(bir şeyle) dolu - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

(bir şeyle) dolu



"(bir şeyle) dolu" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
(bir şeyle) dolu freighted s.
Phrasals
(bir şeyle) dolu shot through with (something) s.
Colloquial
(bir şeyle) dolu rich with (something) s.
Idioms
(bir şeyle) dolu crawling with s.
(bir şeyle) dolu pregnant with (something) s.

"(bir şeyle) dolu" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dolu olmak (bir şeyle) swim f.
hoş olmayan bir şeyle dolu olmak bristle with f.
kar yağmış gibi (bir şeyle) dolu snowy with s.
Phrasals
(bir şeyle) dolu olmak writhe with (something) f.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak writhe with (something) f.
tatsız/iğrenç bir şeyle dolu olmak reek of f.
pis/tiksinç bir şeyle dolu olmak reek of f.
çirkin/kötü bir şeyle dolu olmak reek of f.
bir şeyle dolu olmak abound in something f.
biriyle/bir şeyle dolu olmak abound with someone or something f.
bir şeyle dolu olmak buzz with something f.
(biriyle/bir şeyle) dolu olmak crawl with (someone or something) f.
(bir şeyle) dolu olmak seethe with (something) f.
Colloquial
(bir şeyle) dolu olmak be riddled with (something) f.
kafası (bir şeyle) dolu/meşgul olmak be riddled with (something) f.
bir şeyle dolu olmak be riddled with something f.
her yanı (bir şeyle) dolu infested with (something) s.
Idioms
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak teem in f.
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak abound in f.
(bir yer) (bir şeyle/heyecan/üzüntü vb) dolu olmak buzz with something f.
(bir şeyle) dolu olmak teem in f.
(bir şeyle) dolu olmak abound in f.
(bir şeyle) tıka basa dolu olmak pullulate with f.
(bir şeyle) dolu olmak pullulate with f.
bir şeyle dolu olmak be a mass of something f.
bir şeyle dolu olmak be strong on something f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting at the seams (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting at the seams (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting at the seams (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle/duyguyla) dolu olmak be devoured by (something) f.
bir şeyle/duyguyla dolu olmak be devoured by something f.
(bir şeyle) dolu olmak be infested with (something) f.
(bir şeyle) dolu olmak be steeped in (something) f.
bir şeyle dolu olmak be steeped in something f.
(bir şeyle) dolu olmak be taken up with (something) f.
(bir şeyle) dolu olmak brim with (something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be bursting/bulging at the seams (with something) f.
(bir şeyle) hıncahınç dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle) tıklım tıklım dolu olmak be full to bursting (with something) f.
(bir şeyle) ağzına kadar dolu olmak be full to bursting (with something) f.
bir şeyle dolu brimming with something s.
biriyle/bir şeyle dolu crawling with someone/something s.
bir şeyle dolu stinking with something s.