Geçmiş

bir son vermek

"bir son vermek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	bir son vermek	put an end f.
British Slang
2	İngiliz Argosu	bir son vermek	put the mockers on (something) f.
3	İngiliz Argosu	bir son vermek	put the kibosh on (something) f.

"bir son vermek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 76 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	bir ilişkiye son vermek	through with someone f.
2	Genel	son vermek (bir konuşmaya)	put an end to f.
3	Genel	bir hayvanın hayatına son vermek	put an animal down f.
4	Genel	son vermek için bir şeyin üstüne gitmek	crack down on f.
5	Genel	tüm bu çılgınlığa bir son vermek	put an end to all the madness f.
6	Genel	kafaya sert bir darbeyle yaşamına son vermek	knock in the head f.
Phrasals
7	Öbek Fiiller	bir şeyi yapmaya son vermek	lay off f.
8	Öbek Fiiller	(bir şeye) geçici olarak son vermek	freeze on (doing something) f.
9	Öbek Fiiller	birini rahatsız etmeye bir son vermek	get off f.
10	Öbek Fiiller	(bir şeye) son vermek	do away with (something) f.
11	Öbek Fiiller	bir şeye son vermek	fold something up f.
12	Öbek Fiiller	(biriyle/bir şeyle) ilişkisine son vermek	get through (with someone or something) f.
Colloquial
13	Konuşma Dili	iyice rezil olmadan bir şeye son vermek	cut losses f.
14	Konuşma Dili	bir şeye son vermek	shut down f.
Idioms
15	Deyim	daha önemli bir işi için bir işe son vermek	clear the decks f.
16	Deyim	daha önemli bir işi için bir işe son vermek	clear the deck f.
17	Deyim	akşam olduğu için bir işe son vermek	call it a night f.
18	Deyim	bir şeye son vermek	pull the plug on something f.
19	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to a climax f.
20	Deyim	bir şeye son vermek	put the brakes on something f.
21	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to a close f.
22	Deyim	bir şeye son vermek	slam the brakes on f.
23	Deyim	bir rezalete son vermek	cleanse the augean stables f.
24	Deyim	bir şeye son vermek	bring something to an end f.
25	Deyim	bir şeye bir son vermek	put an end to something f.
26	Deyim	bir şeye son vermek	hit the brakes f.
27	Deyim	bir şeye son vermek	put the brakes on f.
28	Deyim	bir ihtilafa son vermek	bury the hatchet f.
29	Deyim	bir şeye son vermek	put a lid on something f.
30	Deyim	bir hayvanın acılarına son vermek amacıyla onu uyutmak	put an animal down f.
31	Deyim	bir şeye bir son vermek	put a stop to something f.
32	Deyim	iyice rezil olmadan bir şeye son vermek	cut one's losses f.
33	Deyim	son derece çetin bir mücadele vermek	fight someone or something tooth and nail f.
34	Deyim	son derece çetin bir mücadele vermek	go at it tooth and nail f.
35	Deyim	son derece çetin bir mücadele vermek	go at it hammer and tongs f.
36	Deyim	son derece çetin bir mücadele vermek	fight someone or something hammer and tongs f.
37	Deyim	(bir işe vb) son vermek	lay off f.
38	Deyim	(bir hayvanı öldürerek) acılarına son vermek	put an animal out of its misery f.
39	Deyim	(bir şey) son vermek	draw the curtain over (something) f.
40	Deyim	olumsuz bir davranışı tekrar etmeye son vermek	break the cycle f.
41	Deyim	bir şeye son vermek/bitirmek	draw stumps f.
42	Deyim	(biriyle olan bir şeye) birdenbire son vermek	give (one) running shoes f.
43	Deyim	(biriyle olan bir şeye) aniden son vermek	give (one) running shoes f.
44	Deyim	(biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek	give (one) running shoes f.
45	Deyim	(bir şeyle) ilgili son kararı vermek	pull the trigger (on something) f.
46	Deyim	(bir şeye) bir son vermek	put a stopper on (something) f.
47	Deyim	'-e bir son vermek	put a stopper on f.
48	Deyim	'-e bir son vermek	put the stopper on f.
49	Deyim	(bir şeye) son vermek	put the stopper on (something) f.
50	Deyim	(bir şey) hakkında tartışmaya/düşünmeye son vermek	put (something) to bed f.
51	Deyim	(bir şeye) bir son vermek	put a halt to (something) f.
52	Deyim	(bir şeyi) öldürerek acılarına son vermek	put (something) out of its misery f.
53	Deyim	(bir şeyi) öldürerek ıstırabına son vermek	put (something) out of its misery f.
54	Deyim	(bir şeye) son vermek	bring/ring down the curtain (on something) f.
55	Deyim	(bir şeye) son vermek	bring/ring the curtain down (on something) f.
56	Deyim	bir rezalete son vermek	clear the augean stables f.
57	Deyim	(birine/bir şeye) karşı son derece çetin bir mücadele vermek	fight (someone or something) tooth and claw f.
58	Deyim	son derece çetin bir mücadele vermek	fight hammer and tongs f.
59	Deyim	(bir şeye) son vermek	make an end of (something) f.
60	Deyim	(bir şeye) son vermek	pull the plug (on something) f.
61	Deyim	bir hayvanı acısını dindirmek/acısına son vermek için öldürmek	put something out of its misery f.
62	Deyim	bir hayvanı öldürerek ıstırabına son vermek	put something out of its misery f.
63	Deyim	(bir hayvanı) acısını dindirmek/ıstırabına son vermek için öldürmek	put (something) to sleep f.
64	Deyim	bir hayvanı acısına son vermek için öldürmek	put some creature out of its misery f.
65	Deyim	(birinin/bir şeyin) işleyişine son vermek	put the brakes on (someone or something) f.
66	Deyim	-e bir son vermek	put the mockers on [uk] f.
67	Deyim	-e bir son vermek	put the mocks on [australia] f.
68	Deyim	(bir şeye) son halini vermek	set (something) in concrete f.
69	Deyim	bir şeye son vermek	slam (on) the brake f.
70	Deyim	bir şeye son vermek	slam (on) the brakes f.
71	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the blinds on f.
72	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the curtains on f.
73	Deyim	gereğinden fazla uzamış bir şeye son vermek	draw the shades on f.
Construction
74	İnşaat	gemi kalafat ustalarının eklenti yerlerine son halini vermek için kullandıkları keskiye benzer oluklu bir alet	making-iron i.
Slang
75	Argo	(bir şeye) son vermek	kick the (something) f.
British Slang
76	İngiliz Argosu	bir şeye son vermek	sack (something) off f.