Geçmiş

birini geçirmek

"birini geçirmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	birini geçirmek	see someone off f.

"birini geçirmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	kontrolden geçirmek (birini/bir şeyi)	check f.
2	Genel	birini bir tahta geçirmek	set someone up on a throne f.
3	Genel	birini harekete geçirmek	set someone in motion f.
4	Genel	birini harekete geçirmek	prod someone into action f.
5	Genel	birini başkasının yerine geçirmek	substitute f.
6	Genel	polis sanığını cezaya çarptırılan birini kayda geçirmek	book f.
7	Genel	(birini) gümrükten geçirmek	wave somebody through customs f.
8	Genel	birini karşıdan karşıya geçirmek	guide someone across f.
9	Genel	(birini) başa geçirmek	instate f.
10	Genel	(birini) harekete geçirmek	draw f.
Phrasals
11	Öbek Fiiller	(birini) geçirmek/içeri almak	admit (someone or something) into (something or some place) f.
12	Öbek Fiiller	(birini) geçirmek/içeri almak	admit (one) to (something or some place) f.
13	Öbek Fiiller	birini bir şeyin karşısına geçirmek	take someone across something f.
14	Öbek Fiiller	birini yukarıya kadar geçirmek	see someone up to something f.
15	Öbek Fiiller	(çekerek) (birini) bir delikten/aralıktan geçirmek	pull someone through something f.
16	Öbek Fiiller	(birini) kapıya/çıkışa kadar geçirmek	escort (one) from (something) f.
17	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi kapıya kadar geçirmek	escort someone or something from something f.
18	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi çıkışa kadar geçirmek	escort someone or something from something f.
19	Öbek Fiiller	(birini bir şey için) harekete geçirmek	rouse (one) to (something) f.
20	Öbek Fiiller	(birini) ele geçirmek	glom (someone) f.
21	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şey yapması) için harekete geçirmek	stimulate (someone or something) into (doing) (something) f.
22	Öbek Fiiller	(birini/bir hayvanı) bir şey için harekete geçirmek	stimulate (someone or an animal) into something f.
23	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şeyle) kırıp geçirmek	smite (someone or something) with (something) f.
24	Öbek Fiiller	birini bir şey yapmak için harekete geçirmek	stir someone into something f.
25	Öbek Fiiller	birini bir şey yapmak için harekete geçirmek	stir someone to something f.
26	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi güçlü bir şeyle) kırıp geçirmek	strike (someone or something) with (something) f.
27	Öbek Fiiller	birini harekete geçirmek	crank someone up f.
28	Öbek Fiiller	birini kandırıp bir şeyini almak/ele geçirmek	inveigle something out of someone f.
29	Öbek Fiiller	birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek	ferry someone or something across something f.
30	Öbek Fiiller	birini ya da bir şeyi feribotla karşıya geçirmek	ferry someone or something across f.
31	Öbek Fiiller	bir vakti bir şeyi/birini isteyerek geçirmek	moon away f.
32	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi geçirmek	pass on someone or something f.
33	Öbek Fiiller	(birini) ilerlemesi için harekete geçirmek	urge (one) along f.
34	Öbek Fiiller	birini ilerlemesi için harekete geçirmek	urge someone along f.
35	Öbek Fiiller	birini/bir hayvanı ele geçirmek	hound someone or an animal down f.
36	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi gözden geçirmek	go over someone or something f.
37	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle iletişime geçirmek	bring someone or something into contact with someone or something f.
38	Öbek Fiiller	birini kendinden geçirmek	carry someone away f.
39	Öbek Fiiller	birini bir şeyden kırıp geçirmek	convulse someone with something f.
40	Öbek Fiiller	birini (başka birinin) yerine geçirmek	substitute someone for (someone else) f.
41	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek	get someone or something across something f.
42	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeyden geçirmek	get someone or something across something f.
43	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeyden karşıya geçirmek	get someone or something across f.
44	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi bir şeyden geçirmek	get someone or something across f.
45	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi birinden/bir şeyden geçirmek	get someone or something by someone or something f.
46	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi birinden/bir şeyden geçirmek	get someone or something by f.
47	Öbek Fiiller	birini bir şeyden/yerden geçirmek	get someone through something f.
48	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi (bir şeyden) karşıya geçirmek	guide someone or something across (something) f.
49	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) (bir şeyden) karşıya geçirmek	guide (someone or something) across f.
50	Öbek Fiiller	(birini bir şeyle) kendinden geçirmek	intoxicate (someone) with (something) f.
51	Öbek Fiiller	(bir şeyi) kırıp birini diğer tarafa geçirmek	knock through (something) f.
52	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) gözden geçirmek	look at (someone or something) f.
53	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir testten) geçirmek	put (someone or something) through (something) f.
54	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yerine (birini/bir şeyi) geçirmek	replace (someone or something) by (someone or something) f.
55	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) yerine (birini/bir şeyi) geçirmek	replace (someone or something) with (someone or something) f.
56	Öbek Fiiller	(birini) bir şeye kadar geçirmek	see (one) to (something) f.
57	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek	smuggle (someone or something) across f.
58	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek	smuggle (someone or something) past (someone or something) f.
59	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) kaçak olarak geçirmek	smuggle (someone or something) through (something or some place) f.
60	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) ele geçirmek	steal over (someone or something) f.
61	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) ele geçirmek	sweep over (someone or something) f.
62	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şey yoluyla) ele geçirmek	take (someone or something) by (something) f.
Colloquial
63	Konuşma Dili	birini sınırdan geçirmek	get someone across the border f.
Idioms
64	Deyim	(birini) testten geçirmek	bring (one) to the test f.
65	Deyim	(birini ya da bir şeyi) ele geçirmek	cop hold of (someone or something) f.
66	Deyim	birini (kapıya kadar) geçirmek	see someone out f.
67	Deyim	birini (kapıya kadar) geçirmek	see someone to the door f.
68	Deyim	birini harekete geçirmek	galvanize someone into action f.
69	Deyim	birini kapıya kadar geçirmek	see someone to the door f.
70	Deyim	birini/birşeyi harekete geçirmek/çalıştırmak	make someone or something tick f.
71	Deyim	birini (kapıya kadar) geçirmek	see somebody to the door f.
72	Deyim	birini kapıya kadar geçirmek	show someone to the door f.
73	Deyim	birini kapıya kadar geçirmek	see someone out the door f.
74	Deyim	(birini başka birine karşı) bir adım öne geçirmek	give (one) a jump on (someone or something) f.
75	Deyim	(birini başka birine karşı) bir adım öne geçirmek	give (one) the jump on (someone or something) f.
76	Deyim	(birini veya bir şeyi) gözden geçirmek	take one look (at someone or something) f.
77	Deyim	(birini) bir an için heyecanlandırmak, üzmek, harekete geçirmek	have (someone) going f.
78	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) ele geçirmek	put one's hands on (someone, something, or an animal) f.
79	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) eline geçirmek	put one's hands on (someone, something, or an animal) f.
80	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) ele geçirmek	lay one's hands on (someone, something, or an animal) f.
81	Deyim	(birini/bir şeyi/bir hayvanı) eline geçirmek	lay one's hands on (someone, something, or an animal) f.
82	Deyim	(birini) gözden geçirmek	run the rule over (one) [uk] f.
83	Deyim	(birini/bir şeyi) ele geçirmek	lay hold of (someone or something) f.
84	Deyim	(birini/bir şeyi) eyleme geçirmek	bring (someone or something) into action f.
85	Deyim	(birini) harekete geçirmek	bring (someone) into action f.
86	Deyim	(birini/bir şeyi biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek	bring (someone or something) into contact with (someone or something) f.
87	Deyim	(birini/bir şeyi) harekete geçirmek	build a fire under (someone or something) f.
88	Deyim	(birini) harekete geçirmek	galvanize (one) into action f.
89	Deyim	(birini) eline geçirmek	get (one's) hands on (someone) f.
90	Deyim	(birini) ele geçirmek	get hold of (one) f.
91	Deyim	birini ele geçirmek	get/lay your hands on somebody f.
92	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) a jump on (someone or something) f.
93	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) the jump on (someone or something) f.
94	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) an advantage over (someone or something) f.
95	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) the advantage over (someone or something) f.
96	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) an edge on (someone or something) f.
97	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) the edge on (someone or something) f.
98	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) an edge over (someone or something) f.
99	Deyim	(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek	give (one) the edge over (someone or something) f.
100	Deyim	(birini) harekete geçirmek	give (one) the push f.
101	Deyim	(birini) harekete geçirmek	give (one) the shove [uk/australia] f.
102	Deyim	birini/bir şeyi hızlıca bir gözden geçirmek	give somebody/something the once-over f.
103	Deyim	birini/bir şeyi hızlıca bir gözden geçirmek	give somebody/something a once-over f.
104	Deyim	birini/bir şeyi hızlıca gözden geçirmek	give someone/something the once-over f.
105	Deyim	birini/bir şeyi hızlıca gözden geçirmek	give someone/something a once-over f.
106	Deyim	(birini) gülmekten kırıp geçirmek	have (one) in stitches f.
107	Deyim	(birini) gülmekten kırıp geçirmek	have (one) rolling in the aisles f.
108	Deyim	(birini/bir şeyi) gözden geçirmek	have a look (at someone or something) f.
109	Deyim	(birini) kahkahadan kırıp geçirmek	keep (one) in stitches f.
110	Deyim	(birini) gülmekten kırıp geçirmek	keep (one) in stitches f.
111	Deyim	(birini/bir şeyi) harekete geçirmek	light a fire under (someone or something) f.
112	Deyim	(birini biriyle/bir şeyle) iletişime/irtibata geçirmek	put (one) in touch with (someone or something) f.
113	Deyim	(birini biriyle/bir şeyle) temasa geçirmek	put (one) in touch with (someone or something) f.
114	Deyim	(birini) alarma geçirmek	put (one) on guard f.
115	Deyim	(birini) teyakkuza geçirmek	put (one) on guard f.
116	Deyim	(birini) alarma geçirmek	put (one) on notice f.
117	Deyim	(birini/bir şeyi) deneyden geçirmek	put (someone or something) to the test f.
118	Deyim	(birini/bir şeyi) testten geçirmek	put (someone or something) to the test f.
119	Deyim	(birini) kılıçtan geçirmek	put (someone) to the sword f.
120	Deyim	(birini/bir şeyi) harekete geçirmek/hızlandırmak	put a bomb under (someone or something) [uk] f.
121	Deyim	(birini/bir şeyi) harekete geçirmek/hızlandırmak	put a rocket under (someone or something) [uk] f.
122	Deyim	birini biriyle/bir şeyle irtibata/iletişime geçirmek	put somebody in touch with somebody/something f.
123	Deyim	biriyle birini/bir şeyi temasa geçirmek	put somebody in touch with somebody/something f.
124	Deyim	(birini/bir şeyi) ele geçirmek	take hold of (someone or something) f.
125	Deyim	(birini/bir şeyi) ele geçirmek	take ahold of (someone or something) f.
126	Deyim	şiddetli ve ani bir hücumla (birini/bir şeyi/bir yeri) ele geçirmek	take (someone, something, or some place) by storm f.
Textile
127	Tekstil	iplikleri birbirinden ayıran düşey tellerden her birini gücü gözünden geçirmek	heddle f.
Slang
128	Argo	birini harekete geçirmek	get someone’s motor running f.
129	Argo	(birini) harekete geçirmek	get (one's) motor running f.