|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kadınlara ayrılan bölüm |
gynaecea i.
|
|
|
2 |
Genel |
bir kimse veya kuruma ayrılan meblağ |
subsidy i.
|
|
3 |
Genel |
sürüden ayrılan hayvan |
stray i.
|
|
4 |
Genel |
bir yoldan ayrılan |
abjurer i.
|
|
5 |
Genel |
kesişen sokaklarla ayrılan blok |
city block i.
|
|
6 |
Genel |
kadınlara ayrılan bölüm |
gynaeceum i.
|
|
7 |
Genel |
geçici olarak ayrılan eşler |
temporarily separated couple i.
|
|
8 |
Genel |
sürüden ayrılan hayvan |
straggler i.
|
|
9 |
Genel |
basın mensuplarına ayrılan yer |
press box i.
|
|
10 |
Genel |
basında ayrılan yer |
press coverage i.
|
|
11 |
Genel |
otoyola katılan veya otoyoldan ayrılan yol |
slip road i.
|
|
12 |
Genel |
kollara ayrılan kısım |
fork i.
|
|
13 |
Genel |
camekan sokaktan camla ayrılan sergileme yeri |
shopwindow i.
|
|
14 |
Genel |
genelde ev yapımında ve yakıt olarak kullanılacak ağaç yetiştirmek için ayrılan alan |
woodlot i.
|
|
15 |
Genel |
ayrılan kimse |
seceder i.
|
|
16 |
Genel |
rüşvet olarak dağıtılmak üzere ayrılan fon |
slush fund i.
|
|
17 |
Genel |
gruptan ayrılan kimse |
straggler i.
|
|
18 |
Genel |
yer (gazetede bir konuya ayrılan) |
spread i.
|
|
19 |
Genel |
izinsiz ayrılan |
absent without leave i.
|
|
20 |
Genel |
ayrılan ya da bölünen şey |
separatrix i.
|
|
21 |
Genel |
ayrılan süre |
allocated time i.
|
|
|
22 |
Genel |
anayola çıkan veya anayoldan ayrılan yol |
side-road i.
|
|
23 |
Genel |
devletten bağımsız ayrılan bütçe |
off-budget government entities i.
|
|
24 |
Genel |
belli bir sınıfa ait insanlar için ayrılan yerleşim bölgesi |
planned community i.
|
|
25 |
Genel |
görüşlerinden ötürü genel çoğunluktan ayrılan grup |
fringe element i.
|
|
26 |
Genel |
düşünce farklılığı nedeniyle ana gruptan ayrılan grup |
splinter group i.
|
|
27 |
Genel |
şirkette/kurumda ibadete ayrılan yer |
chapel i.
|
|
28 |
Genel |
(bir yerden) ayrılan kimse |
eggresor i.
|
|
29 |
Genel |
ıslah için ayrılan para |
betterment i.
|
|
30 |
Genel |
birimden ayrılan kişilerin yerine gelen personel |
replacements i.
|
|
31 |
Genel |
işten ayrılan kimse |
retreater i.
|
|
32 |
Genel |
iradesi ile hayvandan ayrılan insan |
christian [dialect] i.
|
|
33 |
Genel |
(ayrılan misafire içerisinde şarap ikram edilen) motifli kupa |
deoch-an-doruis [scotland] i.
|
|
34 |
Genel |
bir yerden ayrılan kimse |
departee i.
|
|
35 |
Genel |
ziyafet için ayrılan alan |
dining area i.
|
|
36 |
Genel |
yarışta ana gruptan ayrılan bisikletçi grubu |
gruppetto i.
|
|
37 |
Genel |
(korkuluk, çit ile) büyük bölümden ayrılan küçük alan |
loge i.
|
|
38 |
Genel |
(bozuk paraları eşleştirerek) diğerlerinden ayrılan kimse |
odd man out i.
|
|
39 |
Genel |
(ideal veya teorik sonsuzluktan ayrılan) gerçeklik |
infinitude i.
|
|
40 |
Genel |
birine ayrılan koltuk |
installment [obsolete] i.
|
|
41 |
Genel |
birine ayrılan yer |
installment [obsolete] i.
|
|
42 |
Genel |
birine ayrılan koltuk |
instalment [obsolete] i.
|
|
43 |
Genel |
birine ayrılan yer |
instalment [obsolete] i.
|
|
44 |
Genel |
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para |
coat [obsolete] i.
|
|
45 |
Genel |
eskiden ingiliz ordusunda askerlere palto sağlamak için ayrılan para |
coat money i.
|
|
46 |
Genel |
kuruluştan ayrılan kimse |
come-outer i.
|
|
47 |
Genel |
sergi veya müzenin belirli bir sergiye ayrılan bölümü |
court i.
|
|
48 |
Genel |
bazı trenlerde engellilere, yaşlılara ve hamile kadınlara ayrılan ilk vagon |
courtesy coach i.
|
|
49 |
Genel |
parçalara ayrılan şey |
dole i.
|
|
50 |
Genel |
kollarının uçları iki sivri uca ayrılan haç |
cross double fitché i.
|
|
51 |
Genel |
parfümlerde kullanılmak üzere uçucu yağlardan ayrılan kimyasal bileşik |
isolate i.
|
|
52 |
Genel |
popülasyondan ayrılan nispeten homojen popülasyon |
isolate i.
|
|
53 |
Genel |
ayrılan kimse |
discontinuer i.
|
|
54 |
Genel |
dallanan veya ayrılan parçalardan biri |
divarication i.
|
|
55 |
Genel |
birbirinden ayrılan pulların kenarlarında deliklerden yırtma sonucu meydana gelen diş |
perforation i.
|
|
56 |
Genel |
kiliseden ayrılan kimse |
publican i.
|
|
57 |
Genel |
düşünce farklılığı sebebiyle kiliseden veya dini bir cemaatten ayrılan kimse |
schismatic i.
|
|
58 |
Genel |
kesilip ayrılan bölüm |
share [obsolete] i.
|
|
59 |
Genel |
her bir okçuya ayrılan ok sayısı |
sheaf i.
|
|
60 |
Genel |
ezilerek ayrılan parça |
crunch i.
|
|
61 |
Genel |
(ortodoks kilisesinde) koro için ayrılan bank bölümü |
stasidion i.
|
|
|
62 |
Genel |
(antik roma'da) dini törenlere ayrılan gün |
supplication [obsolete] i.
|
|
63 |
Genel |
ayrılan yeri değiştirmek |
rebook f.
|
|
64 |
Genel |
parçalara ayrılan |
dissected s.
|
|
65 |
Genel |
bölümlere ayrılan |
compartmentalized s.
|
|
66 |
Genel |
limandan ayrılan |
outbound s.
|
|
67 |
Genel |
kıymak gibi incecik ayrılan ya da ince kesilen |
slivering s.
|
|
68 |
Genel |
parçalara ayrılan (tüfek vb) |
sawn-off s.
|
|
69 |
Genel |
parçalara ayrılan (tüfek vb) |
sawed-off s.
|
|
70 |
Genel |
bölümlere ayrılan |
compartmentalised s.
|
|
71 |
Genel |
dallara ayrılan |
ramous s.
|
|
72 |
Genel |
üçe ayrılan |
trichotomous s.
|
|
73 |
Genel |
tek kolda ikiye ayrılan |
bicipitous s.
|
|
74 |
Genel |
iki parçaya ayrılan |
bifurcated s.
|
|
75 |
Genel |
iki parçaya ayrılan |
bifurcous s.
|
|
76 |
Genel |
iki dala ayrılan |
bifurcous s.
|
|
77 |
Genel |
iki parçaya ayrılan |
bipartient s.
|
|
78 |
Genel |
siyasi partiden ayrılan |
renunciatory s.
|
|
79 |
Genel |
dentillere ayrılan |
denticulate s.
|
|
80 |
Genel |
(çatı kornişinde bulunan) dişli kare kuşağa ayrılan |
denticulate s.
|
|
81 |
Genel |
(arma) dikey çizgiler ile dört parçaya ayrılan |
paly s.
|
|
82 |
Genel |
(arma) dikey çizgiler ile dörtten fazla bölüme ayrılan |
paly s.
|
|
83 |
Genel |
kalitesizlik nedeniyle ıskartaya ayrılan |
cull s.
|
|
84 |
Genel |
parçalara ayrılan |
insected s.
|
|
85 |
Genel |
panellere ayrılan |
panelized s.
|
|
86 |
Genel |
bölümlere ayrılan |
panelized s.
|
|
87 |
Genel |
panellere ayrılan |
panelised s.
|
|
88 |
Genel |
bölümlere ayrılan |
panelised s.
|
|
89 |
Genel |
iskonto için ayrılan |
discountable s.
|
|
90 |
Genel |
indirim için ayrılan |
discountable s.
|
|
91 |
Genel |
bir gruba ayrılan |
sole s.
|
|
92 |
Genel |
gruplara ayrılan |
sorted s.
|
|
93 |
Genel |
ikiye ayrılan şekilde |
binately zf.
|
|
94 |
Genel |
(iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki zıt pozisyon ilişkisi anlamına gelen ön ek |
par- ök.
|
|
Phrasals |
|
95 |
Öbek Fiiller |
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
fall back onto someone or something f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
fall back on someone or something f.
|
|
Phrases |
|
97 |
İfadeler |
bize ayrılan sürenin sonuna geldik |
that's all we have time for expr.
|
|
Proverb |
|
98 |
Atasözü |
sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar |
the lone sheep is in danger of the wolf
|
|
Colloquial |
|
99 |
Konuşma Dili |
londra'nın başbakanlarına ayrılan bölge |
number ten i.
|
|
100 |
Konuşma Dili |
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire |
granny pad i.
|
|
101 |
Konuşma Dili |
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire |
granny pod i.
|
|
102 |
Konuşma Dili |
acil ihtiyaç durumları için ayrılan az miktarda para |
mad money i.
|
|
103 |
Konuşma Dili |
lüzumsuz/keyfi alışverişler için ayrılan cüzi bir para |
mad money i.
|
|
104 |
Konuşma Dili |
televizyonda veya radyoda dini yayınlara ayrılan süre |
godslot i.
|
|
Idioms |
|
105 |
Deyim |
bir işten ayrılan bir kişiye verilen ikramiye |
a golden handshake i.
|
|
106 |
Deyim |
(hristiyan) kilise öğretilerinden ayrılan kimse |
autem prickear [obsolete] i.
|
|
107 |
Deyim |
sakince düşünmeye ayrılan süre |
quiet reflection i.
|
|
108 |
Deyim |
evde yaşlı anne baba için ayrılan daire |
granny flat i.
|
|
109 |
Deyim |
sürüden ayrılan yol |
the path less chosen i.
|
|
110 |
Deyim |
sürüden ayrılan yol |
the path less traveled i.
|
|
111 |
Deyim |
sürüden ayrılan yol |
the road less traveled i.
|
|
112 |
Deyim |
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
pad one's expense account f.
|
|
113 |
Deyim |
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
pad the expense account f.
|
|
114 |
Deyim |
(görüşleriyle, değerleriyle, inançlarıyla) ayrılan |
out of step expr.
|
|
115 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) (görüşleriyle, değerleriyle, inançlarıyla) ayrılan |
out of sync (with someone or something) expr.
|
|
Formal |
|
116 |
Resmi |
bütünden ayrılan |
disaggregative s.
|
|
117 |
Resmi |
parçalara ayrılan |
disaggregative s.
|
|
Speaking |
|
118 |
Konuşma |
dün gece evden ayrılan birini gördün mü? |
did you see anyone leave the house last night? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
119 |
Ticaret/Ekonomi |
gayri safi yurtiçi hasıladan sermaye mallarının amortismanı için ayrılan ödenek düşüldüğünde kalan miktar |
net domestic product i.
|
|
120 |
Ticaret/Ekonomi |
amortisman için ayrılan para |
reserve for amortization i.
|
|
121 |
Ticaret/Ekonomi |
ana sözleşme gereği ayrılan yedekler |
reserves provided for by the articles of association i.
|
|
122 |
Ticaret/Ekonomi |
bebek doğurduktan sonra işten ayrılan kadın |
mommy track i.
|
|
123 |
Ticaret/Ekonomi |
bir imalat veya hizmet işinde kullanılmak üzere ayrılan fon |
working capital i.
|
|
124 |
Ticaret/Ekonomi |
bir konsorsiyum içinde kendine ayrılan borç tahvillerini satmayı, satılmayanları da satın almayı üstlenen banka |
underwriter i.
|
|
125 |
Ticaret/Ekonomi |
borçlar için ayrılan karşılık |
liability reserve i.
|
|
126 |
Ticaret/Ekonomi |
borçların ödenmesi için ayrılan fon |
loan fund i.
|
|
127 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işe ayrılan para |
allowance i.
|
|
128 |
Ticaret/Ekonomi |
borsa salonunda vadeli işlem sözleşmelerinin alınıp satılmasına ayrılan salon |
ring i.
|
|
129 |
Ticaret/Ekonomi |
elden çıkarılan veya hurdaya ayrılan varlıkların maliyeti |
cost of fixed assets discarded i.
|
|
130 |
Ticaret/Ekonomi |
hisse senetlerinin sulandırılmasına karşı ayrılan güvence fonu |
antidilution provision i.
|
|
131 |
Ticaret/Ekonomi |
ilerde karın düşmesi durumunda temettü ödeyebilmek için ayrılan karşılıklar |
dividend equalization reserve i.
|
|
132 |
Ticaret/Ekonomi |
işletmenin kendi hisse senetleri için ayrılan yedekler |
reserve for own shares i.
|
|
133 |
Ticaret/Ekonomi |
itfa için ayrılan yedek |
redemption reserve i.
|
|
134 |
Ticaret/Ekonomi |
işten ayrılan her yüz kişi yerine alınan işçi sayısı |
replacement rate i.
|
|
135 |
Ticaret/Ekonomi |
işinden ayrılan işçi |
job leaver i.
|
|
136 |
Ticaret/Ekonomi |
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para |
benefit severance i.
|
|
137 |
Ticaret/Ekonomi |
karşılık olarak ayrılan para |
fund i.
|
|
138 |
Ticaret/Ekonomi |
kardan ayrılan kısıtlanmış yedekler |
reserves on retained earnings i.
|
|
139 |
Ticaret/Ekonomi |
kazalar için ayrılan para |
reserve for accidents i.
|
|
140 |
Ticaret/Ekonomi |
kendi isteği ile işinden ayrılan işçi |
job leaver i.
|
|
141 |
Ticaret/Ekonomi |
nakit olarak ayrılan fon |
cash fund i.
|
|
142 |
Ticaret/Ekonomi |
olası zararlar için ayrılan karşılık paralar |
reserve for contingencies i.
|
|
143 |
Ticaret/Ekonomi |
olası durumlar için ayrılan ihtiyat fonu |
contingency reserves i.
|
|
144 |
Ticaret/Ekonomi |
olası zararlara karşılık olarak ayrılan fon |
contingency fund i.
|
|
145 |
Ticaret/Ekonomi |
öngörülen süre içerisinde belirli amaçlara harcanmak üzere ayrılan miktarlar |
appropriations i.
|
|
146 |
Ticaret/Ekonomi |
sabit varlıkların yenilenmesi amacıyla ayrılan fon |
renewal fund i.
|
|
147 |
Ticaret/Ekonomi |
sabit değerlerin bakım ve onarımı için muhasebe defterlerinde ayrılan karşılık |
maintenance reserve i.
|
|
148 |
Ticaret/Ekonomi |
sabit varlık alımı için ayrılan ödenek |
capital appropriation i.
|
|
149 |
Ticaret/Ekonomi |
sigorta edilmemiş riskler için işletme tarafından ayrılan karşılıklar |
insurance reserve i.
|
|
150 |
Ticaret/Ekonomi |
sermaye mallarının zarar görmesi gibi nedenlerle elden çıkmasına karşı ayrılan amortisman karşılıkları |
capital consumption allowance i.
|
|
151 |
Ticaret/Ekonomi |
şirket karından memur ve müstahdemlere ayrılan pay |
wage-dividend i.
|
|
152 |
Ticaret/Ekonomi |
şirket tarafından kardan ayrılan ihtiyatlar |
provisions i.
|
|
153 |
Ticaret/Ekonomi |
şirket tarafından kardan ayrılan ihtiyatlar |
reserves i.
|
|
154 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi yasalarına göre ayrılan ihtiyatlar |
fiscal reserves i.
|
|
155 |
Ticaret/Ekonomi |
varlıkların yenilenmesi için ayrılan karşılık |
renewal provision i.
|
|
156 |
Ticaret/Ekonomi |
varlıkların yenilenmesi için ayrılan karşılık |
asset renewal provision i.
|
|
157 |
Ticaret/Ekonomi |
yatırım için ayrılan ödeneğin sınırlandırılması |
capital rationing i.
|
|
158 |
Ticaret/Ekonomi |
ayrı toplantı yapmak için büyük gruptan ayrılan küçük grup |
break-out group i.
|
|
159 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir amaç için ayrılan bütçe |
budget i.
|
|
160 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası |
parkinsons law i.
|
|
161 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işin kendisine ayrılan zamandan önce bitmeyeceği yasası |
parkinson's law i.
|
|
162 |
Ticaret/Ekonomi |
(arazi, karın bir bölümü) belirli amaç doğrultusunda kenara ayrılan şey |
set-aside i.
|
|
163 |
Ticaret/Ekonomi |
karkastan ilk ayrılan (kasaplık et) |
primal s.
|
|
Law |
|
164 |
Hukuk |
kazalara karşı ayrılan para |
reserve for accidents i.
|
|
165 |
Hukuk |
tüzel kişilere ayrılan mülk |
mortmain i.
|
|
166 |
Hukuk |
(roma ve iskoç yasalarına göre) babanın ölümü üzerine çocuklara ve bazen diğer mirasçılara ayrılan pay |
bairn's part i.
|
|
167 |
Hukuk |
görüş olarak ayrılan |
dissenting s.
|
|
168 |
Hukuk |
fikir olarak ayrılan |
dissenting s.
|
|
Politics |
|
169 |
Siyasal |
partiden ayrılan kimse |
deviationist i.
|
|
170 |
Siyasal |
programın gerçekleşmesi için ayrılan miktar |
amounts devoted to the carrying out the programme i.
|
|
171 |
Siyasal |
programın gerçekleştirilmesi için ayrılan miktar |
amounts devoted to carrying out the programme i.
|
|
172 |
Siyasal |
realpolitikten ayrılan ütopist dış politika görüşü |
weltpolitik i.
|
|
173 |
Siyasal |
seçim kampanyası için ayrılan fon |
campaign fund i.
|
|
174 |
Siyasal |
güneydoğu asya islam cemaati'nden ayrılan muhafazakarların 2005 yılında kurduğu militan müslüman milis kuvvetleri |
mujahedeen kompak i.
|
|
175 |
Siyasal |
çok sayıda üyesi ayrılan veya ihraç edilen meclis, komite gibi bir gruptan geri kalanlar |
rump i.
|
|
176 |
Siyasal |
parlamentoda oturumlara katılmak isteyenlere ayrılan bölüm |
public gallery i.
|
|
177 |
Siyasal |
parlamentoda oturumlara katılmak isteyenlere ayrılan bölüm |
strangers' gallery i.
|
|
178 |
Siyasal |
milletvekillerine ayrılan soru-cevap saati |
question time i.
|
|
179 |
Siyasal |
devlet harcamalarına ayrılan ödenek |
supply i.
|
|
180 |
Siyasal |
(parlamentoda) kamu hizmeti ve savunma harcamalarına ayrılan ödenek |
supply i.
|
|
181 |
Siyasal |
merkezden ayrılan |
centrifugal s.
|
|
Industry |
|
182 |
Sanayi |
(hizmet ya da ayrılan vakit karşılığında) ödeme yapılmamış |
unrecompensed s.
|
|
183 |
Sanayi |
(hizmetin, ayrılan vaktin) karşılığı verilmemiş |
unrecompensed s.
|
|
Insurance |
|
184 |
Sigortacılık |
hasar fazlası reasüransından ayrılan asli sigorta |
underlying insurance i.
|
|
185 |
Sigortacılık |
kalan malların satılmasını sağlamak üzere pamuk balyalarından ayrılan hasarlı malzeme |
pickings i.
|
|
186 |
Sigortacılık |
katkı paylarının sabit oranda olduğu ve yan ödemelerin bu şekilde ayrılan paraya göre belirlendiği (emeklilik geliri) |
money-purchase s.
|
|
Media |
|
187 |
Medya |
gazete veya televizyonda bir konuya ayrılan yer ve zaman |
coverage i.
|
|
188 |
Medya |
haberlerde ayrılan yer |
news coverage i.
|
|
189 |
Medya |
yıllık yayında geçmiş yılda ölen birinin anısına ayrılan sayfa |
memorandum i.
|
|
190 |
Medya |
basın mensuplarına ayrılan oda |
pressroom i.
|
|
Advertising |
|
191 |
Reklam |
aracın iki yanında ayrılan reklam afişi alanı |
side position i.
|
|
192 |
Reklam |
haberle ilgili yazıların hemen yanında reklam için ayrılan yer |
next to reading matter i.
|
|
193 |
Reklam |
haberle ilgili yazıların hemen sonunda reklam için ayrılan yer |
following to reading matter i.
|
|
Technical |
|
194 |
Teknik |
kağıt değirmeninde kağıt hamurundan ayrılan ve kısa elyaf, dolgu maddesi ve çözülebilir malzemeler taşıyan su |
backwater i.
|
|
195 |
Teknik |
ayrılan frekans |
assigned frequency i.
|
|
196 |
Teknik |
ayrılan katışkı |
segregating impurity i.
|
|
197 |
Teknik |
ayrılan öge |
segregating element i.
|
|
198 |
Teknik |
kısmi kristalleşme ile ayrılan parça |
fraction i.
|
|
199 |
Teknik |
süslediği yüzeyden dar bir olukla ayrılan boncuk |
bead and quirk i.
|
|
200 |
Teknik |
çizildiğinde parçalara ayrılan tavlanmamış camdan yapılmış şişe |
bologna vial i.
|
|
201 |
Teknik |
çizildiğinde parçalara ayrılan tavlanmamış camdan yapılmış şişe |
bologna flask i.
|
|
202 |
Teknik |
çizildiğinde parçalara ayrılan tavlanmamış camdan yapılmış şişe |
bologna phial i.
|
|
203 |
Teknik |
işlem sırasında ayrılan küçük parça |
cut i.
|
|
204 |
Teknik |
birbirinden ayrılan |
divergent s.
|
|
Computer |
|
205 |
Bilgisayar |
ayrılan bayt |
bytes served i.
|
|
206 |
Bilgisayar |
ayrılan bayt |
reserved bytes i.
|
|
207 |
Bilgisayar |
ayrılan bayt |
bytes reserved i.
|
|
208 |
Bilgisayar |
ayrılan bağlantı noktası |
port allocates i.
|
|
209 |
Bilgisayar |
ayrılan alan |
space reserved i.
|
|
210 |
Bilgisayar |
ayrılan alan |
reserved space i.
|
|
211 |
Bilgisayar |
ayrılan bant genişliği |
dedicated bandwidth i.
|
|
212 |
Bilgisayar |
ayrılan bellek |
reserved memory i.
|
|
213 |
Bilgisayar |
ayrılan istemci |
reserved client i.
|
|
214 |
Bilgisayar |
virgülle ayrılan değerler |
comma separated values i.
|
|
Radio |
|
215 |
Radyo |
bitüm emülsiyonlarında damıtma ile ayrılan bağlayıcı ve damıtık yakıt |
recovered binder and oil distillate from bitumen emulsions by distillation i.
|
|
Textile |
|
216 |
Tekstil |
ana parçadan ayrılan defolu kumaş |
bribe i.
|
|
Architecture |
|
217 |
Mimarlık |
odanın limbrer ile ayrılan köşesi |
portal i.
|
|
Automotive |
|
218 |
Otomotiv |
hurdaya ayrılan araç direktifi |
end-of-life vehicle directive i.
|
|
Railway |
|
219 |
Demiryolu |
demiryolunun ana hattından ayrılan yan hat |
hole i.
|
|
220 |
Demiryolu |
sigara içenler için ayrılan yolcu vagonu |
smoking carriage i.
|
|
221 |
Demiryolu |
sigara içenler için ayrılan yolcu vagonu |
smoking compartment i.
|
|
Aeronautic |
|
222 |
Havacılık |
uçakların iş yolcularına ayrılan kısmı için en yaygın kullanılan isim |
club class i.
|
|
Marine |
|
223 |
Denizcilik |
bir limana uğrayıp 12 saat içinde ayrılan bağımsız ticaret gemisi |
transient i.
|
|
224 |
Denizcilik |
gemide hamak asmak için ayrılan alan |
billet i.
|
|
225 |
Denizcilik |
(gemi) limandan ayrılan |
outbound s.
|
|
Mining |
|
226 |
Maden |
taban kayacındaki ana damardan ayrılan yan damar |
dropper i.
|
|
227 |
Maden |
atık olarak ayrılan düşük kaliteli malzeme |
dump i.
|
|
228 |
Maden |
su veya hava sebebiyle birbirinden ayrılan ve madenlerin keşfedilmesine yardımcı olan cevher parçaları |
shoad i.
|
|
229 |
Maden |
birbirinden ayrılan cevher parçaları ile metal madeni damarlarının izini sürme |
shoading i.
|
|
230 |
Maden |
kolayca küçük parçalara ayrılan (çatlaklı kömür) |
shelly s.
|
|
231 |
Maden |
kolayca küçük parçalara ayrılan çatlaklı kömüre ait veya ilgili |
shelly s.
|
|
Medical |
|
232 |
Medikal |
kan serumunda elektroforez ile parçalara ayrılan antijenleri tespit etmeye yönelik bir teknik |
immunoelectrophoresis i.
|
|
Anatomy |
|
233 |
Anatomi |
sinir yolu ve sinir ucu olmak üzere ikiye ayrılan, kalınlaşmış, sırtta yer alan dış deri plakası |
neural plate i.
|
|
234 |
Anatomi |
corpora cavernosa doku bölgesinde ayrılan proksimal uçlardan her biri |
crus i.
|
|
235 |
Anatomi |
kaburgası ayrılan |
fissicostate s.
|
|
Veterinary |
|
236 |
Veterinerlik |
(yeni zelanda) kist hidatik hastalığı şüphesi bulunan köpeklerin tedavisi için ayrılan bölge |
dosing strip i.
|
|
Food Engineering |
|
237 |
Gıda |
eleme ile ayrılan kalın un topakları |
boxings i.
|
|
Gastronomy |
|
238 |
Mutfak |
kekin bazen ayrı yenmek üzere ayrılan üst kısmı |
muffin top i.
|
|
239 |
Mutfak |
kaymaktan ayrılan inek sütünün sulu kısmı ile yapılan yumuşak bir norveç peyniri |
mysost i.
|
|
Math |
|
240 |
Matematik |
sınırla ayrılan bir çift holomorfik fonksiyon |
hyperfunction i.
|
|
241 |
Matematik |
(cebirsel eğri veya yapı) düşük sayıda çarpanlarına ayrılan |
degenerate s.
|
|
Statistics |
|
242 |
İstatistik |
niceliklerle eşit olarak ayrılan sekiz alt kümeden biri |
octile i.
|
|
Physics |
|
243 |
Fizik |
belirli bir koordinat sistemindeki cisimlerin dengesi veya hareketi ile ilgilenen, statik, devinimbilim ve kinematik olarak üçe ayrılan bir bilim dalı |
mechanics i.
|
|
Chemistry |
|
244 |
Kimya |
ayrılan grup |
leaving group i.
|
|
245 |
Kimya |
molekülden ayrılan atom grubu |
residue i.
|
|
246 |
Kimya |
asimetrik bir karbon atomunun etrafındaki atomların pozisyonuyla birbirinden ayrılan iki izomerden her biri |
epimer i.
|
|
247 |
Kimya |
kostikten ayrılan granüllü sabun kitlesi |
curd i.
|
|
248 |
Kimya |
(iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonu ile ilgili |
para s.
|
|
249 |
Kimya |
(iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonu ile karakterize |
para s.
|
|
250 |
Kimya |
(iki karbon atomu tarafından ayrılan) benzen halkasının iki pozisyonunda olan |
para s.
|
|
Biology |
|
251 |
Biyoloji |
lektriksel ortamda jel üzerinde göç ettirilen ve fraksiyonlarına ayrılan protein veya nükleik asitlerin bir destek tabakaya aktarıldıktan sonra özgül olarak belirlenmesi |
blotting i.
|
|
252 |
Biyoloji |
spermatidin spermatozoona dönüşümü sırasında ayrılan kalıntı sitoplazma |
blastophore i.
|
|
253 |
Biyoloji |
blot laboratuvar tekniğiyle ayrılan protein ve nükleik asitlerin iletildiği membran |
blot i.
|
|
254 |
Biyoloji |
mitoz hücre bölünmesinde bölünüp ayrılan kromozomların yeni çekirdek oluşturmadan önce kutuplara yakın şekilde gruplandığı aşama |
diaster i.
|
|
255 |
Biyoloji |
daralma sonucu ana kromozom gövdesinden ayrılan kısa parça |
satellite i.
|
|
256 |
Biyoloji |
daralma sonucu ana kromozom gövdesinden ayrılan kısa parça |
trabant i.
|
|
257 |
Biyoloji |
aynı derecedeki bir diğerinden ayrılan taksonomik birim |
segregate i.
|
|
258 |
Biyoloji |
yalnızca antijen hususunda birbirinden ayrılan mikroorganizmalar grubu |
serogroup i.
|
|
259 |
Biyoloji |
olgunlaşma sırasında oositten ayrılan küçük cisim/hücre |
polar body i.
|
|
260 |
Biyoloji |
ektoderm, endoderm ve mezoderm olmak üzere üç ana katmana ayrılan (embriyo) |
triploblastic s.
|
|
261 |
Biyoloji |
kendi kendine kısımlarına ayrılan |
autotomic s.
|
|
262 |
Biyoloji |
bölünüp ayrı blastomerlere ayrılan (yumurta) |
holoblastic s.
|
|
263 |
Biyoloji |
bölümlere ayrılan |
clastic s.
|
|
Biochemistry |
|
264 |
Biyokimya |
sıvı plazmadan ayrılan kan hücrelerinin oluşturduğu preparat |
packed cells i.
|
|
Astrology |
|
265 |
Astroloji |
astrolojide gezegenlerin her birine ayrılan 30'ar derecelik burç dilimi |
term i.
|
|
266 |
Astroloji |
her birbirinden 120 derece ile ayrılan her biri üç burçtan oluşan dört burç grubundan her biri |
trigon i.
|
|
267 |
Astroloji |
her birbirinden 120 derece ile ayrılan her biri üç burçtan oluşan dört burç grubundan her biri |
triplicity i.
|
|
Zoology |
|
268 |
Zooloji |
tek toynaklılar ve çift toynaklılar olarak ikiye ayrılan, tırnakları toynak biçiminde gelişen memeli hayvanlar |
ungulata i.
|
|
269 |
Zooloji |
gregarin tropozoitinde iki bölüme ayrılan ufak ön kısım |
protomerite i.
|
|
270 |
Zooloji |
yumurtadan çıktıktan kısa süre sonra yuvadan ayrılan |
nidifugous s.
|
|
Botanic |
|
271 |
Botanik |
pek çok ince katmana ayrılan kabuklara sahip, beyaz çiçekli bir amerikan çalısı |
ninebark (physocarpus) i.
|
|
272 |
Botanik |
ana bitkiden ayrılan vejetatif durgun tomurcuk |
turion i.
|
|
273 |
Botanik |
bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde |
break i.
|
|
274 |
Botanik |
yaşlanma sonucu metabolizmadan ayrılan jelatinimsi madde |
break i.
|
|
275 |
Botanik |
avrupa'ya özgü sarı renkli çiçekleri ve at nalı şeklindeki eklemlerle ayrılan meyveleri olan odunsu ve çok yıllık bir bitki |
horseshoe vetch (hippocrepis comosa) i.
|
|
276 |
Botanik |
alglerde hücre bölünmesi ile ayrılan ve çoğalan filament bölümü |
hormogonium i.
|
|
277 |
Botanik |
çiçekleri dört veya beş bölüme ayrılan ve genellikle keskin kokuya sahip olan çift çenekli bitkilerden oluşan, geraniales takımına mensup bir familya |
rue family i.
|
|
278 |
Botanik |
çiçekleri dört veya beş bölüme ayrılan ve genellikle keskin kokuya sahip olan çift çenekli bitkilerden oluşan, geraniales takımına mensup bir familya |
family rutaceae i.
|
|
279 |
Botanik |
meyvenin olgunlaştığında meyveden ayrılan tek çekirdekli parçası |
coccus i.
|
|
280 |
Botanik |
işlem sırasında kakao çekirdeklerinden ayrılan kabuklar |
cocoa shells i.
|
|
281 |
Botanik |
tohumlarını bırakmak için tek bir birleşme yerinden ayrılan ve kabuğu sulu veya yumuşak olmayan tek bölmeli meyve |
follicle i.
|
|
282 |
Botanik |
olgunlaşınca birden fazla tek tohumlu bölüme ayrılan kuru meyve |
schizocarp i.
|
|
283 |
Botanik |
sapın apeksinden yayılan veya ayrılan ( temel damarların) |
radiate-veined s.
|
|
284 |
Botanik |
erkeklik organının ipçikleri iki kısma ayrılan |
androtomous s.
|
|
285 |
Botanik |
tek kolda ikiye ayrılan |
bicipital s.
|
|
286 |
Botanik |
(çiçek) iplikçikler tarafından üç veya daha fazla demete ayrılan erkek organı olan |
polyadelphous s.
|
|
287 |
Botanik |
belirli bir yöntem ile ayrılan bitki anlamına gelen son ek |
-chore snk.
|
|
Agriculture |
|
288 |
Tarım |
sürüden ayrılan hayvan |
breakaway [australia] i.
|
|
289 |
Tarım |
bir tür yeşil çay bitkisinin tınaz makinesiyle ayrılan hafif ve iç yaprakları |
hyson skin i.
|
|
290 |
Tarım |
istiridye yetiştirmeye ayrılan arazi |
designation i.
|
|
Breeding |
|
291 |
Hayvancılık |
ana sürüden ayrılan kısım |
cut i.
|
|
292 |
Hayvancılık |
sürüden ayrılan hayvan |
cutout i.
|
|
293 |
Hayvancılık |
damızlık hayvanlara ayrılan |
stock s.
|
|
Social Sciences |
|
294 |
Sosyal Bilimler |
(britanya'da) 1944'te çıkarılan istihdam yasası ile engelli kişilere ayrılan işler |
designated employment [uk] i.
|
|
295 |
Sosyal Bilimler |
belirli özellikleriyle çevresinden ayrılan grup veya alan |
island i.
|
|
Education |
|
296 |
Eğitim |
ortaçağ'da yedi beşeri ilimin üç kola ayrılan alt bölümü |
trivium i.
|
|
297 |
Eğitim |
kayıtlı olduğu eğitim kurumundan ayrılan öğrenci |
withdrawer i.
|
|
298 |
Eğitim |
anaokuluna başlama yaşı gelmemiş çocuklar için ayrılan sınıf |
pre-k i.
|
|
299 |
Eğitim |
anaokuluna başlama yaşı gelmemiş çocuklar için ayrılan sınıf |
prekindergarten i.
|
|
Literature |
|
300 |
Edebiyat |
onlu gruplara ayrılan bir kitabın yazarı |
decadist i.
|
|
301 |
Edebiyat |
avrupa gazetelerinde deneme, eğlence gibi konulara ayrılan bölüm |
feuilleton i.
|
|
Linguistics |
|
302 |
Dilbilim |
(işaretli sözcük) kendisinden sonra gelen sözcükten ayrılan |
distinctive s.
|
|
History |
|
303 |
Tarih |
derebeyliğe ait bir kalenin bakımı ve savunması için ayrılan bölge |
castlery i.
|
|
304 |
Tarih |
abd iç savaşından sonra birlikten ayrılan devletlerin tekrar birleşmesiyle konfederasyonun tekrar kurulması |
reconstruction i.
|
|
305 |
Tarih |
abd iç savaşından sonra birlikten ayrılan devletlerin tekrar birleşmesiyle konfederasyonun tekrar kurulması |
reconstruction period i.
|
|
306 |
Tarih |
ingiltere'nin eski dönemlerinde avam kamarası'nda parlamentoyu izleyen kadınlara ayrılan özel bölüm |
ladies' gallery i.
|
|
307 |
Tarih |
geçmişte güney afrika'da siyahilere ayrılan planlı kentsel yerleşim |
township i.
|
|
Religious |
|
308 |
Dini |
kilisede rahip ve rahibe adaylarına ayrılan yer |
noviciate i.
|
|
309 |
Dini |
hollanda'da 1610'da resmen kalvinizm'den ayrılan, arminian mezhebine mensup bir grup kişiden her biri |
remonstrant i.
|
|
310 |
Dini |
genellikle gün doğumundan sonraki üçüncü saatte ibadet için ayrılan saat |
terce i.
|
|
311 |
Dini |
genellikle gün doğumundan sonraki üçüncü saatte ibadet için ayrılan saat |
tierce i.
|
|
312 |
Dini |
(katoliklerde) bayram öncesi dua için ayrılan üç günlük süre |
triduum i.
|
|
313 |
Dini |
(roma katoliklerinde) bayram öncesinde dua için ayrılan üç günlük süre |
triduo i.
|
|
314 |
Dini |
sadaka dağıtımına ayrılan kilise binası |
ambry [obsolete] i.
|
|
315 |
Dini |
sadaka dağıtımına ayrılan kilise binası |
almonry i.
|
|
316 |
Dini |
bazı kiliselerde ibadet edenler için ayrılan yer |
amen corner i.
|
|
317 |
Dini |
bazı kiliselerde ibadet edenler için ayrılan yer oturağı |
amen seat i.
|
|
318 |
Dini |
17. yüzyıl sonlarında mennonitlerden ayrılan, ortodoks olup vaftize karşı çıkan bir hristiyan mezhebi |
amish sect i.
|
|
319 |
Dini |
kendi içinde çeşitli kollara ayrılan, doğa tabanlı, dogmatik olmayan çağdaş bir pagan dini |
wicca i.
|
|
320 |
Dini |
(kilisede) nef ve kutak tarafından ayrılan bölüm |
quire i.
|
|
321 |
Dini |
koroda baş papaza ayrılan bölüm |
decanal stall i.
|
|
322 |
Dini |
18. yüzyılda roma katolik kilisesi'nden ayrılan katolik kiliseleri |
old catholic church i.
|
|
323 |
Dini |
abd'de roma katolik kilisesi'nin hiyerarşik otoritesini reddederek kilise'den ayrılan birkaç küçük kiliseden birinin üyeleri |
old catholics i.
|
|
324 |
Dini |
(roma katolik kilisesi'nde) vatikan'a ayrılan maaşlı papazlık makamları için adayları değerlendiren makam |
dataria i.
|
|
325 |
Dini |
(roma katolik kilisesi'nde) vatikan'a ayrılan maaşlı papazlık makamları için adayları değerlendiren makamın başındaki kardinal |
datary i.
|
|
326 |
Dini |
ingiliz kilisesi'nden ayrılan kimse |
separationist i.
|
|
327 |
Dini |
presbiteryen kilisesi'nden 1843'te ayrılan iskoçya özgür kilisesi'nin prensipleri |
freechurchism i.
|
|
328 |
Dini |
hollanda'da 1610'da resmen kalvinizm'den ayrılan, arminian mezhebine mensup grup ile ilgili |
remonstrant s.
|
|
329 |
Dini |
kolları çıpa ucu gibi ikiye ayrılan (haç) |
anchory s.
|
|
330 |
Dini |
kolları çıpa ucu gibi ikiye ayrılan (haç) |
ancrée s.
|
|
331 |
Dini |
doktrinler nedeniyle roma katolik kilisesi'nden ayrılan birkaç küçük ulusal kiliseye ait veya ilgili |
old catholic s.
|
|
Environment |
|
332 |
Çevre |
soyu tükenmekte olan canlıların korunması için ayrılan bölge |
refugium i.
|
|
Geography |
|
333 |
Coğrafya |
mercan kayalıkları veya kıyı kordonuyla açık denizden ayrılan su kütlesi |
laguna i.
|
|
334 |
Coğrafya |
mercan kayalıkları veya kıyı kordonuyla açık denizden ayrılan su kütlesi |
lagune [rare] i.
|
|
335 |
Coğrafya |
yeni zelanda'nın güney adasından cook boğazı ile ayrılan kısmı |
north island i.
|
|
336 |
Coğrafya |
dünya yüzeyinin ekvatorla ayrılan yarısı |
hemisphere i.
|
|
337 |
Coğrafya |
kıyıdan lagünle ayrılan kum seti |
barrier i.
|
|
338 |
Coğrafya |
kuzey amerika'da sonradan kuzey-güney olarak ikiye ayrılan eski ingiliz kolonisi |
carolina i.
|
|
339 |
Coğrafya |
1975'te güneydoğu-orta iskoçya'da kurulan ve 1996'da dört bölgeye ayrılan eski bir yerel yönetim bölgesi |
lothian region i.
|
|
340 |
Coğrafya |
bering boğazı'nda yer alıp abd-rusya sınırı ile idari olarak ayrılan iki küçük ada |
diomede islands i.
|
|
341 |
Coğrafya |
kıyıya paralel uzanan ve kıyıdan genellikle lagünle ayrılan alçak kum tepesi |
barrier i.
|
|
Geology |
|
342 |
Jeoloji |
mineral damarlar sayesinde çevre kayaçlardan ayrılan ana kaya gövdesi |
rider i.
|
|
343 |
Jeoloji |
kireçtaşı kaplamanın bitişiğindeki bölümlerden çözelti çatlaklarıyla ayrılan bölümü |
clint i.
|
|
344 |
Jeoloji |
kolayca ayrılan |
fissile s.
|
|
Military |
|
345 |
Askeri |
askerlikten ayrılan |
separatee i.
|
|
346 |
Askeri |
bütçe ile ayrılan tahsisat |
appropriation i.
|
|
347 |
Askeri |
konvoydan ayrılan |
convoy leaver i.
|
|
348 |
Askeri |
uçuş sırasında uçaktan ayrılan yük (bomba roket vb) |
expendable store i.
|
|
Card |
|
349 |
İskambil |
briçte tek sayılı ellerde kazanılan skora ayrılan skor sayfası bölümünde olan |
below-the-line s.
|
|
Mythology |
|
350 |
Mitoloji |
yunan mitolojisinde kişilere ayrılan hayat ipliğini ölüm çubuğuyla ölçen, kaderin üç tanrıçasından biri |
lachesis i.
|
|
Bookbindery |
|
351 |
Ciltçilik |
kitap omurgasının bantları arasında başlık için ayrılan alan |
title i.
|
|
352 |
Ciltçilik |
kitap omurgasının bantları arasında başlık için ayrılan alan |
title space i.
|
|
Printery |
|
353 |
Matbaa |
sayfa sonunda bulunduğu için paragrafın geri kalan bölümünden ayrılan ilk satır |
club line i.
|
|
Archaic |
|
354 |
Eski Kullanım |
bitkinin aşılama için ayrılan canlı kısmı |
graff i.
|
|
355 |
Eski Kullanım |
(gün veya mevsim) ayinlere ayrılan |
solemn s.
|
|
Slang |
|
356 |
Argo |
gruptan ayrılan kişi |
odd-ball i.
|
|
357 |
Argo |
partiden erken ayrılan kimse |
piker [australia/new zealand] i.
|
|
Modern Slang |
|
358 |
Modern Argo |
internet üzerinden oynanan oyunlarda klavye başından ayrılan oyuncu |
afking i.
|
|