|
- His Holiness the Dalai Lama left the country in 1959 and now lives, with his government-in-exile, in exile in India.
- Kutsal Dalai Lama 1959'da ülkeyi terk etti ve şimdi sürgündeki hükümetiyle birlikte Hindistan'da sürgünde yaşıyor.
- Continuation of development aid will be possible only if all foreign troops leave the country.
- Kalkınma yardımlarının devamı ancak tüm yabancı askerlerin ülkeyi terk etmesiyle mümkün olacaktır.
- He seems to have left the country.
- Ülkeyi terk etmiş gibi görünüyor.
- Fadil left the country on August 23.
- Fadıl 23 Ağustos'ta ülkeyi terk etti.
- He gave me a passport and told me to leave the country.
- O bana bir pasaport verdi ve ülkeyi terk etmemi söyledi.
- You have to leave the country today.
- Bugün ülkeyi terk etmek zorundasınız.
- Tom left the country on October 20th.
- Tom 20 Ekim'de ülkeyi terk etti.
- I hope that incident won't cause you any grief when you try to leave the country.
- Umarım bu olay, ülkeyi terk etmeye çalıştığınızda başınıza dert açmaz.
- Tom says he wants to leave the country.
- Tom ülkeyi terk etmek istediğini söyledi.
- Tom isn't allowed to leave the country.
- Tom'un ülkeyi terk etme hakkı yok.
- Tom might leave the country.
- Tom ülkeyi terk edebilir.
- Fadil left the country the day after Layla went missing.
- Fadıl, Leyla'nın kaybolmasından bir gün sonra ülkeyi terk etti.
- He left the country to study.
- O okumak için ülkeyi terk etti.
- He left the country after his grandfather's death.
- Büyükbabasının ölümünden sonra ülkeyi terk etti.
- Tom has left the country.
- Tom ülkeyi terk etti.
- He hasn't been heard from since he left the country.
- O, ülkeyi terk ettiğinden beri ondan haber alınmadı.
- Tell them I won't allow Mary to leave the country.
- Onlara Mary'nin ülkeyi terk etmesine izin vermeyeceğimi söyle.
- Tom left the country.
- Tom ülkeyi terk etti.
- He left the country to study.
- Okumak için ülkeyi terk etti.
- Sami might leave the country.
- Sami ülkeyi terk edebilir.
- Tom seems to have left the country.
- Tom ülkeyi terk etmiş gibi görünüyor.
- I left the country.
- Ülkeyi terk ettim.
- Tom left the country the day after Mary went missing.
- Tom, Mary kaybolduktan sonraki gün ülkeyi terk etti.
- Sami might leave the country.
- Sami ülkeyi terk edebilirdi.
- You have to leave the country today.
- Sen bugün ülkeyi terk etmek zorundasın.
- He gave me a passport and told me to leave the country.
- Bana bir pasaport verdi ve ülkeyi terk etmemi söyledi.
- The United States Ambassador in Syria left the country for security reasons.
- Suriye'deki Birleşik Devletler Büyükelçisi güvenlik nedeniyle ülkeyi terk etti.
- She's leaving the country in six months.
- Altı ay içinde ülkeyi terk edecek.
- Have you left the country within the last 30 days?
- Son 30 gün içinde ülkeyi terk ettiniz mi?
- He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
- Tom isn't allowed to leave the country.
- Tom'un ülkeyi terk etmesine izin verilmiyor.
- Tom left the country the day after Mary went missing.
- Mary kaybolduktan bir gün sonra Tom ülkeyi terk etti.
Show More (29)
|
