Geçmiş

önde gelen

"önde gelen" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 19 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	önde gelen	heavyweight i.
2	Genel	önde gelen	first s.
3	Genel	önde gelen	central s.
4	Genel	önde gelen	leading s.
5	Genel	önde gelen	foremost s.
6	Genel	önde gelen	prominent s.
7	Genel	önde gelen	capital s.
8	Genel	önde gelen	underlying s.
9	Genel	önde gelen	chief s.
10	Genel	önde gelen	outstanding s.
11	Genel	önde gelen	arch s.
12	Genel	önde gelen	big s.
13	Genel	önde gelen	forehand s.
14	Genel	önde gelen	pre-eminent s.
Colloquial
15	Konuşma Dili	önde gelen	major-league s.
16	Konuşma Dili	önde gelen	heavyweight s.
Idioms
17	Deyim	önde gelen	at the forefront expr.
Food Engineering
18	Gıda	önde gelen	primer i.
Archaic
19	Eski Kullanım	önde gelen	supravulgar s.

"önde gelen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 78 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	önde gelen kenar	leading edge i.
2	Genel	önde gelen kişi	luminary i.
3	Genel	önde gelen sebep	leading cause i.
4	Genel	önde gelen müşteri	major customer i.
5	Genel	önde gelen müşteri	big customer i.
6	Genel	önde gelen müşteri	major client i.
7	Genel	sahne, ekran veya televizyonun önde gelen yıldızı	vedette i.
8	Genel	önde gelen üreticiler	leading manufacturers i.
9	Genel	en önde gelen kimse	kahuna i.
10	Genel	en önde gelen şey	kahuna i.
11	Genel	en önde gelen şey	king i.
12	Genel	önde gelen adam	father i.
13	Genel	gregoryen ilahilerinde önde gelen açılış tonları	intonation i.
14	Genel	bir bölgenin önde gelen ailesi	first family i.
15	Genel	(meslek veya sanat dalında) önde gelen kadın temsilci	first lady i.
16	Genel	önde gelen konum	forefront i.
17	Genel	önde gelen kısım	primo i.
18	Genel	alanında önde gelen kimse	superhero i.
19	Genel	alanının önde gelen ismi	superpro i.
20	Genel	önde gelen dedektif	supersleuth i.
21	Genel	açısından önde gelen bir ülke olmak	be a leading country for f.
22	Genel	en önde gelen	preeminent s.
23	Genel	önde gelen (kimse)	prominent s.
24	Genel	dünyanın önde gelen	world's leading s.
25	Genel	en önde gelen	pre-eminent s.
26	Genel	önde gelen bir konumda	mainline s.
27	Genel	önde gelen veya geniş kitlelerce kabul görmüş bir topluluğa, harekete veya tarza ait olan	mainstream s.
28	Genel	toplumlar arasında önde gelen	high s.
29	Genel	en önde gelen	highest s.
Phrasals
30	Öbek Fiiller	başkasının/başka bir şeyin önde gelen/önemli konumunu elinden almak	jostle aside f.
Phrases
31	İfadeler	önde gelen topluluk/kişiler	a leading body of expr.
Proverb
32	Atasözü	önde gelen birinin eşi güven vermelidir/kuşku yaratmamalıdır	caesar's wife must be above suspicion.
Colloquial
33	Konuşma Dili	önde gelen kimse	big in (something or somewhere) i.
34	Konuşma Dili	zengin ve önde gelen kimse	pure merino i.
35	Konuşma Dili	önde gelen avukat	superlawyer i.
36	Konuşma Dili	önde gelen oyuncu	superplayer i.
37	Konuşma Dili	zengin ve önde gelen	pure merino s.
38	Konuşma Dili	çok önde gelen/olan	far ahead from expr.
Idioms
39	Deyim	en önde gelen	cutting edge i.
40	Deyim	önde gelen isim	name to conjure with [uk] i.
41	Deyim	bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş	big-time operator i.
42	Deyim	bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş	bto (big time operator) i.
43	Deyim	alanında önde gelen teknoloji	leading edge i.
44	Deyim	alanında önde gelen uygulama/faaliyet	leading edge i.
45	Deyim	alanında önde gelen çalışma	leading edge i.
46	Deyim	önemli/önde gelen bir adam	a man among men i.
47	Deyim	önemli/önde gelen bir kadın	a woman among women i.
48	Deyim	önemli/önde gelen bir adam	a man among men i.
49	Deyim	önemli/önde gelen bir kadın	a woman among women i.
50	Deyim	önde gelen şey/kimse	flagship i.
51	Deyim	önde gelen isim	bigwig i.
52	Deyim	konusunda önde gelen	ahead of the curve s.
53	Deyim	alanında önde gelen (konum, teknoloji, uygulama)	leading edge s.
54	Deyim	en önde gelen	ahead of the curve zf.
55	Deyim	en önde gelen	in the forefront of something expr.
56	Deyim	en önde gelen	at the forefront of something expr.
57	Deyim	önde gelen birinin eşi güven vermelidir/kuşku yaratmamalıdır	caesar's wife expr.
Trade/Economic
58	Ticaret/Ekonomi	dünyanın önde gelen markası	world's leading brand i.
59	Ticaret/Ekonomi	mal sağlayan önde gelen ülke	principal supplier i.
60	Ticaret/Ekonomi	önde gelen bankalar	prime banks i.
61	Ticaret/Ekonomi	sektörün önde gelen kişileri	movers and shakers i.
Politics
62	Siyasal	fiji'nin önde gelen kişisi	ratu i.
63	Siyasal	önde gelen vatandaş	rangatira [nz] i.
64	Siyasal	önde gelen rezerv para birimleri	major reserve currencies i.
65	Siyasal	önde gelen lobi uzmanı	superlobbyist [us] i.
Industry
66	Sanayi	abd'nin önde gelen bira üreticileri	beerage i.
Technical
67	Teknik	önde gelen uç	leading end i.
68	Teknik	önde gelen karakterler	leading characters i.
Computer
69	Bilgisayar	önde gelen uç	leading end i.
Medical
70	Medikal	önde gelen bir ölüm nedeni	a leading cause of death i.
71	Medikal	önde gelen fetus	presenting fetus i.
History
72	Tarih	(roma imparatorluğu'nda) önde gelen subay	comes i.
Military
73	Askeri	kraliyet hava kuvvetlerinde kıdemli subaya eşdeğer fakat ondan önde gelen rütbe	master aircrew i.
Sport
74	Spor	önde gelen spor takımı	superclub i.
Music
75	Müzik	diğer rock gruplarının önde gelen isimlerinden oluşan rock grubu	supergroup i.
76	Müzik	önde gelen rock grubu	supergroup i.
Slang
77	Argo	önde gelen tanıtımcı	superflack [us] i.
Modern Slang
78	Modern Argo	benim için en önde/ilk sırada gelen gelen kişi	aces in my book i.