açık olmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

açık olmak



"açık olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
açık olmak be accessible f.
açık olmak be sincere with others f.
açık olmak be on f.
açık olmak be receptive f.
açık olmak remain open f.
Colloquial
açık olmak leave open f.
açık olmak play it straight f.
açık olmak be out f.
Idioms
açık olmak lay one's card on the table f.
açık olmak get clear on f.
açık olmak be in plain english f.
açık olmak be in plain language f.

"açık olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 223 sonuç

Türkçe İngilizce
General
açık olmak (elektrik/ışık) be on f.
dürüst ve açık olmak put the cards on the table f.
açık olmak (elektrik/su/gaz) be on f.
dürüst ve açık olmak lay the cards on the table f.
araları açık olmak (birilerinin) be at odds f.
tartışmaya açık olmak be open to dispute f.
açık olmak (eleştirilere/yeni fikirlere vb) be open to f.
hastalığa açık olmak open to disease f.
eleştirilere açık olmak be open to criticism f.
yoruma açık olmak be open to interpretation f.
işbirliğine açık olmak be open to cooperation f.
değişime açık olmak open to change f.
açık olmak (dürüst) be aboveboard with f.
açık olmak (cihaz vb) be on f.
(ev) önü açık olmak (house) have an open view f.
(kötü bir şeye) açık veya maruz olmak be vulnerable to f.
ihanete açık olmak be vulnerable to betrayal f.
ihanete açık olmak be vulnerable to treachery f.
ihanete açık olmak be open to treachery f.
yeni fikirlere açık olmak be open to new ideas f.
yeniliklere açık olmak be open to new ideas f.
farklı yorumlara açık olmak be questionable f.
farklı yorumlara açık olmak be contestable f.
farklı yorumlara açık olmak be open to dispute f.
farklı yorumlara açık olmak be debatable f.
önerilere açık olmak be open to any suggestions f.
öneriye açık olmak be open to suggestion f.
pazarlığa açık olmak be bargainable f.
pazarlığa açık olmak be negotiable f.
önerilere açık olmak be open for suggestions f.
görüşlere açık olmak be open to the opinions f.
itiraza açık olmak be open to objection f.
açık görüşlü olmak be open-minded f.
bütçesinde ...'lık açık olmak have a hole in one's budget of f.
(bir şey hakkında) açık/net olmak be clear on something f.
yeni fikirlere açık olmak stand open to new ideas f.
yeni görüşlere açık olmak stand open to new ideas f.
açık biçimde farklı olmak contrast sharply with f.
tamamen açık olmak yaw f.
açık sözlü olmak be frank f.
eleştirilere açık olmak take criticism f.
doğruluğu açık olmak seem f.
Phrasals
'-e açık olmak open to f.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp all over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) açık ara önünde olmak romp on (someone or something) f.
Phrases
açık olmak gerekirse to say more clearly expr.
açık olmak gerekirse clearly saying expr.
açık olmak gerekirse to be obvious expr.
açık olmak gerekirse let me be clear expr.
daha açık olmak gerekirse to be more precise expr.
tartışmaya açık olmak up for debate expr.
Colloquial
evinin kapısı misafirlerine her zaman açık olmak keep open house f.
(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak have it (all) over someone or something (in something) f.
(düşünmeye/duymaya) açık olmak leave open f.
açık sözlü/dürüst olmak play it straight f.
bir plana, etkinliğe açık olmak be on f.
-e açık olmak be open with f.
okumaya/izlemeye açık olmak be up f.
(daha) açık olmak gerekirse to be (more) exact expr.
Idioms
fermuarı açık olmak have one’s fly undone f.
fermuarı açık olmak have one’s flies undone f.
fermuarı açık olmak one’s fly to be open f.
samimi olmak, açık sözlü ve cesur davranmak not to stand on ceremony f.
şansı açık olmak have a hot hand f.
herkese kapısı açık olmak keep open house f.
sonuna kadar/ardına kadar açık olmak be wide open f.
önü/yolu açık olmak be wide open f.
suça çok açık olmak be wide open f.
açık ara ikinci olmak be a poor second [uk] f.
açık ara üçüncü olmak be a poor third [uk] f.
açık ara ikinci olmak come a poor second [uk] f.
açık ara üçüncü olmak come a poor third [uk] f.
açık seçik görüyor olmak have a clear head f.
açık seçik görüyor olmak keep a clear head f.
(argümanın, anlaşmanın) açık/zayıf noktası çok olmak could drive a truck through (something) [us] f.
(argümanın, anlaşmanın) açık/zayıf noktası çok olmak can drive a truck through (something) [us] f.
açık ara önde olmak be well ahead f.
açık artırmada olmak be under the hammer f.
açık görüşlü olmak keep an open mind f.
açık görüşlü olmak have an open mind f.
açık kalpli olmak wear one's heart on one's sleeve f.
açık kalpli olmak have one's heart on one's sleeve f.
açık sözlü olmak not pull any punches f.
açık sözlü olmak not pull any punches f.
açık ve belirgin olmak come into focus f.
arası açık olmak be in bad odour with f.
arası açık/bozuk olmak be in bad odour with somebody (british) f.
arası açık/bozuk olmak be in bad odor with somebody (american) f.
bahtı açık olmak go places f.
bahtı açık olmak have luck of the irish f.
bahtı açık olmak have the luck of the irish f.
gözü açık olmak keep an eye open f.
herkese açık olmak be open to all f.
herkese açık olmak be an open book f.
gözü açık olmak have one's eyes open f.
şansı açık olmak be on a roll f.
suistimale/suistimal edilmeye çok açık olmak be wide open to abuse f.
(yanlış anlaşılmaya) açık olmak lend itself to f.
radarları açık olmak have the feelers out f.
radarları açık olmak have one's feelers out f.
radarları açık olmak put out the feelers f.
radarları açık olmak put out one's feelers f.
radarları açık olmak send the feelers out f.
radarları açık olmak send one's feelers out f.
radarları açık olmak throw the feelers out f.
radarları açık olmak throw one's feelers out f.
radarları açık olmak put out feelers f.
radarları açık olmak have feelers f.
eli açık olmak dig down f.
eli açık olmak dig deep f.
aklı fikri müstehcen/açık saçık şeylerde olmak have a dirty mind f.
(birine) açık olmak be open with (one) f.
(birine) karşı açık olmak be open with (one) f.
antenleri açık olmak have good antennae f.
algıları/alıcıları açık olmak have good antennae f.
gözü açık olmak have a hard head f.
açık kalpli olmak pin (one's) heart on (one's) sleeve f.
gün gibi ortada/açık olmak be looking (one) in the face f.
(bir şeyi) düşünmeye açık olmak open (one's) mind (to something) f.
-i düşünmeye açık/hazır olmak open your mind to f.
'-e açık olmak open your mind to f.
(biriyle/bir şeyle) arası açık olmak run foul of (someone or something) f.
ile arası açık olmak run foul of f.
bahtı açık olmak live in a tree [old-fashioned] f.
(birinin) şansı açık olmak fortune is smiling upon (someone) f.
(birinin) şansı açık olmak fortune is smiling on (someone) f.
açık sözlü olmak not pull (one's) punches f.
yeni bir ilişkiye açık olmak be on the market f.
(birinin) şansı açılmak/açık olmak all (one's) christmases have come at once [uk] f.
açık ara lider olmak open up a lead f.
açık ara birinci sırada olmak open up a lead f.
açık ara lider olmak open up one's lead f.
açık ara birinci sırada olmak open up one's lead f.
tüm duyuları açık olmak have all one's buttons f.
(birinci ile arasında) açık ara ikinci olmak/gelmek be a poor second [uk] f.
(birinci ile arasında) açık ara ikinci olmak/gelmek come a poor second [uk] f.
telefon açık kalmış olmak be off the hook f.
tehlikeye açık konumda olmak be on the run f.
(bir şeye) tamamen açık olmak be wide open to (something) f.
gözü/kulağı açık olmak have one's ear to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have one's ear to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak have (or keep) an ear to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have (or keep) an ear to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak keep your ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak keep your ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak have your ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have your ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak keep an ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak keep an ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak have an ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have an ear (close) to the ground f.
arası açık olmak be at loggerheads f.
(biriyle bir konuda) arası açık olmak be at loggerheads with (one) (over something) f.
(biriyle/bir şeyle bir şeyle ilgili) arası açık olmak be at odds (with somebody/something) (about/over something) f.
rahatsız edecek kadar açık/doğru olmak be close to the bone f.
çok açık olmak be crystal clear f.
açık bir dilde olmak be in plain english f.
açık bir dilde olmak be in plain language f.
gözü açık olmak be no (or nobody's) fool f.
gözü açık olmak be nobody's fool f.
gözü açık olmak be no fool f.
düşünmeye, tartışmaya açık olmak be on the table f.
(bir şeye) açık olmak be open to (something) f.
bir şeye açık olmak be open to something f.
(bir şeye) açık olmak be subject to (something) f.
(bir şey) kullanımına açık olmak be welcome to (something) f.
açık ara ikinci, üçüncü olmak/gelmek be/come a poor second, third f.
birinden/bir şeyden açık ara daha iyi olmak beat somebody/something hollow f.
birinden/bir şeyden açık ara önde olmak beat somebody/something hollow f.
tamamen açık oynamak/olmak lay one's cards on the table f.
dürüst ve açık olmak lay one's cards on the table f.
tamamen açık oynamak/olmak put one's cards on the table f.
dürüst ve açık olmak put one's cards on the table f.
alnı açık olmak have a clear conscience f.
alnı açık olmak have a clean conscience f.
(biri/bir şey) hakkında alnı açık olmak have a clean conscience about (someone or something) f.
gözü/kulağı açık olmak keep an ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak keep an ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak keep your ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak keep your ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak have an ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have an ear (close) to the ground f.
gözü/kulağı açık olmak have your ear (close) to the ground f.
radarları/algıları açık olmak have your ear (close) to the ground f.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak have an open mind (on/about something) f.
(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak keep an open mind (on/about something) f.
radarları açık olmak have the feelers out f.
radarları açık olmak have (one's) feelers out f.
açık seçik görüyor olmak have/keep a clear head f.
açık görüşlü/fikirli olmak have/keep an open mind f.
(bir konuda) açık görüşlü/fikirli olmak have/keep an open mind (on/about something) f.
(bir konuda) görüş değiştirmeye açık olmak have/keep an open mind (on/about something) f.
gözü açık olmak keep an eye out f.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye out for (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak keep an eye peeled (for something or someone) f.
fırsatlara açık olmak keep one's options open f.
fırsatlara açık olmak leave one's options open f.
gözü açık/tetikte olmak know which end is up f.
tamamen açık oynamak/olmak lay your cards on the table f.
dürüst ve açık olmak lay your cards on the table f.
tamamen açık oynamak/olmak put your cards on the table f.
dürüst ve açık olmak put your cards on the table f.
bir konuda/bir şey yapmada açık olmak make no bones about something/about doing something f.
açık sözlü olmak not pull your punches f.
açık sözlü olmak pull no punches f.
eleştiriye açık olmak open (oneself) (up) to criticism f.
açık kalpli olmak pin (one's) heart to (one's) sleeve f.
birinden/bir şeyden açık ara önde olmak show someone or something a clean pair of heels f.
açık kalpli olmak wear heart on sleeve f.
açık kalpli olmak wear your heart on your sleeve f.
ağzı açık ayran budalası gibi olmak (one's) tongue hangs out expr.
Trade/Economic
açık hesap sahibi olmak have an open account f.
talebe açık olmak be open to demand f.
Technical
(alıcı istasyon) açık olmak stand by f.
Marine
açık denizde seyir halinde olan gemide olmak be at sea f.
Zoology
başta ladin ormanları olmak üzere kuzey amerika'nın nemli ormanlık alanlarında yaşayan açık-kahverengi kurbağa wood frog (rana sylvatica) i.
Linguistics
(sözcük, ifade, kalıp) anlamı açık olmak denote f.
Slang
(özellikle erkek için) açık olmayan eşcinsel olmak be on the dl f.
sekse açık olmak open (one's) legs f.
açık saçık olmak (kitap, dergi, video) be hot stuff f.
gözü açık olmak know one's ass from a hole in the ground f.
British Slang
fermuarı açık olmak fly low f.
fermuarı açık olmak have egg on one's chin f.