bir ölçüde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir ölçüde



"bir ölçüde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir ölçüde partly zf.
bir ölçüde to some extent zf.
bir ölçüde partially zf.
bir ölçüde to a certain extent zf.
bir ölçüde something zf.
Phrases
bir ölçüde a bit of a/an expr.

"bir ölçüde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 79 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il state i.
bir şeyin yapılma veya düşünülme şeklini önemli ölçüde değiştiren şey game-changer i.
geniş ölçüde antitez, karşıtlık, çelişki, oksimoron ve paradoks kullanımına dayanan yenilikçi bir edebiyat, sanat ve felsefe hareketi paradoxism i.
tarafların niyetlerini kanunla örtüştüğü ölçüde azami dikkate alan bir yazılı belge yorumlama prensibi cypress i.
biyografileri büyük ölçüde izlenemeyen bir grup insanın ortak özelliklerinin araştırılması prosopography i.
belirli bir ölçüde olmak measure f.
belirli bir ölçüde paylaşmak go f.
belirli bir ölçüde katılmak go f.
bir hecenin uzun, diğer dört hecenin uzun tutulduğu metrik ölçüde yazmak paean f.
belli bir ölçüde bulanık dimmish s.
(stil veya nitelik) belirli bir ölçüde low-key s.
büyük bir ölçüde largely zf.
belirli bir ölçüde in a way zf.
ekstrem bir ölçüde insatiably zf.
belirli bir ölçüde strictly zf.
Phrasals
(bir şeyi belli bir ölçüde) kısaltmak condense (something) into (something) f.
(bir şeyi belli bir ölçüde) sadeleştirmek condense (something) into (something) f.
(bir şeyi belli bir ölçüde) sıkıştırmak condense (something) into (something) f.
(bir şeyi belli bir ölçüde) kısaltmak condense (something) to (something) f.
(bir şeyi belli bir ölçüde) sadeleştirmek condense (something) to (something) f.
(bir şeyi belli bir ölçüde) sıkıştırmak condense (something) to (something) f.
belli bir ölçüde kısaltmak condense to f.
belli bir ölçüde sadeleştirmek condense to f.
belli bir ölçüde sıkıştırmak condense to f.
bir şeye/bir şey yapmaya varacak ölçüde to the point of something/of doing something expr.
Phrases
bir ölçüde hava yüzünden partly because of the weather expr.
böylesine bir ölçüde to such an extent expr.
böyle bir ölçüde to such an extent expr.
Colloquial
kullanıcının annesinin bir bilgisayarı veya yazılımı ne ölçüde kullanabileceğine bakılarak kullanıcı dostu olup olmadığını ölçen bir test mom test [us] i.
büyük ölçüde (bir şey) all too (something) expr.
büyük ölçüde (bir şey) all too (something) expr.
önemli ölçüde (bir şey) quite a (something) expr.
Idioms
(bir şeyi) büyük ölçüde azaltmak pare (something) to the bone f.
(bir şeyi) önemli ölçüde yıkmak rip the heart out of (something) f.
bir şeyi önemli ölçüde yıkmak rip/tear the heart out of something f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlığa kavuşturmak throw a lot of light on (something) f.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde ışık tutmak throw a lot of light on (something) f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde aydınlatmak throw a lot of light on (something) f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklamak throw a lot of light on (something) f.
(bir şeyi/konuyu) büyük ölçüde açıklığa kavuşturmak throw a lot of light on (something) f.
(bir şeye/konuya) büyük ölçüde açıklık getirmek/kazandırmak throw a lot of light on (something) f.
bir eşiği/sınırı kolaylıkla ve büyük ölçüde geçmek blow past (something) f.
büyük ölçüde bir şey yapmak do something in a big way f.
küçük ölçüde bir şey yapmak do something in a small way f.
(bir şeyin) fiyatını büyük ölçüde artırmak place a premium on (something) f.
(bir şeyi) önemli ölçüde azaltmak take a bite out of (something) f.
(bir şeyi) önemli ölçüde bitirmek take a bite out of (something) f.
(bir şeyi) önemli ölçüde küçültmek take a chainsaw to (something) f.
(bir şeyi) önemli ölçüde azaltmak take a chainsaw to (something) f.
(bir şeyi) önemli ölçüde kesmek take a chainsaw to (something) f.
Trade/Economic
firmanın ürettiği yeni ürün çeşidinin bir ölçüde mevcut ürünlerinin satışının veya piyasa payının yerini alması durumu cannibalisation i.
firmanın ürettiği yeni ürün çeşidinin bir ölçüde mevcut ürünlerinin satışının veya piyasa payının yerini alması durumu cannibalization i.
Law
tarafların niyetlerini kanunla örtüştüğü ölçüde azami dikkate alan bir yazılı belge yorumlama prensibi cypres i.
bir tarafı büyük ölçüde kısıtlarken diğer tarafı serbest bırakan bir sözleşme contract of adhesion i.
Politics
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı freedomites i.
(büyük ölçüde britanya kolumbiyası'nda) terör destekçisi bir doukhobor tarikatı sons of freedom i.
Industry
bir endüstride belli ölçüde yer alan semi-industrial s.
bir endüstriye belli ölçüde dahil olan semi-industrial s.
Marine
bir teknenin tam hızla ilerlerken gövdesinin ön kısmının su yüzeyiyle teması kesilecek ölçüde kalkma plane i.
Medical
taranmayan saçların düzeltilemeyecek ölçüde karışarak keçeleştiği tıbbi bir sorun polish plait i.
bir yiyeceği anormal ölçüde aşerme sitomania i.
Pathology
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk ankyloglossia i.
dilin altındaki mukoza zarının hareketi sınırlayacak ölçüde kısa olması sonucu olan doğuştan bir bozukluk tongue tie i.
Chemistry
yüksek ölçüde çözünür aşındırıcı bir gaz hydrogen fluoride i.
Biology
kalitatif bir özelliğin dışavurumunu büyük ölçüde etkileyen gen oligogene i.
belirli bir ölçüde besin maddesi tüketen bitki feeder i.
Botanic
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda olan hypolithic s.
kayaların altında veya alt yüzeyinde bulunup büyük ölçüde ışıksız bir ortamda yaşayan hypolithic s.
Literature
sözcük grupları arasında ses uyumu sağlamak için sözcüklerin belirli bir ölçüde derlenmesi rhythm i.
dörtlü ölçüde oluşturulan bir kıta long meter i.
dörtlü ölçüde oluşturulan bir kıta long metre i.
bir hecenin uzun, diğer üç hecenin kısa tutulduğu metrik ölçüde yazılmış mısra paean i.
Linguistics
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil volapük i.
büyük ölçüde ingilizceye dayalı yapay bir uluslararası dil volapuk i.
Geology
büyük ölçüde zirkonyum dioksit içeren, zirkonyum kaynağı bir mineral baddeleyite i.
Military
askeri bir operasyonun yapılmasını birtakım yöntemsel kısıtlamaların uygulanmasını gerektirecek ölçüde engelleyen hava şartları marginal weather i.
Archaic
belli bir ölçüde bulanık dimish s.
Ornithology
kuzey amerika'daki bataklık ve kıyılarda bulunan büyük ölçüde gri renkli bir kuş turkeyback (tringa melanoleuca) i.
Slang
bireyin geleceğini önemli ölçüde etkileyecek bir karar career limiting move i.