başa baş - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

başa baş



"başa baş" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
General
başa baş par s.
başa baş toe-to-toe s.
başa baş head-to-head s.
başa baş at part zf.
başa baş neck and neck zf.
başa baş at par zf.
Phrases
başa baş on equal terms (with somebody/something) expr.
başa baş on the same terms (as somebody/something) expr.
Idioms
başa baş too close to call expr.
Trade/Economic
başa baş at par expr.
başa baş par expr.
Sport
başa baş end-to-end s.

"başa baş" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 133 sonuç

Türkçe İngilizce
General
başa baş olma parity i.
saç saça baş başa kavga etme scuffling i.
baş başa geçirilen vakit alone time i.
başa baş noktası get-out i.
saç saça baş başa gelmek come to blows f.
saç saça baş başa kavga etmek scuffle f.
başa baş rekabet etmek compete head to head f.
başa baş yarışmak compete head to head f.
başa baş gitmek be nip and tuck f.
başa baş gitmek be neck and neck f.
başa baş gitmek be head to head f.
kendini biriyle baş başa bulmak find oneself tête-à-tête with f.
baş başa konuşmak talk privately f.
(yarışı) başa baş bitirmek dead-heat f.
saç saça baş başa kavga etmiş scuffled s.
başa baş (mücadele/maç) close-fought s.
baş başa cheek by jowl zf.
baş başa eyeball to eyeball zf.
baş başa head to head zf.
baş başa in private zf.
baş başa tete-a-tete zf.
baş başa privately zf.
Phrasals
(yarışta) diğerleriyle başa baş gitmek pull up f.
başa baş gelmek break even f.
biriyle bir şeyde yarışmak/başa baş gitmek match someone or something in something f.
(birini istemediği biriyle/bir şeyle) baş başa bırakmak stick (one) with (someone or something) f.
istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakmak stick with f.
birini istemediği bir şeyle baş başa bırakmak stick someone with something f.
ile baş başa bırakmak closet with f.
-de yarışmak/başa baş gitmek match in f.
Phrases
baş başa vermeyince taş yerden kalkmaz teamwork makes the dream work expr.
Colloquial
baş başa kalarak konuşmak talk tete-a-tete f.
baş başa verip konuşmak go into a huddle f.
Idioms
başa baş yarış tight race i.
kendiyle baş başa kalmanın keyfi joy of missing out i.
baş başa konuşma a ˌtête-à-ˈtête [french] i.
başa baş bir mücadele a close game i.
birini biriyle baş başa bırakmak closet someone with someone f.
başa baş kalmak call it a draw f.
başa baş kalmak call it a wash f.
başa baş kalmak all it even f.
başa baş bir rekabet olmak come down to the line f.
başa baş bir rekabet olmak come down to the wire f.
başa baş bir rekabet olmak go (right) down to the wire f.
başa baş bir rekabet olmak come (right) down to the wire f.
saç saça baş başa kavga etmek pull caps f.
baş başa vermek lay heads together f.
baş başa vermek cast heads together f.
birisini yaptığı/yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak leave somebody to stew f.
başa baş gitmek go head to head f.
başa baş gelmek be even-steven f.
başa baş gitmek/yarışmak go head to head with f.
birisini yaptığı/yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let somebody stew f.
baş başa gelip konuşmak go into a huddle f.
kaderiyle baş başa bırakmak leave one to one's fate f.
saç saça baş başa olmak be at loggerheads f.
saç saça baş başa dövüşmek fight tooth and nail f.
son ana kadar başa baş gitmek come down to the line f.
ustalıkla baş etmek/başa çıkmak duck and dive f.
sorunlarıyla baş başa/yalnız bırakılmak be hung out to dry f.
başa baş olmak be wide open f.
(birine) saç saça baş başa girmek be at (one) hammer and tongs f.
başa baş gitmek/olmak be level pegging f.
saç saça baş başa birbirine girmek be at somebody/something hammer and tongs f.
saç saça baş başa birbirine girmek go at somebody/something hammer and tongs f.
suçuyla/kötü duygularıyla baş başa kalmak/bırakılmak stew in (one's) own broth f.
(birini biriyle) baş başa bırakmak closet (someone/oneself) with (someone) f.
başa baş bir rekabet olmak go, come (right) down to the wire f.
(biri/bir şey yüzünden/hakkında) saç saça baş başa gelmek come to blows (over someone or something) f.
(biri/bir şey yüzünden/hakkında) saç saça baş başa gelmek come to blows (about someone or something) f.
(bir şey yüzünden/hakkında) saç saça baş başa gelmek come to blows (over something) f.
(bir şey yüzünden/hakkında) saç saça baş başa gelmek come to blows about (something) f.
(biriyle/bir şeyle) saç saça baş başa kavga etmek/mücadele etmek fight (someone or something) tooth and claw f.
saç saça baş başa kavga etmek fight hammer and tongs f.
saç saça baş başa birbirine girmek fight hammer and tongs f.
baş başa verip konuşmak get/go into a huddle f.
(biriyle) baş başa verip konuşmak get/go into a huddle (with somebody) f.
başa baş gitmek/yarışmak go head-to-head f.
başa baş bir rekabet olmak go down to the wire f.
başa baş bir rekabet olmak come down to the wire f.
başa baş bir rekabet olmak go (right) down to the wire f.
başa baş bir rekabet olmak come (right) down to the wire f.
(biriyle) başa baş mücadele etmek go head-to-head (with somebody) f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak leave (one) to stew f.
birini bir şeyle/işle baş başa bırakmak leave somebody to it f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let (one) stew f.
(birini) duygularıyla baş başa bırakmak let (one) stew in (one's) own juice f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let (one) stew in (one's) own juice f.
(birini) duygularıyla baş başa bırakmak let (one) stew in (one's) own juices f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let (one) stew in (one's) own juices f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let someone stew in their own juice f.
(birini) yaptığı yanlıştan kaynaklanan sonuçlarla baş başa bırakmak let someone stew f.
kendi duygularıyla baş başa kalmak stew in (one's) (own) juice f.
kendi duygularıyla baş başa kalmak stew in (one's) (own) juices f.
kendi duygularıyla baş başa kalmak stew in own juice f.
sorunlarla/zorluklarla baş başa kalmak be left to twist in the wind f.
istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakılmış stuck with someone or something s.
istemediği halde bir şeyle baş başa bırakılmış stuck with s.
duygularıyla baş başa bırakılmış left to stew in one's own juice s.
ikisi de başa baş honours are even expr.
başa baş (yarış) as tight as a tick expr.
başa baş (yarış) tight as a tick expr.
baş başa in petto expr.
(papayla) baş başa görüşme in petto expr.
Trade/Economic
başa baş döviz kuru par exchange rate i.
başa baş değeri at par i.
başa baş değeri üzerinden tahsil par collection i.
başa baş noktası break even point i.
başa baş emisyon security issue at par i.
başa baş değer par value of a currency i.
başa baş fiyatı break-even price i.
başa baş analizinin grafikle gösterilmesi break-even chart i.
başa baş geliri ev halkının gelirinin tamamını tüketmeyi planladığı dolayısıyla hiç tasarrufta bulunmayacağı harcanabilir gelir düzeyi break-even income i.
başa baş analizi break-even analysis i.
başa baş grafiği break-even chart i.
başa baş tahvil par bond i.
başa baş noktası break-even point i.
başa baş noktası breakeven point i.
değeri başa baş düzeyinden bile daha aşağı düşen hisse senedi watered stock i.
kısa dönem başa baş fiyatı short-run break-even price i.
başa baş durumunda olma par s.
başa baş değerinden daha yüksek above par expr.
Politics
baş başa toplantı tête-à-tête meeting i.
(seçimin) başa baş geçmesi close race i.
başa baş giden seçim kampanyası dead heat i.
başa baş ilerleyen müsabaka dead heat i.
Marine
baş başa end on expr.
Sport
yarışta dereceye girmek için başa baş gitme dice i.
başa baş gitmek side by side f.
başa baş gitmek be neck and neck f.
Basketball
karşılaşmanın sonlarına doğru başa baş giden maçı attığı üçlükle veya kritik bir sayıyla döndüren oyuncu rainmaker i.
Modern Slang
kendiyle baş başa kalma aloneliness i.
kendiyle baş başa kalma alonement i.