birbirine yakın - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

birbirine yakın



"birbirine yakın" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birbirine yakın close s.
birbirine yakın context [obsolete] s.
Politics
birbirine yakın near-peer s.

"birbirine yakın" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 72 sonuç

Türkçe İngilizce
General
birbirine yakın koyma juxtaposition i.
birbirine yakın bulundurma juxtaposition i.
birbirine yakın bulunma juxtaposition i.
birbirine yakın olan gözler closely set eyes i.
birbirine yakın olan gözler close set eyes i.
birbirine yakın olan gözler narrow-set eyes i.
yakın/birbirine kenetlenmiş aile close-knit family i.
brezilya'ya özgü, partnerlerin birbirine sıkıca sarılıp yakın temasta bulunduğu balo salonu dansı lambada i.
birbirine yakın olacak veya birbiri içine sığacak şekilde yerleştirilmiş bir grup nesne nest i.
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer vicinage i.
birbirine yakın veya paralel yerleştirilen iki küçük parmaklık bars gemel i.
birbirine yakın bulunmak be in juxtaposition f.
birbirine yakın koymak juxtapose f.
birbirine yakın koymak juxtaposit f.
birbirine yakın şekilde tutturmak fay f.
birbirine çok yakın dikilmiş (bitkiler) thickset s.
birbirine yakın ekilmiş thick-sown s.
(yarış sonunda) yarışmacıların birbirine çok yakın olduğu blanket s.
birbirine yakın üç veya daha fazla kimyasal maddeye ait veya ilgili gamma s.
birbirine çok yakın sıkıştırılmış partiküllerden oluşan gross s.
birbirine çok yakın sıkıştırılmış damlalardan oluşan gross s.
birbirine fazlasıyla yakın overclose s.
birbirine çok yakın olan close set s.
birbirine yakın duran close together s.
birbirine yakın konumlanmış frequent s.
Phrasals
birbirine yakın/bir arada/toplu halde olmak remain together f.
Phrases
birbirine çok yakın olma there is no daylight between (two things) expr.
Colloquial
sonuçları birbirine çok yakın yarış, yarışma ya da seçim close-run thing i.
Idioms
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim close call i.
birbirine çok yakın iki şey olmak be different sides of the same coin f.
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak be two sides of the same coin f.
birbirine cok yakın iki fikir different sides of the same coin expr.
birbirine cok yakın iki fikir two sides of the same coin expr.
birbirine cok yakın iki fikir opposite sides of the same coin expr.
(iki şey) aralarından ışık sızmayacak kadar birbirine yakın there is no daylight between (two things) expr.
Technical
birbirine yakın olma approximate i.
(damga) kenarları boyunca birbirine yakın delikler olan perforated s.
Architecture
farklı dönemlere ait farklı mimari üsluplardaki binaların birbirine yakın olmasından kaynaklanan karışım etkisi bricolage i.
farklı mimari üsluplardaki binaların birbirine yakın olmasından kaynaklanan karışım etkisinin yeni yapılarda bilerek yaratılması bricolage i.
Construction
kerestelerin birbirine yakın mesafeyle dizildiği gemi yapım tekniği transverse framing i.
Aeronautic
birbirine çok yakın ikişer veya daha fazla kanat kümesine sahip uçak tandem i.
Medical
gözlerin birbirine anormal derecede yakın olması hypotelorism i.
Anatomy
(gözler) birbirine yakın duran close-set s.
Psychology
birbirine yakın kişilerde benzer sanrıların görülmesi folie à deux i.
birbirine yakın kişilerde benzer sanrıların görülmesi folie àdeux i.
yakın olanların birbirine ait algılandığını öne süren bir gestalt ilkesi proximity i.
Pathology
ayaklarının birbirine çok yakın olması sebebiyle zor yürüyen near-legged s.
Optics
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları contrast i.
Printing
gravürde birbirine yakın ince paralel çizgilerle verilen gölge etkisi tint i.
Math
birbirine yakın değerleri içeren aralık band i.
Physics
atom veya molekülün görünge çizgisinin birbirine yakın iki veya daha fazla bileşene ayrılması hyperfine structure i.
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler grass i.
Astronomy
birbirine yakın üç yıldızdan oluşan sistem triple star i.
birbirine yakın olan az sayıda galaksi grubu group i.
tek bir sistemin parçası olarak görülen, birbirine yakın konumlanmış yıldız grubu multiple star i.
teleskopla bakılınca birbirine yakın görünmesine rağmen aralarında büyük mesafe bulunan iki yıldız optical double star i.
birbirine kütle aktarımı gerçekleştirecek ölçüde yakın olan yıldız çifti semidetached binary i.
Astrology
iki veya daha fazla gök cisminin birbirine yakın hale gelmesi conjunction i.
Zoology
afrika, arabistan veya asya'ya özgü, kavrayıcı olmayan kuyrukları ve birbirine yakın burun delikleri olan bir maymun old world monkey i.
Botanic
birbirine yakın fakat birleşik olmayan approximate s.
Breeding
genetik olarak birbirine yakın olmayan bitki ya da hayvanların çaprazlanması outbreeding i.
genetik olarak birbirine yakın olmayan bitki ya da hayvanların çaprazlanması outcrossing i.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american pit bull terrier i.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı staffordshire terrier i.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı pit bull terrier i.
amerika'ya özgü kısa ve birbirine yakın tüyleri olan kaslı bir teriyer ırkı american staffordshire terrier i.
Linguistics
sözdizimsel olarak bağlantılı olmayan ve birbirine yakın iki kelime arasındaki gramer uyumu attraction i.
Geology
kayacı düzlem veya tabakalara bölen birbirine yakın konumlanmış çok sayıdaki paralel kırığın oluşturduğu yapı sheeting i.
Sport
bilardoda karambol yapmak için topları birbirine yakın tutma anchor nurse i.
kayak pistindeki birbirine çok yakın iki kapalı slalom kapısı hairpin i.
Archaic
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen incesttuous s.
Engineering
birbirine yakın nötr moleküller arasındaki zayıf çekim kuvveti van der waals force i.