İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | alarm clock i. | çalar saat | ||
My alarm clock's ticking is too loud. Benim çalar saatim çok gürültülü ses çıkarıyor. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | alarm clock i. | çalar saat | ||
You've got to set the alarm clock before you go to bed. Yatmadan önce çalar saati kurmalısın. More Sentences |
||||
Informatics | ||||
Bilişim | alarm clock i. | çalar saat | ||
When her alarm clock sounded, Mary was already yawning and stretching. Çalar saati çaldığında Mary çoktan esnemeye ve gerinmeye başlamıştı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | alarm clock i. | alarmlı saat | ||
Speaking | ||||
Konuşma | I set my alarm clock for 7 am expr. | saatimi sabah yediye kurdum | ||
Technical | ||||
Teknik | alarm clock i. | alarm saati | ||
Informatics | ||||
Bilişim | alarm clock i. | uyarıcı saat | ||
Modern Slang | ||||
Modern Argo | alarm clock anxiety i. | belli bir saatte kalkılması gerektiğinde kaygıdan uyuyamayıp sürekli saate bakma hali | ||
Modern Argo | alarm clock sex i. | sabah uyandığında yapılan seks | ||
Modern Argo | alcohol alarm clock i. | yüksek miktarda alkol tükettikten sonra kötü bir halde erkenden uyanıp tekrar uyuyamama | ||
Modern Argo | alarm clock anxiety i. | çalar saat kaygısı |