push - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

push



" push" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
push f. itelemek
push f. itmek
General
push i. sürme
push rod i. itici mil
push chair i. bebek arabası
push i. sıkıntı
push i. düğme
push i. kitle
push i. zor durum
push i. gayret
push i. çaba
push i. kakma
push i. arka çıkan kimse
push i. dürtüş
push i. sıkışık durum
push i. sıkıştırma
push i. atak
push i. hücum
push i. kakış
push i. hamle
push i. grup
push i. kampanya
push i. zorlama
push up i. şınav
push i. çete
push i. topluluk
push i. ihtiyaç
push i. torpil
push factors i. iten faktörler
push i. itme
push-button i. tuş
push-bike i. bisiklet
push-up bra i. göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen
push-bicycle i. bisiklet
push-up i. şınav
push-off i. başlangıç
push i. itiş
push button i. basma düğme
push-button telephone i. tuşlu telefon
push bolt i. sürgü
push button i. basmalı düğme
push button i. elektrik düğmesi
push button i. buton
push button i. basmalı anahtar
push i. dürtme
push pen i. basmalı kalem
push button i. zil düğmesi
push pin i. raptiye
push starting i. arabayı iterek çalıştırma
push starting i. arabanın iterek çalıştırılması
pull-push toy i. çekmeli itmeli oyuncak
push i. engelleri aşan ilerleme
push i. mızrakla dürtükleme
push i. hayvanın tos vurması
push i. ısrar
push i. zorla yaptırma çabası
push i. saldırganca enerji
push i. güçlü ve etkili girişim
push i. nüfuz kullanarak birinin çıkarını destekleme
push i. güçlü teşvik
push i. itici güç
push i. kalabalık
push i. izdiham
push i. yığın
push i. bastırma
push i. presleme
push i. içindekileri dışarı atmak için karın kaslarını germe
push i. beraberlik durumunda bahisçinin kar veya zarar etmediği bahis
push [australia] i. kabadayı çetesi
push [dialect] [uk] i. sivilce
push [dialect] [uk] i. çıban
push [dialect] [uk] i. kan çıbanı
push [uk] i. kovulma
push [uk] i. görevden alınma
push bicycle [uk] i. pedallı motorsuz bisiklet
push cycle [uk] i. pedallı motorsuz bisiklet
push plow i. bahçe pulluğu
push through i. tüfek deliğini temizleyen cihaz
push-up i. misk sıçanlarının suya erişmek için kullandığı donmuş su bitkisi kütlesi
push off f. satmak
push and shove f. itip kakmak
push someone out f. bertaraf etmek (birini)
push away f. itip defetmek
push f. çaba harcamak
push f. merdiven dayamak
push one another f. itişmek
push f. uyuşturucu satmak
push back f. geriye itmek
push f. sürmek
push out f. dışarı itmek
push f. yürütmek
push one's luck f. şansını zorlamak
push f. baskı yapmak
push around f. itip kakmak
push up f. yükseltmek
push f. kakmak
push f. zorla kabul ettirmek
push forward f. ilerletmek
push repeatedly f. itelemek
push f. basmak (düğme vb'ne)
push roughly f. iteklemek
push into f. sokuşturmak
push someone out f. safdışı etmek (birini)
push f. saldırmak
push against f. abanmak
push f. birşeyi kabul ettirmeye çalışmak
push f. uğraşmak
push on f. ilerlemek
push someone out of f. birini iterek (bir yerden) çıkarmak
push something through f. bir şeyi kabul ettirmek
push f. zorlamak
push about f. zorluk çıkarmak
push the boat out f. kesenin ağzını açmak
push off f. elden çıkarmak
push up f. artırmak
push f. dürtmek
push for f. şiddetle talep etmek
push for f. ısrarla istemek
push f. sevk etmek
push f. devam etmek
push something on someone f. bir şeyi birine zorla kabul ettirmek
push off f. defolmak
push down f. bastırmak
push in f. itip içeri sokmak
push up f. yukarı sürmek
push somebody for f. zorlamak
push f. dayanmak
push f. yasadışı yoldan (uyuşturucu) satmak
push f. reklamla satmak
push f. dürtüşmek
push off f. çekip gitmek
push down f. aşağı itmek
push f. sıkıştırmak
push one's way into f. araya sıkışmak
push f. itmek
give somebody the push f. kovmak
give somebody the push f. işten atmak
push someone into depression f. depresyona sokmak
push the limit f. limiti zorlamak
push something to forefront f. ön plana çıkartmak
push down one's price f. fiyatını düşürmek
push down price f. fiyatı indirmek
push down price f. fiyatı düşürmek
push down one's price f. fiyatını indirmek
push up f. yükseltmek (fiyat)
push up f. fiyatları yukarı çekmek
push up f. yukarı itmek
push the limits f. sınırlarını zorlamak
push up the cost f. maliyeti yükseltmek
push the limits f. şartları zorlamak
push down the price f. fiyatı aşağı çekmek
push up the cost f. maliyet artırmak
push down the prices f. fiyatları düşürmek
push up the cost f. maliyet arttırmak
push down the prices f. fiyatları aşağı çekmek
push back f. geri itmek
push on a rope f. boşa uğraşmak
push up the cost f. maliyeti artırmak
push something to forefront f. önplana almak
push something to forefront f. ön plana almak
push the button f. düğmeye basmak
push the button f. butona basmak
push the limit f. sınırı zorlamak
push a pushchair f. bebek arabası kullanmak
push along a pushchair f. bebek arabası kullanmak
push aside f. arka plana atmak
push the limits f. sınırları zorlamak
push down the price f. fiyatı (aşağı) çekmek
push for f. can atmak
push out f. kovmak
push along f. gitmek
push in f. iterek sokmak
push along f. kaçmak
push f. bastırmak
push for f. arzulamak
push f. basmak
push out f. başından atmak
push the limits f. limitleri zorlamak
push one's way through f. kalabalığı yararak ilerlemek
push ahead with f. (ile) ilerlemeye devam etmek
push ahead with f. (ile) ilerlemek
push on f. çabuklaştırmak
push on f. hızlandırmak
push someone f. birisini sinirlendirmek
push someone's button f. üstüne gitmek
push someone f. üstüne gitmek
push someone's button f. birisini sinirlendirmek
push around f. kabadayılık etmek
push around f. gözünü korkutmak
push around f. (birisini) sindirmek
push something into the background f. ikinci plana atmak
push something into the background f. geri plana atmak
push oneself beyond one’s boundaries f. sınırlarını zorlamak
push someone’s feet up with one’s hands f. elleriyle birini ayaklarından kaldırarak yukarıya doğru itmek
push paper f. kağıt işlerini halletmek
push paper f. bürokrasiyle uğraşmak
push one's personal limits f. sınırlarını zorlamak
push the prices sky-high f. fiyatları aşırı yükseltmek
push one's patience f. birinin sabrını zorlamak
push f. iteklemek
push to the limits f. sınırları zorlamak
push into crime/push somebody into a crime f. suça itmek
push f. ıkınmak
push the reservation f. rezervasyonu ileri bir tarihe ertelemek
push an agenda f. davasını/fikrini kabul ettirmeye çalışmak
push f. doldurmak
push f. sıkış sıkış yapmak
push f. engellere rağmen yapmak
push f. herkese inat başarmak
push f. çıkıntılı hale getirmek
push f. yapıştırmak
push f. yollamak
push f. miktarını/ölçüsünü değiştirmek
push f. artış sağlamak
push f. olağan sınırların ötesine zorlamak
push f. dara düşürmek
push f. zora sokmak
push f. gidişatını yönlendirmek
push f. işletmek
push f. (fikir veya sistem olarak) mümkün olduğunca geliştirmek
push f. (yaş veya sayı olarak) yaklaşmak
push f. ittirmeyle hareket etmek
push f. itiş kakış yapmak
push f. engellere rağmen ilerlemek
push f. cesurca mücadele etmek
push f. öne çıkmak
push f. çıkıntı yapmak
push f. miktarca yükselmek
push f. kapsamı artmak
push f. (tr) risk alarak şansını zorlamak
push f. aşırı özgüvenle hareket etmek
push f. (coğrafi şekil) uzanmak
push f. (doğumda bebeğin ilerlemesi için) ıkınmak
push f. (iş faaliyeti) kapsamını genişletmek
push f. yakınına gelmek
push f. (birinin bir şeyi yapması için) başının etini yemek
push f. (tomurcuk, filiz) saksıdan çıkarak baş vermek
push along f. üzerine gitmek
push aside f. dikkate almamak
push aside f. değerlendirmeye almamak
push away f. yakınlığı reddetmek
push away f. arkadaşlığa sıcak bakmamak
push away f. (nahoş bir şeyi) düşünmemeye çalışmak
push away f. zihninden uzaklaştırmak
push away f. kendinden soğutmak
push bike f. pedallı bisiklet sürmek
push off f. geciktirmek
push off f. ertelemek
push off f. ötelemek
push off f. geri çekilmeye zorlamak
push out f. çıkıntı yaptırmak
push out f. dışa itmek
push out f. itip çıkarmak
push past f. bir süre sessizlikten sonra (konuşmayı veya durumu) sürdürmeye zorlamak
push through f. kabule zorlamak
push through f. (yasa) zorla geçirmek
push-button s. basma düğmeli
push s. itmeye yarayan
push s. itme işlevi olan
push s. itmeli
push s. ittirmeli
push s. itilerek çalıştırılan
push s. itilen
push and pull s. itilebilen veya çekilebilen
push-pull s. itmeli çekmeli
push-pull s. itip çekebilen
push-pull s. itme ve çekme hareketi yapan
push-pull s. itilebilen veya çekilebilen
push-through s. içeriden itilen
push-through s. içten itilerek çalıştırılan
at a push zf. zaruret halinde
at a push zf. gerekirse
at a push zf. ihtiyaç olursa
at a push zf. ihtiyaç halinde
at a push zf. zor durumda
Phrasals
push forward f. içeriye paldır küldür girmek
push down f. iterek devirmek
push on f. acele etmek
push on f. birisini ileri doğru hareket etmesi için cesaretlendirmek
push down f. tıkıştırmak
push on f. öne çıkarmak
push on f. devam etmek
push in f. araya girmek
push out f. atmak
push ahead on something f. bir şeye devam etmek
push away f. bir kenara itmek
push aside f. bir kenara itmek
push someone across something f. birini bir şeyin karşısına itmek
push aside f. bir yana itmek
push ahead on something f. bir şeyde ilerlemek
push someone around f. birinin üzerine gitmek
push someone up f. birini yukarı doğru çekmek
push away f. bir yana itmek
push down on f. basmak
push down on f. bastırmak
push someone around f. biriyle uğraşmak
push someone to do something f. birini bir şey yapmaya zorlamak
push off f. basıp gitmek
push off f. defolmak
push off f. çekip gitmek
push forward f. dikkat çekmek
push over f. devirmek
push around f. emirler yağdırmak
push backward f. geriye itmek/püskürtmek
push along f. gitmek
push away f. geriye itmek/püskürtmek
push back f. geri püskürtmek
push forward f. ileri itmek
push away from f. iterek uzaklaştırmak
push someone around in something f. iterek götürmek/hareket ettirmek
push something ahead of someone f. ilerisine doğru itmek
push someone along f. iteleye-kakalaya yürütmek
push at f. ittirmek/itmek
push around f. itip kakmak
push someone about in something f. iterek götürmek/hareket ettirmek
push (something) back f. ileri bir tarihe ertelemek
push forward f. ileriye itmek
push something ahead of someone f. ilerisine itmek
push into f. içine doğru itmek
push out f. işten atmak
push someone around f. iterek götürmek/hareket ettirmek
push along f. kalkmak
push out f. kovmak
push in f. kabaca sözünü kesmek
push aside f. kenara itmek
push off f. ötelemek
push on ahead of f. önüne doğru itmek
push someone about f. (birilerini) iteklemek/itip kakmak
push over f. üzmek
push someone toward someone or something f. 'e doğru itmek
push someone around f. (birilerini) iteklemek/itip kakmak
push down on f. (düğmeye vb) basmak
push something through f. (bir kararı bir komiteden vb) bir şeyi bir yerden geçirmek
push on with something f. zorla tamamlamaya/bitirmeye uğraşmak
push up on f. yukarı doğru kaldırmak
push something through f. (bir iğneyi kumaştan vb) geçirmek
push over f. yıkmak
push or throw away from f. 'den iterek uzaklaştırmak
push toward someone or something f. 'e doğru hareket etmek/ilerlemek
push (someone or something) off f. (birini/bir şeyi) uzaklaştırmak
push (someone or something) off f. (birini/bir şeyi) itmek
push forward f. birini veya bir şeyi itmek
push forward f. birini veya bir şeyi öne itmek
push forward f. birini veya bir şeyi ileri itmek
push forward f. zor da olsa ilerlemeye devam etmek
push forward f. zar zor ilerlemek
push forward f. güçlükle de olsa ilerlemek
push forward f. zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
push forward f. ilerlemeye gayret göstermek
push forward f. bir gayret ilerlemeye devam etmek
push forward f. kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward f. her şeye rağmen devam etmek
push forward f. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
push forward f. zorluklara rağmen gelişme göstermek
push forward f. zor da olsa ilerlemek/devam etmek
push forward f. inatla devam etmek/ilerlemek
push forward f. üstüne gitmek
push forward f. yılmadan devam etmek/ilerlemek
push forward f. bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
push forward f. bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
push forward f. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
push forward f. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
push forward f. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
push forward f. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
push forward f. itmek
push forward f. öne/ileri itmek
push forward f. zorluklara, engellere rağmen ilerlemek
push forward f. zorluklara, engellere rağmen devam etmek
push forward f. zor da olsa ilerlemeye devam etmek
push forward f. zar zor ilerlemek
push forward f. güçlükle de olsa ilerlemek
push forward f. zorluklara, güçlüklere rağmen ilerlemek
push forward f. ilerlemeye gayret göstermek
push forward f. bir gayret ilerlemeye devam etmek
push forward f. kendini ilerlemeye/devam etmeye zorlamak
push forward f. her şeye rağmen devam etmek
push forward f. tüm problemlere, zorluklara rağmen ileri gitmek
push forward f. zorluklara rağmen gelişme göstermek
push forward f. zor da olsa ilerlemek/devam etmek
push forward f. inatla devam etmek/ilerlemek
push forward f. üstüne gitmek
push forward f. yılmadan devam etmek/ilerlemek
push forward f. bir şeyin zamanını öne almak/çekmek
push forward f. bir şeyin tarihini öne almak/çekmek
push forward f. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe almak
push forward f. bir şeyi daha yakın bir zamana/tarihe çekmek
push forward f. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe almak
push forward f. bir şeyi daha erken bir zamana/tarihe çekmek
push forward f. iki ileri bir geri
push forward f. iki adım ileri bir adım geri
push forward f. süreçte engellerle karşılaşarak ilerleme
push forward f. ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme
push forward f. süreçte aksiliklerle/tersliklerle karşılaşarak ilerleme
push forward f. sürecin sekteye uğraması
push forward f. süreçte aksaklıklar yaşama
push against f. -e yapıştırmak
push against f. '-e bastırmak
push against f. '-e sıkıştırmak
push against f. '-e dayamak
push back f. ileri bir zamana atmak
push back f. ileri bir tarihe ertelemek
push back f. geciktirmek
push back f. ötelemek
push back f. ertelemek
push back f. direnmek
push back f. karşı çıkmak/koymak
push back f. başkaldırmak
push back f. protesto etmek
push back f. itiraz etmek
push back f. isyan etmek
push off on f. -e kakalamak
push off on f. '-e ittirmek
push off on f. üstüne yıkmak
push off on f. üstüne atmak
push to f. -e itmek
push to f. '-e ittirmek
push to f. itip kapatmak
push to f. bastırıp kapatmak
push to f. bir şey yapmaya/harekete geçmeye itmek
push to f. harekete geçmek/bir şey yapmak zorunda bırakmak
push something to f. bir şeyi kapamak
push something to f. bir şeyi itip kapamak
push something to f. bir şeyi ittirmek
push up against f. sürekli baskı uygulamak
push up against f. sürekli ittirmek
push up against f. birini/bir şeyi bir şeye bastırmak
push up against f. birini/bir şeyi bir şeye yapıştırmak
push up against f. birini/bir şeyi bir şeye dayamak
push toward f. -e doğru ilerlemek/hareket etmek
push toward f. '-e doğru zar zor ilerlemek
push toward f. birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek
push toward f. -e doğru ilerleme kaydetmek
push toward f. '-e yolunda aşama kaydetmek
push toward f. -e teşvik etmek
push toward f. konusunda baskı yapmak
push toward f. '-e zorlamak
push toward f. '-e mecbur bırakmak
push toward f. birini/bir şeyi bir amaca doğru ilerletmek
push toward f. birini/bir şeyi bir sonuca doğru ilerletmek
push toward f. birini/bir şeyi bir amaca yaklaştırmak
push toward f. birini/bir şeyi bir sonuca yaklaştırmak
push toward f. birini/bir şeyi bir amaca itmek
push toward f. birini/bir şeyi bir sonuca itmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yükseltmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yukarı doğru itmek
push up on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) yukarı doğru kaldırmak
push by f. itip geçmek
push by f. itip kendine yol açmak
push by f. iterek geçmek
push (something) into (something) f. (bir şeyi bir şeyin) içine itmek
push (something) into (something) f. (bir şeyi bir şeyin) içine iterek sokmak
push (something) into (something) f. (bir şeyi bir şeyin) içine bastırarak sokmak
push (something) into (something) f. (birini) zorla (bir şeyin) içine itmek
push (something) into (something) f. (birini bir şey) yapmaya zorlamak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) altına itmek
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) altına iterek sokmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) altına sürmek/getirmek
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) batırmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) altına sokmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) daldırmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine/altına bastırmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine/altına bastırarak sokmak
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi) hareket halindeki bir aracın altına/önüne itmek
push (someone or something) under (something) f. (birini/bir şeyi) hareket halindeki bir aracın önüne/altına atmak
push (someone or something) under (something) f. bir duyguyu bir şeyin altına itmek
push (someone or something) under (something) f. bir duyguyu bir şeyin altında bastırmak
push (someone or something) under (something) f. bir duyguyu bir şeyin altına iterek gizlemek/bastırmak
push (someone or something) under (something) f. bir duyguyu bir şeyin altında gizlemek/baskılamak
push together f. yan yana getirmek
push together f. iterek bir araya getirmek
push together f. tesadüfen bir araya getirmek/karşılaştırmak
push together f. şans eseri birleştirmek/karşılaştırmak
push (oneself) off (on something) f. avara etmek
push (oneself) off (on something) f. kıyıdan uzaklaştırmak
push (oneself) off (on something) f. kıyıdan açılmak
push someone or something off (of) someone or something f. birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzaklaştırmak
push someone or something off (of) someone or something f. birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek
push someone or something off f. birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzaklaştırmak
push someone or something off f. birini/bir şeyi birinden/bir şeyden uzağa itmek
push (someone or something) about in (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içinde iterek götürmek/gezdirmek
push (someone or something) about in (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak
push (someone or something) across (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) karşısına itmek
push (someone or something) around in (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içinde iterek götürmek/gezdirmek
push (someone or something) around in (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içinde oradan oraya götürmek/taşımak/sürmek
push (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine itmek/sürüklemek/sokmak
push (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine sürükleyerek/iterek/bastırarak sokmak
push (someone or something) into (something) f. (birini/bir şeyi bir şeye) itmek/sürmek/sürüklemek
push (someone) into (something) f. (birini bir şey) yapmaya itmek
push (someone) into (something) f. (birini bir şey) yapmaya zorlamak
push (someone) into (something) f. (birini bir şey) yapmak zorunda bırakmak
push (someone) into (something) f. (birini bir şeye) itmek/sürüklemek
push (someone) into (something) f. (birini bir şeyin) içine sokmak
push (someone or something) over f. (birini/bir şeyi) devirmek
push (someone or something) over f. (birini/bir şeyi) yıkmak
push (someone or something) over f. (birini/bir şeyi bir şeyin) üstüne itmek/yükseltmek
push (someone or something) over f. (birini bir şeyin) yukarısına itmek
push (someone or something) over f. (birini/bir şeyi bir seviyenin) üstüne çıkarmak/yükseltmek
push (someone or something) over f. (birinin/bir şeyin bir seviyeyi) aşmasına neden olmak
push about in f. iterek götürmek/hareket ettirmek
push across f. karşısına itmek

" push" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Technical
push-back serbest cleared for push-back expr.
Aeronautic
push-back aracı tug i.
push back serbest cleared for push back i.