Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
önemli şey
"önemli şey"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
önemli şey
much
i.
2
Genel
önemli şey
importancy [obsolete]
i.
3
Genel
önemli şey
serious
i.
4
Genel
önemli şey
substantial
i.
Colloquial
5
Konuşma Dili
önemli şey
(the) goods
i.
"önemli şey"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 78 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
en önemli şey
piece de resistance
i.
2
Genel
çok önemli şey
earthshaker
i.
3
Genel
en önemli şey
quick
i.
4
Genel
önemli değişikliklere neden olan şey
leaven
i.
5
Genel
daha az önemli olan şey
handmaiden
i.
6
Genel
ilginç, eğlenceli veya önemli şey
happening
i.
7
Genel
daha önemli şey
more
i.
8
Genel
bir şeyin yapılma veya düşünülme şeklini önemli ölçüde değiştiren şey
game-changer
i.
9
Genel
gerçekleşen önemli şey
occurrence
i.
10
Genel
iki şey arasındaki keskin veya önemli ayrım noktası
great divide
i.
11
Genel
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey
incident
i.
12
Genel
çok önemli şey
pivotal
i.
13
Genel
belirli bir zaman için önemli olan şey
substantial
i.
14
Genel
en önemli şey
everything
zm.
15
Genel
önemli veya değerli şey
something
zm.
Phrasals
16
Öbek Fiiller
sonucunda önemli, yararlı bir şey çıkmak
come to something
f.
17
Öbek Fiiller
aniden gelişip/büyük veya önemli bir şey haline gelmek/dönüşmek
mushroom into something
f.
18
Öbek Fiiller
(birine bir şey olarak) önemli bir rol vermek
feature (one) as (something)
f.
19
Öbek Fiiller
(birini bir şey olarak) önemli bir rolde oynatmak
feature (one) as (something)
f.
20
Öbek Fiiller
birine bir şey olarak önemli bir rol vermek
feature someone as something
f.
21
Öbek Fiiller
birini bir şey olarak önemli bir rolde oynatmak
feature someone as something
f.
22
Öbek Fiiller
önemli hiçbir şey yapmamak
horse around
f.
23
Öbek Fiiller
aniden gelişip/büyük veya önemli bir şey haline gelmek/dönüşmek
mushroom into
f.
Colloquial
24
Konuşma Dili
başarılmak ve kazanılmak istenen çok önemli bir şey
big one
i.
25
Konuşma Dili
(önemli bir şey) keşfetmek üzere olmak
be on to (something)
f.
26
Konuşma Dili
(önemli bir şey) sürecinde olmak
be on to (something)
f.
27
Konuşma Dili
(önemli bir şey) doğrultusunda ilerlemek
be on to (something)
f.
28
Konuşma Dili
(biri/bir şey) kadar önemli değil
subordinate to (someone or something)
s.
29
Konuşma Dili
sanki çok önemli bir şey yaptı
didn't invent gunpowder
expr.
30
Konuşma Dili
o kadar da önemli bir şey yapmadı
didn't invent gunpowder
expr.
31
Konuşma Dili
önemli bir şey (değil/yok)
nothing much
expr.
32
Konuşma Dili
en önemli kişi/şey olmadan olmaz
(there's) no show without punch
expr.
33
Konuşma Dili
en önemli kişi/şey olmadan tadı çıkmaz
(there's) no show without punch
expr.
34
Konuşma Dili
en önemli kişi/şey olmadan hiç olur mu
(there's) no show without punch
expr.
35
Konuşma Dili
en önemli şey değil
(not) the be-all and end-all
expr.
36
Konuşma Dili
(bir şey) önemli değil
(something) is no object
expr.
37
Konuşma Dili
önemli olan (bir şey yapmak
it is a matter of (doing something)
expr.
38
Konuşma Dili
önemli/önemsenecek bir şey değil
it isn't worth it
expr.
39
Konuşma Dili
önemli/önemsenecek bir şey değil
it's not worth it
expr.
40
Konuşma Dili
önemli (bir şey)
quite a (something)
expr.
41
Konuşma Dili
önemli ölçüde (bir şey)
quite a (something)
expr.
Idioms
42
Deyim
en önemli şey
the be-all and end-all
i.
43
Deyim
önemli bir mesele olan (bir şey)
the small matter of (something)
i.
44
Deyim
önemli (biri/bir şey)
(someone or something) to shout about
i.
45
Deyim
diğerlerine göre daha az önemli kimse/şey
a poor relation
i.
46
Deyim
en önemli şey
the be-all and end-all
i.
47
Deyim
çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse
the cat that ate the canary
i.
48
Deyim
çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse
the cat that swallowed the canary
i.
49
Deyim
çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek
like the cat that got the cream
f.
50
Deyim
çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek
like the cat that ate the canary
f.
51
Deyim
daha önemli bir şey uğruna feda/kurban edilmek
be sacrificed on the altar of something
f.
52
Deyim
oldukça önemli (bir şey) olmak
be no mean (something)
f.
53
Deyim
birine (biri/bir şey hakkında) önemli unsurları söylemek
give somebody the low-down (on somebody/something)
f.
54
Deyim
(biri/bir şey hakkında) önemli unsurları öğrenmek
get the low-down (on somebody/something)
f.
55
Deyim
(bir şey yapmada) önemli katkısı olan
instrumental in (doing) (something)
f.
56
Deyim
(bir şey yapmada) önemli rol oynayan
instrumental in (doing) (something)
f.
57
Deyim
çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek
look like the cat that ate the canary
f.
58
Deyim
etkileyici/önemli bir şey elde etmek
score big
f.
59
Deyim
(biri için bir şey) hiç önemli değil
(one) doesn't give a hoot (about something)
expr.
60
Deyim
(biri için bir şey) hiç önemli değil
(one) doesn't give a rip (about something)
expr.
61
Deyim
en önemli/değerli şey insandır
man is the measure of all things
expr.
62
Deyim
insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur
man is the measure of all things
expr.
Speaking
63
Konuşma
bizim burada yaptığımız şey çok daha önemli
what we're doing here is far more important
expr.
64
Konuşma
bu, ona göre pek de önemli bir şey sayılmaz
this won't weight very heavily with her
expr.
65
Konuşma
hayattaki en önemli şey bu mu?
is that the most important thing in life?
expr.
66
Konuşma
gözünde pek önemli bir şey değil bu
this won't weight very heavily with her
expr.
67
Konuşma
önemli bir şey değil
it's no big deal
expr.
68
Konuşma
önemli olan tek şey bu
that's all that matters
expr.
69
Konuşma
önemli olan tek şey
the only thing that matters
expr.
70
Konuşma
önemli bir şey değil
it's not a big deal
expr.
71
Konuşma
önemli olan tek şey
the only thing that counts
expr.
72
Konuşma
tek önemli olan şey bu
that's all that matters
expr.
Latin
73
Latince
söylenen her şey kulağa önemli gibi gelir
quidquid latine dictum sit, altum sonatur
expr.
Slang
74
Argo
en önemli şey
numero uno
i.
75
Argo
biri için önemli olan/birinin önemsediği şey
jam
i.
76
Argo
önemli biri/bir şey
pisser
i.
77
Argo
önemli bir şey
hot shit
s.
78
Argo
önemli bir şey değil
inbd (it's no big deal)
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of önemli şey
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy