|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
akıl sağlığı |
sanity i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
akıl hastanesi |
asylum i.
|
|
3 |
Genel |
akıl hastanesine yerleştirdikten sonra duruşma |
post commitment hearing i.
|
|
4 |
Genel |
akıl hastanesi |
booby hatch i.
|
|
5 |
Genel |
akıl hastanesi |
bughouse i.
|
|
6 |
Genel |
akıl öğretme |
exhorting i.
|
|
7 |
Genel |
akıl hastası |
mentally deranged person i.
|
|
8 |
Genel |
kuzey kutbunda yaşayan insanlara özgü bir akıl hastalığı |
piblokto i.
|
|
9 |
Genel |
akıl defteri (spiker) |
teleprompter i.
|
|
10 |
Genel |
akıl hocası |
mentor i.
|
|
11 |
Genel |
akıl yürütme |
argument i.
|
|
12 |
Genel |
akıl hastanesi |
mental home i.
|
|
13 |
Genel |
akıl hastanesinden çıkartıp topluma kazandırma |
deinstitutionalisation i.
|
|
|
14 |
Genel |
hapishane veya akıl hastanesinde bulunan kimse |
inmate i.
|
|
15 |
Genel |
islam ve akıl |
islam and reason i.
|
|
16 |
Genel |
akıl hastası |
insane i.
|
|
17 |
Genel |
akıl hastanesi |
lunatic asylum i.
|
|
18 |
Genel |
akıl hastanesi |
bedlam i.
|
|
19 |
Genel |
zorunlu alıkoyma (akıl hastanesinde) |
compulsory detention i.
|
|
20 |
Genel |
akıl hastanesi |
loony bin i.
|
|
21 |
Genel |
akıl hastalarının suçları |
mentally ill offenders i.
|
|
22 |
Genel |
akıl hocası |
master i.
|
|
23 |
Genel |
akıl bozuklukları |
mental disorders i.
|
|
24 |
Genel |
akıl yaşı |
mental age i.
|
|
25 |
Genel |
akıl hastası |
lunatic i.
|
|
26 |
Genel |
akıl hastanesine kapatılma |
confinement in an asylum i.
|
|
27 |
Genel |
akıl hastanesi |
nuthouse i.
|
|
28 |
Genel |
akıl almazlık |
numinousness i.
|
|
29 |
Genel |
akıl hastanesi |
hospital for mental diseases i.
|
|
30 |
Genel |
akıl hocası |
adviser i.
|
|
31 |
Genel |
akıl almazlık |
incredibility i.
|
|
32 |
Genel |
akıl fikir |
complete attention i.
|
|
33 |
Genel |
akıl hastalıkları |
mental disorders i.
|
|
34 |
Genel |
yalnız akıl ile idrak edilen şey |
noumenon i.
|
|
35 |
Genel |
akıl almazlık |
preposterousness i.
|
|
36 |
Genel |
akıl hastanesi |
mental institution i.
|
|
37 |
Genel |
akıl hastanesi |
mental asylum i.
|
|
38 |
Genel |
akıl hastanesi |
madhouse i.
|
|
39 |
Genel |
akıl sahibi |
intellect i.
|
|
40 |
Genel |
akıl ermezlik |
incomprehensibleness i.
|
|
41 |
Genel |
akıl sağlığı |
mental health i.
|
|
42 |
Genel |
akıl hastanesine koyma |
commitment to a mental institution i.
|
|
43 |
Genel |
akıl sağlığı |
sanity i.
|
|
44 |
Genel |
akıl payı |
mind share i.
|
|
45 |
Genel |
akıl ve sinir hastalıkları hastanesi |
reception institute i.
|
|
46 |
Genel |
kuzey kutbunda yaşayan insanlara özgü bir akıl hastalığı |
arctic hysteria i.
|
|
47 |
Genel |
akıl hastanesi |
insane asylum i.
|
|
48 |
Genel |
akıl veren |
exhorter i.
|
|
49 |
Genel |
akıl bozuklukları |
mental diseases i.
|
|
50 |
Genel |
akıl hastası |
mentally handicapped i.
|
|
51 |
Genel |
kuzey kutbunda yaşayan insanlara özgü bir akıl hastalığı |
pibloktoq i.
|
|
52 |
Genel |
akıl hastalığı |
mental illness i.
|
|
53 |
Genel |
akıl hastanesinde bulunan kimse |
inmate i.
|
|
54 |
Genel |
edebiyatta akıl hastalığı |
mentally ill in literature i.
|
|
55 |
Genel |
akıl ve beden |
mind and body i.
|
|
56 |
Genel |
akıl sağlığı yönetimi |
management of psychohygiene i.
|
|
57 |
Genel |
akıl dişi |
wisdom tooth i.
|
|
58 |
Genel |
akıl hastası |
mental patient i.
|
|
59 |
Genel |
akıl hocasından ders alan |
mentee i.
|
|
60 |
Genel |
akıl hocasının çizdiği yolu takip eden |
mentee i.
|
|
61 |
Genel |
akıl hocasının dediklerine uyan |
mentee i.
|
|
62 |
Genel |
akıl hocalığı dersi alan |
mentee i.
|
|
63 |
Genel |
akıl fikir |
common sense i.
|
|
64 |
Genel |
akıl fikir |
plain good sense i.
|
|
65 |
Genel |
akıl fikir |
mother wit i.
|
|
66 |
Genel |
akıl fikir |
horse sense i.
|
|
67 |
Genel |
müşterek akıl |
collective mind i.
|
|
68 |
Genel |
akıl yürütme |
reasoning i.
|
|
69 |
Genel |
akıl hastahanesi |
mental hospital i.
|
|
70 |
Genel |
ortak akıl |
common mind i.
|
|
71 |
Genel |
akıl hastalığı |
unsound mind i.
|
|
72 |
Genel |
akıl hastalığı |
insanity i.
|
|
73 |
Genel |
akıl-ruh hastalıkları |
mental diseases i.
|
|
74 |
Genel |
akıl-ruh hastalıkları |
mental disorders i.
|
|
75 |
Genel |
akıl hastanesine gönderme |
committal i.
|
|
76 |
Genel |
akıl hastanesi |
mental hospital i.
|
|
77 |
Genel |
akıl hastalığı |
mental disease i.
|
|
78 |
Genel |
adam öldürmeye duyulan istek olarak görünen bir akıl hastalığı |
homicidal insanity i.
|
|
79 |
Genel |
akıl hastalığı |
lunacy i.
|
|
80 |
Genel |
akıl hastanesi |
psychiatric hospital i.
|
|
81 |
Genel |
akıl hastanesi |
mental ward i.
|
|
82 |
Genel |
akıl bozukluğu |
mind unsoundness i.
|
|
83 |
Genel |
akıl hastanesi |
asylum for the insane i.
|
|
84 |
Genel |
beden ve akıl dayanıklılığı |
physical and mental endurance i.
|
|
85 |
Genel |
akıl hastası |
maniac i.
|
|
86 |
Genel |
akıl karışıklığı |
bewilderment i.
|
|
87 |
Genel |
akıl hocalığı |
mentorship i.
|
|
88 |
Genel |
(ileri derecede akıl hastalarının konulduğu) duvarları yastıklı hücre |
padded cell i.
|
|
89 |
Genel |
çevresine zarar vermesi muhtemel akıl hastalarının konulduğu hücre |
padded cell i.
|
|
90 |
Genel |
akıl çağı |
age of reason i.
|
|
91 |
Genel |
ortak akıl |
common sense i.
|
|
92 |
Genel |
akıl haritası |
mind map i.
|
|
93 |
Genel |
tanısal akıl yürütme |
diagnostic reasoning i.
|
|
94 |
Genel |
daha küçükten daha büyüğe doğru olan akıl yürütme biçimi |
a minore ad maius argument i.
|
|
95 |
Genel |
akıl hastanesinden alıp topluma kazandırma |
deinstitutionalization i.
|
|
96 |
Genel |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalisation i.
|
|
97 |
Genel |
toplum içine yerleştirmek amacıyla bir akıl hastasını kurumsal bir bakım yerinden taburcu etme |
deinstitutionalization i.
|
|
98 |
Genel |
akıl hastanesinden alıp topluma kazandırma |
deinstitutionalisation i.
|
|
99 |
Genel |
akıl hastası |
mental i.
|
|
100 |
Genel |
akıl hastalığı |
mental derangement i.
|
|
101 |
Genel |
akıl hocası |
advisor i.
|
|
102 |
Genel |
akıl defteri |
autocue i.
|
|
103 |
Genel |
akıl hastası |
bedlamite i.
|
|
104 |
Genel |
akıl vücut tıbbı |
mind-body medicine i.
|
|
105 |
Genel |
üst akıl |
superior mind i.
|
|
106 |
Genel |
akıl hastanesinden çıkartıp topluma kazandırma |
deinstitutionalization i.
|
|
107 |
Genel |
tekrar akıl hastanesine yatırma |
reinstitutionalisation i.
|
|
108 |
Genel |
tekrar akıl hastanesine yatırma |
reinstitutionalization i.
|
|
109 |
Genel |
ortak akıl |
shared wisdom i.
|
|
110 |
Genel |
akıl oyunları |
mind games i.
|
|
111 |
Genel |
akıl tutulması |
abdication of reason i.
|
|
112 |
Genel |
akıl ve beden birlikteliği |
union of mind and body i.
|
|
113 |
Genel |
üst akıl |
mastermind i.
|
|
114 |
Genel |
nicel akıl yürütme |
quantative reasoning i.
|
|
115 |
Genel |
akıl yürütme biçimi |
line of reasoning i.
|
|
116 |
Genel |
çok yönlü akıl edebilme |
international mindedness i.
|
|
117 |
Genel |
kamusal akıl |
public reason i.
|
|
118 |
Genel |
akıl yogası |
raja yoga i.
|
|
119 |
Genel |
akıl yürütme |
ratiocination i.
|
|
120 |
Genel |
akıl yürüten kimse |
ratiocinator i.
|
|
121 |
Genel |
akıl çelici olma |
temptingness i.
|
|
122 |
Genel |
bedenlenmiş akıl |
embodied mind i.
|
|
123 |
Genel |
akıl hastası |
tom o'bedlam i.
|
|
124 |
Genel |
akıl karışıklığı |
tostication i.
|
|
125 |
Genel |
avuç içinde kalp, yaşam ve akıl çizgilerinin oluşturduğu düşünülen üçgen |
triangle of mars i.
|
|
126 |
Genel |
avuç içinde kalp, yaşam ve akıl çizgilerinin oluşturduğu düşünülen üçgen |
great triangle i.
|
|
127 |
Genel |
akıl karışıklığı |
tumble i.
|
|
128 |
Genel |
akıl karışıklığı |
amaze [obsolete] i.
|
|
129 |
Genel |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı hayvan |
esa (emotional support animal) i.
|
|
130 |
Genel |
(evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi |
drop-in center i.
|
|
131 |
Genel |
pratik akıl |
practical reason i.
|
|
132 |
Genel |
akıl karışıklığı |
katzenjammer i.
|
|
133 |
Genel |
akıl hastanesinden çıkmış dilenci |
bedlam [obsolete] i.
|
|
134 |
Genel |
eski roma'da akıl hocası veya öğretmen |
magister i.
|
|
135 |
Genel |
orta çağ üniversitelerinde akıl hocası veya öğretmen |
magister i.
|
|
136 |
Genel |
akıl hocası |
maister i.
|
|
137 |
Genel |
akıl hocası |
maistre [obsolete] i.
|
|
138 |
Genel |
akıl hastası |
bethlehemite i.
|
|
139 |
Genel |
akıl yürütme |
witcraft [rare] i.
|
|
140 |
Genel |
maori topluluklarında akıl verme benzeri eğitici yetkileri bulunan kimse |
maori warden i.
|
|
141 |
Genel |
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı kedi/köpek |
emotional support dog/cat i.
|
|
142 |
Genel |
hızlıca akıl yürütme yeteneği |
wits i.
|
|
143 |
Genel |
akıl sağlığı |
wits i.
|
|
144 |
Genel |
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
mensal line i.
|
|
145 |
Genel |
avuç içinde akıl çizgisine paralel olarak uzanan ve kişinin duygu dünyasını ifade ettiğine inanılan çizgi |
line of heart i.
|
|
146 |
Genel |
aşırı derecede ince veya gizli akıl yürütme |
metaphysics i.
|
|
147 |
Genel |
tedavilerini hastanın durumunu gözlemlemek yerine teori ve akıl yürütmeye dayandıran eski bir hekim okulunun üyesi |
methodist i.
|
|
148 |
Genel |
akıl oyunu |
head game i.
|
|
149 |
Genel |
kötü akıl verme |
miscounselling i.
|
|
150 |
Genel |
akıl hastalığı |
moon madness i.
|
|
151 |
Genel |
ay ışığına maruz kalınarak uyunduğu için ortaya çıktığı düşünülen akıl hastalığı |
moon-madness i.
|
|
152 |
Genel |
akıl karı olma |
rhyme or reason i.
|
|
153 |
Genel |
(bir kimseye) akıl hocalığı yapan kadın |
godmother i.
|
|
154 |
Genel |
akıl sağlığını yitiren kimse |
dement i.
|
|
155 |
Genel |
faal akıl |
demiurge i.
|
|
156 |
Genel |
varsayımsal veya mevcut verilerle yapılan hızlı akıl yürütme sonucu ortaya çıkan ispat |
demonstration i.
|
|
157 |
Genel |
akıl sağlamlığı |
grit i.
|
|
158 |
Genel |
akıl yoluyla bulma |
devisal i.
|
|
159 |
Genel |
karşıt veya çelişen düşünceleri yan yana getirip bunların arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışan sistematik akıl yürütme |
dialectic i.
|
|
160 |
Genel |
akıl oyunu |
dialectic i.
|
|
161 |
Genel |
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon |
dialogue i.
|
|
162 |
Genel |
akıl karışıklığı yaşama |
dismayedness i.
|
|
163 |
Genel |
akıl çelen şey |
dissuasory i.
|
|
164 |
Genel |
akıl hastaları |
(the) disturbed i.
|
|
165 |
Genel |
akıl hocası |
gooroo i.
|
|
166 |
Genel |
(konuşma, akıl yürütme) dolambaçlılık |
circuity i.
|
|
167 |
Genel |
dairesel olarak akıl yürütme veya tartışma |
circularism i.
|
|
168 |
Genel |
dairesel olarak akıl yürütme veya tartışma |
circularity i.
|
|
169 |
Genel |
genel ilke veya nedenlerden özele doğru akıl yürütme |
composition [obsolete] i.
|
|
170 |
Genel |
akıl hastalığı |
crack i.
|
|
171 |
Genel |
başkalarına çok fazla akıl verme eğilimi |
didacticism i.
|
|
172 |
Genel |
akıl almaz şey |
inconceivability i.
|
|
173 |
Genel |
akıl ve maddenin birbirine eşlik etmesine karşın birbiri ile ilişkili olmadığını öne süren felsefi teori |
parallelism i.
|
|
174 |
Genel |
akıl ve maddenin gerçekliği evrensel olarak koordine ettiğine dair teori |
parallelism i.
|
|
175 |
Genel |
akıl hastalığı |
insanie i.
|
|
176 |
Genel |
ortak akıl |
salt i.
|
|
177 |
Genel |
akıl eden kimse |
contriver i.
|
|
178 |
Genel |
tatlı dille akıl çelme |
fleechment i.
|
|
179 |
Genel |
akıl hastanesindeki bir hastaya belirli alanları serbestçe ziyaret hakkı verilmesi |
parole i.
|
|
180 |
Genel |
pratik akıl yürütme |
parsimony i.
|
|
181 |
Genel |
akıl hocası |
secretary [obsolete] i.
|
|
182 |
Genel |
bilimsel akıl yürütme |
scientific reasoning i.
|
|
183 |
Genel |
akıl sağlığının yıpranmış uçları |
frayed ends of sanity i.
|
|
184 |
Genel |
akıl sağlığı merkezi |
snakepit i.
|
|
185 |
Genel |
akıl küpü |
snollygoster i.
|
|
186 |
Genel |
akıl almaz şey |
solecism i.
|
|
187 |
Genel |
akıl sormak |
inquire f.
|
|
188 |
Genel |
akıl yürütmek |
reason f.
|
|
189 |
Genel |
akıl karı olmamak |
be unreasonable f.
|
|
190 |
Genel |
akıl danışmak |
ask for advice f.
|
|
191 |
Genel |
akıl erdirememek |
be unable to make head or tail of f.
|
|
192 |
Genel |
sorulmadığı halde akıl vermek |
kibitz f.
|
|
193 |
Genel |
akıl almak |
consult f.
|
|
194 |
Genel |
akıl vermek |
counsel f.
|
|
195 |
Genel |
akıl hastanesine göndermek |
remand to a mental hospital f.
|
|
196 |
Genel |
akıl vermek |
recommend f.
|
|
197 |
Genel |
akıl sormak |
consult f.
|
|
198 |
Genel |
akıl etmek |
devise f.
|
|
199 |
Genel |
akıl erdirmek |
conceive f.
|
|
200 |
Genel |
akıl almak |
ask for advice f.
|
|
201 |
Genel |
akıl satmak |
give useless advice f.
|
|
202 |
Genel |
akıl karı bir iş olmamak |
not to be advisable f.
|
|
203 |
Genel |
akıl vermek |
give advice to f.
|
|
204 |
Genel |
akıl öğretmek |
give advice to f.
|
|
205 |
Genel |
akıl vermek |
advise f.
|
|
206 |
Genel |
akıl karı olmak |
be within reason f.
|
|
207 |
Genel |
akıl danışmak |
consult f.
|
|
208 |
Genel |
akıl etmek |
think of f.
|
|
209 |
Genel |
akıl dengesini kaybetmek |
lose mental balance f.
|
|
210 |
Genel |
akıl etmek |
contrive f.
|
|
211 |
Genel |
akıl hastanesine kapatmak |
put away f.
|
|
212 |
Genel |
akıl süzgecinden geçirmek |
reason out f.
|
|
213 |
Genel |
birine akıl danışmak |
ask one's advice f.
|
|
214 |
Genel |
akıl sağlığını yitirmek |
lose one's mind f.
|
|
215 |
Genel |
akıl sağlığını yitirmek |
lose one's sanity f.
|
|
216 |
Genel |
akıl edememek |
not to be able to think of f.
|
|
217 |
Genel |
akıl hocalığı yapmak |
mentor f.
|
|
218 |
Genel |
akıl çelmek |
entice f.
|
|
219 |
Genel |
akıl çelmek |
tempt f.
|
|
220 |
Genel |
akıl çelmek |
seduce f.
|
|
221 |
Genel |
akıl okumak |
read mind f.
|
|
222 |
Genel |
akıl danışmak |
advise f.
|
|
223 |
Genel |
akıl sormak |
advise f.
|
|
224 |
Genel |
akıl süzgecinden geçirmek |
intellectualise f.
|
|
225 |
Genel |
akıl süzgecinden geçirmek |
intellectualize f.
|
|
226 |
Genel |
akıl danışmak |
ask one's advice f.
|
|
227 |
Genel |
akıl sağlığına kavuşmak |
regain sanity f.
|
|
228 |
Genel |
akıl sağlığına kavuşmak |
regain mental health f.
|
|
229 |
Genel |
akıl bahşedilmiş olmak |
be endowed with reason f.
|
|
230 |
Genel |
akıl istemek |
ask someone for advice f.
|
|
231 |
Genel |
akıl hastanesini boylamak |
wind up in a mental hospital f.
|
|
232 |
Genel |
kötü akıl vermek |
advize f.
|
|
233 |
Genel |
akıl yürütmek |
ratiocinate f.
|
|
234 |
Genel |
yeniden akıl vermek |
readvise f.
|
|
235 |
Genel |
yeniden akıl almak |
reconsult f.
|
|
236 |
Genel |
yeniden akıl/ruh geliştirmek |
re-elevate f.
|
|
237 |
Genel |
akıl danışmak |
take advice f.
|
|
238 |
Genel |
akıl sağlığını korumak |
keep sanity f.
|
|
239 |
Genel |
akıl sır erdirememek |
elude f.
|
|
240 |
Genel |
akıl çelmek |
wind [obsolete] f.
|
|
241 |
Genel |
akıl çelmek |
wyle f.
|
|
242 |
Genel |
kötü şekilde akıl vermek |
miscounsel f.
|
|
243 |
Genel |
akıl yürütmek |
rove [obsolete] f.
|
|
244 |
Genel |
akıl gücüyle oluşturmak |
churn f.
|
|
245 |
Genel |
zorla hastaneye/akıl hastanesine sevk edilmek |
be sectioned f.
|
|
246 |
Genel |
akıl etmek |
concoct f.
|
|
247 |
Genel |
akıl etmek |
fashion [obsolete] f.
|
|
248 |
Genel |
daha çok akıl yürütmek |
outreason f.
|
|
249 |
Genel |
akıl yürüterek üstesinden gelmek |
outreason f.
|
|
250 |
Genel |
yasal zorunluluk nedeniyle akıl hastanesine yatırmak |
section [uk] f.
|
|
251 |
Genel |
akıl hastanesine kapatılmış |
confined in an asylum s.
|
|
252 |
Genel |
akıl ile ilgili |
mental s.
|
|
253 |
Genel |
akıl ermez |
mysterious s.
|
|
254 |
Genel |
akıl hastası |
mad s.
|
|
255 |
Genel |
akıl ermez |
unfathomable s.
|
|
256 |
Genel |
akıl çelen |
suggestive s.
|
|
257 |
Genel |
akıl ermez |
impenetrable s.
|
|
258 |
Genel |
akıl hastalığı ile ilgili |
demential s.
|
|
259 |
Genel |
sadece akıl veren |
armchair s.
|
|
260 |
Genel |
akıl verilmiş |
exhorted s.
|
|
261 |
Genel |
akıl yürütülmüş |
reasoned s.
|
|
262 |
Genel |
içsel (akıl sağlığı vb) |
internal s.
|
|
263 |
Genel |
akıl sahibi |
rational s.
|
|
264 |
Genel |
akıl küpü |
shrewd s.
|
|
265 |
Genel |
akıl veren |
advisory s.
|
|
266 |
Genel |
yalnız akıl ile idrak edilen şeylerle ilgili |
noumenal s.
|
|
267 |
Genel |
akıl ermez |
incomprehensible s.
|
|
268 |
Genel |
akıl sır ermez |
unfathomable s.
|
|
269 |
Genel |
akıl yürütmeye dayalı |
ratiocinative s.
|
|
270 |
Genel |
akıl dolu |
calculating s.
|
|
271 |
Genel |
akıl yürütme ile ilgili |
ratiocinatory s.
|
|
272 |
Genel |
akıl yürütmeye dayanan |
ratiocinatory s.
|
|
273 |
Genel |
döngüsel akıl yürütme ile ilgili olmayan |
noncircular s.
|
|
274 |
Genel |
millete akıl öğreten |
armchair s.
|
|
275 |
Genel |
akıl verilmemiş |
unadmonished s.
|
|
276 |
Genel |
akıl verilmemiş |
uncounselled s.
|
|
277 |
Genel |
akıl hastanesine ait |
bedlam s.
|
|
278 |
Genel |
akıl hastanesine uygun |
bedlam s.
|
|
279 |
Genel |
akıl yerine içgüdü ile karakterize olan |
visceral s.
|
|
280 |
Genel |
akıl yerine içgüdü ile hareket eden |
visceral s.
|
|
281 |
Genel |
akıl sahibi |
minded s.
|
|
282 |
Genel |
akıl veren |
monitive s.
|
|
283 |
Genel |
akıl dışı |
dionysian s.
|
|
284 |
Genel |
akıl çelici |
dissuasory s.
|
|
285 |
Genel |
akıl çelen |
distracting s.
|
|
286 |
Genel |
akıl hastalarını barındıran |
disturbed s.
|
|
287 |
Genel |
akıl hastaları için tasarlanan |
disturbed s.
|
|
288 |
Genel |
dairesel akıl yürütme içeren |
circular s.
|
|
289 |
Genel |
akıl almaz |
inconceptible [obsolete] s.
|
|
290 |
Genel |
kişinin akıl ve mantığı yerine hislerini hedef alan |
ad hominem s.
|
|
291 |
Genel |
akıl almaz |
inopinable [obsolete] s.
|
|
292 |
Genel |
akıl almaz |
inopinate [obsolete] s.
|
|
293 |
Genel |
akıl hastalarına özgü |
insane s.
|
|
294 |
Genel |
akıl hastaları için |
insane s.
|
|
295 |
Genel |
akıl hastalarınca kullanılan |
insane s.
|
|
296 |
Genel |
akıl tutulması yaşayan |
insane s.
|
|
297 |
Genel |
akıl ermez |
incomprehensible s.
|
|
298 |
Genel |
akıl vermeyen |
discounselled [obsolete] s.
|
|
299 |
Genel |
akıl çelebilir |
flexanimous s.
|
|
300 |
Genel |
akıl yürütemeyen |
senseless s.
|
|
301 |
Genel |
uyarıcılara tepki verebildiği halde akıl yürütemeyen |
sensitive [obsolete] s.
|
|
302 |
Genel |
akıl almaz derecede korkunç ve uhrevi |
lovecraftian s.
|
|
303 |
Genel |
akıl almaz |
beyond comprehension s.
|
|
304 |
Genel |
akıl yürüterek |
reasoning zf.
|
|
305 |
Genel |
akıl ile |
intellectually zf.
|
|
306 |
Genel |
kişinin akıl ve mantığına değil hislerine hitap ederek |
ad hominem zf.
|
|
307 |
Genel |
akıl yürütmeden |
reasonlessly zf.
|
|
308 |
Genel |
akıl bir karış havadayken |
absentmindedly zf.
|
|
309 |
Genel |
akıl anlamı veren bir ön ek |
phren- ök.
|
|
310 |
Genel |
akıl anlamı veren bir ön ek |
phreni- ök.
|
|
311 |
Genel |
akıl anlamı veren bir ön ek |
phreno- ök.
|
|
312 |
Genel |
akıl hastalığı anlamı veren bir son ek |
-phrenia snk.
|
|
Phrasals |
|
313 |
Öbek Fiiller |
birden aklına gelmek/akıl etmek |
burst upon (one) f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
birden aklına gelmek/akıl etmek |
burst on (one) f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
akıl vermek |
advise (one) about (something) f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
akıl vermek |
advise someone about someone or something f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak |
see (one) about (something) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak |
see someone about someone or something f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
akıl danışmak |
turn to f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
birini akıl hastanesine yatırmak |
put someone away f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
birine bir şeyi yapmaması için akıl vermek |
advise someone against doing something f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında akıl vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyi) yapmaması için akıl vermek |
advise (one) against (something) f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
hakkında akıl vermek |
advise about f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) yapmaması için akıl vermek |
advise against (something) f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
yapmaması için akıl vermek |
advise against doing f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
birine bir şeyi yapmaması için akıl vermek |
advise someone against doing something f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
birine biri/bir şey hakkında akıl vermek |
advise someone on someone or something f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyi) yapmaması için akıl vermek |
advise (one) against (something) f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) of (something) f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) hakkında akıl vermek |
advise (one) on (something) f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
hakkında akıl vermek |
advise about f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) yapmaması için akıl vermek |
advise against (something) f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
yapmaması için akıl vermek |
advise against doing f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) akıl etmek |
come up with (something) f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle ilgili) birinden akıl almak |
consult (with) someone (about someone or something) f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle ilgili) birine akıl sormak |
consult (with) someone (about someone or something) f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey konusunda) birine akıl danışmak |
consult (with) someone (about someone or something) f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(birinden) akıl almak |
consult (someone) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(birine) akıl sormak |
consult (someone) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(birine) akıl danışmak |
consult (someone) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) ilgili birinden akıl almak |
consult (someone) about (something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyle) ilgili birine akıl sormak |
consult (someone) about (something) f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) konusunda birine akıl danışmak |
consult (someone) about (something) f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(birinden) akıl almak |
consult with (someone) f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(birine) akıl sormak |
consult with (someone) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
(birine) akıl danışmak |
consult with (someone) f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
akıl etmek |
dope out f.
|
|
Phrases |
|
351 |
İfadeler |
akıl hastalığı utanılacak bir şey değil |
mental illness is nothing to be ashamed of expr.
|
|
352 |
İfadeler |
tanrı'nın işine akıl sır ermez |
the lord works in mysterious ways expr.
|
|
Proverb |
|
353 |
Atasözü |
akıl akıldan üstündür |
two heads are better than one
|
|
354 |
Atasözü |
akıl yaşta değil baştadır |
intelligence is in the head not in the age
|
|
355 |
Atasözü |
akıl yaşta değil baştadır |
wisdom doesn't come with age
|
|
356 |
Atasözü |
akıl yaşta değil baştadır |
age is no guarantee of wisdom
|
|
357 |
Atasözü |
akıl ziyan edilmez |
a mind is a terrible thing to waste
|
|
358 |
Atasözü |
akıl boşa harcanmaz |
a mind is a terrible thing to waste
|
|
359 |
Atasözü |
akıl ziyan edilmeyecek kadar kıymetlidir |
a mind is a terrible thing to waste
|
|
360 |
Atasözü |
delinin işine akıl erdirilmez |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
361 |
Atasözü |
delinin işi akıl havsala almaz |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
362 |
Atasözü |
akıl olmayınca başta ne kuruda biter ne yaşta |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
363 |
Atasözü |
delinin işi akıl karı değildir |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
364 |
Atasözü |
akıl terelelli olunca söz fayda etmez |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
365 |
Atasözü |
koyma akıl akıl olmaz |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
366 |
Atasözü |
sokma akıl sekiz adım gider |
as a dog returns to his vomit, so a fool repeats his folly
|
|
367 |
Atasözü |
göz görmeyince/akıl bilmeyince gönül katlanır |
where ignorance is bliss, tis folly to be wise
|
|
368 |
Atasözü |
akıl değişmedikten sonra ne yaparsan yap boş |
the more things change, the more they stay the same
|
|
369 |
Atasözü |
allah'ın işine akıl sır ermez |
god works in mysterious ways
|
|
370 |
Atasözü |
tanrının işine akıl sır ermez |
god works in mysterious ways
|
|
371 |
Atasözü |
akıl, fiziksel güçten üstündür |
brain is better than brawn
|
|
372 |
Atasözü |
akıl gücü kaba kuvvetten üstündür |
brain is better than brawn
|
|
373 |
Atasözü |
akıl gücü fiziksel güçten üstündür |
brain is better than brawn
|
|
374 |
Atasözü |
akıl gücü fiziksel güçten önemlidir |
brain is better than brawn
|
|
Colloquial |
|
375 |
Konuşma Dili |
akıl karışıklığı |
tsimmes i.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
akıl hastanesi |
psych ward i.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
akıl hastası |
mental freak i.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
akıl dolu sözler |
pearls of wisdom i.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
somut kanıt olmadığı durumlarda akıl yürüterek anlama |
duck test i.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
akıl etmek |
cop on [ireland] i.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
akıl sağlığı |
bejeebers i.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
akıl hastanesi |
home i.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
akıl sağlığına baktırmak |
have one's head read f.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
birini akıl hastanesine yatırmak |
check someone into the psych ward f.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmayı) akıl etmemek |
not think of (doing something) f.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
akıl etmek |
flash on f.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
ortak akıl |
cop on [ireland] f.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
akıl fikir |
cop on [ireland] f.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
akıl sağlığını yitiriyor olmak |
be losing it f.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
akıl özürlü |
mentally-retarded s.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
akıl özürlü |
mentally-defective s.
|
|
392 |
Konuşma Dili |
akıl sır erdiremiyorum |
it beats me expr.
|
|
393 |
Konuşma Dili |
ahlak, para, güven ve akıl yoksunu |
four outs expr.
|
|
394 |
Konuşma Dili |
akıl alır gibi değil |
beat all expr.
|
|
395 |
Konuşma Dili |
akıl alır gibi değil |
can you imagine expr.
|
|
Idioms |
|
396 |
Deyim |
üzerine vazife olmadığı halde gereksiz tavsiye verip akıl öğreten kimse |
back-seat driver i.
|
|
397 |
Deyim |
akıl hocası |
dutch uncle i.
|
|
398 |
Deyim |
akıl hocası |
a dutch uncle i.
|
|
399 |
Deyim |
akıl savaşı |
a battle of wits i.
|
|
400 |
Deyim |
akıl/zeka küpü |
brain surgeon i.
|
|
401 |
Deyim |
zeka/akıl mı güç mü/kuvvet mi |
brains versus brawn i.
|
|
402 |
Deyim |
akıl hastalığı yerine kullanılan örtmece/hüsnütabir |
chemical imbalance i.
|
|
403 |
Deyim |
akıl küpü |
a bright spark i.
|
|
404 |
Deyim |
akıl küpü |
as bright as a button i.
|
|
405 |
Deyim |
akıl küpü |
a brain box i.
|
|
406 |
Deyim |
dobra ve gerçekleri söyleyen akıl hocası kimse |
dutch uncle i.
|
|
407 |
Deyim |
akıl ziyafeti |
feast of reason i.
|
|
408 |
Deyim |
akıl şöleni |
feast of reason i.
|
|
409 |
Deyim |
üzerine vazife olmadığı halde gereksiz tavsiye verip akıl öğreten kimse |
a back-seat driver i.
|
|
410 |
Deyim |
akıl küpü |
brain box i.
|
|
411 |
Deyim |
akıl küpü kimse |
brain box i.
|
|
412 |
Deyim |
akıl/zeka gerektiren iş |
brain surgery i.
|
|
413 |
Deyim |
akıl ürünü |
brainchild i.
|
|
414 |
Deyim |
akıl küpü |
brainchild i.
|
|
415 |
Deyim |
akıl hastalığı |
straws in your hair i.
|
|
416 |
Deyim |
ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak |
have kissed the blarney stone f.
|
|
417 |
Deyim |
aklı/akıl sağlığı yerinde olmak |
have all (one's) buttons f.
|
|
418 |
Deyim |
aklı/akıl sağlığı yerinde olmak |
have all one's buttons f.
|
|
419 |
Deyim |
akıl sır erdirememek |
not be able to make heads or tails of f.
|
|
420 |
Deyim |
bir şeye akıl erdirememek |
not able to make head or tail of something f.
|
|
421 |
Deyim |
kötü bir olaydan sonra akıl öğretmek |
be wise after the event f.
|
|
422 |
Deyim |
bıkmadan/yorulmadan akıl verebilmek |
have a broad back f.
|
|
423 |
Deyim |
akıl hastası olmak |
have straws in (one's) hair [obsolete] f.
|
|
424 |
Deyim |
akıl hastanesinde yatmak/yatmış olmak |
have straws in (one's) hair [obsolete] f.
|
|
425 |
Deyim |
akıl hastalığı |
straws in (one's) hair [obsolete] f.
|
|
426 |
Deyim |
(birine) akıl fikir vermek |
talk some sense into (someone's) head f.
|
|
427 |
Deyim |
akıl sağlığını yitirmek |
lose touch with sanity f.
|
|
428 |
Deyim |
sağduyu/akıl/zeka yoksunu olmak |
have enough sense to pound sand f.
|
|
429 |
Deyim |
akıl küpü olmak |
be as bright as a button f.
|
|
430 |
Deyim |
ruh/akıl sağlığı yerinde olmak |
be of sound mind f.
|
|
431 |
Deyim |
ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak |
kiss the blarney stone f.
|
|
432 |
Deyim |
akıl sağlığını yitirmek |
lose your mind f.
|
|
433 |
Deyim |
(bir şeye) akıl erdirememek |
not able to make head nor tail (out) of (something) f.
|
|
434 |
Deyim |
(bir şeye) akıl erdirememek |
not able to make head or tail (out) of (something) f.
|
|
435 |
Deyim |
'-e akıl erdirememek |
not able to make head or tail of f.
|
|
436 |
Deyim |
(bir şeye) akıl erdirememek |
not able to make heads nor tails (out) of (something) f.
|
|
437 |
Deyim |
(bir şeye) akıl erdirememek |
not able to make heads or tails (out) of (something) f.
|
|
438 |
Deyim |
akıl küpü |
bright as a button s.
|
|
439 |
Deyim |
akıl küpü |
bright as a new penny s.
|
|
440 |
Deyim |
akıl küpü |
bright as a button/new penny s.
|
|
441 |
Deyim |
akıl küpü |
(as) bright as a (new) penny s.
|
|
442 |
Deyim |
akıl küpü |
smart as a whip expr.
|
|
443 |
Deyim |
akıl küpü gibi |
as bright as a button expr.
|
|
444 |
Deyim |
kafa var akıl yok |
the lights are on but no-one's home expr.
|
|
445 |
Deyim |
kafa var akıl yok |
the lights are on but nobody's home expr.
|
|
446 |
Deyim |
(birisi) akıl hastası |
(one) is not playing with a full deck expr.
|
|
447 |
Deyim |
akıl sır erdiremiyorum |
beats me expr.
|
|
448 |
Deyim |
akıl karışıklığı içinde/içine |
all in a flutter expr.
|
|
449 |
Deyim |
akıl dolu sözler/sözleriniz için teşekkür ederim |
thank you for those pearls of wisdom expr.
|
|
450 |
Deyim |
kafa var akıl yok |
the lights are on but no one is at home expr.
|
|
Formal |
|
451 |
Resmi |
akıl çelen kimse |
dehorter i.
|
|
452 |
Resmi |
yeniden akıl erdirmek |
reconceive f.
|
|
453 |
Resmi |
akıl çelen |
dehortatory s.
|
|
Speaking |
|
454 |
Konuşma |
akıl alır gibi değil |
the mind boggles expr.
|
|
455 |
Konuşma |
tanrının işine akıl sır ermez |
god walks in mystery expr.
|
|
Trade/Economic |
|
456 |
Ticaret/Ekonomi |
akıl hocalığı |
mentoring i.
|
|
457 |
Ticaret/Ekonomi |
genel önerilerden akıl yürütme yoluyla daha dar kapsamlı sonuçlar çıkartılması |
deduction i.
|
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
özellikle akıl sağlığı çalışmaları konusunda eğitilmiş kalifiye sosyal hizmetler uzmanı |
approved social worker i.
|
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
akıl veya mantığa vurmak |
rationalise f.
|
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
akıl veya mantığa vurmak |
rationalize f.
|
|
Law |
|
461 |
Hukuk |
akıl muayenesi |
mental examination i.
|
|
462 |
Hukuk |
akıl hastanesine gönderme kararı |
reception order i.
|
|
463 |
Hukuk |
akıl hastalığı |
mental illness i.
|
|
464 |
Hukuk |
akıl hastalığı nedeniyle hacir altında bulunan kimselerin mallarının idare edilmesi için görevlendirilmiş vesayet memuru |
master in lunacy i.
|
|
465 |
Hukuk |
akıl ve fehimin zayıflığı |
weakness of mind i.
|
|
466 |
Hukuk |
akıl zayıflığı |
weakness of mind i.
|
|
467 |
Hukuk |
bir kimsenin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmasını hükmeden karar |
commission of lunacy i.
|
|
468 |
Hukuk |
bir memura bir kimsenin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılması için verilen görev |
commission of lunacy i.
|
|
469 |
Hukuk |
geçici akıl zayıflığı |
temporary insanity i.
|
|
470 |
Hukuk |
mahkemenin hükmettiği akıl hastanesine gönderme kararı |
reception order i.
|
|
471 |
Hukuk |
akıl sağlığının yerinde olmaması |
lunacy i.
|
|
472 |
Hukuk |
en ağır suçtan yargılanma için gerekli olan kasıtlı eylemi ortadan kaldıran akıl hastalığı, sarhoş olma sebebiyle kısıtlı ehliyet |
diminished capacity i.
|
|
473 |
Hukuk |
akıl zayıflığı |
insanity i.
|
|
474 |
Hukuk |
akıl hastalığı savunması |
insanity plea i.
|
|
475 |
Hukuk |
akıl hastası olduğu için yargı gücünden yoksun bulunduğunu iddia etmek |
stultify f.
|
|
476 |
Hukuk |
(akıl hastalığı nedeniyle) kazai usullere uyarak karar vermek |
cognosce [scotland] f.
|
|
477 |
Hukuk |
tescilli/belgeli akıl hastası |
certified s.
|
|
478 |
Hukuk |
akıl hastası olduğuna kanunen hükmedilmiş olan |
certified s.
|
|
479 |
Hukuk |
kanun gereği akıl hastanesine yatması zorunlu |
certifiable s.
|
|
480 |
Hukuk |
(akıl hastalığı yüzünden) cezai ehliyeti olmayan |
legally insane s.
|
|
481 |
Hukuk |
(akıl hastalığı yüzünden) cezai ehliyeti yok |
legally insane s.
|
|
Institutes |
|
482 |
Kurum/Kuruluş |
ingiltere'de akıl hastası suçluları tedavi eden bir kurum |
broadmoor i.
|
|
Technical |
|
483 |
Teknik |
akıl defteri |
goof sheet i.
|
|
484 |
Teknik |
akıl defteri |
television prompter i.
|
|
485 |
Teknik |
akıl defteri |
teleprompter i.
|
|
486 |
Teknik |
akıl sağlığı |
sanitation i.
|
|
487 |
Teknik |
gerekçeli akıl yürütme |
motivated reasoning i.
|
|
Computer |
|
488 |
Bilgisayar |
akıl yürütme |
reasoning i.
|
|
Informatics |
|
489 |
Bilişim |
bulanık akıl yürütme |
fuzzy information i.
|
|
490 |
Bilişim |
nedensel akıl yürütme |
causal reasoning i.
|
|
491 |
Bilişim |
nitel akıl yürütme |
qualitative reasoning i.
|
|
492 |
Bilişim |
olağan akıl yürütme |
default reasoning i.
|
|
493 |
Bilişim |
tümdengelimli akıl yürütme |
deductive reasoning i.
|
|
494 |
Bilişim |
veri güdümlü akıl yürütme |
data-driven reasoning i.
|
|
495 |
Bilişim |
uzamsal akıl yürütme |
spatial reasoning i.
|
|
496 |
Bilişim |
zamansal akıl yürütme |
temporal reasoning i.
|
|
Television |
|
497 |
Televizyon |
akıl defteri |
goof sheet i.
|
|
498 |
Televizyon |
akıl defteri |
teleprompter i.
|
|
499 |
Televizyon |
akıl defteri |
television prompter i.
|
|
Medical |
|
500 |
Medikal |
madde bağımlılığı, akıl hastalığı veya diğer davranışsal sorunlar için tedavi sağlayan sağlık hizmeti tesisi |
rehab i.
|
|