a work - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a work

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"a work" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
Music
a work i. yapıt

"a work" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 263 sonuç

İngilizce Türkçe
General
the work of a machinist i. makinistlik
the work of a researcher i. araştırıcılık
the work of a mukhtar i. muhtarlık
the work of a detective i. hafiyelik
work of a tradesman i. esnaflık
work of a notary public i. noterlik
a month's work i. bir aylık bir iş
a proper work i. düzgün bir iş
falling action (in a work of literature) i. düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm
receive a recompense for one's work f. emeğinin karşılığını almak
slog away at a work f. çok sıkıcı bir işte çalışmak
work as a laborer f. ırgatlık etmek
work a buttonhole f. iliğin kenarlarını dikmek
work oneself up into a rage f. öfkelenmek
receive a recompense for one's work f. emeklerinin karşılığını almak
work a miracle f. keramette bulunmak
work like a demon f. çok çalışmak
work like a beaver f. harıl harıl çalışmak
work a miracle f. bir mucize yaratmak
start work (in a workplace) f. işbaşı yapmak
cause a lot of work f. uğraştırmak
work up a sweat f. ter dökmek
work up a sweat f. terlemek
work up a sweat f. çok çalışmak
carry out a work or a study f. çalışma yürütmek
carry out a work or a study f. çalışmada bulunmak
carry on a work or a study f. çalışma yürütmek
do a work or a study f. çalışmada bulunmak
carry on a work f. çalışma sürdürmek
do a work or a study f. çalışma yürütmek
carry on a work or a study f. çalışmada bulunmak
start a work f. çalışma başlatmak
perform a work or a study f. çalışmada bulunmak
continue a work f. çalışma sürdürmek
perform a work or a study f. çalışma yürütmek
work towards a solution f. çözüm üretmek
work at a loss f. zararına çalışmak
issue a work order f. iş emri çıkarmak
work on a salary basis f. maaşlı çalışmak
work for a salary f. maaşla çalışmak
work on a salary basis f. maaşla çalışmak
work for a salary f. maaşlı çalışmak
work in a brothel f. genelevde çalışmak
work in a ship f. gemide çalışmak
work for a long time f. uzun süre çalışmak
work for a long time f. uzun zaman çalışmak
work in a coordinated manner f. koordinasyonlu bir biçimde çalışmak
work a miracle f. mucize gerçekleştirmek
work like a horse f. eşek gibi çalışmak
(for an artist) to produce a work of art f. icra-i sanat etmek
to work up a connection f. ilişki kurmak
do a hard day's work f. yoğun bir çalışma günü yaşamak
do a hard day's work f. (işte) çok yorulmak
do a hard day's work f. yorucu bir çalışma günü geçirmek
do a hard day's work f. (işte) çok çalışmak
work as a teacher f. öğretmen olarak çalışmak
do a hard day's work f. zor bir çalışma günü geçirmek
do a work f. iş görmek
perform a work f. iş görmek
work illegally on a tourist visa f. turist vizesiyle kaçak çalışmak
work in a clothing store f. konfeksiyonda çalışmak
work in a newspaper f. gazetede çalışmak
work in a magazine f. dergide çalışmak
do a lot of volunteer work f. pek çok gönüllü iş yapmak
work on a new album f. yeni bir albüm üzerinde çalışmak
spend a lot of time at work f. iş yerinde çok fazla zaman harcamak
work on a case f. bir dava üstünde çalışmak
work in a boutique f. bir butikte çalışmak
work as a lawyer f. avukatlık yapmak
work as a lawyer f. avukat olarak çalışmak
take a half day off from work f. işten yarım gün izin almak
work in a private hospital f. özel bir hastanede çalışmak
work in a private company f. özel bir şirkette çalışmak
work as a team f. takım olarak çalışmak
look for a new line of work f. farklı bir iş kolu aramak
work as a team f. bir takım gibi çalışmak
work as a team f. takım/ekip halinde çalışmak
work as a team f. bir ekip gibi çalışmak
work for a car rental company f. oto kiralamacıda çalışmak
have a short day at work f. erken paydos etmek
work a lot f. çok işine yaramak
work for a cause f. bir amaç için çalışmak
try to work a few things out f. birkaç şeyi halletmeye çalışmak
work on a model f. bir model üzerinde çalışmak
Proverb
all work and no play makes jack a dull boy çok fazla çalışmak insanı sıkar
if you want a man to work well feed him first aç ayı oynamaz
a woman's work is never done bir kadının işi asla bitmez
all work and no play makes jack a dull boy çalış çalış nereye kadar
all work and no play makes jack a dull boy soluklanmayan at yol almaz
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
all work and no play makes jack a dull boy aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar
all work and no play makes jack a dull boy aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar
Colloquial
a nasty piece (or bit) of work i. sağlam ayakkabı olmayan kişi
a piece of work [us] i. kayda değer biri
a nasty piece (or bit) of work i. kaypak
a piece of work [us] i. dikkate şayan biri
a nasty piece (or bit) of work i. sevimsiz
a piece of work [us] i. olağanüstü biri
a nasty piece (or bit) of work i. güvenilmez
a piece of work [us] i. inanılmaz biri
a nasty piece (or bit) of work i. götü başı ayrı oynayan
a piece of work [us] i. sıra dışı biri
a bit of work i. çok az iş/çalışma/emek
a glutton for work i. zor işleri seven kimse
a glutton for work i. zoru seven kimse
a glutton for work i. zor/sıkıcı işlere hevesli kimse
a glutton for work i. zorluğu seven kimse
a glutton for work i. eziyetli işler delisi
a glutton for work i. eziyetli/zor işleri üstlenmeye hevesli kimse
a glutton for work i. zor/eziyetli işlere bayılan kimse
a glutton for work i. eziyete/zora doymayan kimse
not do a stroke of work f. hiçbir iş yapmamak
not do a stroke of work f. boş boş durmak
not do a stroke of work f. kaytarmak
try to work a few things out f. birkaç şeyi çözmeye çalışmak
get oneself a construction work f. kendine bir inşaat işi bulmak
all in a day's work expr. günlük/gündelik işin bir parçası
all in a day's work expr. normal gidişatın bir parçası
all in a day's work expr. rutinin bir parçası
all in a day's work expr. her gün yapılan işlerin bir parçası
all in a day's work expr. günlük/gündelik işin bir parçası
all in a day's work expr. normal gidişatın bir parçası
all in a day's work expr. rutinin bir parçası
all in a day's work expr. her gün yapılan işlerin bir parçası
Idioms
a cold piece of work i. çok zor biri
a cold piece of work i. zor insan
a lick of work i. zerre kadar iş
a piece of work i. çok zor biri
a piece of work i. aşağılık kimse
a cold piece of work i. art niyetli kimse
a cold piece of work i. anlaşması zor kişi
a lick of work i. bir parça iş
a piece of work i. art niyetli kişi
a piece of work i. iğrenç kimse
a cold piece of work i. sevimsiz tip
a lick of work i. işin bir ucundan tutma
a piece of work i. sevimsiz tip
a cold piece of work i. antipatik tip
a lick of work i. ufacık bir iş
a piece of work i. antipatik kişi
a cold piece of work i. münasebetsiz tip
a piece of work i. ciğeri beş para etmez
a cold piece of work i. ciğeri beş para etmez
a cold piece of work i. anlaşması zor insan
a cold piece of work i. münasebetsiz kimse
a cold piece of work i. çok zor biri
a cold piece of work i. sevimsizini teki
a cold piece of work i. sevimsiz tip
a nasty piece of work i. beş para etmez
a nasty piece of work i. ciğeri beş para etmez
a nasty piece of work i. namussuz
a job of work [uk] i.
a job of work [uk] i. yapılması gerekenler
a job of work [uk] i. çalışma
a job of work [old-fashioned] [uk] i. bitirilmesi gereken iş
a job of work [old-fashioned] [uk] i. yapılacak iş
a job of work [old-fashioned] [uk] i. görev
a job of work [old-fashioned] [uk] i. yerine getirilmesi/tamamlanması gereken görev
a nasty piece of work i. zor kimse/şey
a nasty piece of work i. ters biri
a nasty piece of work i. geçimsiz biri
a nasty piece of work i. huysuz kimse
a nasty piece of work i. sert biri
a nasty piece of work i. kötü biri/şey
a nasty piece of work i. yaman biri/şey
a nasty piece of work i. fena biri/şey
a nasty piece of work i. terbiyesiz kimse
a nasty piece of work i. tehlikeli biri
a nasty piece of work i. sağlam pabuç olmayan kimse
a piece of work [us] i. çok şaşırtıcı kimse
a piece of work [us] i. şaşılası kimse
a piece of work [us] i. acayip tip
a piece of work [us] i. tuhaf tip
a piece of work [us] i. sıra dışı tip
a piece of work [us] i. etkileyici kimse
work like a beaver f. arı gibi çalışmak
work oneself up into a sweat f. çok çalışmak
work oneself up into a sweat f. çalışmaktan kan ter içinde kalmak
work for a pittance f. çok düşük bir ücrete çalışmak
work oneself up into a lather f. çalışmaktan kan ter içinde kalmak
work like a charm f. çok işe yaramak
work like a charm f. çok iyi işlemek/çalışmak
work a treat f. çok etkili olmak
work oneself up into a lather f. çok çalışmak
work like a slave f. eşek gibi çalışmak
work like a mule f. eşek gibi çalışmak
work like a dog f. eşek gibi çalışmak
be all in a day's work f. günlük işinin bir parçası olmak
work like a horse f. eşek gibi çalışmak
work oneself up into a lather f. heyecanlanmak veya sinirlenmek
work like a beaver f. eşek gibi çalışmak
work like a trojan f. eşek gibi çalışmak
be all in a day's work f. her gün yaptığı şeyin bir parçası olmak
work oneself up into a sweat f. heyecanlanmak veya sinirlenmek
put in a hard day at work f. işinde çok çalışmak
put in a hard day's work f. işinde çok çalışmak
put in a hard day at work f. iş yerinde yoğun bir gün geçirmek
work like a dog f. it gibi çalışmak
put in a hard day's work f. iş yerinde yoğun bir gün geçirmek
work like a slave f. köle gibi çalışmak
work like a dog f. köle gibi çalışmak
work up a head of steam f. kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi bulmak/toplamak
work like a beaver f. köle gibi çalışmak
work like a horse f. köle gibi çalışmak
work like a charm f. kusursuz işlemek
work like a mule f. köle gibi çalışmak
work like a trojan f. köle gibi çalışmak
work like a beaver f. karınca gibi çalışmak
work up a thirst f. susatmak
work like a charm f. tıkır tıkır işlemek/çalışmak
work for a pittance f. üç kuruşa çalışmak
work a treat f. (çok) işe yaramak
work up a head of steam f. (bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak
work like a dream f. rüya gibi devam etmek/gitmek
work like a dream f. rüya gibi sürmek/çalışmak
work like a dream f. umduğundan daha iyi gitmek/çalışmak/performans göstermek
work like a dream f. mükemmel çalışmak/işlemek
work like a dream f. tamamen işe yaramak
work like a dream f. inanılmaz derecede iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak
work like a dream f. umduğundan daha iyi çalışmak/işlemek/işe yaramak
be a nasty piece of work f. zor biri/bir şey olmak
be a nasty piece of work f. ters biri/bir şey olmak
be a nasty piece of work f. geçimsiz olmak
be a nasty piece of work f. huysuzluk etmek
build up/work up a head of steam f. kendinde bir şeyi yapacak enerjiyi toplamak, yaratmak, bulmak
build up/work up a head of steam f. (bir işi/görevi yapmak için) enerjisi/isteği/arzusu olmak
to work a room f. kulis ve ikna turları yapmak
work yourself into a lather [uk] f. eli ayağına dolaşmak
work yourself into a lather [uk] f. panik yapmak
work yourself into a lather [uk] f. paniğe kapılmak
work yourself into a lather [uk] f. telaş yapmak
work without a net f. güvencesiz iş yapmak
work without a net f. riskli iş yapmak
there's a whole lot more work to be done expr. daha yapılacak çok iş var
there's a whole heap more work to be done expr. daha yapılacak çok iş var
all in a day's work expr. gündelik işin bir bölümü
a nasty piece of work expr. işe yaramaz
Speaking
come home from a hard day's work f. yorucu bir iş gününden sonra eve gelmek
I cannot work a miracle expr. bir mucize gerçekleştiremem
I can't work with a guy like that expr. ben böyle bir herifle çalışamam
I work at a post office expr. bir postanede çalışıyorum
I had a work accident expr. iş kazası geçirdim
she travels a lot for work expr. işi gereği sık seyahat eder
I took a day off from work expr. işten bir gün izin aldım
that will take a lot of work expr. o çok iş ister
does she work in a factory? expr. o bir fabrikada mı çalışıyor?
there's a whole lot more work to be done expr. daha yapılacak dünya kadar iş var
Trade/Economic
penal clause in a labor/work contract i. iş sözleşmesinde cezai şart
work a three-day week f. haftada üç gün çalışmak
execute a work f. iş görmek
Marine
work a passage f. yol açmak
work a traverse f. yolu kısaltmak
Physics
work on a spring i. yay üzerine yapılan iş
Slang
a nasty piece of work i. anasının gözü
a nasty piece of work i. beş para etmez biri
I've got a fuckload of work to do today expr. bugün dünya kadar işim var