Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
push
" push"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
push
f.
itelemek
2
Yaygın Kullanım
push
f.
itmek
General
3
Genel
push
i.
sürme
4
Genel
push rod
i.
itici mil
5
Genel
push chair
i.
bebek arabası
6
Genel
push
i.
sıkıntı
7
Genel
push
i.
düğme
8
Genel
push
i.
kitle
9
Genel
push
i.
zor durum
10
Genel
push
i.
gayret
11
Genel
push
i.
çaba
12
Genel
push
i.
kakma
13
Genel
push
i.
arka çıkan kimse
14
Genel
push
i.
dürtüş
15
Genel
push
i.
sıkışık durum
16
Genel
push
i.
sıkıştırma
17
Genel
push
i.
atak
18
Genel
push
i.
hücum
19
Genel
push
i.
kakış
20
Genel
push
i.
hamle
21
Genel
push
i.
grup
22
Genel
push
i.
kampanya
23
Genel
push
i.
zorlama
24
Genel
push up
i.
şınav
25
Genel
push
i.
çete
26
Genel
push
i.
topluluk
27
Genel
push
i.
ihtiyaç
28
Genel
push
i.
torpil
29
Genel
push factors
i.
iten faktörler
30
Genel
push
i.
itme
31
Genel
push-button
i.
tuş
32
Genel
push-bike
i.
bisiklet
33
Genel
push-up bra
i.
göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen
34
Genel
push-bicycle
i.
bisiklet
35
Genel
push-up
i.
şınav
36
Genel
push-off
i.
başlangıç
37
Genel
push
i.
itiş
38
Genel
push button
i.
basma düğme
39
Genel
push-button telephone
i.
tuşlu telefon
40
Genel
push bolt
i.
sürgü
41
Genel
push button
i.
basmalı düğme
42
Genel
push button
i.
elektrik düğmesi
43
Genel
push button
i.
buton
44
Genel
push button
i.
basmalı anahtar
45
Genel
push
i.
dürtme
46
Genel
push pen
i.
basmalı kalem
47
Genel
push button
i.
zil düğmesi
48
Genel
push pin
i.
raptiye
49
Genel
push starting
i.
arabayı iterek çalıştırma
50
Genel
push starting
i.
arabanın iterek çalıştırılması
51
Genel
pull-push toy
i.
çekmeli itmeli oyuncak
52
Genel
push
i.
engelleri aşan ilerleme
53
Genel
push
i.
mızrakla dürtükleme
54
Genel
push
i.
hayvanın tos vurması
55
Genel
push
i.
ısrar
56
Genel
push
i.
zorla yaptırma çabası
57
Genel
push
i.
saldırganca enerji
58
Genel
push
i.
güçlü ve etkili girişim
59
Genel
push
i.
nüfuz kullanarak birinin çıkarını destekleme
60
Genel
push
i.
güçlü teşvik
61
Genel
push
i.
itici güç
62
Genel
push
i.
kalabalık
63
Genel
push
i.
izdiham
64
Genel
push
i.
yığın
65
Genel
push
i.
bastırma
66
Genel
push
i.
presleme
67
Genel
push
i.
içindekileri dışarı atmak için karın kaslarını germe
68
Genel
push
i.
beraberlik durumunda bahisçinin kar veya zarar etmediği bahis
69
Genel
push [australia]
i.
kabadayı çetesi
70
Genel
push [dialect] [uk]
i.
sivilce
71
Genel
push [dialect] [uk]
i.
çıban
72
Genel
push [dialect] [uk]
i.
kan çıbanı
73
Genel
push [uk]
i.
kovulma
74
Genel
push [uk]
i.
görevden alınma
75
Genel
push bicycle [uk]
i.
pedallı motorsuz bisiklet
76
Genel
push cycle [uk]
i.
pedallı motorsuz bisiklet
77
Genel
push plow
i.
bahçe pulluğu
78
Genel
push through
i.
tüfek deliğini temizleyen cihaz
79
Genel
push-up
i.
misk sıçanlarının suya erişmek için kullandığı donmuş su bitkisi kütlesi
80
Genel
push off
f.
satmak
81
Genel
push and shove
f.
itip kakmak
82
Genel
push someone out
f.
bertaraf etmek (birini)
83
Genel
push away
f.
itip defetmek
84
Genel
push
f.
çaba harcamak
85
Genel
push
f.
merdiven dayamak
86
Genel
push one another
f.
itişmek
87
Genel
push
f.
uyuşturucu satmak
88
Genel
push back
f.
geriye itmek
89
Genel
push
f.
sürmek
90
Genel
push out
f.
dışarı itmek
91
Genel
push
f.
yürütmek
92
Genel
push one's luck
f.
şansını zorlamak
93
Genel
push
f.
baskı yapmak
94
Genel
push around
f.
itip kakmak
95
Genel
push up
f.
yükseltmek
96
Genel
push
f.
kakmak
97
Genel
push
f.
zorla kabul ettirmek
98
Genel
push forward
f.
ilerletmek
99
Genel
push repeatedly
f.
itelemek
100
Genel
push
f.
basmak (düğme vb'ne)
101
Genel
push roughly
f.
iteklemek
102
Genel
push into
f.
sokuşturmak
103
Genel
push someone out
f.
safdışı etmek (birini)
104
Genel
push
f.
saldırmak
105
Genel
push against
f.
abanmak
106
Genel
push
f.
birşeyi kabul ettirmeye çalışmak
107
Genel
push
f.
uğraşmak
108
Genel
push on
f.
ilerlemek
109
Genel
push someone out of
f.
birini iterek (bir yerden) çıkarmak
110
Genel
push something through
f.
bir şeyi kabul ettirmek
111
Genel
push
f.
zorlamak
112
Genel
push about
f.
zorluk çıkarmak
113
Genel
push the boat out
f.
kesenin ağzını açmak
114
Genel
push off
f.
elden çıkarmak
115
Genel
push up
f.
artırmak
116
Genel
push
f.
dürtmek
117
Genel
push for
f.
şiddetle talep etmek
118
Genel
push for
f.
ısrarla istemek
119
Genel
push
f.
sevk etmek
120
Genel
push
f.
devam etmek
121
Genel
push something on someone
f.
bir şeyi birine zorla kabul ettirmek
122
Genel
push off
f.
defolmak
123
Genel
push down
f.
bastırmak
124
Genel
push in
f.
itip içeri sokmak
125
Genel
push up
f.
yukarı sürmek
126
Genel
push somebody for
f.
zorlamak
127
Genel
push
f.
dayanmak
128
Genel
push
f.
yasadışı yoldan (uyuşturucu) satmak
129
Genel
push
f.
reklamla satmak
130
Genel
push
f.
dürtüşmek
131
Genel
push off
f.
çekip gitmek
132
Genel
push down
f.
aşağı itmek
133
Genel
push
f.
sıkıştırmak
134
Genel
push one's way into
f.
araya sıkışmak
135
Genel
push
f.
itmek
136
Genel
give somebody the push
f.
kovmak
137
Genel
give somebody the push
f.
işten atmak
138
Genel
push someone into depression
f.
depresyona sokmak
139
Genel
push the limit
f.
limiti zorlamak
140
Genel
push something to forefront
f.
ön plana çıkartmak
141
Genel
push down one's price
f.
fiyatını düşürmek
142
Genel
push down price
f.
fiyatı indirmek
143
Genel
push down price
f.
fiyatı düşürmek
144
Genel
push down one's price
f.
fiyatını indirmek
145
Genel
push up
f.
yükseltmek (fiyat)
146
Genel
push up
f.
fiyatları yukarı çekmek
147
Genel
push up
f.
yukarı itmek
148
Genel
push the limits
f.
sınırlarını zorlamak
149
Genel
push up the cost
f.
maliyeti yükseltmek
150
Genel
push the limits
f.
şartları zorlamak
151
Genel
push down the price
f.
fiyatı aşağı çekmek
152
Genel
push up the cost
f.
maliyet artırmak
153
Genel
push down the prices
f.
fiyatları düşürmek
154
Genel
push up the cost
f.
maliyet arttırmak
155
Genel
push down the prices
f.
fiyatları aşağı çekmek
156
Genel
push back
f.
geri itmek
157
Genel
push on a rope
f.
boşa uğraşmak
158
Genel
push up the cost
f.
maliyeti artırmak
159
Genel
push something to forefront
f.
önplana almak
160
Genel
push something to forefront
f.
ön plana almak
161
Genel
push the button
f.
düğmeye basmak
162
Genel
push the button
f.
butona basmak
163
Genel
push the limit
f.
sınırı zorlamak
164
Genel
push a pushchair
f.
bebek arabası kullanmak
165
Genel
push along a pushchair
f.
bebek arabası kullanmak
166
Genel
push aside
f.
arka plana atmak
167
Genel
push the limits
f.
sınırları zorlamak
168
Genel
push down the price
f.
fiyatı (aşağı) çekmek
169
Genel
push for
f.
can atmak
170
Genel
push out
f.
kovmak
171
Genel
push along
f.
gitmek
172
Genel
push in
f.
iterek sokmak
173
Genel
push along
f.
kaçmak
174
Genel
push
f.
bastırmak
175
Genel
push for
f.
arzulamak
176
Genel
push
f.
basmak
177
Genel
push out
f.
başından atmak
178
Genel
push the limits
f.
limitleri zorlamak
179
Genel
push one's way through
f.
kalabalığı yararak ilerlemek
180
Genel
push ahead with
f.
(ile) ilerlemeye devam etmek
181
Genel
push ahead with
f.
(ile) ilerlemek
182
Genel
push on
f.
çabuklaştırmak
183
Genel
push on
f.
hızlandırmak
184
Genel
push someone
f.
birisini sinirlendirmek
185
Genel
push someone's button
f.
üstüne gitmek
186
Genel
push someone
f.
üstüne gitmek
187
Genel
push someone's button
f.
birisini sinirlendirmek
188
Genel
push around
f.
kabadayılık etmek
189
Genel
push around
f.
gözünü korkutmak
190
Genel
push around
f.
(birisini) sindirmek
191
Genel
push something into the background
f.
ikinci plana atmak
192
Genel
push something into the background
f.
geri plana atmak
193
Genel
push oneself beyond one’s boundaries
f.
sınırlarını zorlamak
194
Genel
push someone’s feet up with one’s hands
f.
elleriyle birini ayaklarından kaldırarak yukarıya doğru itmek
195
Genel
push paper
f.
kağıt işlerini halletmek
196
Genel
push paper
f.
bürokrasiyle uğraşmak
197
Genel
push one's personal limits
f.
sınırlarını zorlamak
198
Genel
push the prices sky-high
f.
fiyatları aşırı yükseltmek
199
Genel
push one's patience
f.
birinin sabrını zorlamak
200
Genel
push
f.
iteklemek
201
Genel
push to the limits
f.
sınırları zorlamak
202
Genel
push into crime/push somebody into a crime
f.
suça itmek
203
Genel
push
f.
ıkınmak
204
Genel
push the reservation
f.
rezervasyonu ileri bir tarihe ertelemek
205
Genel
push an agenda
f.
davasını/fikrini kabul ettirmeye çalışmak
206
Genel
push
f.
doldurmak
207
Genel
push
f.
sıkış sıkış yapmak
208
Genel
push
f.
engellere rağmen yapmak
209
Genel
push
f.
herkese inat başarmak
210
Genel
push
f.
çıkıntılı hale getirmek
211
Genel
push
f.
yapıştırmak
212
Genel
push
f.
yollamak
213
Genel
push
f.
miktarını/ölçüsünü değiştirmek
214
Genel
push
f.
artış sağlamak
215
Genel
push
f.
olağan sınırların ötesine zorlamak
216
Genel
push
f.
dara düşürmek
217
Genel
push
f.
zora sokmak
218
Genel
push
f.
gidişatını yönlendirmek
219
Genel
push
f.
işletmek
220
Genel
push
f.
(fikir veya sistem olarak) mümkün olduğunca geliştirmek
221
Genel
push
f.
(yaş veya sayı olarak) yaklaşmak
222
Genel
push
f.
ittirmeyle hareket etmek
223
Genel
push
f.
itiş kakış yapmak
224
Genel
push
f.
engellere rağmen ilerlemek
225
Genel
push
f.
cesurca mücadele etmek
226
Genel
push
f.
öne çıkmak
227
Genel
push
f.
çıkıntı yapmak
228
Genel
push
f.
miktarca yükselmek
229
Genel
push
f.
kapsamı artmak
230
Genel
push
f.
(tr) risk alarak şansını zorlamak
231
Genel
push
f.
aşırı özgüvenle hareket etmek
232
Genel
push
f.
(coğrafi şekil) uzanmak
233
Genel
push
f.
(doğumda bebeğin ilerlemesi için) ıkınmak
234
Genel
push
f.
(iş faaliyeti) kapsamını genişletmek
235
Genel
push
f.
yakınına gelmek
236
Genel
push
f.
(birinin bir şeyi yapması için) başının etini yemek
237
Genel
push
f.
(tomurcuk, filiz) saksıdan çıkarak baş vermek
238
Genel
push along
f.
üzerine gitmek
239
Genel
push aside
f.
dikkate almamak
240
Genel
push aside
f.
değerlendirmeye almamak
241
Genel
push away
f.
yakınlığı reddetmek
242
Genel
push away
f.
arkadaşlığa sıcak bakmamak
243
Genel
push away
f.
(nahoş bir şeyi) düşünmemeye çalışmak
244
Genel
push away
f.
zihninden uzaklaştırmak
245
Genel
push away
f.
kendinden soğutmak
246
Genel
push bike
f.
pedallı bisiklet sürmek
247
Genel
push off
f.
geciktirmek
248
Genel
push off
f.
ertelemek
249
Genel
push off
f.
ötelemek
250
Genel
push off
f.
geri çekilmeye zorlamak
251
Genel
push out
f.
çıkıntı yaptırmak
252
Genel
push out
f.
dışa itmek
253
Genel
push out
f.
itip çıkarmak
254
Genel
push past
f.
bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak
255
Genel
push through
f.
kabule zorlamak
256
Genel
push through
f.
(yasa) zorla geçirmek
257
Genel
push-button
s.
basma düğmeli
258
Genel
push
s.
itmeye yarayan
259
Genel
push
s.
itme işlevi olan
260
Genel
push
s.
itmeli
261
Genel
push
s.
ittirmeli
262
Genel
push
s.
itilerek çalıştırılan
263
Genel
push
s.
itilen
264
Genel
push and pull
s.
itilebilen veya çekilebilen
265
Genel
push-pull
s.
itmeli çekmeli
266
Genel
push-pull
s.
itip çekebilen
267
Genel
push-pull
s.
itme ve çekme hareketi yapan
268
Genel
push-pull
s.
itilebilen veya çekilebilen
269
Genel
push-through
s.
içeriden itilen
270
Genel
push-through
s.
içten itilerek çalıştırılan
271
Genel
at a push
zf.
zaruret halinde
272
Genel
at a push
zf.
gerekirse
273
Genel
at a push
zf.
ihtiyaç olursa
274
Genel
at a push
zf.
ihtiyaç halinde
275
Genel
at a push
zf.
zor durumda
Phrasals
276
Öbek Fiiller
push forward
f.
içeriye paldır küldür girmek
277
Öbek Fiiller
push down
f.
iterek devirmek
278
Öbek Fiiller
push on
f.
acele etmek
279
Öbek Fiiller
push on
f.
birisini ileri doğru hareket etmesi için cesaretlendirmek
280
Öbek Fiiller
push down
f.
tıkıştırmak
281
Öbek Fiiller
push on
f.
öne çıkarmak
282
Öbek Fiiller
push on
f.
devam etmek
283
Öbek Fiiller
push in
f.
araya girmek
284
Öbek Fiiller
push out
f.
atmak
285
Öbek Fiiller
push ahead on something
f.
bir şeye devam etmek
286
Öbek Fiiller
push away
f.
bir kenara itmek
287
Öbek Fiiller
push aside
f.
bir kenara itmek
288
Öbek Fiiller
push someone across something
f.
birini bir şeyin karşısına itmek
289
Öbek Fiiller
push aside
f.
bir yana itmek
290
Öbek Fiiller
push ahead on something
f.
bir şeyde ilerlemek
291
Öbek Fiiller
push someone around
f.
birinin üzerine gitmek
292
Öbek Fiiller
push someone up
f.
birini yukarı doğru çekmek
293
Öbek Fiiller
push away
f.
bir yana itmek
294
Öbek Fiiller
push down on
f.
basmak
295
Öbek Fiiller
push down on
f.
bastırmak
296
Öbek Fiiller
push someone around
f.
biriyle uğraşmak
297
Öbek Fiiller
push someone to do something
f.
birini bir şey yapmaya zorlamak
298
Öbek Fiiller
push off
f.
basıp gitmek
299
Öbek Fiiller
push off
f.
defolmak
300
Öbek Fiiller
push off
f.
çekip gitmek
301
Öbek Fiiller
push forward
f.
dikkat çekmek
302
Öbek Fiiller
push over
f.
devirmek
303
Öbek Fiiller
push around
f.
emirler yağdırmak
304
Öbek Fiiller
push backward
f.
geriye itmek/püskürtmek
305
Öbek Fiiller
push along
f.
gitmek
306
Öbek Fiiller
push away
f.
geriye itmek/püskürtmek
307
Öbek Fiiller
push back
f.
geri püskürtmek
308
Öbek Fiiller
push forward
f.
ileri itmek
309
Öbek Fiiller
push away from
f.
iterek uzaklaştırmak
310
Öbek Fiiller
push someone around in something
f.
iterek götürmek/hareket ettirmek
311
Öbek Fiiller
push something ahead of someone
f.
ilerisine doğru itmek
312
Öbek Fiiller
push someone along
f.
iteleye-kakalaya yürütmek
313
Öbek Fiiller
push at
f.
ittirmek/itmek
314
Öbek Fiiller
push around
f.
itip kakmak
315
Öbek Fiiller
push someone about in something
f.
iterek götürmek/hareket ettirmek
316
Öbek Fiiller
push (something) back
f.
ileri bir tarihe ertelemek
317
Öbek Fiiller
push forward
f.
ileriye itmek
318
Öbek Fiiller
push something ahead of someone
f.
ilerisine itmek
319
Öbek Fiiller
push into
f.
içine doğru itmek
320
Öbek Fiiller
push out
f.
işten atmak
321
Öbek Fiiller
push someone around
f.
iterek götürmek/hareket ettirmek
322
Öbek Fiiller
push along
f.
kalkmak
323
Öbek Fiiller
push out
f.
kovmak
324
Öbek Fiiller
push in
f.
kabaca sözünü kesmek
325
Öbek Fiiller
push aside
f.
kenara itmek
326
Öbek Fiiller
push off
f.
ötelemek
327
Öbek Fiiller
push on ahead of
f.
önüne doğru itmek
328
Öbek Fiiller
push someone about
f.
(birilerini) iteklemek/itip kakmak
329
Öbek Fiiller
push over
f.
üzmek
330
Öbek Fiiller
push someone toward someone or something
f.
'e doğru itmek
331
Öbek Fiiller
push someone around
f.
(birilerini) iteklemek/itip kakmak
332
Öbek Fiiller
push down on
f.
(düğmeye vb) basmak
333
Öbek Fiiller
push something through
f.
(bir kararı bir komiteden vb) bir şeyi bir yerden geçirmek
334
Öbek Fiiller
push on with something
f.
zorla tamamlamaya/bitirmeye uğraşmak
335
Öbek Fiiller
push up on
f.
yukarı doğru kaldırmak
336
Öbek Fiiller
push something through
f.
(bir iğneyi kumaştan vb) geçirmek
337
Öbek Fiiller
push over
f.
yıkmak
338
Öbek Fiiller
push or throw away from
f.
'den iterek uzaklaştırmak
339
Öbek Fiiller
push toward someone or something
f.
'e doğru hareket etmek/ilerlemek
340
Öbek Fiiller
push (someone or something) off
f.
(birini/bir şeyi) uzaklaştırmak
341
Öbek Fiiller
push (someone or something) off
f.
(birini/bir şeyi) itmek
342
Öbek Fiiller
push forward
f.
birini veya bir şeyi itmek
343
Öbek Fiiller
push forward
f.
birini veya bir şeyi öne itmek
344
Öbek Fiiller
push forward
f.
birini veya bir şeyi ileri itmek
345
Öbek Fiiller
push forward
f.
zor da olsa ilerlemeye devam etmek
346
Öbek Fiiller
push forward
f.
zar zor ilerlemek
347
Öbek Fiiller
push forward
f.
güçlükle de olsa ilerlemek
348
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
349
Öbek Fiiller
push forward
f.
ilerlemeye gayret göstermek
350
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir gayret ilerlemeye devam etmek
351
Öbek Fiiller
push forward
f.
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
352
Öbek Fiiller
push forward
f.
her şeye rağmen devam etmek
353
Öbek Fiiller
push forward
f.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
354
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara rağmen gelişme göstermek
355
Öbek Fiiller
push forward
f.
zor da olsa ilerlemek/devam etmek
356
Öbek Fiiller
push forward
f.
inatla devam etmek/ilerlemek
357
Öbek Fiiller
push forward
f.
üstüne gitmek
358
Öbek Fiiller
push forward
f.
yılmadan devam etmek/ilerlemek
359
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
360
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
361
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
362
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
363
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
364
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
365
Öbek Fiiller
push forward
f.
itmek
366
Öbek Fiiller
push forward
f.
öne/ileri itmek
367
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara, engellere rağmen ilerlemek
368
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara, engellere rağmen devam etmek
369
Öbek Fiiller
push forward
f.
zor da olsa ilerlemeye devam etmek
370
Öbek Fiiller
push forward
f.
zar zor ilerlemek
371
Öbek Fiiller
push forward
f.
güçlükle de olsa ilerlemek
372
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
373
Öbek Fiiller
push forward
f.
ilerlemeye gayret göstermek
374
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir gayret ilerlemeye devam etmek
375
Öbek Fiiller
push forward
f.
kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
376
Öbek Fiiller
push forward
f.
her şeye rağmen devam etmek
377
Öbek Fiiller
push forward
f.
tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
378
Öbek Fiiller
push forward
f.
zorluklara rağmen gelişme göstermek
379
Öbek Fiiller
push forward
f.
zor da olsa ilerlemek/devam etmek
380
Öbek Fiiller
push forward
f.
inatla devam etmek/ilerlemek
381
Öbek Fiiller
push forward
f.
üstüne gitmek
382
Öbek Fiiller
push forward
f.
yılmadan devam etmek/ilerlemek
383
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
384
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
385
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
386
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
387
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
388
Öbek Fiiller
push forward
f.
bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
389
Öbek Fiiller
push forward
f.
iki ileri bir geri
390
Öbek Fiiller
push forward
f.
iki adım ileri bir adım geri
391
Öbek Fiiller
push forward
f.
süreçte engellerle karşılaşarak ilerleme
392
Öbek Fiiller
push forward
f.
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme
393
Öbek Fiiller
push forward
f.
süreçte aksiliklerle/tersliklerle karşılaşarak ilerleme
394
Öbek Fiiller
push forward
f.
sürecin sekteye uğraması
395
Öbek Fiiller
push forward
f.
süreçte aksaklıklar yaşama
396
Öbek Fiiller
push against
f.
-e yapıştırmak
397
Öbek Fiiller
push against
f.
'-e bastırmak
398
Öbek Fiiller
push against
f.
'-e sıkıştırmak
399
Öbek Fiiller
push against
f.
'-e dayamak
400
Öbek Fiiller
push back
f.
ileri bir zamana atmak
401
Öbek Fiiller
push back
f.
ileri bir tarihe ertelemek
402
Öbek Fiiller
push back
f.
geciktirmek
403
Öbek Fiiller
push back
f.
ötelemek
404
Öbek Fiiller
push back
f.
ertelemek
405
Öbek Fiiller
push back
f.
direnmek
406
Öbek Fiiller
push back
f.
karşı çıkmak/koymak
407
Öbek Fiiller
push back
f.
başkaldırmak
408
Öbek Fiiller
push back
f.
protesto etmek
409
Öbek Fiiller
push back
f.
itiraz etmek
410
Öbek Fiiller
push back
f.
isyan etmek
411
Öbek Fiiller
push off on
f.
-e kakalamak
412
Öbek Fiiller
push off on
f.
'-e ittirmek
413
Öbek Fiiller
push off on
f.
üstüne yıkmak
414
Öbek Fiiller
push off on
f.
üstüne atmak
415
Öbek Fiiller
push to
f.
-e itmek
416
Öbek Fiiller
push to
f.
'-e ittirmek
417
Öbek Fiiller
push to
f.
itip kapatmak
418
Öbek Fiiller
push to
f.
bastırıp kapatmak
419
Öbek Fiiller
push to
f.
bir şey yapmaya/harekete geçmeye itmek
420
Öbek Fiiller
push to
f.
harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak
421
Öbek Fiiller
push something to
f.
bir şeyi kapamak
422
Öbek Fiiller
push something to
f.
bir şeyi itip kapamak
423
Öbek Fiiller
push something to
f.
bir şeyi ittirmek
424
Öbek Fiiller
push up against
f.
sürekli baskı uygulamak
425
Öbek Fiiller
push up against
f.
sürekli ittirmek
426
Öbek Fiiller
push up against
f.
birini/bir şeyi bir şeye bastırmak
427
Öbek Fiiller
push up against
f.
birini/bir şeyi bir şeye yapıştırmak
428
Öbek Fiiller
push up against
f.
birini/bir şeyi bir şeye dayamak
429
Öbek Fiiller
push toward
f.
-e doğru ilerlemek/hareket etmek
430
Öbek Fiiller
push toward
f.
'-e doğru zar zor ilerlemek
431
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek
432
Öbek Fiiller
push toward
f.
-e doğru ilerleme kaydetmek
433
Öbek Fiiller
push toward
f.
'-e yolunda aşama kaydetmek
434
Öbek Fiiller
push toward
f.
-e teşvik etmek
435
Öbek Fiiller
push toward
f.
konusunda baskı yapmak
436
Öbek Fiiller
push toward
f.
'-e zorlamak
437
Öbek Fiiller
push toward
f.
'-e mecbur bırakmak
438
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir amaca doğru ilerletmek
439
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir sonuca doğru ilerletmek
440
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir amaca yaklaştırmak
441
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir sonuca yaklaştırmak
442
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir amaca itmek
443
Öbek Fiiller
push toward
f.
birini/bir şeyi bir sonuca itmek
444
Öbek Fiiller
push up on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yükseltmek
445
Öbek Fiiller
push up on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
446
Öbek Fiiller
push up on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
447
Öbek Fiiller
push by
f.
itip geçmek
448
Öbek Fiiller
push by
f.
itip kendine yol açmak
449
Öbek Fiiller
push by
f.
iterek geçmek
450
Öbek Fiiller
push (something) into (something)
f.
(bir şeyi bir şeyin) içine itmek
451
Öbek Fiiller
push (something) into (something)
f.
(bir şeyi bir şeyin) içine iterek sokmak
452
Öbek Fiiller
push (something) into (something)
f.
(bir şeyi bir şeyin) içine bastırarak sokmak
453
Öbek Fiiller
push (something) into (something)
f.
(birini) zorla (bir şeyin) içine itmek
454
Öbek Fiiller
push (something) into (something)
f.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
455
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) altına itmek
456
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) altına iterek sokmak
457
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) altına sürmek/getirmek
458
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeye) batırmak
459
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) altına sokmak
460
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeye) daldırmak
461
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine/altına bastırmak
462
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine/altına bastırarak sokmak
463
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi) hareket halindeki bir aracın altına/önüne itmek
464
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
(birini/bir şeyi) hareket halindeki bir aracın önüne/altına atmak
465
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
bir duyguyu bir şeyin altına itmek
466
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
bir duyguyu bir şeyin altında bastırmak
467
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
bir duyguyu bir şeyin altına iterek gizlemek/bastırmak
468
Öbek Fiiller
push (someone or something) under (something)
f.
bir duyguyu bir şeyin altında gizlemek/baskılamak
469
Öbek Fiiller
push together
f.
yan yana getirmek
470
Öbek Fiiller
push together
f.
iterek bir araya getirmek
471
Öbek Fiiller
push together
f.
tesadüfen bir araya getirmek/karşılaştırmak
472
Öbek Fiiller
push together
f.
şans eseri birleştirmek/karşılaştırmak
473
Öbek Fiiller
push (oneself) off (on something)
f.
avara etmek
474
Öbek Fiiller
push (oneself) off (on something)
f.
kıyıdan uzaklaştırmak
475
Öbek Fiiller
push (oneself) off (on something)
f.
kıyıdan açılmak
476
Öbek Fiiller
push someone or something off (of) someone or something
f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzaklaştırmak
477
Öbek Fiiller
push someone or something off (of) someone or something
f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek
478
Öbek Fiiller
push someone or something off
f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzaklaştırmak
479
Öbek Fiiller
push someone or something off
f.
birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek
480
Öbek Fiiller
push (someone or something) about in (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde iterek götürmek/gezdirmek
481
Öbek Fiiller
push (someone or something) about in (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak
482
Öbek Fiiller
push (someone or something) across (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) karşısına itmek
483
Öbek Fiiller
push (someone or something) around in (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde iterek götürmek/gezdirmek
484
Öbek Fiiller
push (someone or something) around in (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak/sürmek
485
Öbek Fiiller
push (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine itmek/sürüklemek/sokmak
486
Öbek Fiiller
push (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine sürükleyerek/iterek/bastırarak sokmak
487
Öbek Fiiller
push (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek/sürmek/sürüklemek
488
Öbek Fiiller
push (someone) into (something)
f.
(birini bir şey) yapmaya itmek
489
Öbek Fiiller
push (someone) into (something)
f.
(birini bir şey) yapmaya zorlamak
490
Öbek Fiiller
push (someone) into (something)
f.
(birini bir şey) yapmak zorunda bırakmak
491
Öbek Fiiller
push (someone) into (something)
f.
(birini bir şeye) itmek/sürüklemek
492
Öbek Fiiller
push (someone) into (something)
f.
(birini bir şeyin) içine sokmak
493
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birini/bir şeyi) devirmek
494
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birini/bir şeyi) yıkmak
495
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) üstüne itmek/yükseltmek
496
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birini bir şeyin) yukarısına itmek
497
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birini/bir şeyi bir seviyenin) üstüne çıkarmak/yükseltmek
498
Öbek Fiiller
push (someone or something) over
f.
(birinin/bir şeyin bir seviyeyi) aşmasına neden olmak
499
Öbek Fiiller
push about in
f.
iterek götürmek/hareket ettirmek
500
Öbek Fiiller
push across
f.
karşısına itmek
" push"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Technical
1
Teknik
push-back serbest
cleared for push-back
expr.
Aeronautic
2
Havacılık
push-back aracı
tug
i.
3
Havacılık
push back serbest
cleared for push back
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of push
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy