bir yandan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir yandan



"bir yandan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir yandan on the one part zf.
bir yandan on the one hand zf.
bir yandan on one hand zf.
bir yandan along zf.
Idioms
bir yandan on the other hand expr.
bir yandan ot1h (on the one hand) expr.

"bir yandan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 66 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sallanmak (bir yandan öbür yana) sway f.
General
dört bir yandan kuşatan kimse besetter i.
dört bir yandan sıkıştıran şey besetter i.
üstünden geçen kayışının yandan bağlandığı alçak topuklu, geniş ve yuvarlak burunlu bir tür kadın ayakkabısı mary jane i.
üstünden geçen kayışının yandan bağlandığı alçak topuklu, geniş ve yuvarlak burunlu bir tür kadın ayakkabısı maryjane i.
uzun kollu ve yandan yırtmaçlı, bol ve kemersiz bir ortaçağ kıyafeti dalmatica i.
tenis kortunu üç yandan çevreleyen eğimli çatılı bir koridor penthouse i.
bir yandan öbür yana geçirmek traverse f.
sallanmak (hayvanın kuyruğu bir yandan öbür yana) switch f.
bir yandan bir yana hafifçe sallanarak gitmek/ilerlemek (motorlu araç) careen f.
motorlu araç bir yandan bir yana hafifçe sallanarak ilerlemek careen down the road f.
bir yandan öbür yana uzanmak traverse f.
bir yandan öbür yana sallamak (hayvanın kuyruğu) switch f.
bir yandan öbür yana dönmek (uzanmışken/uykudayken) toss f.
bir yandan öbür yana geçmek traverse f.
bir yandan öbür yana şiddetle sallamak toss f.
dört bir yandan saldırmak beset f.
bir yandan öteki yana geçmek make f.
bir yandan öbür yana sallandırmak wintle f.
çalkalanarak veya sallanarak bir yandan öbür yana hareket etmek weave f.
aralıksız ve hareketli bir şekilde bir yandan öbür yana hareket etmek weave f.
bir yandan öbür yana gitmek run f.
bir yandan diğerine geçmek course f.
bir yandan diğerine gitmek pace f.
bir yandan öbür yana uzanamaz untraversable s.
bir yandan öbür yana hareket eden rolling s.
bir yandan öbür yana sallanan rolling s.
bir yandan öbür yana savrulan rolling s.
dört bir yandan from all quarters zf.
bir yandan öbür yana to and fro zf.
diğer bir yandan also zf.
diğer bir yandan on the other hand zf.
bir yandan ... diğer yandan on the one hand ... on the other hand zf.
bir yandan da in the meantime zf.
bir yandan da on the other hand zf.
bir yandan diğer yana from one side to the other other side zf.
bir yandan diğer yana widthwise zf.
bir yandan ... diğer yandan on one hand ... on the other hand zf.
bir yandan öbür yana through zf.
bir yandan bir yana across ed.
Phrasals
(birini veya bir şeyi) bir yandan öbür yana yuvarlamak roll about f.
bir yandan bir yana zıplamak dash across f.
bir yerde bir yandan bir yana zıplamak dash across something f.
Phrases
bir yandan ... diğer yandan… on one hand...on the other… expr.
Colloquial
dört bir yandan from far and near expr.
dört bir yandan from near and far expr.
bir yandan evet bir yandan hayır yes and no expr.
Idioms
bir yandan iyi bir yandan kötü a boon and a bane i.
dört bir yandan gelmek come from far and wide f.
dört bir yandan korunmuş armed at all points s.
dört bir yandan near and far zf.
Technical
ateşleme fitiline bağlı olup yükün tutuşmasını sağlarken bir yandan patlama dalgasını diğer yüke ileten cihaz detonating cord amplifier i.
yumuşatıp ovarak, yoğurarak veya yuvarlayarak, bir yandan da seyreltici bir madde ile karıştırarak birleştirmek (alçıyı, kili veya hapı) malax f.
ileriye hareket ederken bir yandan öbür yana yalpalamak veya sallanmak weave f.
bir yandan öbürüne traverse zf.
Automotive
başka bir araca tam yandan çarpma t-bone crash i.
ön tekerleklerin bir yandan diğerine titremesi shimmy i.
Mining
rombik bir tabana yandan eğimli clinorhombic s.
Sport
(körlingde) hareket eden yüzeyi üzerinde duramadığı için ilerlerken bir yandan diğer yana kayan taş wobbler i.
bir yandan hafif tempoda koşu yaparken, bir yandan da çevredeki çöpleri toplama plogging i.
(eskrimde) yandan yapılan bir saldırı flanconade i.
Art
(armacılık) yürüyen bir aslanın yandan görüntüsü leopard i.
Archaic
bir yandan öbür yana geçmek measure f.
bir yandan öbür yana cross zf.
bir yandan bir yana overthwart ed.
Slang
üstünden geçen kayışının yandan bağlandığı alçak topuklu, geniş ve yuvarlak burunlu bir tür kadın ayakkabısı mary j i.