de zararlı durum double-edged sword n.
hem yararlı hem de zararlı durum two-edged sword n.
hem yararlı hem de zararlı durum a double-edged sword n.
zararlı insanlar bad company n.
zararlı kişiler bad company n.
hem yararlı hem zararlı durum a double-edged sword n.
hem yararlı hem zararlı durum a double-edged weapon n.
etrafa zararlı şey blight on the land n.
en zararlı çıkan olmak come by the worst v.
daha zararlı çıkmak come off worse v.
en zararlı çıkan olmak come off worst v.
zararlı olmak play hell with v.
zararlı olmak play merry hell with v.
(bir şeye) zararlı olmak be death on (someone or something) v.
bıraktığı zararlı bir şeye geri başlamak fall off the wagon v.
son verdiği zararlı bir şeye geri dönmek fall off the wagon v.
bıraktığı sakıncalı/zararlı bir şeye geri başlamak (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
son verdiği sakıncalı/zararlı bir şeye geri dönmek (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
bıraktığı sakıncalı/zararlı bir şeye geri başlamak (alkol, sigara, uyuşturucu, aşırı yeme) fall off the wagon v.
gereksiz/zararlı bir şeyi devam ettirebilmek için büyük para, zaman, enerji harcamak feed the beast v.
(birini) zararlı duruma sokmak put (one) at a disadvantage v.
(bir şeye) zararlı olmak be death on (something) v.
(bir şeyden) en zararlı çıkan olmak get the worst of (something) v.
(bir şeyden) zararlı çıkan olmak get the worst of (something) v.
en zararlı çıkan olmak get the worst of it v.
zararlı çıkan olmak get the worst of it v.
çok zararlı no good to gundy [obsolete] [australia] adj.
(biri/bir şey) için zararlı death on (someone or something) adj.
(birine/bir şeye) zararlı death on (someone or something) adj.
(biri/bir şey) için zararlı death on someone/something adj.
(birine/bir şeye) zararlı death on someone/something adj.
Trade/Economic
zararlı alışveriş bad buy n.
Law
zararlı şekilde tortiously n.
güvenlik için zararlı kişiler disorderly persons n.
zararlı hata prejudicial error n.
Politics
kamu için zararlı olan fiil public nuisance n.
zararlı uygulamalar harmful practices n.
zararlı kimyasal maddeler noxious chemical substances n.
Institutes
entegre zararlı yönetimi integrated pest management n.
Industry
gelişim ve planlamadaki belirsizliğin yaşam alanı ve işletmeler üzerindeki zararlı etkileri planning blight n.
Insurance
zararlı ateş hostile fire n.
Advertising
zararlı reklam malvertising n.
Technical
güneş enerjisi ile çalışan ve zararlı kuşların uzaklaştırılması amacıyla kullanılan bir cihaz solar bird repeller n.
hava ile taşınan zararlı maddeler airborne hazardous substances n.
kağıt fabrikalarında döngüdeki sularda biriken ve kimyasal ve biyolojik oksijen ihtiyacını arttıran zararlı maddeler detrimental substances n.
makinelerden yayılan tehlikeli maddelerin sağlığa zararlı olma risklerinin azaltılması reduction of risks to health from hazardous substances emitted by machinery n.
plastiklerde zararlı kalıntılar hazardous residues in plastics n.
zararlı su deleterious water n.
zararlı karışma harmful interference n.
zararlı maddelerden arındırma decontamination n.
zararlı su aggregate water n.
zararlı gazlar harmful gases n.
zararlı pas detrimental rust n.
zararlı maddeler detrimental substances n.
zararlı yeraltı suyu aggressive ground water n.
zararlı kalıntı hazardous residue n.
zararlı iş disservice n.
zararlı su aggressive water n.
bir maddedeki zararlı radyoaktif cisimleri ayırmak decontamination v.
zararlı maddelerden arındırmak decontaminate v.
zararlı madde koymak drug v.
zararlı maddeyi temizlemek decontaminate v.
(toprağı süzerek) besleyici veya zararlı maddeleri çıkarmak leach v.
(elektron tüpü) zararlı gaz içeren soft adj.
Computer
zararlı yazılım harmful software n.
zararlı yazılım evilware n.
zararlı ve istenmeyen etkiler yaratması için tasarlanmış bilgisayar programı malevolent program n.
Telecom
zararlı kod malicious code n.
zararlı enterferans harmful interference n.
zararlı girişim harmful interference n.
Automotive
ekolojik açıdan zararlı madde ecologically harmful matter n.
Transportation
zararlı kimyasalların bulunduğunu belirtmek için uyarı sinyallerinde kullanılan bir kelime hazchem n.
Marine
zararlı olmayan test non-destructive test n.
Mining
kömür ocağında zararlı gaz damp n.
Medical
hastanın zararlı olduğuna şartlanmasından ötürü hastalık semptomları yaratan zararsız ilaç/madde nocebo n.
verilen ilaç ya da maddenin zararlı olduğunu düşünen hastanın bu şartlanmadan ötürü hastalık semptomları göstermesi nocebo effect n.
istenmeyen, zararlı veya yıkıcı herhangi bir şeyi taşıyan kimse typhoid mary n.
akciğerin zararlı partikül ve gazlara anormal inflamatuvar yanıtı abnormal inflammatory response of lungs to inhaled noxious agents and gases n.
güneşin zararlı ışınları harmful rays of the sun n.
radyasyonun zararlı etkileri harmful effects of radiation n.
zararlı partikül tozların ve gazların inhalasyonu inhalation of noxious gases and particulate dusts n.
zararlı maddeleri vücuttan atmaya yarayan ilaç eliminant n.
vücuttaki zararlı organizma veya madde miktarı burden n.
sağlığa zararlı injurious to health adj.
zararlı olmayan non-noxious adj.
zararlı olmayan non-injurious adj.
zararlı olmayan non-injurious adj.
zararlı gazları gideren antimephitic adj.
sağlığa zararlı peccant adj.
Pathology
patojenik organizmaların, zararlı elementlerin, zehirlerin ve besin maddelerinin sinir dokularına meyletmesi neurotropy n.
belirli bir meslekle ilgili zararlı eğilim occupational disease n.
vücut dokusuna zararlı etkenin girerek yayılması invasion n.
Pharmaceutics
sıtma tedavisinde kullanılan ve bazı kişilerde zararlı nöropsikiyatrik etkilere yol açabilen bir ilaç mefloquine hydrochloride n.
etkileşime girip sağlığa zararlı etkiler oluşturmadığı veya birbirlerinin aktivitelerini azaltmadığı için birlikte uygulanabilen (ilaç tedavileri) compatible adj.
(uyuşturucu madde) daha az zararlı soft adj.
Parasitology
şerbetçiotu bitkisi için çok zararlı olan küçük bir bit hop flea (haltica concinna) n.
larva hali şerbetçiotu asmaları için çok zararlı olan bir güve hop moth n.
sıcak bölgelerde görülen son derece zararlı bir kuru odun termiti cryptotermes brevis n.
sıcak bölgelerde görülen son derece zararlı bir kuru odun termiti powder-post termite n.
Veterinary
bireyin veya gruba zararlı olan anormal davranış modeli vice n.
Food Engineering
zararlı ot öldürücü herbicide n.
Statistics
zararlı değişken detrimental variable n.
Physics
güneş ışığında bulunan ve cilde zararlı bir tür ultraviyole radyasyon uva n.
güneş ışığında bulunan ve cilde zararlı bir tür ultraviyole radyasyon uvb n.
Chemistry
zararlı ot öldürücü olarak kullanılan sarı renkli ve kristalli bir bileşik trifluralin n.
sağlığa zararlı kimyasal noxious chemical n.
sonradan etkileyen zararlı etmen delayed-action casualty agent n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu arsenic n.
zararlı ot ve böcek öldürücülerde ve çeşitli alaşımlarda kullanılan zehirli metalik bir element arsenic n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu white arsenic n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu ratsbane n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu arsenous oxide n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu arsenous anhydride n.
cam üretiminde, böcek ve zararlı ot öldürmede kullanılan beyaz renkli zehirli arsenik tozu arsenic trioxide n.
atmosfere daha az zararlı olduğu düşünüldüğü için floroklorokarbon yerine kullanılan bir gaz hcfc n.
zararlı kimyasal maddeden arındırılmış decontaminated adj.
Biology
kuşlarda bulunan zararlı bir parazit gapeworm n.
iki veya daha fazla organizma arasında en az birine zararlı ilişki antibiosis n.
vücuttaki zararlı mikroorganizma, parazit veya madde miktarı load n.
popülasyonun genomlarında taşınan ve torunlara aktarılan zararlı genler bütünü genetic load n.
atık ve leş gibi genel sağlığa zararlı maddelerle beslenen canlı scavenger n.
hücre çekirdeği için zararlı olan nucleotoxic adj.
Marine Biology
tehlikeli ve zararlı maddeler tebliği the dangerous and harmful subtances communication n.
zararlı alg çoğalmaları harmful algal blooms n.
Astrology
zararlı gezegenler (mars/satürn/plüton) malefics n.
zararlı ev cadent house n.
Zoology
zararlı bir parazit taintworm n.
dünya çapında görülen, ciddi zararlı sıçan türü brown rat (rattus norvegicus) n.
dünya çapında görülen, ciddi zararlı sıçan türü norway rat n.
asya kökenli, dünya çapında yaygın görülen zararlı sıçan türü black rat (rattus rattus) n.
asya kökenli, dünya çapında yaygın görülen zararlı sıçan türü roof rat n.
asya kökenli zararlı sıçan tree rat n.
lahana ve diğer turpgillerle beslenen zararlı güve larvası cabbage loop n.
zararlı haşarat insect pests n.
yenemeyen veya zararlı birkaç tür arasındaki benzerlik müllerian mimicry n.
yenemeyen veya zararlı birkaç tür arasındaki benzerlik muellerian mimicry n.
yenemeyen veya zararlı birkaç tür arasındaki benzerlik müllerian mimicry n.
Botanic
güney amerika kökenli ve yeni zelanda’da zararlı bir yabani ot olarak kabul edilen bir tür salkım otu nassella tussock (nassella tichotoma) n.
ağaç diplerinde oluşan zararlı bir mantar çeşidi toadstool disease n.
domateste zararlı bir mantarın neden olduğu çürük tomato black rot n.
domateste zararlı bir mantarın neden olduğu çürük nailhead spot n.
avrasya'ya özgü, abd'nin orta ve batı kesimlerinde zararlı olabilen dikenli ve gür bir bitki tumbleweed (salsola kali tenuifolia) n.
avrasya'ya özgü, abd'nin orta ve batı kesimlerinde zararlı olabilen dikenli ve gür bir bitki russian tumbleweed n.
avrasya'ya özgü, abd'nin orta ve batı kesimlerinde zararlı olabilen dikenli ve gür bir bitki russian thistle n.
avrasya'ya özgü, abd'nin orta ve batı kesimlerinde zararlı olabilen dikenli ve gür bir bitki russian cactus n.
küften kaynaklanan çok zararlı bir lale hastalığı tulip fire n.
küften kaynaklanan çok zararlı bir lale hastalığı tulip blight n.
küften kaynaklanan çok zararlı bir lale hastalığı tulip mold n.
sudaki zararlı otlar waterweeds n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı king devil (hieracium praealtum) n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı tall hawkweed n.
avrupa menşeli olup sonradan abd'nin kuzeydoğusuna yayılmış olan zararlı bir farekulağı yellow hawkweed n.
yeni zelanda'ya özgü, tohumları dikenlerle kaplı inatçı bir zararlı ot bid–a–bid [new zealand] n.
yeni zelanda'ya özgü, tohumları dikenlerle kaplı inatçı bir zararlı ot piripiri n.
yeni zelanda'ya özgü, tohumları dikenlerle kaplı inatçı bir zararlı ot acaena sanguisorbae n.
yeni zelanda'ya özgü inatçı bir dikenli zararlı ot birch (acaena sanguisorbae) [australia] n.
amerika'da yetişen, kibrit uçlarına benzer küçük sarı çiçekleri olan, bazı türlerinin besi hayvanlarına zararlı olduğu, papatyagiller familyasına mensup gutierrezia cinsi çeşitli bitkilere verilen ad matchweed n.
amerika'da yetişen, kibrit uçlarına benzer küçük sarı çiçekleri olan, bazı türlerinin besi hayvanlarına zararlı olduğu, papatyagiller familyasına mensup gutierrezia cinsi çeşitli bitkilere verilen ad rabbitweed n.
kuzey amerika'nın batısındaki kurak arazilerde yetişen, dar yaprakları ve küçük sarı çiçekleri bulunan ve besi hayvanlarına zararlı olabilen reçineli bodur bir çalı brownweed n.
kuzey amerika'nın batısındaki kurak arazilerde yetişen, dar yaprakları ve küçük sarı çiçekleri bulunan ve besi hayvanlarına zararlı olabilen reçineli bodur bir çalı broomweed n.
kuzey amerika'nın batısındaki kurak arazilerde yetişen, dar yaprakları ve küçük sarı çiçekleri bulunan ve besi hayvanlarına zararlı olabilen reçineli bodur bir çalı broom snakeweed n.
kuzey amerika'nın batısındaki kurak arazilerde yetişen, dar yaprakları ve küçük sarı çiçekleri bulunan ve besi hayvanlarına zararlı olabilen reçineli bodur bir çalı broom snakeroot n.
kuzey amerika'nın batısındaki kurak arazilerde yetişen, dar yaprakları ve küçük sarı çiçekleri bulunan ve besi hayvanlarına zararlı olabilen reçineli bodur bir çalı gutierrezia sarothrae n.
dikenli sapları ve sarı çiçekleri olan, avrupa'ya özgü olup abd'nin bazı kesimlerinde zararlı bir ot haline gelmiş tek yıllık yabani bir marul wild lettuce n.
dikenli sapları ve sarı çiçekleri olan, avrupa'ya özgü olup abd'nin bazı kesimlerinde zararlı bir ot haline gelmiş tek yıllık yabani bir marul prickly lettuce n.
dikenli sapları ve sarı çiçekleri olan, avrupa'ya özgü olup abd'nin bazı kesimlerinde zararlı bir ot haline gelmiş tek yıllık yabani bir marul lactuca scariola n.
nemli yerlerde yetişen, salatada yeşillik olarak kullanılan ve bazı bölgelerde zararlı olabilen tek veya iki yıllık bir tere marsh cress n.
nemli yerlerde yetişen, salatada yeşillik olarak kullanılan ve bazı bölgelerde zararlı olabilen tek veya iki yıllık bir tere rorippa islandica n.
nemli yerlerde yetişen, salatada yeşillik olarak kullanılan ve bazı bölgelerde zararlı olabilen tek veya iki yıllık bir tere yellow watercress n.
nemli yerlerde yetişen, salatada yeşillik olarak kullanılan ve bazı bölgelerde zararlı olabilen tek veya iki yıllık bir tere yellow water cress n.
pseudomonus tabaci isimli bakterinin sebep olduğu zararlı bir tütün hastalığı wildfire n.
zararlı bir ot herba impia (filago germanica) n.
otlarla kaplı veya zararlı çeşitli sürünücü bitkilere verilen ad devil's-guts n.
avrupa'ya özgü sarı çiçekli zararlı bir yoğurtotu mugwort n.
avrupa'ya özgü sarı çiçekli zararlı bir yoğurtotu galium cruciatum n.
kuzey amerika'ya özgü, besi hayvanlarına zararlı olan bir toksin üreten bitkilere verilen ad loco n.
doğrusal yaprakları, küçük çiçekleri ve düğmeyen benzeyen meyveleri olan zararlı bir ot buttonweed (diodia teres) n.
özellikle soğan fideleri için zararlı olup kabuk ve yapraklarda koyu renk kabarcık oluşumu ile karakterize edilen bir mantar hastalığı onion smut n.
avrupa'ya özgü olup abd'nin bazı kesimlerinde zararlı bir ot haline gelmiş tek yıllık yabani bir marul compass plant n.
avrupa'ya özgü olup abd'nin bazı kesimlerinde zararlı bir ot haline gelmiş tek yıllık yabani bir marul compass flower n.
giderek zararlı hale gelerek bitkiyi içten içe öldüren hastalık decline disease n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki field mustard n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki brassica kaber n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki chadlock n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki charlock n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki sinapis arvensis n.
avrasya'da yetişen ve tahıl tarlaları için zararlı olan yabani bir bitki wild mustard n.
tüylü kömeçleri bulunan zararlı bir ot filago germanica n.
tüylü kömeçleri bulunan zararlı bir ot herba impia n.
temas halinde zararlı olabilen bitki poisonous plant n.
Agriculture
zararlı böcek veya haşereleri üzerine çekmesi için ekilen mahsul trap n.
zararlı böcek veya haşereleri üzerine çekmesi için ekilen mahsul trap crop n.
zararlı böcekleri çekmek için bitkilerin ekildiği bölge trap strip n.
tarımsal zararlı agricultural pest n.
zararlı otları yok eden kimyasal weedicide n.
zararlı otları makineyle temizleme mechanical weeding n.
zararlı böcek pest n.
zararlı böcek ya da hayvanlar vermin n.
zararlı otlan yok eden ilaç weed killer n.
zararlı otları temizleme weeding n.
zararlı ot weed n.
zararlı ot kontrolü weed control n.
gıda dışı mahsullerde kullanılan, seçici olmayan zararlı bir ot öldürücü amitrole n.
gıda dışı mahsullerde kullanılan, seçici olmayan zararlı bir ot öldürücü aminotriazole n.
zararlı otları temizlemek weed v.
Tobacco
dumana geçen zararlı maddelerin azaltılması için sigara ve sargı kağıdının porozitesinin arttırılması ventilation n.
sigara ve uç kağıtlarında dumanda bulunan zararlı maddeleri azaltmak amacıyla suni olarak açılan küçük delikler perforation n.
Social Sciences
zararlı ilişki toxic relationship n.
Education
zararlı eğitim miseducation n.
Religious
(incilde) zararlı ot tare n.
Environment
atık, gürültü gibi zararlı etkenler yoluyla çevrenin bozulması pollution n.
bir ürünün çevreye zararlı olmadığını göstermek amacıyla yapılan etiketleme uygulaması ecolabel n.
çevreye zararlı maddeler environmentally hazardous substances n.
sınai tesislerin çevreye zararı bağlamında acil durum oluşması halinde çevreye zararlı maddelerin çıkması instantaneous release n.
(zararlı bir kimyasala) maruz kalma yolu exposure pathway n.
zararlı atık hazardous waste n.
zararlı gazların salınımı emission of harmful gases n.
zararlı kimyasallar hazardous chemicals n.
zararlı atıklar hazardous wastes n.
zararlı atıkların sınıflandırılması classification of hazardous waste n.
zararlı maddelerin çevreye etkisini araştıran bilim dalı ecotoxicology n.
zararlı böcek veya hayvanları yok eden kimse exterminator n.
zararlı böceklerin dayanıklılığını azaltan toksik olmayan bir madde metarchon n.
çevreye zararlı olabilecek bir şeye getirilen sendika yasağı green ban [australia] n.
birden çok canlı veya türün kısıtlı alana toplanması veya bu alanda çoğalması sonucu oluşan zararlı etki disoperation n.
çevreye zararlı maddelerin su ile karışmaksızın atmosferden ayrılarak yeryüzünde birikmesi dry deposition n.
zararlı mücadelesi pest management n.
çevreye zararlı olan nongreen adj.
çevreye zararlı environmentally hazardous adj.
hayvanlar, bitkiler veya çevre için zararlı ecotoxic adj.
çevreye zararlı ungreen adj.
birleşik zararlı organizma yönetimi ipm (integrated pest management) abrev.
Geography
birleşik zararlı organizma denetimi integrated pest management n.
Geology
birleşik zararlı-organizma denetimi integrated pest management n.
zararlı yeraltı suyu aggressive groundwater n.
Military
savaşta zararlı bakterilerin silah olarak kullanılması bacteriological warfare n.
bitkilere zararlı madde antiplant agent n.
malzemeye zararlı madde antimaterial agent n.
zararlı maddeleri temizleme decontamination n.
zararlı değerlendirmeler harmful appreciations n.
zararlı maddelerden temizlenme decontamination n.
düşmanın gıda kaynaklarını yok etmek için askeri operasyonlarda tarım ürünlerine zararlı madde kullanımı anticrop operation n.
sağlığa zararlı health hazard adj.
Latin
zararlı madde noxia n.
Archaic
zararlı ot quickens n.
(bir şeyin içine) zararlı madde katmak medicate v.
zararlı bir şekilde cross adv.
Reptiles
yenilebilir ve bazı zararlı salyangozları içeren bir kara salyangozları familyası helicidae n.
yenilebilir ve bazı zararlı salyangozları içeren bir kara salyangozları familyası family helicidae n.
Entomology
zararlı böcekleri yutan yer böceği cinsi carabus n.
birçok zararlı türün de dahil olduğu çift kanatlı sinekler cinsi cecidomyia n.
meşe ağaçlarında bol bulunan zararlı bir böcek oak pruner (hypermallus villosus) n.
meşe ağaçlarında bol bulunan zararlı bir böcek pruner n.
meşe ağaçlarında bol bulunan zararlı bir böcek twig pruner n.
kanatları ve gövdesi dantele benzeyen, bitkilere zararlı bir böcek familyasının üyelerine verilen ad lace bug (tingidae) n.
çok zararlı bir güve familyası noctuidae n.
kanatları ve gövdesi dantele benzeyen, bitkilere zararlı bir böcek familyası tingitidae n.
meşe ağaçlarında bol bulunan zararlı bir böcek tree trimmer n.
meşe ağaçlarında bol bulunan zararlı bir böcek oak twig pruner n.
zararlı böcek larvası turk n.
yeni zelanda'da görülen, larvaları ağaçlara zararlı olan bir ağaç kurdu two-toothed longhorn (ambeodontus tristis) n.
colias eurytheme kelebeğinin yoncalara zararlı larvası alfalfa caterpillar n.
kaba yoncalara zararlı olabilen bir baykuş güvesi alfalfa looper (autographa californica) n.
yoncalara zararlı bir güve türünün küçük larvası alfalfa webworm (loxostege commixtalis) n.
güney avustralya'da yaşayan çok zararlı büyük bir göçmen çekirge australian plague locust (chortoicetes terminifera) n.
güney asya ve afrika menşeli ambar tahıllarına zararlı bir böcek khapra beetle (trogoderma granurium) n.
toplu halde yaşayan larvaları halıya benzer ağlar ören, yaprak döken ağaçların yaprakları için zararlı kuzey amerika'ya özgü bir güve malacosoma disstria n.
orman çadır güvesinin halıya benzer ağlar ören, yaprak döken ağaçların yaprakları için zararlı olan toplu halde yaşayan larvaları malacosoma disstria n.
orman çadır güvesinin halıya benzer ağlar ören, yaprak döken ağaçların yaprakları için zararlı olan toplu halde yaşayan larvaları forest tent caterpillar n.
curculionidae familyasından olan uzun burunlu zararlı böcekler wevil n.
curculionidae familyasından olan uzun burunlu zararlı böcekler snout beetle n.
zararlı sinek wheat fly n.
zararlı sinek wheat midge n.
buğday çiçeklerine yumurtasını bırakan zararlı bir sinek wheat midge n.
dünya genelinde zararlı olarak kabul edilen bir ekinbiti wheat weevil (sitophilus granarius) n.
abd'nin doğusuna özgü, larvaları çimenler için zararlı olan, bok böcekleri familyasına mensup metalik yeşil ve kahverengi büyük bir böcek green june beetle n.
abd'nin doğusuna özgü, larvaları çimenler için zararlı olan, bok böcekleri familyasına mensup metalik yeşil ve kahverengi büyük bir böcek cotinis nitida n.
kendilerini kaplayan beyaz yünümsü bir sıvı salgılayıp iğne yapraklı ağaçlara zararlı olan, adelges cinsinden olan iki yaprak biti türü woolly adelgid n.
soluk renkli zikzak şekilli kahverengi kabuğa sahip zararlı bir bahçe böceği brown snail (helix aspersa) n.
şerbetçiotu asmaları için çok zararlı bir yarımkanatlı böcek hop froth fly (aphrophora interrupta) n.
kanatları ve gövdesi dantele benzeyen, bitkilere zararlı bir böcek familyasının üyelerine verilen ad rhododendron bug n.
konakçının vücudunda çoğalıp dallanan zararlı mantarların neden olduğu çeşitli böcek hastalıklarına verilen ad muscardine disease n.
asya'ya özgü, narenciye ve elma ağaçlarına zararlı bir böcek comstock mealybug (pseudococcus comstocki) n.
asya'ya özgü, narenciye ve elma ağaçlarına zararlı bir böcek comstock's mealybug (pseudococcus comstocki) n.
pamuk bitkilerine çok zararlı bir tür kabuklu bit cotton scale n.
zararlı bir böcek familyası curculionidae n.
zararlı bir böcek familyası family curculionidae n.
bezelyeler için zararlı bir avrupa güvesi pea maggot (tortrix pisi) n.
sıcak iklimlerde yaşayan çok zararlı bir kuru ahşap karıncası cinsi cryptotermes brevis n.
sıcak iklimlerde yaşayan çok zararlı bir kuru ahşap karıncası cinsi powder-post termite n.
Slang
zararlı şey no-no n.
zararlı şey crap n.
zararlı madde crap n.