İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | burst in f. | söyleyivermek |
Genel | burst in f. | haykırmak |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | burst in f. | sözü/lafı/işi kesmek |
Öbek Fiiller | burst in f. | sözü/lafı/işi bölmek |
Öbek Fiiller | burst in f. | sözün/lafın/işin arasına girmek/atlamak |
Öbek Fiiller | burst in f. | söze/lafa/işe karışmak |
Öbek Fiiller | burst in f. | söz/laf arasına atılmak |
Öbek Fiiller | burst in f. | zorla içeri girmek |
Öbek Fiiller | burst in f. | kapıyı kırarak içeri girmek |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | burst in upon f. | atılmak |
Genel | burst in on f. | pat diye girmek |
Genel | burst in upon f. | pat diye girmek |
Genel | burst in on f. | yarıda kesmek |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | burst in (to some place) f. | odaya pat diye girmek/dalmak |
Öbek Fiiller | burst in (to some place) f. | içeri dalmak |
Öbek Fiiller | burst in (to some place) f. | birden/kapıyı çalmadan/münasebetsizce içeri girmek |
Phrases | ||
İfadeler | truth burst in me expr. | birden gerçeği anladım ki |
İfadeler | the truth burst in upon me expr. | birden gerçeği anladım ki |