bir araya getirmek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir araya getirmek



"bir araya getirmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 78 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bir araya getirmek gather f.
bir araya getirmek gather f.
General
bir araya getirmek rake together f.
bir araya getirmek concentrate f.
bir araya getirmek make up f.
bir araya getirmek amass f.
bir araya getirmek gather f.
bir araya getirmek collect f.
bir araya getirmek gather up f.
bir araya getirmek knock together f.
bir araya getirmek piece together f.
bir araya getirmek band together f.
bir araya getirmek conflate f.
bir araya getirmek agglomerate f.
bir araya getirmek congregate f.
bir araya getirmek pool f.
bir araya getirmek assemble f.
bir araya getirmek rally f.
bir araya getirmek aggregate f.
bir araya getirmek fabricate f.
bir araya getirmek raise f.
bir araya getirmek draw together f.
bir araya getirmek accoil [obsolete] f.
bir araya getirmek assemble f.
bir araya getirmek band f.
bir araya getirmek upgather [obsolete] f.
bir araya getirmek mass f.
bir araya getirmek yfere [obsolete] f.
bir araya getirmek gemote f.
bir araya getirmek clan (together) f.
bir araya getirmek conject [obsolete] f.
bir araya getirmek ingather f.
bir araya getirmek coadunate f.
bir araya getirmek coagment f.
bir araya getirmek coagulate f.
bir araya getirmek coalite f.
bir araya getirmek coarct [obsolete] f.
bir araya getirmek comingle f.
bir araya getirmek in f.
bir araya getirmek parade f.
bir araya getirmek consociate f.
bir araya getirmek constringe f.
bir araya getirmek co-une f.
bir araya getirmek contract f.
bir araya getirmek convent [obsolete] f.
bir araya getirmek converge f.
bir araya getirmek prepare f.
bir araya getirmek summon f.
bir araya getirmek summon (up) f.
bir araya getirmek synoecize f.
Phrasals
bir araya getirmek tack together f.
bir araya getirmek rake up f.
bir araya getirmek whip in f.
bir araya getirmek knock up f.
bir araya getirmek unite together f.
bir araya getirmek throw together f.
bir araya getirmek put people or things together f.
bir araya getirmek draw up f.
bir araya getirmek draw up f.
bir araya getirmek draw up f.
bir araya getirmek press something together f.
bir araya getirmek string together f.
bir araya getirmek mix into f.
bir araya getirmek pool up f.
bir araya getirmek join together f.
bir araya getirmek whomp up f.
bir araya getirmek rope together f.
bir araya getirmek scratch up f.
bir araya getirmek weld together f.
bir araya getirmek come up f.
bir araya getirmek fix together f.
bir araya getirmek pull in f.
Idioms
bir araya getirmek join (up) the dots f.
bir araya getirmek round up f.
Law
bir araya getirmek combine f.
Archaic
bir araya getirmek compel f.
bir araya getirmek inthrong f.
Slang
bir araya getirmek combobulate f.

"bir araya getirmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 182 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir araya getirmek için çağrı yapan ralling i.
(insanları, hayvanları) grup halinde bir araya getirmek herd together i.
biçimsiz parçalar halinde bir araya getirmek lump f.
bir araya getirmek (birilerini) throw together f.
iki yakasını bir araya getirmek get by f.
bir şeyin parçalarını bir araya getirmek piece something together f.
güçlükle bir araya getirmek scrape up f.
güçlükle bir araya getirmek scrape together f.
iki ucunu bir araya getirmek make ends meet f.
parçaları bir araya getirmek join parts together f.
aileyi bir araya getirmek draw the family together f.
kaynakları (derleyip) toparlamak/bir araya getirmek marshall the resources f.
yeniden bir araya getirmek reaggregate f.
yeniden bir araya getirmek recollect f.
yeniden bir araya getirmek reconstruct f.
yeniden bir araya getirmek regather f.
(giysinin kumaşını) tekrar bir araya getirmek regather [obsolete] f.
kalkandaki armaları bir araya getirmek empale f.
parti halinde bir araya getirmek batch f.
bileşenleri bir araya getirmek make f.
(ortak amaç veya duygu dolayısıyla) bir araya getirmek bond f.
(parçaları) pürüzsüz veya düzgün olması için bir araya getirmek fair f.
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek braid f.
kötü niyet ile bir araya getirmek host f.
yanlış şekilde bir araya getirmek misassemble f.
belirli bir açıda bir araya getirmek için uçlarına eğim vermek miter f.
gönyede bir araya getirmek mitre f.
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek mix f.
birleşik etkisi için bir araya getirmek mount f.
parçaları bir araya getirmek put the pieces together f.
çalışma veya vardiya yoluyla (parayı) güçlükle bir araya getirmek mucker [obsolete] f.
kitle halinde bir araya getirmek bulk f.
taşınacak yük için yeterli sayıda vagonu bir araya getirmek bunch f.
(mekanik veya elektronik parçaları) bütün olarak bir araya getirmek veya çalıştırmak gang f.
baştan savma şekilde bir araya getirmek rig f.
kenarlarını bir araya getirmek butt f.
aceleyle bir araya getirmek clamper [scotland] f.
(belirli bir gruptan, bölgeden) bir araya getirmek draw f.
ayrı topluluk olarak bir araya getirmek incanton f.
düşüncesizce alelacele bir araya getirmek paper f.
(insanları) bir araya getirmek sam [dialect] [uk] f.
kırıştırarak bir araya getirmek contract f.
güçlükle bir araya getirmek scamble [dialect] f.
azar azar bir araya getirmek scrape f.
(para) bir araya getirmek scratch f.
iki yakasını zar zor bir araya getirmek scuffle f.
Phrasals
güçlükle bir araya getirmek rake up f.
güçlükle bir araya getirmek scare up f.
toplayıp bir araya getirmek compile (something) from (something) f.
bir araya toplamak/getirmek marshal someone or something together f.
birini başka biri ile buluşturmak/bir araya getirmek reunite someone with someone f.
birilerini toplamak/bir araya getirmek huddle someone together f.
etrafında toplamak/bir araya getirmek gather someone or something to oneself f.
ile bir araya getirmek get together with f.
(parçaları) bir araya getirmek tack together f.
özensizce bir araya getirmek cram together f.
(birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek drive (one) back to (someone) f.
birini başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek drive someone back to someone f.
iki ya da daha fazla kişiyi bir durum/aktivite için bir araya getirmek/birleştirmek yoke together f.
(birini başka biriyle/birileriyle) bir araya getirmek join with (someone) f.
paldır küldür bir araya getirmek lash together f.
bir şeyi baskı uygulayarak bir araya getirmek press something together f.
bir araya getirmek/koymak put together f.
öylesine/gelişigüzel bir araya getirmek string together f.
bir şeyleri bir araya getirmek string something together f.
(birilerini/bir şeyleri) bir birlik altında bir araya getirmek unite in (someone or something) f.
(birilerini/bir şeyleri) bir ortaklıkta bir araya getirmek/birleştirmek unite in (someone or something) f.
birilerini bir birlik altında bir araya getirmek unite someone in something f.
birilerini bir ortaklıkta bir araya getirmek/birleştirmek unite someone in something f.
(ile) bir araya getirmek mix in (with) f.
bir şeyi bir şeyle bir araya getirmek intersperse something with something f.
(bir şeyleri bir şey) altında bütünleştirmek/bir araya getirmek unify (something) into (something) f.
birilerini/bir şeyleri bir şey altında bütünleştirmek/bir araya getirmek unify someone or something into something f.
(bir şey) altında bütünleştirmek/bir araya getirmek unite into (something) f.
bir havuzda bir araya getirmek pool up f.
kaynakları bir araya getirmek pool up f.
yeni bir şey elde etmek/bir şeyi değiştirmek için iki veya daha fazla farklı şeyi bir araya getirmek splice together f.
iki veya daha fazla farklı şeyin genlerini bir araya getirmek splice together f.
(birine ya da bir şeye) karşı (bir şeyi) bir araya getirmek combine (something) against (someone or something) f.
birine ya da bir şeye karşı bir şeyi bir araya getirmek combine something against someone or something f.
bir şeyler bir araya getirmek vamp up f.
zorla bir araya getirmek jam together f.
aceleyle/apar topar bir araya getirmek jam together f.
özensizce bir araya getirmek/montajlamak jumble together f.
bir şeyleri beceriksizce bir araya getirmek jumble something together f.
bir şeyleri apar topar bir araya getirmek jumble something together f.
iki şeyi karşılıklı yarar sağlayacak şekilde bir araya getirmek/birleştirmek/bütünleştirmek marry up f.
bir çok yerden bir araya getirmek scrape up f.
bir çok yerden bir araya getirmek scrape up f.
iterek bir araya getirmek push together f.
tesadüfen bir araya getirmek/karşılaştırmak push together f.
bir özellikle başka bir özelliği bir araya getirmek/harmanlamak alloy something with something f.
bir özellikle başka bir özelliği bir araya getirmek/harmanlamak alloy something with something f.
(birilerini) bir araya getirmek/toplamak bring (someone) together f.
(bir şeyleri) bir araya getirmek bring (something) together f.
bir araya toplamak/getirmek bunch up f.
birilerini/bir şeyleri bir araya toplamak/getirmek bunch someone or something up f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet with f.
sorunlarını çözmeleri için iki tarafı bir araya getirmek closet with f.
dikkatsizce bir araya getirmek cobble together f.
yarım yamalak bir araya getirmek/birleştirmek cobble together f.
dikkatsizce bir araya getirmek cobble up f.
yarım yamalak bir araya getirmek/birleştirmek cobble up f.
(bir şeyi bir şeyle) bir araya getirmek combine (something) with (something) f.
'-den toplayıp bir araya getirmek compile from f.
(bir şeyleri) bir araya getirmek couple (something) together f.
sürü gibi bir araya getirmek crowd up f.
birilerini/bir şeyleri bir araya getirmek draw people or things together f.
birilerini bir araya getirmek draw someone together f.
ile tekrar birleştirmek/bir araya getirmek drive back to f.
bir şeyleri bir araya getirmek fit something together f.
kumaşı/kıyafetleri bir araya getirmek gather something f.
(birinin/bir şeyin) etrafında bir araya getirmek gather around (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) etrafında bir araya getirmek gather round (someone or something) f.
birini/bir şeyi (kendi) etrafında bir araya getirmek/birleştirmek gather someone or something around (oneself) f.
birilerini/bir şeyleri bir araya toplamak/getirmek get someone or something together f.
bir şeyi bir araya getirmek get something up f.
(birilerini/bir şeyleri) bir araya getirmek/toplamak group (someone or something) together f.
birilerini/bir şeyleri grup halinde bir araya getirmek herd someone or something together f.
birilerini/bir şeyleri bir araya getirmek/toplamak herd someone or something together f.
ile bir araya getirmek intersperse with f.
(biriyle başka birini) birleştirmek/bir araya getirmek join (someone) with (someone else) f.
-e karşı bir araya getirmek line up against f.
bir araya toplamak/getirmek marshal together f.
(birilerini) bir araya getirmek mingle with (someone) f.
(biriyle) bir araya getirmek mix with (someone) f.
ile tekrar bir araya getirmek reunite with f.
(biriyle/bir şeyle) tekrar bir araya getirmek reunite with (someone or something) f.
(birilerini/bir şeyleri) bir araya getirmek round (someone or something) up f.
(birini biriyle) bir araya getirmek/ tanıştırmak set (one) up with (someone) f.
(biriyle/bir şeyle) bir araya getirmek team up (with one) f.
yalapşap/gelişigüzel bir araya getirmek toss together f.
rastgele birleştirmek/bir araya getirmek toss together f.
insanları rastgele bir araya getirmek toss together f.
birbirinden farklı/alakasız insanları bir araya getirmek toss together f.
altında bütünleştirmek/bir araya getirmek unify into f.
(bir şeyleri) bir araya getirip (bir şey) haline getirmek weave (something) into (something) else f.
(birilerini amaç için) bir araya getirmek beat up f.
Colloquial
biriyle güçlerini birleştirmek/bir araya getirmek hook up with someone f.
hızlıca bir araya getirmek knock up f.
geçici olarak bir araya getirmek knock up f.
Idioms
anlaşma görüşmeleri için bir araya getirmek bring (someone or something) to the peace table f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet someone with someone f.
uzlaşmalarını sağlamak için iki tarafı bir araya getirmek closet someone with someone f.
sorunlarını çözmeleri için iki kişiyi bir araya getirmek closet someone with someone f.
iki yakayı zorlukla bir araya getirmek eke out f.
iki ucunu bir araya getirmek make both ends meet f.
zar zor iki yakasını bir araya getirmek make both ends meet f.
insanları/hayvanları sürü halinde bir araya getirmek bring someone or something out in droves f.
insanları/hayvanları kalabalık bir grup halinde bir araya toplamak/getirmek bring someone or something out in droves f.
farklı şeyleri bir araya getirmek mix and match f.
sınırla sayıda kıyafeti farklı kombinasyonlarla bir araya getirmek mix and match f.
farklı parçaları birkaç farklı şekilde eşleştirmek/bir araya getirmek mix and match f.
bir şeyleri farklı amaçlar için farklı kombinasyonlarla bir araya getirmek/eşleştirmek mix and match f.
(birilerini) bir araya getirmek/toplamak bring (someone) all together f.
bir araya toplamak/getirmek bring out in droves f.
kanıtları bir araya getirmek build a case f.
(biri/bir şey) aleyhine kanıtları bir araya getirmek build a case against (someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı kanıtları bir araya getirmek build a case against (someone or something) f.
(bir grubu) bir araya getirmek call (a group) together f.
(birini biriyle) uzlaşması için bir araya getirmek closet (someone/oneself) with (someone) f.
kanıtları bir araya getirmek gather a case f.
(birine/bir şeye) karşı kanıtları bir araya getirmek gather a case against (someone or something) f.
son anda bir şeyleri bir araya getirmek knock something together f.
son anda bir şeyleri bir araya getirmek throw something together f.
(iki veya daha fazla kişiyi) bir araya getirmek/koymak throw (two or more people) together f.
Formal
(iki kişiyi/şeyi) yeniden bir araya getirmek recouple f.
Politics
işgücü arzı ve talebini bir araya getirmek bring offers of employment into touch with applications for employment f.
Technical
birleştirmek bir araya getirmek assemble f.
parçaları bir araya getirmek build f.
toplayıp bir araya getirmek compile f.
kalkandaki armaları bir araya getirmek impale f.
Textile
verev dikiş ile bir araya getirmek whip f.
Aeronautic
parçaları bir araya getirmek built f.
uçakları bir araya getirmek join up f.
Marine
(palanga) makaraları bir araya getirmek round in f.
Zoology
(kanatları) gergin bir konumdayken bir araya getirmek fold f.
Linguistics
farklı çekim eklerini bir araya getirmek syncretise f.
farklı çekim eklerini bir araya getirmek syncretize f.
Librarianship
(tek bir ciltte) bir araya getirmek volume f.
Bookbindery
yaprakları dikiş kullanarak bir araya getirmek whipstitch f.
yaprakları dikiş kullanarak bir araya getirmek overcast f.