şanssızlık - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

şanssızlık



Sens de "şanssızlık" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 52 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
şanssızlık ill luck n.
şanssızlık mischance n.
şanssızlık unluckiness n.
şanssızlık bad luck n.
şanssızlık misfortune n.
General
şanssızlık hard line n.
şanssızlık reversal n.
şanssızlık hoodoo n.
şanssızlık hard luck n.
şanssızlık ambsace n.
şanssızlık adversity n.
şanssızlık bad n.
şanssızlık blow n.
şanssızlık bad break n.
şanssızlık contretemps n.
şanssızlık sorrow n.
şanssızlık bad fortune n.
şanssızlık hard-line n.
şanssızlık mishap n.
şanssızlık casualty n.
şanssızlık tragedy n.
şanssızlık unhap n.
şanssızlık unheal n.
şanssızlık unhele [obsolete] n.
şanssızlık untowardness n.
şanssızlık hard lines [uk] n.
şanssızlık hardship n.
şanssızlık moz n.
şanssızlık mozz n.
şanssızlık damage [obsolete] n.
şanssızlık deuce [obsolete] n.
şanssızlık infortune [obsolete] n.
şanssızlık dole n.
şanssızlık dree [scotland] n.
şanssızlık disaventure [obsolete] n.
şanssızlık shit n.
şanssızlık fortition n.
şanssızlık stress [obsolete] n.
Colloquial
şanssızlık luck of the draw n.
şanssızlık no good n.
şanssızlık a shame n.
Idioms
şanssızlık tough break n.
şanssızlık hard cheese n.
şanssızlık rotten luck n.
şanssızlık bad iron n.
şanssızlık a crying shame n.
Archaic
şanssızlık unfortune n.
şanssızlık miscarriage n.
şanssızlık deuce-ace n.
şanssızlık disadventure n.
şanssızlık discomfort n.
Slang
şanssızlık packet [uk] n.

Sens de "şanssızlık" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 24 résultat(s)

Turc Anglais
General
şanssızlık yaşamak mistide [obsolete] v.
başına şanssızlık gelmek light [dialect] [uk] v.
hata veya şanssızlık nedeniyle başarısız olmak gutser v.
şanssızlık yaratan infortunate adj.
şanssızlık eseri unluckily adv.
Proverb
şanslı bir durumun hemen arkasından bir şanssızlık gelebilir the lord giveth and the lord taketh away
Colloquial
büyük şanssızlık bad break n.
ne şanssızlık! hard lines! expr.
ne şanssızlık hard luck [uk] expr.
ne şanssızlık hard lines [uk] expr.
Idioms
bir dizi şanssızlık streak of bad luck n.
bir dizi şanssızlık string of bad luck n.
bahtsızlık/şanssızlık hikayesi a hard-luck story n.
bir dizi şanssızlık/talihsizlik a streak of bad luck n.
bir dizi şanssızlık/talihsizlik a string of bad luck n.
bir dizi şanssızlık yaşamak have a run of bad luck v.
hiç şanssızlık yaşamayacak kadar şanslı olmak lead a charmed life v.
şanssızlık olmak be a crying shame v.
hayırlı bir şeye vesile olan kötü şans/şanssızlık blessing in disguise expr.
hayırlı bir şeye vesile olan kötü şans/şanssızlık a blessing in disguise expr.
Speaking
ne şanssızlık! what ill luck! expr.
Astrology
(özellikle satürn veya mars) şanssızlık ile ilişkilendirilen gezegen infortune n.
Slang
şanssızlık/uğursuzluk getiren kimse typhoid mary n.
British Slang
ne şanssızlık! hard-shit! expr.