Geçmiş

(bir şeye) son vermek

"(bir şeye) son vermek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	(bir şeye) son vermek	do away with (something) f.
Idioms
2	Deyim	(bir şeye) son vermek	put the stopper on (something) f.
3	Deyim	(bir şeye) son vermek	bring/ring down the curtain (on something) f.
4	Deyim	(bir şeye) son vermek	bring/ring the curtain down (on something) f.
5	Deyim	(bir şeye) son vermek	make an end of (something) f.
6	Deyim	(bir şeye) son vermek	pull the plug (on something) f.
Slang
7	Argo	(bir şeye) son vermek	kick the (something) f.

"(bir şeye) son vermek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 30 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	(bir şeye) geçici olarak son vermek	freeze on (doing something) f.
2	Öbek Fiiller	bir şeye son vermek	fold something up f.
Colloquial
3	Konuşma Dili	iyice rezil olmadan bir şeye son vermek	cut losses f.
4	Konuşma Dili	bir şeye son vermek	shut down f.
Idioms
5	Deyim	bir şeye bir son vermek	put a stop to something f.
6	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to an end f.
7	Deyim	bir şeye bir son vermek	put an end to something f.
8	Deyim	bir şeye son vermek	put a lid on something f.
9	Deyim	bir şeye son vermek	put the brakes on f.
10	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to a close f.
11	Deyim	bir şeye son vermek	slam the brakes on f.
12	Deyim	bir şeye son vermek	pull the plug on something f.
13	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to a climax f.
14	Deyim	bir şeye son vermek	put the brakes on something f.
15	Deyim	bir şeye son vermek	hit the brakes f.
16	Deyim	iyice rezil olmadan bir şeye son vermek	cut one's losses f.
17	Deyim	bir şeye son vermek/bitirmek	draw stumps f.
18	Deyim	(biriyle olan bir şeye) birdenbire son vermek	give (one) running shoes f.
19	Deyim	(biriyle olan bir şeye) aniden son vermek	give (one) running shoes f.
20	Deyim	(biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek	give (one) running shoes f.
21	Deyim	(bir şeye) bir son vermek	put a stopper on (something) f.
22	Deyim	(bir şeye) bir son vermek	put a halt to (something) f.
23	Deyim	(birine/bir şeye) karşı son derece çetin bir mücadele vermek	fight (someone or something) tooth and claw f.
24	Deyim	(bir şeye) son halini vermek	set (something) in concrete f.
25	Deyim	bir şeye son vermek	slam (on) the brake f.
26	Deyim	bir şeye son vermek	slam (on) the brakes f.
27	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the blinds on f.
28	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the curtains on f.
29	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the shades on f.
British Slang
30	İngiliz Argosu	bir şeye son vermek	sack (something) off f.