Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | kış | winter i. | ||
In Sweden, prices rose this winter by over 50% because of tensions between supply and demand. İsveç'te arz ve talep arasındaki gerilim nedeniyle bu kış fiyatlar %50'nin üzerinde artış gösterdi. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | kış | wintertime i. | ||
The risk is further increased in the wintertime by the serious problems of ice in northern sea areas. Kuzey deniz alanlarındaki ciddi buzlanma sorunları nedeniyle kış aylarında risk daha da artmaktadır. More Sentences |
||||
Genel | kış | winter i. | ||
We in the European Union cannot conceive of spring if in China itself it is still the middle of winter. Çin'de hala kışın ortasıysa biz Avrupa Birliği'nde baharı düşünemeyiz. More Sentences |
||||
Genel | kış | shoo! ünl. | ||
Don't shoo me as though I were a dog. Köpekmişim gibi beni kışkırtma. More Sentences |
||||
Gastronomy | ||||
Mutfak | kiş | quiche | ||
She served a delicious cheese quiche for brunch. Geç kahvaltıda lezzetli bir peynirli kiş servis etti. More Sentences |
||||
Mutfak | kış | winter | ||
We in the European Union cannot conceive of spring if in China itself it is still the middle of winter. Çin'de hala kışın ortasındayken Avrupa Birliği olarak baharı düşünemeyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | kış | hiems i. | ||
Genel | kış | hiemal s. |