İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | interfere in f. | müdahale etmek | ||
This clearly gives licence to interfere in matters of national sovereignty and national autonomy. Bu açıkça ulusal egemenlik ve ulusal özerklik konularına müdahale etme ruhsatı vermektedir. More Sentences |
||||
Genel | interfere in f. | karışmak | ||
The Union has no right to interfere in the internal affairs of a sovereign country such as the Russian Federation. Birliğin, Rusya Federasyonu gibi egemen bir ülkenin içişlerine karışma hakkı yoktur. More Sentences |
||||
Genel | interfere in f. | burnunu sokmak | ||
Genel | interfere in f. | söze karışmak | ||
Genel | not interfere in the internal affairs f. | içişlerine karışmamak | ||
Genel | interfere in the internal affairs f. | iç işlerine karışmak | ||
Genel | not interfere in the internal affairs f. | içişlerine müdahale etmemek | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | interfere in (something) f. | (bir şeye) müdahale etmek | ||
Öbek Fiiller | interfere in (something) f. | (bir şeye) burnunu sokmak | ||
Öbek Fiiller | interfere in (something) f. | (bir şeye) karışmak | ||
Öbek Fiiller | interfere in (something) f. | (bir şeyi) engellemek | ||
Idioms | ||||
Deyim | interfere in f. | her işe burnunu sokmak | ||
Deyim | interfere in f. | üzerine düşmeyen işe karışmak | ||
Speaking | ||||
Konuşma | don't meddle/interfere in this expr. | bu işe sen karışma |