| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | coincide with f. | denk gelmek | ||
|
All of this coincides with the increased difficulties that the European economy has been displaying. Tüm bunlar Avrupa ekonomisinin giderek artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bir döneme denk gelmektedir. More Sentences |
||||
| Genel | coincide with f. | örtüşmek | ||
|
I would like to remind you of this because it does not exactly coincide with what you have told us. Bunu size hatırlatmak isterim çünkü bize anlattıklarınızla tam olarak örtüşmüyor. More Sentences |
||||
| Genel | coincide with f. | çakışmak | ||
|
The date of the festival coincides with that of the exam. Festival tarihi sınav tarihiyle çakışıyor. More Sentences |
||||
| Genel | coincide with f. | tesadüf etmek | ||
| Genel | coincide with f. | aynı zamana rastlamak | ||
| Genel | coincide with f. | rastlaşmak | ||
| Genel | coincide with f. | ile rastlaşmak | ||
| Genel | coincide with f. | denk düşmek | ||
| Genel | coincide with f. | aynı zamanda rastlamak | ||
| Genel | coincide with monday f. | pazartesi gününe rastlamak | ||
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | coincide with f. | denk gelmek (biriyle, birşeye) | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeyle) çakışmak | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeyle) aynı zamana rastlamak/denk gelmek | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeye) denk gelmek | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeyle) aynı zamana tesadüf etmek | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeyle) aynı olmak | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeye) denk gelmek | ||
| Öbek Fiiller | coincide with (something) f. | (bir şeyle) denk olmak | ||
