artık - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

artık



"artık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 110 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
artık residual i.
artık no longer zf.
artık residue i.
artık anymore zf.
artık residual s.
General
artık shoddy i.
artık leftovers i.
artık left i.
artık trim i.
artık scraps i.
artık dross i.
artık spilth i.
artık remains i.
artık dregs i.
artık rest i.
artık dreg i.
artık discard i.
artık effluent i.
artık spoils i.
artık tag i.
artık trash i.
artık surplus i.
artık remnant i.
artık remainder i.
artık hog-wash i.
artık fag-end i.
artık oddment i.
artık offal i.
artık wastes i.
artık scrap i.
artık backlog i.
artık remenant [obsolete] i.
artık remenant [obsolete] i.
artık end i.
artık leaving i.
artık lave i.
artık melting pot i.
artık reversion [obsolete] i.
artık rinsings i.
artık gubbings [uk] i.
artık heeltap i.
artık dog's meat i.
artık dogmeat i.
artık pelf [uk] i.
artık pelfray [obsolete] i.
artık ort i.
artık sculch i.
artık shrapnel i.
artık shude i.
artık silt i.
artık squeezing i.
artık suds [obsolete] i.
artık superabundance i.
artık superplus [obsolete] [scotland] i.
artık superplusage [obsolete] i.
artık leftover s.
artık refuse s.
artık remaining s.
artık left over s.
artık orphan s.
artık redundant s.
artık waste s.
artık residuary s.
artık offcut s.
artık ever after zf.
artık at that zf.
artık any more zf.
artık no more zf.
artık respectively zf.
artık longer zf.
artık from now on zf.
artık any longer zf.
artık over zf.
artık now zf.
artık henceforth zf.
artık already zf.
artık mo [dialect] zf.
artık unlike before zf.
Colloquial
artık forever after expr.
Idioms
artık fag-end i.
Formal
artık remanet i.
artık subsecive s.
Trade/Economic
artık balance i.
artık scrap i.
artık remainder i.
artık residuary s.
artık residual s.
artık surplus s.
Technical
artık residue i.
artık waste i.
artık residuum i.
artık scourings i.
artık shorts i.
artık remnant s.
artık residual s.
Computer
artık redundant s.
Construction
artık remanent s.
Mining
artık gob i.
Math
artık residue i.
Statistics
artık residual s.
Chemistry
artık residue i.
Agriculture
artık stubble i.
Linguistics
artık redundant s.
Environment
artık debris i.
Geology
artık tailing s.
Music
artık augment i.
Archaic
artık reversion i.
artık orts [dialect] i.
Slang
artık gook i.
artık gunk i.

"artık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
artık sahibinin işine yaramayan bir şey white elephant i.
artık yemek leftover i.
ekinin artık bölümü roughage i.
artık kullanılmayan deyim shibboleth i.
artık yılın fazladan bir günü (29 şubat) bissextile i.
artık yıla ait gün bissextile day i.
artık yıl leap year i.
artık yıl bissextile year i.
artık bu kadarı fazla the last straw i.
artık şey fag end i.
artık enerji waste energy i.
artık yağlar waste oils i.
artık kullanılmayan deyim archaism i.
artık su surplus water i.
hayvansal artık animal waste i.
nükleer artık nuclear waste i.
artık sene leap year i.
artık popülerliğini yitirmiş kimse has-been i.
vasiyet edilen şeyin vasiyet edenin ölümü sırasında artık mevcut olmadığı için vasiyetin iptali ademption i.
artık yıl bissextile i.
artık su effluent waste water i.
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) war-horse i.
artık eskisi kadar etki uyandırmayan sanat eseri war-horse i.
artık yıl intercalary year i.
artık gün leap day i.
artık madde waste i.
artık gerçekleri anlama disillusionment i.
artık tortu (şarap) ullage i.
artık (yemek) uneaten i.
artık yemek torbası doggie bag i.
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu razbliuto [russian] i.
yahudi takviminde 384 günlük artık yıl regular year i.
(artık ayinsel kullanımda olmayan) kilise hukukunda geçen yedi saatten beşincisi nones i.
artık yemek remnant i.
artık yemek torbası scran bag i.
yıpranmış, kötü halde veya işe yaramaz artık fag end i.
artık yıllarda takvime eklenen yirmi dokuz şubat bissextus i.
yeni ayın tarihini ayarlamak için her 134 yılda bir artık yıla ait günü ortadan kaldırma uygulaması metemptosis i.
artık kullanılmama obsoletion i.
artık kullanılmayan dil bilgisi ilkelerine aşırı dikkat etme grammarianism i.
(mecazen) artık kullanılmayan eşyaların konulduğu depo graveyard i.
artık parça satılan dükkan odditorium i.
artık olmayan yıl common year i.
artık kullanmama disusage [obsolete] i.
(artık görüşmeyen) eski dostlar cuts i.
bağış yapmaktan artık yorulma donor fatigue i.
tiksinç artık filth i.
artık kullanılmayan deyim scibboleth i.
içki bardağının dibinde kalan artık snuff [obsolete] i.
artık sır olmaktan çıkmış olmak be abroad f.
yeter artık demek cry quits f.
artık işlerin üstesinden gelememek lose one's grip f.
bir şey artık geçmişe ait bir şey olmak be a thing of the past f.
artık kullanılmamak fall into abeyance f.
artık yetmek have had it f.
yeter artık demek say enough f.
yeter artık demek say enough is enough f.
artık rağbette olmamak become unfashionable f.
artık daha iyi hissetmek feel better now f.
artık geçerli olmamak be no longer valid f.
artık hoşuna gitmemek cease to appeal f.
artık işe yaramamak outlive one's usefulness f.
bağlamak (artık kullanılmayan anlam) annex f.
bağlamak (artık kullanılmayan anlam) adject f.
artık (bir şey) olmamak be no more f.
artık var olmamak be no more f.
artık düşünmemek let alone f.
artık görülmemek fail f.
artık kullanılmamak outlive its usefulness f.
artık kullanılmayan archaic s.
artık tehlikede değil out of the woods s.
artık tehlikede değil out of the wood s.
artık kumaşlardan yapılmış shoddy s.
artık iplerle örülmüş shoddy s.
artık değiştirilemez no longer changeable s.
artık kullanılmayan disused s.
artık kullanılmayan defunct s.
çok defalar yaptığı için artık zevk/tat almayan blase s.
artık modası geçmiş now-obsolete s.
artık kullanılmayan now-defunct s.
artık var olmayan now-defunct s.
artık olmayan now defunct s.
artık olmayan now-defunct s.
artık kullanılmayan now defunct s.
artık kullanılmayan now-defunct s.
artık madde özelliğinde recremental s.
artık madde özelliğinde recrementitial s.
artık madde özelliğinde recrementitious s.
artık kullanılmayan archaical s.
artık fazla büyümeyen veya gelişmeyen (sektör, pazar veya ürün) mature s.
artık görünmeyen lost s.
artık basılmayan obsolete s.
artık satılmayan obsolete s.
artık var olmayan (şirket) obsolete s.
artık ayrı tutulmayan desegrated s.
artık kullanılmayan desuete s.
artık kullanılmayan old s.
köklü olan, bilinen veya kabul görülen ve artık avangart, deneysel veya yıkıcı olarak addedilmeyen overground s.
artık kullanılmayan old-hat s.
artık kullanılmayan old-hat s.
artık çalışmayan dead s.
artık üretim yapmayan dead s.
artık kullanımda olmayan outworn s.
artık kullanılamayan outworn s.
artık olan over s.
artık önemli olmayan over all s.
artık şeklinde olan scrap s.
artık değil no zf.
bile artık at that zf.
artık eve gidebiliriz (yapılan bir iş bitince söylenir) home free zf.
artık kullanılmayan bir halde archaically zf.
artık yok no more zf.
artık hiç nevermore zf.
artık kullanılmayacak biçimde obsoletely zf.
artık mevzubahis olmayan behind ed.
yok artık so bağ.
artık yok not anymore ünl.
yetti artık! enuf [dialect] ünl.
yok artık zounds ünl.
yok artık wisha ünl.
yok artık bliksem [south african] ünl.
yok artık! hell ünl.
yok artık here [south africa] ünl.
yok artık boy ünl.
yok artık gad ünl.
yok artık goodness ünl.
hadi artık come ünl.
yok artık pox ünl.
eeh yetti artık fiddle-de-dee ünl.
yok artık beans ünl.
yok artık get on expr.
yok artık indeed exclam.
artık yıl bis (bissextile) kısalt.
Phrasals
geçmişte olan şeyleri artık düşünmemek put behind f.
(biri/bir şey) artık itici gelmek sour on (someone or something) f.
artık tüketmemek go off [uk] f.
artık hoşlanmamak go off [uk] f.
artık çalışmamak go out f.
artık kullanılabilir olmak come on f.
Phrases
birini artık sevmemek go off someone f.
birinden artık hoşlanmamak go off someone f.
iyi hoş ama yeter artık toujours perdrix [french] expr.
bırak artık leave it be expr.
yetti ama artık leave it be expr.
üsteleme artık leave it be expr.
bardak kırıldı artık you can't unring a bell expr.
herkesin kulağına gitti artık you can't unring a bell expr.
sağır sultan bile duydu artık you can't unring a bell expr.
artık sadece (bir şey) yapmak/yapabilmek can but expr.
artık çok geç after meat, mustard expr.
artık değil not any more expr.
artık hazırsın you are all set expr.
buraya gel. alalım seni artık. görelim seni artık let's be having you expr.
benden geçti artık I'm no spring chicken expr.
fakat artık öyle değil but not any longer expr.
öncekilerden/öncekinden artık daha iyi better now than before expr.
yeter artık! enough's enough expr.
olan oldu artık It is what it is expr.
ve şunu/bunu bitir artık and be done with it expr.
ve bu/şu tartışmayı bitir artık and be done with it expr.
ve şunu/bunu artık erteleme and be done with it expr.
ve şunu/bunu düşünme artık and be done with it expr.
gına geldi artık mego (my eyes glaze over) kısalt.
Proverb
bu saatten sonra artık çok zor too little too late
(parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına you pays your money and you takes your chance
(parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına you pays your money and you takes your chances
Colloquial
koca oğlan (koca oğlansın artık) big boy i.
koca adam (artık büyüdün) big boy i.
koca adam (koca adamsın artık) big boy i.
artık büyük bir çocuk olma big boy i.
artık kocaman adam olma big boy i.
bırak artık şu işin ucunu give it a rest i.
bırak artık şu inadı give it a rest i.
bırak (artık) peşini give it a rest i.
artık yağ yellow grease i.
artık uçmayacak olan hava aracı hangar queen i.
artık bir önemi/etkisi kalmamış şey/mesele dead issue i.
artık önemi olmayan şeyler dead letter i.
artık hiçbir işe yaramamak have had its day f.
artık ilgilenmemek be off f.
artık ilginç olmayıp bıkkınlık vermek be done to death f.
artık kullanılmamak fall into abeyance f.
artık rağbet görmemek have had its day f.
(artık) üzerine varmamak/varmaktan vazgeçmek ease off on someone f.
artık seçenekler arasında olmamak be out f.
artık katlanılacak gibi olmamak be the end f.
artık bir şeyin içerisinde bulunmadığı için şanslı olmak be well out of something [uk] f.
(birine/bir şeye) artık ilgi/heves duymamak be over (someone or something) f.
(bir şeyden) artık midesi bulanmak be sick of (something) f.
artık hiçbir işe yaramamak have had your day f.
artık rağbet görmemek have had your day f.
artık hiçbir işe yaramamak have had its day f.
artık rağbet görmemek have had its day f.
(biriyle/bir şeyle) ilgili artık güçlü duygular hissetmeyen over (someone or something) s.
artık (bir şeyin) içerisinde olmadığı iyi olmuş well out of (something) s.
durun artık break it down [australia] ünl.
yeter artık already [us] ünl.
yeter artık! enough ünl.
yok artık blimy [uk] ünl.
yok artık lord ünl.
yok artık! lumme [uk] ünl.
yok artık get away ünl.
yok artık dude ünl.
artık yeni moda bu (something) is the new (something) expr.
artık yeni moda ... is the new ... expr.
artık yeni trend bu (something) is the new (something) expr.
artık yeni trend ... is the new ... expr.
yok artık well, I'll be hanged! expr.
yok artık I'll be hanged expr.
yok artık well, I'll be! expr.
artık revaçta olan bu (something) is the new (something) expr.
artık revaçta olan ... is the new ... expr.
artık rağbet gören bu (something) is the new (something) expr.
artık rağbet gören ... is the new ... expr.
yetti artık down with (someone or something) expr.
bitsin artık down with (someone or something) expr.
bu kadarı da fazla ama artık! how (something) can you be? expr.
ama artık bir önemi kalmadı but it doesn't matter at all expr.
artık zamanı (geldi) it is high time expr.
ama artık bitti but it's over expr.
artık endişelenme stop worrying expr.
artık gitsek iyi olur we'd better be going on expr.
artık ne kadar yararı olursa for what it's worth expr.
artık sinir bozucu hale geldi now it's just annoying expr.
artık yoksun now you are gone expr.
dur artık stop it expr.
dur artık pack it in expr.
hadi git artık! off you go! expr.
kes artık! cut it out! expr.
kapat şu konuyu artık! drop it! expr.
kapat şu konuyu artık! drop the subject! expr.
kes artık! cut that out! expr.
kes artık knock it off expr.
kes artık stop it expr.
sus artık! give it a rest! expr.
yeter artık enough is enough expr.
uzatma artık! cut it out! expr.
uzatma artık! cut that out! expr.
(artık) yardım edilemeyecek/tamir edilemez bir halde beyond repair expr.
uzatma artık cut it out expr.
(artık) yardım edilemeyecek/tamir edilemez bir halde beyond help expr.
yok artık no way expr.
babalarınızın zamanı değil artık not your dad's expr.
babalarınızın zaman değil artık not your daddy's expr.
bir karar ver artık maybees don't fly in june expr.
kararını ver artık maybees don't fly in june expr.
yetti artık that does it expr.
yeter artık that does it expr.
çok oldu artık that does it expr.
fazla oldu artık that does it expr.
sınırı aştı artık that does it expr.
tadı kaçtı artık that does it expr.
suyu çıktı artık that does it expr.
yeter artık! that does it! expr.
yetti artık! that does it! expr.
canıma yetti artık! that does it! expr.
artık ne yararı varsa fwiw (for what it's worth) expr.
söyle artık! get out with it! expr.
artık çıkalım mı? are we away? expr.
hadi gidelim artık are we away? expr.
yetti artık bag it expr.
yok artık (well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.
yok artık I’ll be darned! [us] expr.
yok artık (well,) I'll be hanged! expr.
yok artık I'll be hanged expr.
yok artık (well) I'll be! expr.
yok artık (well,) I'll be! expr.
artık anlamıyorum you've lost me expr.
artık anlamıyorum you lost me expr.
artık yapacak bir şey kalmadı it is what it is expr.
yok artık oh, man expr.
artık çok geç it's all over with expr.
artık her şey bitti it’s all right for some expr.
artık gerek/lüzum yok (there's) no need (to) expr.
(artık) aldırış etmeyen (way) past caring expr.
(artık) boş vermiş (way) past caring expr.
(artık) takmayan (way) past caring expr.
(artık) umurunda değil (way) past caring expr.
yok artık (well,) butter my butt and call me a biscuit [us] expr.
seni artık göremiyoruz buralarda don't see you around here much anymore expr.
buralarda artık pek görünmüyorsun don't see you around here much anymore expr.
seni artık göremiyoruz buralarda don't see you much around here anymore expr.
buralarda artık pek görünmüyorsun don't see you much around here anymore expr.
biri/bir şey yetti artık down with somebody/something! expr.
yetti artık enough is too much expr.
yok artık (just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.
yok artık get off the grass [new zealand] expr.
dur artık! (why don't you) give it a rest! [uk] expr.
sus artık! (why don't you) give it a rest! [uk] expr.
sağlam/düzgün ya, bozana kadar uğraş/uğraşırlar artık if it ain't broke, fix it till it is expr.
yok artık! I'll be! expr.
ben büyüdüm artık I'm a big boy/girl now expr.
ben artık bebek/küçük bir çocuk değilim I'm a big boy/girl now expr.
(biri) için artık çok geç it's all over for (one) expr.
(biri) için artık çok geç it's all over with (someone) expr.
(biri/bir şey) yetti artık I've had it (up to here) (with someone or something) expr.
yetti artık I've had it up to here expr.
haydi … olsun/gelsin artık! roll on...! [uk] expr.
iş işten geçti artık should have, could have, would have expr.
geçti artık should have, could have, would have expr.
iş işten geçti artık should have, would have, could have expr.
geçti artık should have, would have, could have expr.
iş işten geçti artık should of, could of, would of expr.
geçti artık should of, could of, would of expr.
iş işten geçti artık should of, would of, could of expr.
geçti artık should of, would of, could of expr.
iş işten geçti artık shoulda, coulda, woulda expr.
geçti artık shoulda, coulda, woulda expr.
iş işten geçti artık shoulda, woulda, coulda expr.
geçti artık shoulda, woulda, coulda expr.
iş işten geçti artık would have, could have, should have expr.
geçti artık would have, could have, should have expr.
iş işten geçti artık would have, should have, could have expr.
geçti artık would have, should have, could have expr.
iş işten geçti artık would of, could of, should of expr.
geçti artık would of, could of, should of expr.
iş işten geçti artık would of, should of, could of expr.
geçti artık would of, should of, could of expr.
iş işten geçti artık woulda, coulda, shoulda expr.
geçti artık woulda, coulda, shoulda expr.
iş işten geçti artık woulda, shoulda, coulda expr.
geçti artık woulda, shoulda, coulda expr.
yok artık ymbj (you must be joking) expr.
sal şunu artık let it die expr.
kapat şu konuyu artık! can it! exclam.
artık başlayın! off you go! exclam.
yok artık! ye gods! exclam.
yok artık no sir exclam.
yok artık no sirree exclam.
yok artık! jesus, mary, and joseph! exclam.
yok artık! (well) I'll be a monkey's uncle! exclam.
yok artık (well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.
yok artık (well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.
yok artık (well,) I'll go to the foot of our stairs! [uk] exclam.
yok artık (well,) imagine that! exclam.
yettin artık! all right for you! exclam.
senin suyun ısındı artık! all right for you! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all right for you! exclam.
yettin artık all right already exclam.
senin suyun ısındı artık all right already exclam.
sabrımı taşırdın artık all right already exclam.
yeter artık all right already exclam.
yetti artık all right already exclam.
tamam artık all right already exclam.
yettin artık all righty already exclam.
senin suyun ısındı artık all righty already exclam.
sabrımı taşırdın artık all righty already exclam.
yeter artık all righty already exclam.
yetti artık all righty already exclam.
tamam artık all righty already exclam.
yettin artık! all right already! exclam.
senin suyun ısındı artık! all right already! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all right already! exclam.
yeter artık! all right already! exclam.
yetti artık! all right already! exclam.
tamam artık! all right already! exclam.
yettin artık! all righty already! exclam.
senin suyun ısındı artık! all righty already! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all righty already! exclam.
yeter artık! all righty already! exclam.
yetti artık! all righty already! exclam.
tamam artık! all righty already! exclam.
yettin artık! all right for you! exclam.
senin suyun ısındı artık! all right for you! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all right for you! exclam.
yettin artık all right already exclam.
senin suyun ısındı artık all right already exclam.
sabrımı taşırdın artık all right already exclam.
yeter artık all right already exclam.
yetti artık all right already exclam.
tamam artık all right already exclam.
yettin artık all righty already exclam.
senin suyun ısındı artık all righty already exclam.
sabrımı taşırdın artık all righty already exclam.
yeter artık all righty already exclam.
yetti artık all righty already exclam.
tamam artık all righty already exclam.
yettin artık! all right already! exclam.
senin suyun ısındı artık! all right already! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all right already! exclam.
yeter artık! all right already! exclam.
yetti artık! all right already! exclam.
tamam artık! all right already! exclam.
yettin artık! all righty already! exclam.
senin suyun ısındı artık! all righty already! exclam.
sabrımı taşırdın artık! all righty already! exclam.
yeter artık! all righty already! exclam.
yetti artık! all righty already! exclam.
tamam artık! all righty already! exclam.
kes artık! break it down! [australia] exclam.
yuh artık holy catfish exclam.
yok artık holy catfish exclam.
yeter artık! enough already! exclam.
yetti artık! enough already! exclam.
tamam artık! enough already! exclam.
bıktım artık enough foolishness exclam.
yeter artık! enough, already! exclam.
yetti artık! enough, already! exclam.
tamam artık! enough, already! exclam.
yok artık I don't believe this exclam.
kes artık leave over exclam.
yok artık! no siree! exclam.
yok artık stop the lights [ireland] exclam.
Idioms
artık normal karşılanan durumlar karşısında şaşırma pearl-clutching i.
artık harekete geçme zamanı piss or get off the can i.
artık harekete geçme zamanı piss or get off the pot i.
birisinin çıkıp artık yeter/dur demesi lazım one has to draw the line somewhere i.
eskiden ünlü olup artık popülerliğini yitirmiş kimse a has-been i.
eskiden başarılı olup artık başarılı olmayan kurum vb. fallen angel i.
artık tartışmanın bir anlamı olmadığı konu moot question i.
artık sorgulanamayacak bir konu moot question i.
artık üzerinde tartışılamayacak/tartışmasız bir konu moot question i.
artık bir önemi olmayan konu moot question i.
artık çalışmayan fakat meslekte bilgisine/deneyimine başvurulan kimse elder statesman i.
artık bir işe yaramayan fikir, teklif a dead letter i.
artık bir anlamı kalmamış fikir, teklif a dead letter i.
artık geçmişe ait olan şey a thing of the past i.
büyük paralar harcanarak yapılmış ama artık ihtiyaç duyulmayan/işe yaramayan şey a white elephant i.
artık bıkkınlık veren şey an old chestnut i.
artık bıkkınlık veren şey a hoary old chestnut [uk] i.
artık bıkkınlık veren şey an old chestnut i.
artık bıkkınlık veren şey a hoary old chestnut [uk] i.
defalarca anlatılmış ve artık bir şey ifade etmeyen/komik olmayan konu/şaka an old chestnut i.
defalarca anlatılmış ve artık bir şey ifade etmeyen/komik olmayan konu/şaka that old chestnut i.
artık bir önemi olmamak be beyond caring f.
artık bir önemi olmamak be past caring f.
artık bir işe yaramamak have had the biscuit f.
artık katlanamamak/dayanamamak have a bellyful (of something) f.
(artık) eskimiş olmak have known better days f.
(artık) külüstüre çıkıyor olmak have known better days f.
(artık) eskimiş olmak have seen better days f.
(artık) külüstüre çıkıyor olmak have seen better days f.
(artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek drop something like a hot brick f.
artık yaşlanmak/ihtiyarlamak pass (one's) sell-by date f.
artık (birinden) geçmek pass (one's) sell-by date f.
artık yaşlanmak/ihtiyarlamak pass your sell-by date f.
artık (birinden) geçmek pass your sell-by date f.
artık dikkate almamak close the door on f.
artık dikkate almamak close the door to f.
artık dikkate almamak shut the door on f.
artık dikkate almamak shut the door to f.
artık normal karşılanan durumlar karşısında şaşırmak pearl-clutch f.
artık aldırmamak be beyond caring f.
artık vız gelmek be beyond caring f.
artık kafa yormaktan vazgeçmek be beyond caring f.
artık çok geç olmak cast stones against the wind f.
artık işe yaramamak cast stones against the wind f.
artık endişelenmemek not give it another thought f.
artık giymemek leave off f.
artık kendini riskte hissetmemek drop/lower/let down your guard f.
artık kontrol/idare edememek lose one's touch with someone f.
artık kullanmamak leave off f.
artık sorumluluk almamak wash your hands (of something) f.
artık şansı olmamak have one's luck run out f.
artık şans yüzüne gülmemek have one's luck run out f.
birini artık sevmemek fall out of love with f.
miadını tüketmek (artık istenmemek) have had its chips f.
sıkıntıların artık biteceğini görmek see the light at the end of the tunnel f.
(artık) kontrol edilemeyecek düzeye/duruma gelmek take on a life of its own (no longer be controlled by anyone) f.
(bir konuda) artık eskisi kadar yetenekli/becerikli/iyi olmamak lose touch f.
(artık) üzerine gitmemek/üzerine varmaktan vazgeçmek ease off on someone f.
(artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek drop something like a hot brick f.
(artık) aklını meşgul etmemek weight off someone's mind f.
(artık sevmediği bir kişiyle) derhal ilişkiyi kesmek drop something like a hot potato f.
birinden/bir şeyden artık duygusal olarak etkilenmemek harden your heart against somebody/something f.
artık işe yaramaz biri olmak have passed your sell-by date [uk] f.
artık başarılı biri olmamak have passed your sell-by date [uk] f.
artık güncel biri olmamak have passed your sell-by date [uk] f.
(birini/bir şeyi) artık düşünmemek put (someone or something) out of (one's) head f.
artık (birinin) sorumluluğunda olmamak be out of (one's) hair f.
artık (birine) ayak bağı olmamak be out of (one's) hair f.
artık (birine) rahatsızlık vermemek be out of (one's) hair f.
artık (birinin) yakasından düşmek be out of (one's) hair f.
artık (birine) musallat olmamak be out of (one's) hair f.
artık (birine) bela olmamak be out of (one's) hair f.
bir hayvanı artık çalıştırmamak/serbest bırakmak put (something) out to pasture f.
artık istenmeyen bir şeyden kurtulmak shed something f.
(birini/bir şeyi) artık tutamamak/kontrol edememek lose (someone's or something's) grip f.
(bir şeyi) artık umursamamak be beyond/past caring (about something) f.
(bir şeye) artık aldırmamak be beyond/past caring (about something) f.
(bir şeyi) artık takmamak be beyond/past caring (about something) f.
(bir şeye) artık boş vermek be beyond/past caring (about something) f.
(bir şeyden) artık etkilenmemek be beyond/past caring (about something) f.
(bir şey) artık umurunda olmamak be beyond/past caring (about something) f.
(bir şeyin) artık bir önemi olmamak be beyond/past caring (about something) f.
(bir şey) artık vız gelmek be beyond/past caring (about something) f.
artık bildiği/tanıdığı yerde olmamak be not in kansas anymore f.
artık kendini rahat/güvende hissettiği yerde olmamak be not in kansas anymore f.
artık tanımadığı/aşina olmadığı bir yerde olmak be not in kansas anymore f.
(biri/bir şey) artık iyi durumda olmamak be past (someone's or something's) best f.
(biri/bir şey) artık olması gerektiği gibi/ideal durumda olmamak be past (someone's or something's) best f.
artık sorgulanmayacak bir konu olmak be a moot question f.
artık umursamamak be beyond/past caring f.
artık aldırmamak be beyond/past caring f.
artık takmamak be beyond/past caring f.
artık boş vermek be beyond/past caring f.
artık etkilenmemek be beyond/past caring f.
artık umurunda olmamak be beyond/past caring f.
artık bir önemi olmamak be beyond/past caring f.
artık vız gelmek be beyond/past caring f.