|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
başarılı olmak |
succeed f.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
başarılı bir yıl |
a vintage year i.
|
|
3 |
Genel |
başarılı bir iş |
coup i.
|
|
4 |
Genel |
başarılı vuruş |
coup i.
|
|
5 |
Genel |
başarılı olan kimse |
success i.
|
|
6 |
Genel |
başarılı ve aranan kimse |
lion i.
|
|
7 |
Genel |
başarılı olma |
prosperousness i.
|
|
8 |
Genel |
başarılı kimse |
achiever i.
|
|
9 |
Genel |
başarılı kimse |
success i.
|
|
10 |
Genel |
beklenilenden daha başarılı |
overachiever i.
|
|
11 |
Genel |
birden fazla işte başarılı olan |
jack of all trades i.
|
|
12 |
Genel |
beklentilerden daha az oranda başarılı olan |
underachiever i.
|
|
13 |
Genel |
üstün başarılı |
high flyer i.
|
|
14 |
Genel |
yalnızca başarılı rekabetçinin ödüllendirildiği çekişme |
winner takes all i.
|
|
15 |
Genel |
başarılı iş |
flourishing business i.
|
|
16 |
Genel |
başarılı iş |
successful business i.
|
|
17 |
Genel |
beklenenden daha başarılı olma |
overachievement i.
|
|
18 |
Genel |
her alanda başarılı |
all rounder i.
|
|
19 |
Genel |
her alanda başarılı kimse |
all-rounder i.
|
|
20 |
Genel |
başarılı hareket |
coup i.
|
|
21 |
Genel |
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider |
dark horse i.
|
|
22 |
Genel |
başarılı kombinasyon |
successful combination i.
|
|
23 |
Genel |
başarılı bir organizasyon |
a successful organization i.
|
|
24 |
Genel |
başarılı bir örgüt/kurum |
a successful organization i.
|
|
25 |
Genel |
başarılı müzisyen |
successful musician i.
|
|
26 |
Genel |
başarılı evlilik |
successful marriage i.
|
|
27 |
Genel |
başarılı bir kariyer |
a successful career i.
|
|
28 |
Genel |
üstün başarılı kimse |
high achiever i.
|
|
29 |
Genel |
başarılı yapımcı |
successful producer i.
|
|
30 |
Genel |
başarılı bir şekilde gerçekleştirme |
carrying into action i.
|
|
31 |
Genel |
başarılı bir şekilde yerine getirme |
carrying out i.
|
|
32 |
Genel |
başarılı olması çok muhtemel seçim |
natural i.
|
|
33 |
Genel |
kazanması veya başarılı olması kesin görünen kimse veya şey |
banker i.
|
|
34 |
Genel |
başarılı olan şey |
bell ringer i.
|
|
|
35 |
Genel |
başarılı mevsim |
banner season i.
|
|
36 |
Genel |
başarılı yıl |
banner year i.
|
|
37 |
Genel |
başarılı ay |
banner month i.
|
|
38 |
Genel |
oldukça zeki veya başarılı kimse |
bird i.
|
|
39 |
Genel |
takdire şayan yetenek ve sıkı çalışma ile başarılı olan kimse |
winner i.
|
|
40 |
Genel |
karşıt kültürü benimseyen zengin ve başarılı kimse |
bobo i.
|
|
41 |
Genel |
çok ünlü veya başarılı olan tanınmış kimse |
megastar i.
|
|
42 |
Genel |
şiir vezni kullanmada başarılı kimse |
metrist i.
|
|
43 |
Genel |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
midas touch i.
|
|
44 |
Genel |
bir millik yarışlarda başarılı olan bir yarış atı |
miler i.
|
|
45 |
Genel |
başarılı ve genç sanatçılardan oluşan grup |
bratpack i.
|
|
46 |
Genel |
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey |
home run i.
|
|
47 |
Genel |
çok başarılı kimse |
monster i.
|
|
48 |
Genel |
olağanüstü başarılı genç kadın |
girl wonder i.
|
|
49 |
Genel |
kısa yoldan zengin ve başarılı olma çabası |
gold rush i.
|
|
50 |
Genel |
topluluklar arasındaki anlaşmazlıkları ustaca veya başarılı şekilde çözme |
diplomacy i.
|
|
51 |
Genel |
başarılı vuruş |
hit i.
|
|
52 |
Genel |
başarılı atış |
hit i.
|
|
53 |
Genel |
başarılı girişim |
hit i.
|
|
54 |
Genel |
çok başarılı olan şey |
hit i.
|
|
55 |
Genel |
muhtemel partnerlerini ikna konusunda çok başarılı kimse |
operator i.
|
|
56 |
Genel |
başarılı ve etkili kimse |
cock i.
|
|
57 |
Genel |
hizmet sunucusuna hizmeti başarılı biçimde sonuçlandırması durumunda ödeme yapıldığı düzenleme |
contingency i.
|
|
58 |
Genel |
yüksek kariyerli, başarılı ve birbirini tamamlayan çift |
power couple i.
|
|
59 |
Genel |
en başarılı olunan dönem |
prime i.
|
|
60 |
Genel |
başarılı kariyeri aniden biten kimse |
flameout i.
|
|
61 |
Genel |
başarılı genç sporcu |
phenom i.
|
|
62 |
Genel |
kadınlarla başarılı ilişkiler kurmasıyla ünlü erkek |
romeo i.
|
|
63 |
Genel |
ciddi ve başarılı amatör |
simon-pure i.
|
|
64 |
Genel |
çok başarılı kadın |
superheroine i.
|
|
65 |
Genel |
çok başarılı eser |
superhit i.
|
|
66 |
Genel |
başarılı dedektif |
supersleuth i.
|
|
67 |
Genel |
çok başarılı ajan |
superspy i.
|
|
68 |
Genel |
çok başarılı olmak |
go to town f.
|
|
69 |
Genel |
başarılı olmak (plan/fikir) |
work f.
|
|
70 |
Genel |
çok başarılı olmak |
go far f.
|
|
71 |
Genel |
başarılı olmak |
get ahead f.
|
|
72 |
Genel |
başarılı olmak |
come off f.
|
|
73 |
Genel |
başarılı olmak |
win through f.
|
|
74 |
Genel |
başarılı olmak |
make one's way f.
|
|
75 |
Genel |
başarılı olmak |
succeed f.
|
|
76 |
Genel |
başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb) |
work out f.
|
|
77 |
Genel |
başarılı olmak |
thrive f.
|
|
78 |
Genel |
başarılı olmamak |
put up a poor show f.
|
|
79 |
Genel |
çok başarılı olmak (belirli bir konuda) |
shine f.
|
|
80 |
Genel |
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
carry one through f.
|
|
81 |
Genel |
başarılı olmak |
go places f.
|
|
82 |
Genel |
başarılı olmak |
work f.
|
|
83 |
Genel |
başarılı olmak |
make good f.
|
|
84 |
Genel |
bir işyerini başarılı bir şekilde idare etmek |
make a go of f.
|
|
85 |
Genel |
bir işte uzun süre başarılı olmak |
have a good run for one's money f.
|
|
86 |
Genel |
başarılı olmak |
prosper f.
|
|
87 |
Genel |
belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak |
take someone by storm f.
|
|
88 |
Genel |
başarılı olmak |
speed f.
|
|
89 |
Genel |
başarılı olmak |
get there f.
|
|
90 |
Genel |
bir konuda başarılı olmak |
succeed at f.
|
|
91 |
Genel |
başarılı olmak |
work out f.
|
|
92 |
Genel |
başarılı olmak |
achieve f.
|
|
93 |
Genel |
başarılı olacağa benzemek |
show promise f.
|
|
94 |
Genel |
sınavda başarılı olmak |
do well in the exam f.
|
|
95 |
Genel |
başarılı olmak |
ride high f.
|
|
96 |
Genel |
bir şeyde başarılı olmak |
be good at f.
|
|
97 |
Genel |
kolayca ve başarılı bir biçimde yapmak |
carry off f.
|
|
98 |
Genel |
biri kadar başarılı olmaya çalışmak |
emulate f.
|
|
99 |
Genel |
başarılı olmak |
go far f.
|
|
100 |
Genel |
başarılı olamamak |
fail f.
|
|
101 |
Genel |
iyi başlangıç yapıp başarılı olmak |
shoot ahead f.
|
|
102 |
Genel |
başarılı şekilde bitirmek |
finish successfully f.
|
|
103 |
Genel |
başarılı şekilde bitirmek |
complete successfully f.
|
|
104 |
Genel |
başarılı olarak tamamlamak |
accomplish f.
|
|
105 |
Genel |
başarılı olarak tamamlamak |
complete successfully f.
|
|
106 |
Genel |
başarılı bir şekilde bitirmek |
bring something to a successful conclusion f.
|
|
107 |
Genel |
testlerde yüzde 90 başarılı olmak/çıkmak |
get a 90 percent rate of success in the tests f.
|
|
108 |
Genel |
başarılı olmak |
make out f.
|
|
109 |
Genel |
mücadelesinde başarılı olmak |
win one's battle f.
|
|
110 |
Genel |
başarılı bulmak |
deem/find successful f.
|
|
111 |
Genel |
çok başarılı olmak |
ace f.
|
|
112 |
Genel |
en başarılı noktaya gelmek |
noon f.
|
|
113 |
Genel |
başarılı olmak |
win the day f.
|
|
114 |
Genel |
mücadelede başarılı olmak |
manage f.
|
|
115 |
Genel |
(rakibin) başarılı veya ikna edici bir uygulamasını veya politikasını benimsemek |
me-too f.
|
|
116 |
Genel |
kurnaz yollarla başarılı olmak |
worm f.
|
|
117 |
Genel |
aldatıcı yollarla başarılı olmak |
worm f.
|
|
118 |
Genel |
kaba kuvvet kullanarak başarılı olmak |
muscle f.
|
|
119 |
Genel |
beklenenden başarılı olmak |
overachieve f.
|
|
120 |
Genel |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favor f.
|
|
121 |
Genel |
başarılı olma olasılığını arttırmak |
favour f.
|
|
122 |
Genel |
ezkaza başarılı olmak |
fluke f.
|
|
123 |
Genel |
başarılı olan |
prospering s.
|
|
124 |
Genel |
her alanda başarılı |
all-around s.
|
|
125 |
Genel |
çok başarılı |
enviable s.
|
|
126 |
Genel |
hırslı ve başarılı |
up-and coming s.
|
|
127 |
Genel |
(çok) başarılı |
banner s.
|
|
128 |
Genel |
daha başarılı |
more successful s.
|
|
129 |
Genel |
çok heyecanlı ve başarılı/ses getiren |
rip-roaring s.
|
|
130 |
Genel |
son derece başarılı |
incandescent s.
|
|
131 |
Genel |
en başarılı |
top-ranking s.
|
|
132 |
Genel |
yakın zamanda başarılı olmuş |
emerging s.
|
|
133 |
Genel |
uygulamada başarılı olmayan |
unpractical s.
|
|
134 |
Genel |
kusursuz biçimde başarılı veya yetenekli |
master s.
|
|
135 |
Genel |
inşa etme veya işletmede başarılı olan |
whizzy s.
|
|
136 |
Genel |
çok iyi veya başarılı |
mega s.
|
|
137 |
Genel |
ortalama derecede başarılı olması muhtemel olan (kitap veya yazar) |
midlist s.
|
|
138 |
Genel |
üstün başarılı |
high-achieving s.
|
|
139 |
Genel |
başarılı bir çözüme yakın |
hot s.
|
|
140 |
Genel |
para kazanmada başarılı olan |
moneymaking s.
|
|
141 |
Genel |
çok başarılı |
bumper s.
|
|
142 |
Genel |
son derece başarılı |
gangbuster s.
|
|
143 |
Genel |
son derece başarılı |
gangbusters s.
|
|
144 |
Genel |
sporda başarılı |
golden s.
|
|
145 |
Genel |
çok başarılı |
hit s.
|
|
146 |
Genel |
bazen başarılı bazen başarısız olan |
hit-and-miss s.
|
|
147 |
Genel |
oldukça başarılı |
runaway s.
|
|
148 |
Genel |
büyük riskler almayı gerektirse bile başarılı olmakta kararlı olan |
buccaneering s.
|
|
149 |
Genel |
yalnızca en güçlünün başarılı olacağı (rekabet) |
darwinian s.
|
|
150 |
Genel |
birinci nesil başarılı aile üyelerine ait veya ilgili |
first-generation s.
|
|
151 |
Genel |
çok başarılı |
star s.
|
|
152 |
Genel |
başarılı bir şekilde |
accomplishedly zf.
|
|
153 |
Genel |
başarılı bir şekilde |
featly zf.
|
|
154 |
Genel |
başarılı biçimde |
successfully zf.
|
|
155 |
Genel |
başarılı bir şekilde |
victoriously zf.
|
|
156 |
Genel |
başarılı bir biçimde |
successfully zf.
|
|
157 |
Genel |
başarılı olarak |
successfully zf.
|
|
158 |
Genel |
son derece başarılı bir seviyede |
at a very successful level zf.
|
|
159 |
Genel |
başarılı bir biçimde |
happily zf.
|
|
160 |
Genel |
son derece başarılı |
gangbusters zf.
|
|
161 |
Genel |
başarılı bir şekilde |
okay zf.
|
|
162 |
Genel |
başarılı şekilde |
good zf.
|
|
163 |
Genel |
çok başarılı |
mega ök.
|
|
164 |
Genel |
insanın her zamanki gibi başarılı olmadığı gün |
off day i.
|
|
Phrasals |
|
165 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
pay off f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
tear up f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
zorluklarla başarılı bir şekilde mücadele etmek |
weather out f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
get forward f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
beklenildiği kadar başarılı olmak |
succeed as (something) f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
olarak başarılı olmak |
succeed as (something) f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
hızla başarılı olmak |
bomb through (something) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
hızla başarılı olmak |
bomb through f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
sonucu başarılı/başarısız olmak |
come out f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
make a go of f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
thrive on f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
take off f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
bulunduğun alanla bağlantılı başka bir alana geçip başarılı olmak |
cross over f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
get on f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
sonu felaket olabilecek bir işte başarılı olmak |
get away f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
go off f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
bir şeyde başarılı olmak |
excel at f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
amount to something f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
amount to something f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
başarılı olduğunu kanıtlamak |
work out f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel at (something) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel at (something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
excel in (something) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) olağanüstü başarılı olmak |
excel in (something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
fall together f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
başarılı geçmek |
fall together f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
başarılı olmak |
prove out f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) başarılı konumda olmak |
pull ahead (of someone or something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
büyük çaba gösterip başarılı olmak |
run out of (one's) skin f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed at (something) f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) başarılı olmak |
succeed in (something) f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) beslenerek başarılı olmak |
thrive on (something) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) sayesinde başarılı olmak |
thrive on (something) f.
|
|
Phrases |
|
198 |
İfadeler |
şayet başarılı olamazsam |
in the event of my failure zf.
|
|
199 |
İfadeler |
hep şanslı/başarılı olamazsın |
the cards beat all the players expr.
|
|
200 |
İfadeler |
çok/acayip başarılı |
gangbusters expr.
|
|
201 |
İfadeler |
kalabalık/başarılı (parti/olay) |
gangbusters expr.
|
|
202 |
İfadeler |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man is a great woman expr.
|
|
203 |
İfadeler |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every great man there's a great woman expr.
|
|
204 |
İfadeler |
işinde başarılı olduğu zaman |
on one's day expr.
|
|
205 |
İfadeler |
planlama ve organizasyonda başarılı |
successful at planning and organization expr.
|
|
206 |
İfadeler |
iyi/başarılı olma potansiyeline sahip |
(someone or something) promises well expr.
|
|
207 |
İfadeler |
gelecekte başarılı olması muhtemel |
(someone or something) promises well expr.
|
|
Proverb |
|
208 |
Atasözü |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow f.
|
|
209 |
Atasözü |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow f.
|
|
210 |
Atasözü |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow f.
|
|
211 |
Atasözü |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow f.
|
|
212 |
Atasözü |
her zaman başarılı olamazsın |
you win some, you lose some
|
|
213 |
Atasözü |
her zaman başarılı olamazsın |
you win a few, you lose a few
|
|
214 |
Atasözü |
yalanla/sahtekarlıkla iş yürütmeye çalışan başarılı olamaz |
cheaters never prosper
|
|
215 |
Atasözü |
güler yüzlü bir tutum insanı iş hayatında başarılı kılar |
a man without a smiling face must not open a shop
|
|
216 |
Atasözü |
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar |
when the going gets weird, the weird turn pro
|
|
217 |
Atasözü |
her zaman başarılı olmazsın |
the lord giveth and the lord taketh away
|
|
218 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks grow from small acorns
|
|
219 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
220 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
221 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans go astray
|
|
222 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes go astray
|
|
223 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes/plans
|
|
224 |
Atasözü |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
great oaks from little acorns grow
|
|
225 |
Atasözü |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
great oaks from little acorns grow
|
|
226 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
227 |
Atasözü |
büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar |
tall oaks from little acorns grow
|
|
228 |
Atasözü |
mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz |
tall oaks from little acorns grow
|
|
229 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
tall oaks from little acorns grow
|
|
230 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans
|
|
231 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid plans of mice and men
|
|
232 |
Atasözü |
en dikkatlice yapılmış planlar/tasarımlar/projeler bile her zaman başarılı olmaz |
the best-laid schemes of mice and men
|
|
Colloquial |
|
233 |
Konuşma Dili |
son derece başarılı vuruş |
ten-strike i.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
son derece başarılı hareket |
ten-strike i.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
belli bir çevrede ya da yerde çok tanınan/nüfuzlu ya da başarılı kişi veya şey |
big in (something or somewhere) i.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
başarılı/iyi/uygun olacağı kesin kişi veya şey |
good bet i.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
başarılı/lider takımı tutan kimse |
glory hunter i.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
başarılı olamamış/olamayacak tasarı |
a dead duck i.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
geçmiş başarılı günler |
palmy days i.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
kendini beğenmiş başarılı ve küstah adam |
swinging dick i.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olacağına inanılan kişilerden/en iyi oyunculardan oluşan takım |
dream team i.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
başarılı kişi |
great gun i.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
başarılı kimse |
great gun i.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
bir kurumdaki/gruptaki en başarılı kişi |
top gun i.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
başarılı sporcu |
heavy hitter i.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
başarılı beysbolcu |
heavy hitter i.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
oy almada başarılı bir aday |
vote getter i.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
soru cevap oyunlarında başarılı çocuk |
quiz kid i.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
wiz kid i.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whizz kid i.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
yaşına göre oldukça başarılı kimse |
whiz kid i.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
bir şeyde çok başarılı olan kimse |
whizzer i.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
başarılı olmaya çalışan kimse |
goer [australia/new zealand] i.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
okul hayatında/teorik bilgi konusunda başarılı olan kişi |
book smart i.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
başarılı polis memuru |
supercop [us] i.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
çok başarılı avukat |
superlawyer i.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
çok başarılı oyuncu |
superplayer i.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
başarılı izci |
superscout i.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
başarılı olmamak |
bum out f.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
ace it f.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
go far f.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
go down a bomb f.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
go far f.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
go over big f.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
hit the big time f.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
go down big f.
|
|
267 |
Konuşma Dili |
okulda başarılı olamamak |
do badly at school f.
|
|
268 |
Konuşma Dili |
son derece başarılı olmak |
crush it f.
|
|
269 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
get untracked f.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
do well for (oneself) f.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
make a hit f.
|
|
272 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
be a hit f.
|
|
273 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
make it f.
|
|
274 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
ace it f.
|
|
275 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be all that [us] f.
|
|
276 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be doing ok f.
|
|
277 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be doing okay f.
|
|
278 |
Konuşma Dili |
çok başarılı gitmek |
be going gangbusters [us] f.
|
|
279 |
Konuşma Dili |
çok başarılı bir dönemde olmak |
be going gangbusters [us] f.
|
|
280 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be laughing f.
|
|
281 |
Konuşma Dili |
başarılı iş ilişkilisi kurmak |
manage up f.
|
|
282 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
(have) got it going on f.
|
|
283 |
Konuşma Dili |
(bir şeyde) çok başarılı olmak |
ace (something) f.
|
|
284 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be doing ok f.
|
|
285 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be doing okay f.
|
|
286 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
be doing well f.
|
|
287 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
be no mean... f.
|
|
288 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
break f.
|
|
289 |
Konuşma Dili |
çok başarılı olmak |
oil f.
|
|
290 |
Konuşma Dili |
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak |
hold own f.
|
|
291 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
connect [us/canada] f.
|
|
292 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
play f.
|
|
293 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak |
fly f.
|
|
294 |
Konuşma Dili |
son derece başarılı (film/tiyatro oyunu/performans) |
boffo s.
|
|
295 |
Konuşma Dili |
bir alandan başka bir alana geçip ikisinde de başarılı olan |
crossover s.
|
|
296 |
Konuşma Dili |
başarılı bir noktada |
on a high s.
|
|
297 |
Konuşma Dili |
yüksek baskı altında başarılı olan |
clutch s.
|
|
298 |
Konuşma Dili |
aşkta başarılı |
lucky in love s.
|
|
299 |
Konuşma Dili |
giderek başarılı olmuş |
up, up, and away s.
|
|
300 |
Konuşma Dili |
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır |
behind every successful man there is a woman expr.
|
|
301 |
Konuşma Dili |
birinin en başarılı döneminde |
in somebody’s day/time expr.
|
|
302 |
Konuşma Dili |
başarılı oldu mu? |
any luck? expr.
|
|
303 |
Konuşma Dili |
giderek başarılı olan |
on the up and up expr.
|
|
304 |
Konuşma Dili |
(biri) hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(one) (has) never had it so good expr.
|
|
305 |
Konuşma Dili |
hiç bu kadar başarılı, muvaffak olmamıştı |
(have) never had it so good expr.
|
|
306 |
Konuşma Dili |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for losing expr.
|
|
307 |
Konuşma Dili |
(biri) bir türlü başarılı olamıyor/başaramıyor |
(one) can't win for trying expr.
|
|
308 |
Konuşma Dili |
her zaman başarılı olamazsın |
(you) can't win them all expr.
|
|
309 |
Konuşma Dili |
her zaman kazanacaksın/başarılı olacaksın diye bir şey yok |
(you) can't win them all expr.
|
|
310 |
Konuşma Dili |
başarılı olmak da var başarısız olmak da |
(you) win a few, (you) lose a few expr.
|
|
311 |
Konuşma Dili |
her zaman başarılı olamamak |
can't win em all expr.
|
|
312 |
Konuşma Dili |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win them all expr.
|
|
313 |
Konuşma Dili |
her zaman başarılı olunmaz |
can't win 'em all expr.
|
|
314 |
Konuşma Dili |
başarılı olmadı |
dnq (did not qualify) expr.
|
|
315 |
Konuşma Dili |
çok başarılı sayılmazsın |
don't quit the day job expr.
|
|
316 |
Konuşma Dili |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party is over expr.
|
|
317 |
Konuşma Dili |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party is over expr.
|
|
318 |
Konuşma Dili |
güzel/iyi/başarılı zamanlar sona erdi |
the party's over expr.
|
|
319 |
Konuşma Dili |
coşkulu/başarılı günler sona erdi |
the party's over expr.
|
|
320 |
Konuşma Dili |
başarılı olsa da olmasa da |
win or lose expr.
|
|
321 |
Konuşma Dili |
çok başarılı |
world at (one's) feet expr.
|
|
322 |
Konuşma Dili |
her zaman başarılı olamazsın |
wsls (win some, lose some) expr.
|
|
323 |
Konuşma Dili |
başarılı bir şekilde (yaptı/yaptılar) |
(he/she/they) ate expr.
|
|
Idioms |
|
324 |
Deyim |
içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği |
the midas touch i.
|
|
325 |
Deyim |
başarılı olacağı kesin olan |
good bet i.
|
|
326 |
Deyim |
son derece yetenekli/kabiliyetli/nüfuzlu ve başarılı kişi/grup ya da işletme |
big hitter i.
|
|
327 |
Deyim |
önemli/başarılı/nüfuzlu kimse |
big white chief i.
|
|
328 |
Deyim |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
big-time operator i.
|
|
329 |
Deyim |
bir iş kolunda çok başarılı olan/önde gelen ve nüfuzlu kişi/şirket ya da kuruluş |
bto (big time operator) i.
|
|
330 |
Deyim |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a better bet i.
|
|
331 |
Deyim |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
better bet i.
|
|
332 |
Deyim |
(daha) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
a safer bet i.
|
|
333 |
Deyim |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
safest bet i.
|
|
334 |
Deyim |
(en) başarılı/iyi/uygun olacağı kesin olan şey |
best bet i.
|
|
335 |
Deyim |
beklenen kadar başarılı olmayan müessese |
problem child i.
|
|
336 |
Deyim |
birçok alanda başarılı olan kadın |
a woman for all seasons i.
|
|
337 |
Deyim |
başarılı bir çalışma/eser |
a bang up job i.
|
|
338 |
Deyim |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the castle (brit) i.
|
|
339 |
Deyim |
bir gruptaki en güçlü ya da en başarılı kişi |
king of the hill (us) i.
|
|
340 |
Deyim |
her alanda başarılı |
an all-rounder i.
|
|
341 |
Deyim |
her alanda başarılı kimse |
an all-rounder i.
|
|
342 |
Deyim |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flier i.
|
|
343 |
Deyim |
işinde başarılı olup hızla yükselen/zengin olan kimse |
a high-flyer i.
|
|
344 |
Deyim |
kişinin hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
one's finest hour i.
|
|
345 |
Deyim |
ilk başarılı darbe |
first blood i.
|
|
346 |
Deyim |
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz |
tinhorn gambler i.
|
|
347 |
Deyim |
birçok alanda başarılı olan kimse |
a man for all seasons i.
|
|
348 |
Deyim |
eskiden başarılı olup artık başarılı olmayan kurum vb. |
fallen angel i.
|
|
349 |
Deyim |
elini attığı her şeyde başarılı olma yeteneği |
golden touch i.
|
|
350 |
Deyim |
başarılı gelişme/ilerleme |
inroad i.
|
|
351 |
Deyim |
akademik hayatında başarılı kimse |
pencil neck i.
|
|
352 |
Deyim |
her alanda başarılı kimse |
an admirable crichton i.
|
|
353 |
Deyim |
her türlü girişiminde başarılı olan kimse |
an admirable crichton i.
|
|
354 |
Deyim |
neye elini atsa başaran/başarılı olan kimse |
an admirable crichton i.
|
|
355 |
Deyim |
bir alanda deneyimli ve başarılı kimse |
elder statesman i.
|
|
356 |
Deyim |
başarılı kimse |
a class act i.
|
|
357 |
Deyim |
başarılı bir iş hayatı |
a good innings [uk/australia] i.
|
|
358 |
Deyim |
başarılı/şanslı/talihli bir dönem |
a hot hand i.
|
|
359 |
Deyim |
başarılı/şanslı/talihli bir süreç |
a hot hand i.
|
|
360 |
Deyim |
başarılı olması çok zor ama denemeye değer bir hamle |
a long shot i.
|
|
361 |
Deyim |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
a one-trick pony [us] i.
|
|
362 |
Deyim |
tek bir alanda uzman/başarılı olan kimse, grup, şey |
one-trick horse [us] i.
|
|
363 |
Deyim |
insanları yönetme konusunda başarılı kimse |
a smooth operator i.
|
|
364 |
Deyim |
istediğini yaptırma konusunda başarılı kimse |
a smooth operator i.
|
|
365 |
Deyim |
insanları zekice manipüle ederek/yönlendirerek/ikna ederek başarılı olan kimse |
a smooth operator i.
|
|
366 |
Deyim |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whizz-kid i.
|
|
367 |
Deyim |
genç yaşta çok başarılı kimse |
a whiz-kid i.
|
|
368 |
Deyim |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace i.
|
|
369 |
Deyim |
(bir şeyde) çok başarılı kimse |
an ace i.
|
|
370 |
Deyim |
bir şeye popüler/başarılı olunca katılan kimse |
bandwagon fan i.
|
|
371 |
Deyim |
bir şeyi popüler/başarılı olunca destekleyen kimse |
bandwagon fan i.
|
|
372 |
Deyim |
başarılı olay/etkinlik |
barnburner i.
|
|
373 |
Deyim |
başarılı davranış/hareket |
class act i.
|
|
374 |
Deyim |
seçimde başarılı olmak için saflarını birleştiren iki veya daha fazla siyasetçi |
dream ticket i.
|
|
375 |
Deyim |
bir gecede başarılı olmuş kimse |
overnight success i.
|
|
376 |
Deyim |
geceden sabaha ünlü/başarılı olmuş kişi |
overnight success i.
|
|
377 |
Deyim |
başarılı kimse |
the crest of a wave i.
|
|
378 |
Deyim |
başarılı bir seviyeye gelmiş kimse |
the crest of a wave i.
|
|
379 |
Deyim |
bir şeyin en iyi/başarılı dönemi |
the golden age of something i.
|
|
380 |
Deyim |
hayatında en mutlu/başarılı olduğu zaman/dönem |
your finest hour i.
|
|
381 |
Deyim |
erkenden başarılı olup önemli bir sonuç getirmeyen kariyer |
flash in the pan i.
|
|
382 |
Deyim |
yarı yarıya başarılı olmak |
bat five hundred f.
|
|
383 |
Deyim |
çok başarılı/karlı olmak |
be a roaring success f.
|
|
384 |
Deyim |
herhangi bir hilede başarılı olmak |
come it f.
|
|
385 |
Deyim |
kendi çabalarıyla başarılı olmak |
make one's way f.
|
|
386 |
Deyim |
(bilardoda) başarılı vuruş yapmak |
mark a point f.
|
|
387 |
Deyim |
başarılı olmak |
come off with flying colors f.
|
|
388 |
Deyim |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over (something) f.
|
|
389 |
Deyim |
bir şeyi daha az keyifli/başarılı ya da önemli hale getirmek |
throw a wet blanket over something f.
|
|
390 |
Deyim |
(birinden) bin kat daha/bin kez daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man/woman that (someone) is f.
|
|
391 |
Deyim |
(birinden) bin kat daha (iyi, güçlü, başarılı) olmak |
be twice the man or woman that someone is f.
|
|
392 |
Deyim |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
hit below (one's) weight f.
|
|
393 |
Deyim |
kendisinden beklendiği kadar başarılı olamamak |
punch below (one's) weight f.
|
|
394 |
Deyim |
(bir şeyde birinden) daha başarılı olmak |
make a better fist of (something) f.
|
|
395 |
Deyim |
başarılı olmak |
do well for yourself f.
|
|
396 |
Deyim |
başarılı olmak |
come off with flying colors f.
|
|
397 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
come off with flying colors f.
|
|
398 |
Deyim |
başarılı olmak |
come through with flying colors f.
|
|
399 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
come through with flying colors f.
|
|
400 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
come to (one's) kingdom f.
|
|
401 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
come into (one's) kingdom f.
|
|
402 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
come into (or to) your kingdom f.
|
|
403 |
Deyim |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) boat to come in f.
|
|
404 |
Deyim |
başarılı olmayı beklemek/ummak |
wait for (one's) ship to come in f.
|
|
405 |
Deyim |
önceye daha başarılı olmak |
get on in the company f.
|
|
406 |
Deyim |
belli bir faaliyette başarılı olmak |
cook on the front burner f.
|
|
407 |
Deyim |
başarılı olmak |
be on the up-and-up f.
|
|
408 |
Deyim |
başarılı oyun çıkartmak |
bring the house down f.
|
|
409 |
Deyim |
başarılı çıkış yapmak |
get off the ground f.
|
|
410 |
Deyim |
başarılı sonuca ulaşmak |
bear fruit f.
|
|
411 |
Deyim |
başarılı olmak |
make something of yourself f.
|
|
412 |
Deyim |
beklentilerin ötesinde başarılı olmak |
pull through with flying colors f.
|
|
413 |
Deyim |
başarılı olmak |
go places f.
|
|
414 |
Deyim |
başarılı olmak |
have a good run f.
|
|
415 |
Deyim |
başarılı olmak |
make something of your life f.
|
|
416 |
Deyim |
başarılı performans göstermek |
bring the house down f.
|
|
417 |
Deyim |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
turn up trumps f.
|
|
418 |
Deyim |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
come up trumps f.
|
|
419 |
Deyim |
başarılı olmak |
hit a home run f.
|
|
420 |
Deyim |
başarılı olmak |
make the grade f.
|
|
421 |
Deyim |
başarılı olmak |
make it good f.
|
|
422 |
Deyim |
başarılı olmak |
make the big time f.
|
|
423 |
Deyim |
başarılı bir iş hayatı geçirmek |
have had a good innings f.
|
|
424 |
Deyim |
başarılı olmak |
have a great run f.
|
|
425 |
Deyim |
bir şeyde başarılı olmak |
bring home the bacon f.
|
|
426 |
Deyim |
başarılı bir girişime/işe dahil olmak |
get in on the act f.
|
|
427 |
Deyim |
başarılı olmak |
pay off f.
|
|
428 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
make it to the top f.
|
|
429 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
be riding high f.
|
|
430 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
have the world at one’s feet f.
|
|
431 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
go a bomb f.
|
|
432 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
be batting a thousand f.
|
|
433 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
be on a tear f.
|
|
434 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
make it to the top f.
|
|
435 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
ride high f.
|
|
436 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
go great guns f.
|
|
437 |
Deyim |
çok mutlu/başarılı/güzel olmak |
be in all somebody's glory f.
|
|
438 |
Deyim |
çok başarılı bir dönem yaşamak |
be on the crest of a wave f.
|
|
439 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
go like a bomb f.
|
|
440 |
Deyim |
diğerlerinden daha başarılı olmak |
come out smelling like a rose f.
|
|
441 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
bat a thousand f.
|
|
442 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
be flying high f.
|
|
443 |
Deyim |
hayatta başarılı olmak |
get on in the world f.
|
|
444 |
Deyim |
gençliği/dinamizmi/hayatının başarılı/güçlü dönemi geride kalmış olmak |
past someone's prime f.
|
|
445 |
Deyim |
hayatta başarılı olmak |
rise in the world f.
|
|
446 |
Deyim |
iyi/olumlu/başarılı göstermek |
make someone look good f.
|
|
447 |
Deyim |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail with a downhill drag f.
|
|
448 |
Deyim |
öğretmen olarak başarılı olmak |
make good as a teacher f.
|
|
449 |
Deyim |
mutlu ve başarılı bir konumda olmak |
has the world by the tail f.
|
|
450 |
Deyim |
satış/güç/oy elde ederek başarılı olmaya başlamak |
make inroads on f.
|
|
451 |
Deyim |
tam anlamıyla başarılı olmak |
hit the bull's eye f.
|
|
452 |
Deyim |
(yarışma) başarılı olmak |
carry the day f.
|
|
453 |
Deyim |
(başarılı bir aktivitenin) en başarılısı veya başarısızı olmak |
take the cake f.
|
|
454 |
Deyim |
(sporda vb) olağanüstü başarılı olmak |
excel at f.
|
|
455 |
Deyim |
(hayatta) (kendi başına) başarılı olmak/başarmak |
make one's way in the world f.
|
|
456 |
Deyim |
(yarışma) başarılı olmak |
win the day f.
|
|
457 |
Deyim |
(çok) başarılı olmak |
somebody will go a long way f.
|
|
458 |
Deyim |
çok başarılı olup, halkın ilgisine mazhar olmak |
create a splash f.
|
|
459 |
Deyim |
en parlak/başarılı döneminde bir engelle karşılaşmak |
cut (one) down in (one's) prime f.
|
|
460 |
Deyim |
en parlak/başarılı dönemi yarıda kalmak |
cut (one) down in (one's) prime f.
|
|
461 |
Deyim |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone off in their prime f.
|
|
462 |
Deyim |
birinin en parlak/başarılı dönemini birden yarıda kesmek |
cut someone down in their prime f.
|
|
463 |
Deyim |
başarılı olup çok para kazanmak |
make a packet f.
|
|
464 |
Deyim |
meşhur/başarılı olma hayalleri kurmak |
have stardust in (one's) eyes f.
|
|
465 |
Deyim |
ünlülere/başarılı kişilere özenmek |
have stardust in (one's) eyes f.
|
|
466 |
Deyim |
(bir şeyi) başarılı bir noktada bırakmak/bitirmek |
finish (something) on a high note f.
|
|
467 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) daha başarılı bir konuma gelmek |
pull in front (of someone or something) f.
|
|
468 |
Deyim |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn (one's) corn [uk] f.
|
|
469 |
Deyim |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn your corn [uk] f.
|
|
470 |
Deyim |
her işinde başarılı olmak |
bat a thousand f.
|
|
471 |
Deyim |
girdiği işlerin yarısında başarılı olmak |
bat five hundred [us] f.
|
|
472 |
Deyim |
başarılı bir şekilde ilerlemek |
go gangbusters [us] f.
|
|
473 |
Deyim |
daha başarılı olmak |
go up in the world f.
|
|
474 |
Deyim |
daha çok başarılı olmak |
come up in the world f.
|
|
475 |
Deyim |
daha az başarılı olmak |
go down in the world f.
|
|
476 |
Deyim |
kuralları başkalarının başarılı olmasına engel olacak şekilde değiştirmek |
move the goal line [uk] f.
|
|
477 |
Deyim |
başarılı olmak |
have it going on f.
|
|
478 |
Deyim |
elini attığı her işte başarılı olma yeteneği olmak |
have (the) golden touch f.
|
|
479 |
Deyim |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove f.
|
|
480 |
Deyim |
başarılı bir dönemde olmak |
be in the groove f.
|
|
481 |
Deyim |
başarılı bir dönemde olmak |
be in a groove f.
|
|
482 |
Deyim |
gittikçe başarılı olmak |
make ground f.
|
|
483 |
Deyim |
bir alanda başarılı/ünlü olmak |
take the high ground f.
|
|
484 |
Deyim |
hayatta daha başarılı olmak |
have one's act together f.
|
|
485 |
Deyim |
hayatta başarılı olmanın sırrını bulmak |
have the right idea f.
|
|
486 |
Deyim |
artık başarılı biri olmamak |
have passed your sell-by date [uk] f.
|
|
487 |
Deyim |
(bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak |
leave (something) on a high note f.
|
|
488 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
take home the bacon f.
|
|
489 |
Deyim |
başarılı olma şansına sahip |
into the reckoning f.
|
|
490 |
Deyim |
bir şeyde başarılı olmak |
make inroads into something f.
|
|
491 |
Deyim |
bir şeyi başlatmakta başarılı olmak |
make inroads into something f.
|
|
492 |
Deyim |
başarılı olmak |
make inroads into f.
|
|
493 |
Deyim |
ünlü ve başarılı olmak |
make it f.
|
|
494 |
Deyim |
kendinden daha başarılı, zeki ve güzel olduğu düşünülen biriyle |
hit above (one's) weight f.
|
|
495 |
Deyim |
başkasının başarılı girişimine dahil olmak |
be in on the act f.
|
|
496 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
not look back f.
|
|
497 |
Deyim |
çok başarılı olmak |
never look back f.
|
|
498 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) zararına olacak şekilde başarılı olmak |
gain ground on (someone or something) f.
|
|
499 |
Deyim |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak ilerleyip başarılı olma şansını artırmaya çalışmak |
play the percentages f.
|
|
500 |
Deyim |
eski istatistiklere/deneyimlere bakarak hareket edip başarılı olma şansını yükseltmeye çalışmak |
play the percentages f.
|
|