İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | look ahead f. | ileriye bakmak | ||
This report, when he looks ahead, is an excellent report and provides useful guidelines for future action. Bu rapor, ileriye baktığında mükemmel bir rapor ve gelecekteki eylemler için faydalı kılavuzlar sunuyor. More Sentences |
||||
Genel | look ahead f. | önüne bakmak | ||
In the wake of the disagreements over the Iraq war we now must look ahead. Irak savaşıyla ilgili anlaşmazlıkların ardından şimdi önümüze bakmalıyız. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | look ahead to f. | sabırsızlıkla beklemek | ||
Let's look ahead to the next century. Gelecek yüzyılı sabırsızlıkla bekleyelim. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | look ahead f. | geleceği düşünmek | ||
Genel | look ahead f. | ilerisi için plan yapmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | look ahead to something f. | iple çekmek | ||
Öbek Fiiller | look ahead to something f. | sabırsızlıkla beklemek | ||
Öbek Fiiller | look ahead to f. | iple çekmek | ||
Telecom | ||||
Telekom | look ahead queuing i. | ileriye bakarak sıraya sokma |