drum - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
drum davul n.
  • John is playing the drum in a local band.
  • John yerel bir grupta davul çalıyor.
  • It's as tight as a drum.
  • Bir davul kadar sıkıdır.
  • He can even play the drums.
  • Davul bile çalabiliyor.
Show More (25)
drum davul sesi n.
  • This comment probably applies to us all, given the drum rolls we play all over the place.
  • Her yerde çaldığımız davul sesleri göz önüne alındığında, bu yorum muhtemelen hepimiz için geçerlidir.
  • Tom heard the drums.
  • Tom davul seslerini duydu.
  • I hear the drum.
  • Davulun sesini duyuyorum.
Show More (0)
drum bidon n.
  • The farmer could buy only 40 gallons of diesel as he brought only one fuel drum.
  • Çiftçi sadece bir yakıt bidonu getirdiği için sadece 40 galon mazot alabildi.
  • Every week a 25 litre drum was taken away and the chef was given GBP 5, part of the black economy.
  • Her hafta 25 litrelik bir bidon alınıyor ve şefe kara ekonominin bir parçası olan 5 Sterlin veriliyor.
Show More (-1)
drum tamtam n.
  • While the drums of war are rumbling, Europe is quarrelling.
  • Savaş tamtamları çalarken, Avrupa kavga ediyor.
  • The drums of war are beating.
  • Savaş tamtamları çalıyor.
Show More (-1)
drum parmaklarıyla tempo tutmak v.
  • Tom drummed on the desk.
  • Tom masanın üzerinde parmaklarıyla tempo tuttu.
  • Tom drummed his fingers on the table.
  • Tom masada parmaklarıyla tempo tuttu.
Show More (-1)
drum tıkırdatmak v.
  • Please stop drumming on the desk; I can't concentrate.
  • Lütfen masayı tıkırdatmayı kes, konsantre olamıyorum.
Show More (-2)
drum kampana n.
  • Most pick-up trucks have drums at the back for braking.
  • Çoğu kamyonetin arkasında frenleme için kampanalar vardır.
Show More (-2)
drum davul çalmak v.
  • Jason's drumming style is an essential part of the band's sound.
  • Jason'ın davul çalma tarzı grubun sound'unun önemli bir parçası.
Show More (-2)