Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bir noktada
"bir noktada"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
bir noktada
at one point
zf.
2
Genel
bir noktada
along
zf.
Phrases
3
İfadeler
bir noktada
somewhere along/down the line
expr.
"bir noktada"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 118 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
dikkati bir noktada toplama
concentration
i.
2
Genel
bir noktada birleşme
convergence
i.
3
Genel
yol üzerinde bir ara noktada konaklamaya ve başka tarifelerle birleştirilmeye imkan tanımayan tarife
point-to-point air fare
i.
4
Genel
bir noktada toplanma
concentration
i.
5
Genel
belirli bir noktada yoğunlaşan hareketli etkinlik
feeding frenzy
i.
6
Genel
ışınların bir noktada birleşmesi
corradiation
i.
7
Genel
bir noktada buluşmak
get on the same page
f.
8
Genel
bir noktada birleşmek
converge
f.
9
Genel
dikkati bir noktada toplamak
concentrate
f.
10
Genel
düşünceyi bir noktada toplamak
concentrate
f.
11
Genel
bir noktada toplamak
focus on
f.
12
Genel
bir noktada toplamak
focus
f.
13
Genel
bir noktada birleşmek
converge on
f.
14
Genel
gücü bir noktada toplamak
concentrate
f.
15
Genel
bir noktada bağlamak
conflate
f.
16
Genel
ortak bir noktada buluşmak
meet in the middle
f.
17
Genel
ortak bir noktada anlaşmak
meet in the middle
f.
18
Genel
ortak bir noktada buluşmak
find a middle ground
f.
19
Genel
ortak bir noktada anlaşmak
find a middle ground
f.
20
Genel
bir noktada toplanmak
concentrate
f.
21
Genel
havada belli bir noktada durmak
hover
f.
22
Genel
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak
converge on
f.
23
Genel
bir noktada odaklamak
concenter
f.
24
Genel
bir noktada birleştirmek
concenter
f.
25
Genel
bir noktada toplanmak
concentre
f.
26
Genel
bir noktada birleşmek
concur [obsolete]
f.
27
Genel
bir noktada birleşmek
corner
f.
28
Genel
bir noktada birleşmek
corradiate
f.
29
Genel
tehlikeli bir noktada olmayan
noncritical
s.
30
Genel
bir noktada birleşmeyen
nonconvergent
s.
31
Genel
her bir noktada gerçekleşen
pointwise
s.
32
Genel
bir noktada birleşen
convergent
s.
33
Genel
fiyatı bir noktada sabitlenen
pegged
s.
34
Genel
belli bir noktada
at some point
zf.
35
Genel
bir noktada toplanmadan
diffusely
zf.
Phrasals
36
Öbek Fiiller
bir noktada birleşmek
converge in upon (someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
bir noktada bir araya gelmek
converge in upon (someone or something)
f.
38
Öbek Fiiller
(bir şeyle) bir noktada birleşmek
tail into (something)
f.
39
Öbek Fiiller
(birilerini) bir noktada/konuda buluşturmak
bring (someone) together
f.
40
Öbek Fiiller
(birilerini) bir noktada/konuda birleştirmek
bring (someone) together
f.
41
Öbek Fiiller
birilerini/bir şeyleri bir noktada birleştirmek
concentrate someone or something at something
f.
42
Öbek Fiiller
(bir noktada) birleştirmek
concentrate at (some place)
f.
43
Öbek Fiiller
(bir noktada) birleşmek
concentrate at (some place)
f.
44
Öbek Fiiller
(bir noktada) toplanmak
converge upon (someone or something)
f.
45
Öbek Fiiller
bir noktada birleşmek
converge upon (someone or something)
f.
46
Öbek Fiiller
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak
converge upon (someone or something)
f.
47
Öbek Fiiller
(bir noktada) toplanmak
converge on (someone or something)
f.
48
Öbek Fiiller
bir noktada birleşmek
converge on (someone or something)
f.
49
Öbek Fiiller
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak
converge on (someone or something)
f.
Proverb
50
Atasözü
en sakin insan bile bir noktada sinirlenir
even a worm will turn
Colloquial
51
Konuşma Dili
başarılı bir noktada
on a high
s.
52
Konuşma Dili
etkileyici bir noktada
on a high
s.
53
Konuşma Dili
kritik bir noktada
in the firing line
expr.
Idioms
54
Deyim
(bir noktada) takılmak/takılıp kalmak
be stuck on
f.
55
Deyim
düşünceyi/zihni bir noktada toplamak
concentrate the mind
f.
56
Deyim
ortak bir noktada anlaşmak
find a middle ground
f.
57
Deyim
(bir şeyi) başarılı bir noktada bırakmak/bitirmek
finish (something) on a high note
f.
58
Deyim
(bir şeyi) en yüksek noktada bırakmak/bitirmek
finish (something) on a high note
f.
59
Deyim
(bir şeyi) en başarılı noktada bırakmak
leave (something) on a high note
f.
60
Deyim
manevra yapması zor bir noktada/yerde dönmek
turn on a sixpence [uk]
f.
61
Deyim
bir noktada çakılı kalmış
glued/rooted to the spot
s.
62
Deyim
manevra yapması zor bir noktada
on a sixpence [uk]
expr.
63
Deyim
en sakin insan bile bir noktada sinirlenir
a worm will turn
expr.
64
Deyim
kritik bir noktada
at a crossroads
expr.
65
Deyim
ileri gitmenin/gelişmenin mümkün olmadığı bir noktada
at a dead end
expr.
66
Deyim
kritik bir noktada
at the crossroads
expr.
67
Deyim
herkes bir gün/bir noktada başarıya ulaşır
every dog has his/her day
expr.
68
Deyim
herkes bir gün/bir noktada başarıya ulaşır
every dog has his/its day
expr.
69
Deyim
herkes bir gün/bir noktada başarıya ulaşır
every dog will have his day
expr.
70
Deyim
herkesin bir noktada şansı dönecektir
every dog will have his day
expr.
71
Deyim
herkes bir gün/bir noktada başarıya ulaşır
every dog will have his/her day
expr.
72
Deyim
herkesin bir noktada şansı dönecektir
every dog will have his/her day
expr.
73
Deyim
herkes bir gün/bir noktada başarıya ulaşır
every dog will have its day
expr.
74
Deyim
herkesin bir noktada şansı dönecektir
every dog will have its day
expr.
Speaking
75
Konuşma
o noktada bunda bir şeyler olduğunu düşünmeye başladık
at that point we started to think there may be something in this
expr.
Trade/Economic
76
Ticaret/Ekonomi
bu doğruluk şartına bir veya birden fazla noktada uyulmamış olması
failure or failures to be so true and correct
i.
Technical
77
Teknik
rastgele bir düzlem ile üç noktada kesişen kübik uzay eğrisi
twisted cubic
i.
78
Teknik
bir noktada kesişen kuvvetler
concurrent forces
i.
79
Teknik
bir ucunda kütük, diğer ucunda buhar silindiri ve orta noktada bağlama kolu bulunan buhar makinesi
grasshopper engine
i.
80
Teknik
bir noktada toplamak
nodalize
f.
81
Teknik
bir noktada toplamak
nodalise
f.
82
Teknik
havada belli bir noktada durmak
hover
f.
83
Teknik
tanımlanabilen tek bir noktada yer almayan
nonpoint
s.
84
Teknik
bir noktada birleşen
convergent
s.
Computer
85
Bilgisayar
bilgisayar oyunlarında oyunun büyük bir kısmı boyunca aynı noktada kalıp oradan geçen diğer oyuncuları vuran oyuncu
camper
i.
86
Bilgisayar
herhangi bir noktada bırakılarak geri dönülebilen bilgisayar programı bölümü
co-routine
i.
Mechanic
87
Mekanik
sabit bir noktada çalışan dişli türü
fixed expansion gear
i.
Architecture
88
Mimarlık
bir noktada birleşen iki simetrik çift eğriden oluşan bir kemer
ogee
i.
89
Mimarlık
zirvedeki bir noktada birleşen iki ters s biçiminden oluşan bir dış hattı olan
ogee
s.
Construction
90
İnşaat
belirli bir noktada gerçekleşen eğim derecesini temsil eden birim
degree-day
i.
Medical
91
Medikal
belirli bir noktada sıvı birikmesine neden olmak
draw
f.
Psychology
92
Psikoloji
dikkati bir noktada toplayamama
distractibility
i.
Pathology
93
Patoloji
vücutta uyarılan bölge harici başka bir noktada hissedilen duyu
allocheiria
i.
94
Patoloji
vücutta uyarılan bölge harici başka bir noktada hissedilen duyu
allochiria
i.
Optics
95
Optik
bir noktada birleşen (ışık ışınları)
focused
s.
96
Optik
bir noktada birleşen (ışık ışınları)
focussed
s.
Math
97
Matematik
bir noktada tek bir türevi bulunan (fonksiyon)
monogenic
s.
98
Matematik
(fonksiyon) bir noktada sonsuz sayıda türevi olan
polygenic
s.
Geometry
99
Geometri
belirli bir dış noktada bir nesne tarafından oluşturulan açı
subtended angle
i.
100
Geometri
bir çemberin başka bir çember etrafında döndüğü sabit bir noktada oluşan geometrik eğri
epitrochoid
i.
101
Geometri
bir noktada birleşen ortogonal üç düzlemin etrafındaki tüm üç boyutlu alanı böldüğü sekiz bölgeden her biri
octant
i.
Physics
102
Fizik
alandaki belirli bir noktada elektrik veya manyetik alan tarafından uygulanan kuvvetlerin vektörel toplamı
field intensity
i.
Biology
103
Biyoloji
belirli bir noktada tutunan fagosit
fixed phagocyte
i.
Astronomy
104
Gökbilim
çok uzak bir noktada bulunması nedeniyle hareketinin hassas gözlemler sonucu hesaplanabildiği bir yıldız türü
fixed star
i.
Linguistics
105
Dilbilim
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz
plosive speech sound
i.
106
Dilbilim
hava akışını bir noktada durdurup birden bırakarak çıkarılan ünsüz
stop consonant
i.
Geography
107
Coğrafya
dünya yüzeyindeki belirli bir noktada olan
topocentric
s.
Geology
108
Jeoloji
(dağ sıraları veya jeolojik katmanlarda) bir noktada kümelenme
syntaxis
i.
Military
109
Askeri
muharebe gücünün bir noktada toplanması
mass
i.
110
Askeri
dağıtılmak üzere belirli bir noktada toplanan mühimmat
dump
i.
111
Askeri
belirli bir noktada uzun süreli hizmet sunan sağlık kuruluşu
fixed medical treatment facility
i.
Basketball
112
Basketbol
potadan uzak bir noktada iki el ile yapılan atış
set
i.
Music
113
Müzik
belirli birkaç noktada kullanılan bir dizi org düğmesi
combination
i.
114
Müzik
rezonatör bir enstrümanın tel titreşimlerini köprüden rezonatör konisine birden fazla noktada ileten parçası
spider
i.
115
Müzik
parça esnasında bir noktada önceki melodiyi tekrarlamak
recapitulate
f.
Photography
116
Fotoğrafçılık
fotografik ortamda ışığın bir noktada birleşmesi
focus
i.
117
Fotoğrafçılık
belirli bir tür lens ile ışık huzmesini tek bir noktada birleştiren
amacratic
s.
118
Fotoğrafçılık
belirli bir tür lens ile ışık huzmesini tek bir noktada birleştiren
amasthenic
s.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bir noktada
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy