| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | maze i. | labirent | ||
|
The Longleat Maze in England was awesome but puzzling. İngiltere'deki Longleat Labirenti harikaydı ama kafa karıştırıcıydı. More Sentences |
||||
| Genel | maze i. | karmaşa | ||
|
The workers didn't know what to do with a maze of new rules. İşçiler bu yeni kurallar karmaşasıyla ne yapacaklarını bilemiyorlardı. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Teknik | maze i. | labirent | ||
|
It was easy to get lost in the maze of tunnels. Tünel labirentinde kaybolmak işten değildi. More Sentences |
||||
| Archaeology | ||||
| Arkeoloji | maze i. | labirent | ||
|
The little kids love playing easy mazes. Küçük çocuklar basit labirentlerde oynamaya bayılırlar. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | maze i. | şaşkınlık | ||
| Genel | maze i. | hayret | ||
| Genel | maze i. | anlaşılması güç bir şekilde girift veya çetrefilli olan şey | ||
| Genel | maze i. | (dans) dönme hareketi | ||
| Genel | maze f. | ambale etmek | ||
| Genel | maze f. | allak bullak etmek | ||
| Genel | maze f. | labirentte dolanmak | ||
| Genel | maze f. | labirentteymişçesine dolanmak | ||
