dış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dış



"dış" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 19 sonuç

İngilizce Türkçe
General
dis i. uzaklaştırma
dis ök. muaf anlamı veren ön ek
dis ök. -siz/-sız anlamı veren ön ek
dis ök. geri alma anlamı veren ön ek
dis ök. tersini yapma anlamı veren ön ek
dis ök. pekiştirme amacıyla kullanılan bir ön ek
Medical
dis i. dis
Card
dis i. onlu
Mythology
dis i. (roma mitolojisinde) yeraltı tanrısı
dis i. (iskandinav mitolojisinde) kadın
dis i. (iskandinav mitolojisinde) doğurganlık ve bereket tanrıçası
dis i. (roma mitolojisinde) yeraltı dünyası
Slang
dis i. hakaret
dis i. küçük düşürücü eylem
dis i. saygısızlık
dis f. hakaret etmek
dis f. aşağılamak
dis f. eleştirmek
dis f. hata bulmak

"dış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 44 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dış external s.
dış exterior s.
dış outer s.
General
dış surface i.
dış appearance i.
dış without i.
dış outside i.
dış out i.
dış end i.
dış outward i.
dış externus s.
dış superficial s.
dış salient s.
dış offshore s.
dış exterior s.
dış outward s.
dış foreign s.
dış extrinsic s.
dış outer s.
dış outdoor s.
dış exogenous s.
dış off s.
dış extraforaneous s.
dış without-door s.
dış but [scotland] s.
dış incident s.
dış independent s.
dış over s.
dış ext (exterior) kısalt.
dış ext (external) kısalt.
Colloquial
dış the outside i.
Trade/Economic
dış overseas s.
dış external s.
Technical
dış outside s.
dış exterior s.
dış ambient s.
dış off zf.
Automotive
dış threat s.
Biochemistry
dış peripheral s.
dış out s.
Military
dış outlying s.
Latin
dış externa s.
Archaic
dış outwith s.
dış forein s.

"dış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dış görünüş appearance i.
dış borç foreign debt i.
dış borç external debt i.
General
dış açı exterior angle i.
dış bankalar ve bankacılık foreign banks and banking i.
dış kaynak external source i.
istihkam dış açısı salient i.
dış esneklik external flexibility i.
dış gezegen superior planet i.
dış deri değişmesi ecdysis i.
dış kordon outer cordon i.
dış görünüş facade i.
dış kapının mandalı a very distant relative i.
dış borçlar external debts i.
dış tekerleme eğrisi epicycle i.
dış değer bulma extrapolation i.
dış kenar periphery i.
dış yüzey facing i.
dış salgı bezleri tarafından salgılanan salgıları konu alan bilim dalı exocrinology i.
ayakkabı tabanının en dış bölümü outer sole i.
dış mekan outer space i.
dış kale duvarları baileys i.
dış ticaret ve istihdam foreign trade and employment i.
dış yardım foreign aid i.
dış görünüş fashion i.
şatonun dış avlusu bailey i.
dış duvar exterior wall i.
dış lastik casing i.
dış mahalle suburb i.
dış görünüş surface i.
dış lisans sözleşmeleri foreign licensing agreements i.
dış dünyalardaki canlıları inceleyen kişi exobiologist i.
kan damarının en dış tabakası extima i.
dış kaynak kullanma outsourcing i.
birleşik devletlerde dış temsilcilikler foreign agents in the united states i.
dış görünüş shell i.
dış borçlanma foreign indebtment i.
dış taraf exterior i.
dış yüzey rind i.
dış kamu oyu foreign public opinion i.
dış görünüş semblance i.
dış pazar foreign market i.
dış gebelik ectopic pregnancy i.
dış dünya external world i.
dış görünüş physiognomy i.
dış kökü fang i.
dış ekonomik ilişkiler foreign economic relations i.
ceninin dış zarının kalıntıları exochorion i.
dış ülkelere bağımlılık dependency on foreign countries i.
dış göç emigration i.
dış haberler foreign news i.
dış görünüş varnish i.
bir şeyin işe yaramayan dış kısmı husk i.
dış çember epicycle i.
dış değerlendirme external evaluation i.
dış hat international line i.
dış görünüş rind i.
dış motor outboard engine i.
dış mahalleler outskirts i.
dış lastik shoe i.
dış ortama salgılanan enzim exoenzyme i.
dış ülke abroad i.
dış kaplama (gemi, uçak) shell i.
dış mahalle outskirts i.
dış görünüş colour i.
meyve kabuğunun en dış tabakası epicarp i.
ceninin dış zarının kalıntısı exochoria i.
mısır başağının dış yaprakları husk i.
dış görünüş shape i.
dış görünüş exterior i.
dış kabuk outer shell i.
dış ticaret mevzuatı foreign trade regulation i.
dış sınır çizgisi periphery i.
dış yüz surface i.
dış yapı external structure i.
dış ticaret yönetmeliği foreign trade regulation i.
dış yatırımlar foreign investments i.
dış ilişkiler external affairs i.
ayakkabının dış tabanı outsole i.
dış moğolistan outer mongolia i.
dış ticaret dengesi balance of trade i.
dış kaplama stucco i.
dış yazmaçlar external registers i.
dış borç foreign loans i.
dış görünüş disguise i.
dış taban outer sole i.
dış kapı exterior door i.
dış kaynaklı endişe exogenous anxiety i.
dış görünüş color i.
dış kulak yolu enfeksiyonları otitis externa i.
batıya ait dış kamuoyu occidental foreign public opinion i.
dış görünüş (gerçeği maskeleyen bir) façade i.
arazinin dış görünümü the lie of the land i.
dış mekanlarda kullanım outdoor use i.
dış görünüş outside i.
dış merkezlilik eccentricity i.
dış pencere storm window i.
dış ticaret foreign trade i.
dış hat external line i.
dış görünüş the outer man i.
hayvanın dış kabuğu exoskeleton i.
dış görünüş guise i.
bazı tohum ve meyvelerde dış kabuk husk i.
şehir merkeziyle dış kesimleri arasında kalan bölge midtown i.
dış bölge exterior region i.
dış çerçeve outer frame i.
dış ödemeler foreign payments i.
soğuğa karşı dış giysi (palto/ceket/şal gibi) wrap i.
dış lastik tire i.
dış politika foreign policy i.
dış dağlama macroetching i.
dış kale duvarı bailey i.
dış ilişkiler foreign relations i.
dış yüzey exterior surface i.
dış kale bailey i.
çatı dış açısı hip i.
dış flap external flap i.
dış ilişkiler exterior i.
dış görünüş externals i.
dış taraf outside i.
dış borç external indebtedness i.
sahte bir dış görünüm gloss i.
dış görünüş cast i.
dış ilişkiler yönetimi foreign relations administration i.
dış güzellik gloss i.
dış açı oluşturan iki siper redan i.
dış ticaret promosyonu foreign trade promotion i.
dış merkez epicenter i.
dış görünüş configuration i.
dış görünüş superficies i.
dış basın external media i.
dış yayın external media i.
dış cephe boyası housepaint i.
dış piyasa foreign market i.
dış haber foreign news i.
dış gövde outer body i.
dış kaynak kullanımı outsourcing i.
ortak dış politika joint foreign policy i.
ortak dış politika common foreign policy i.
dış duvar vaimure i.
dış duvar outer wall i.
dış müşteri foreign customer i.
dış görünüşün aldatıcılığı speciousness i.
dış dekorasyon exterior decoration i.
dış etkiler external effects i.
dış tahvil external bond i.
dış tabaka crust i.
dış örtü jacket i.
dış görünüş face i.
dış bağımlılık external dependency i.
dış bağımlılık foreign dependency i.
dış hizmet external service i.
dış kabuk envelope i.
dış köşe external corner i.
dış köşe outer corner i.
dış köşe outside corner i.
dış görünüşe göre değer face value i.
dış çizgi contour i.
dış hatlar contour i.
dış fon external fund i.
dış satış foreign sale i.
meyvenin dış kabuğu epicarp i.
dış etkenler external factors i.
dış kabuk external skin i.
dış göç external migration i.
ipek kozasının dış zarfı floss i.
dış görünüş get-up i.
ayakkabı tabanının en dış bölümü outer-sole i.
dış etken external factor i.
tahılın dış kabuğu chaff i.
dış ülke muhabiri correspondent i.
dış görünüm facing i.
dış kaplama facing i.
dış satımcı kişi exporter i.
dış satım exportation i.
dış satımcı ülke exporter i.
güneşin dış çevresi limb i.
dış hava outside air i.
dış dünya outer world i.
dış avlu outer court i.
dış hava outdoor air i.
dış örtü outer cover i.
dış kapı outer door i.
dış (taraf) outside i.
dış çizgi outline i.
duvarın dış köşesi quoin i.
insanın dış görünüşü ve kişiliği the cut of someone's jib i.
dış baskı external pressure i.
hisar dış duvarı bailey i.
dış çekirdek outer core i.
dış ülkeler foreign countries i.
dış ebatlar external dimensions i.
dış ebatlar exterior dimensions i.
dış ebatlar exterior sizes i.
dış destek external support i.
dış mahalleler outskirt i.
dış kaynaklı müzik foreign music i.
dış hizmetler external services i.
dış tuvalet outhouse i.
dış tuvalet outside toilet i.
dış tuvalet backhouse i.
dış tehdit external threat i.
dış bellek external storage i.
dış kenar baskı border break i.
dış grup outgroup i.
dış mekan oyunları outdoor games i.
dış kaynaklar external resources i.
bisiklet dış lastiği bicycle tyre i.
dış kısım outer side i.
dış kısım external part i.
dış kısım outside i.
dış dünya bilgimiz our knowledge of the external world i.
dış kablo outer cable i.
dış mekan bitkileri outdoor plants i.
harici/dış pencere external window i.
dış kestirim extrapolation i.
dış kaynaklardan okuma outside reading i.
dış gerçeklik external reality i.
dış bot overboot i.
evin ana binasının arkasına yapılan bina (dış tuvalet/müştemilat vb) backhouse i.
birbirini seven iki kişinin evlendiklerini ilan etmek için, aile ve sevdikleriyle birlikte, dış ortamda yaptıkları, genellikle yasal olmayan, evlilik töreni handfasting i.
dış merkez epicentre i.
dış lastik tyre i.
dış gezi overseas trip i.
dış gezi foreign trip i.
masonlarda dış kapı gözcüsü tiler i.
masonlarda dış kapı gözcüsü tyler i.
dış görünüş view out i.
dış tabaka outer layer i.
dış katman outer layer i.
dış normlar external norms i.
dış görünüm outer view i.
dış tehlikeler external hazards i.
dış tehlikeler external dangers i.
(dış) görünüşçülük lookism i.
dış çatışma external conflict i.
dış tesisler external facilities i.
dış güçler outside forces i.
yanlış ya da yanıltıcı bir dış görünüş gloss i.
dış kaynaklı ödül extrinsic reward i.
dış tedarikçi outside supplier i.
dış iletişim external communication i.
dış koşullara uydurma adjustment i.
dış kaplamanın çıkıntılı kısmı casinghead i.
dış faktör external factor i.
dış etken external factor i.
dış etmen external factor i.
bölgenin ücra ve dış kesimlerinde yaşayan kimse backsettler i.
dış görünüş name i.
dış kabuk tegument i.
dış kaynaklı outsourced i.
tekerleğin dış yüzü trod [dialect] i.
bir paten bıçağının iç veya dış sınırı edge i.
dış görünüş apparel i.
dış bölge end i.
dış semt end i.
çeşitli dış mekan işlerini yapmak üzere ücret ödenen kimse yardman [us] i.
kendini özdeşleştirdiği kişilerin özelliklerini ya da dış görünüşlerini bilinçsizce taklit eden kimse zelig i.
limon kabuğunun rendelenebilen dış kısmı zest i.
dış görünüş balloon i.
faytonun dış bölümünde birbiriyle karşılıklı duran iki arka koltuk basket [uk] i.
birinin dış görünüşü upcome [scotland] i.
dış oluşum extance i.
dış varlık extance i.
dış görünüş exteriority i.
dış kısım extern i.
dış taraf extern i.
dış kısım external i.
dış yüzey external i.
dış etmenlere bağlama externalization i.
dış etmenlere bağlama externalisation i.
dış veya çevresel etkilerden yalıtılmış olma vacuum i.
deoksiribonükleik asit ve temel proteinlerden meydana geldiği düşünülen ve tamamen farklılaşmış bir kromozomun ipliğini saran hafif renkli bir dış tabaka matrix i.
dolgu yaparken dişin dış tabakasına destek olması için yerleştirilen bant matrix i.
duvarın dış kaplaması mantle i.
dış bölge wing i.
dış görünüşü düzeltme window-dressing i.
dış etki altında kalan kimse hostage i.
komedyenin dış görünüşü motley i.
çeneli böceklerde maksillanın dış veya yan lobu galea i.
evin dış odası but [scotland] i.
dış gerçeklik objectivity i.
düzgün yaşamın dış koşulları decencies i.
dış atım degradation i.
kamp veya ev girişindeki fırtınaya karşı konulmuş dış kapı dingle i.
derinin dış kısmı grain i.
ham ipek telinin dış kısmındaki çoğunlukla serisinden meydana gelen yapışkan tabaka gum i.
dış mekan open i.
dış giyim overslop [obsolete] i.
dış giyim overwear i.
dış paketin altında yer alan ikinci ambalaj overwrap i.
dış görünüm impression i.
dış kenarı keskinleştirilmiş çelikten yapılmış, atılarak kullanılan halka şeklinde bir silah discus [rare] [dated] i.
düşmanı durduran dış savunma yapısı barrier [obsolete] i.
dış kenar circumscription i.
aldatıcı dış görünüm cloak i.
dış kısmı alacalı parçalardan oluşan oxford ayakkabı clouted brogues i.
taşıtların dış görünüşlerine göre değerlendirilip birinciye ödül verildiği geçit concours d'élégance i.
en dış tabaka cuticle i.
(dış ticarette) abd'nin ticari çıkarları dollar i.
dış mekan aktivitelerine uygun olmayan hava koşulları inclementness i.
dış kapı anahtarı clicket [dialect] [uk] i.
dış katmanın yüzeyde cep oluşturacak şekilde içe katlanması introversion i.
dış katman investment i.
(hava balonu veya hava gemisi) dış yüzeye ait kumaş bölüm panel i.
dış yangın merdiveni fire escape i.
bayrağın dış kenarı fly i.
dış kaplama foreside i.
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin (ışık, ısı) dış etkilere göre gösterdiği konum değişikliği orientation i.
serviksin iç (uterus) veya dış ucundan (vajina) her biri os i.
dış görünüş outform [obsolete] i.
en dış sınır outpost i.
dış mekan koşucusu outrunner i.
dış kapı outside door i.
dış biçim outward i.
dış görünüş outward i.
dış genital organ part i.
dış katman pericarp [rare] i.
özellikle embriyo epiderminin dış tabakası periderm i.
dış tuvalet petty [dialect] [uk] i.
dış görünüş physiognomy i.
karakteristik dış hat physiognomy i.
mahzenin dış girişi rollway i.
dış görünüş scheme [obsolete] i.
aldatıcı dış görünüm seeming i.
(dış unsurlardan) bağımsızlık self-centration i.
(dartta) merkezdeki dış çember semicenter i.
dış dünyanın idrak edilmesini sağlayan yeti sensory faculty i.
astarsız dış giyim eşyası shell i.
gömleğin üzerine dış giysi giymeme shirtsleeve i.
dış çap ölçüm aleti shot gauge i.
belirgin dış hatlar silhouette i.
ormancıların giydiği siyah yün bir dış kıyafet singlet [new zealand] i.
süs amaçlı ayakkabının dış üst bölümüne dikilen deri parçası cuff i.
koruyucu dış yapı cuirass i.
dış yapı skilling i.
dış yapı skeeling i.
çanın dış kenarı skirt i.
kişinin dış görünümü prosopon i.
(bas davulun dış çerçevesine takılan) sabitleme klempi spur i.
tahkimat üzerinde gerçekleştirilen dış çalışma spur [obsolete] i.
dış bölgesi açılı bir kale düzeni star fort i.
iplik sarma makinesine ait dış hareket stretch i.
dış görünüş superfice [obsolete] i.
balon içerisindeki gaz ile dış ortam arasındaki sıcaklık farkı superheat i.
yukarı/dış tarafa yazılan şey superscription i.
dış hatlar outline i.
dış kabuğunu soymak epluchure f.
dış değer bulmak extrapolate f.
dış dünyayla ilişkisini kesmek cut oneself off from outside world f.
dış dünyayla ilişkisini kesmek cut off from the outside world f.
dış yapraklarını soymak (mısır başağının) husk f.
soymak (kabuğunu/dış zarını) skin f.
tüm yurtta yavru vatan ve dış temsilciliklerde törenlerle kutlanmak be celebrated throughout the country the foster-land and legations f.
dış dünyayla ilişkisini kesmek detach oneself from society f.
dış ticaret fazlası vermek have foreign trade surplus f.
kurumsal firmalara dış ticaret danışmanlık hizmetleri vermek provide foreign trade consultancy services to corporate companies f.
dış yüzeyini çıkartmak regrate f.
(kabuk, dış kısım) çıkarmak unshale f.
dış etmenlere bağlamak externalize f.
dış etmenlere atfetmek externalize f.
dış etmenlere bağlamak externalise f.
dış etmenlere atfetmek externalise f.
tekerleğin dış kaplamasını temizlemek wheel f.
meyvenin ya da tohumun dış yapraklarını ya da kılıfını soymak dehusk f.
dış yüzeyini kaplamak line f.
en dış katmanı çıkarmak rind f.
(şeklin dış çizgilerini) yansıtacak şekilde hareket etmek describe f.
(teslim edilecek mesaj veya paketin) dış kısmına alıcının ismini ve adresini yazmak direct f.
başka ülkeye (üretim, hizmet) dış kaynak sağlamak offshore f.
dış mekan görüntüsünü kapatmak overpicture f.
bina dış kaplamasını hava koşullarına ve izinsiz girişe karşı dayanıklı hale getirmek inclose f.
(sürü, ırk) dış soylara kapatmak close f.
(bir şeye) başka bir şeyin dış hatlarına uydurarak biçim vermek contour f.
dış yüzey iç yüzey haline gelecek şekilde katlamak invaginate f.
aldatıcı dış görünüm vermek daub [obsolete] f.
(ağacı) dış kabuğunu halka şeklinde keserek öldürmek deaden f.
dış tarafa doğru yönelmek flanch f.
kaba dış kabuğunu çıkarmak scalp f.
dış hatlarını belirginleştirmek sharpen f.
(kitap sayfasının dış kenarlarına) noktalar şeklinde boya püskürtmek sprinkle f.
dış yüzeye ait peripheral s.
dış mekan outdoor s.
dış kenara ait peripheral s.
dış kaynaklı outside s.
dış kaynaklı exterior s.
dış merkezli eccentric s.
dış dünyalardaki canlıları incelemeyle ilgili exobiological s.
dış nedenlerden kaynaklanan advenient s.
dış çember (ile ilgili) epicyclic s.
dış taraftaki outer s.
dış kaynaktan extrinsic s.
dış politika ile ilgili diplomatic s.
dış güdümlü extrinsic s.
içi, dış görünümünden daha geniş ve ferah olan tardis-like s.
dış merkezli noncircular s.
dış köşeleri yukarıya dönük (gözlük) harlequin s.
görüş alanının yanal olarak en dış sınırlarına kadar uzanan wraparound s.
dış müdahaleden etkilenmeyen hermetic s.
dış etkiye kapalı hermetic s.
dış amaçlı heterotelic s.
dış yaprakları olan hully s.
dış sinyallerle gösterilemeyen insignificative [obsolete] s.
kurumlara ve statükoya bağlılığından dış dünyaya uyamayan institutionalized s.
kurumlara ve statükoya bağlılığından dış dünyaya uyamayan institutionalised s.
dalgın ve dış dünyadan kopuk cloistered s.
dış deri oluşturmuş corticate s.
dış yüzeyi belli olmayan cutaway s.
dış güçlerce belirlenmeyen indeterminate s.
çevrili veya sınırlı bir şeyin dış hatlarına uyacak şekilde yapılmış contour s.
dış etkilere açık feeble s.
kuş gövdesinin dış kısmını örten tüylere ait pennaceous s.
kuşun dış tüylerine benzer pennaceous s.
(tüy) kuş gövdesinin dış kısmında bulunan pennaceous s.
dış dünyadan sakınılmış cocooned s.
dış kaynaklı gelişen foreign s.
eğrinin dış tarafına ait veya ilgili outside s.
bir eğrinin dış tarafına doğru olan outside s.
dönüşün dış tarafına ait veya ilgili outside s.
bir dönüşün dış tarafına doğru olan outside s.
dış tarafa erişim sağlayan outside s.
dış taraftaki outward s.
dış kaynaklı public s.
dış etkiden bağımsız self-centered s.
dış kuvvetten bağımsız self-centered s.
dış etkilerden bağımsız self-limited s.
gölgeli dış hatları bulunan (üç boyutlu şekil) silhouetted s.
arkasındaki parlak ışığın veya soluk renkli fonun oluşturduğu dış hatlara sahip (üç boyutlu şekil) silhouetted s.
sert dış tabakası olan crustaceous s.
dış kemik tabakasının altında yer alan subperiosteal s.
dış kemik tabakasının altında gelişen subperiosteal s.
dış tarafında kenar mahalle bulunan suburbed s.
dış beslek olarak heterotrophically zf.
dış görünüşe bakılırsa on the face of it zf.
dış görünüşe göre outwardly zf.
ruhtan dış tezahüre doğru outward zf.
zihinden dış tezahüre doğru outward zf.
ruhtan dış tezahüre doğru outwards zf.
zihinden dış tezahüre doğru outwards zf.
dış hatlarına sıkıca oturarak snugly zf.
-ın dış yüzeyinde on the exterior of ed.
dış- extra- ök.
dış anlamını veren bir ön ek praeter- ök.
Phrasals
dış hatlarını veya silüetini (kağıda) çizmek trace around something f.
dış tabakasını soymak peel off f.
dış tabakası kalkmak peel off f.
dış tabakasını, kabuğunu, boyasını kaldırmak peel off f.
dış katmanını çıkarmak/soymak peel off f.
dış tabakasını soymak slough off f.
dış tabakasından sıyrılmak slough off f.
dış tabakasını dökmek/değiştirmek slough off f.
dış tabakasını soymak sluff off f.
dış tabakasından sıyrılmak sluff off f.
dış tabakasını dökmek/değiştirmek sluff off f.
dış görünüşünü, durumunu, ruh halini iyileştirmek pick up f.
dış görünüşünü, durumunu, ruh halini düzeltmek pick up f.
nesnenin dış yüzeyini nemli bez ile temizlemek wipe down f.
(birini/bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek take (someone or something) at face value f.
Phrases
dış görünüşe aldanma don't be put off by the outside appearance expr.
(birinin/bir şeyin) dış görünüşünden to look at (someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) dış görünüşüne dayanarak/bakarak to look at (someone or something) expr.
Proverb
güzellik yalnızca dış görünüştedir beauty is only skin deep
insanları dış görünüşlerine göre yargılamayın pretty is as pretty does
insanları dış görünüşlerine göre yargılamayın handsome is as handsome does
kimseyi dış görünüşüne göre yargılama you can't tell a book by its cover
kimseyi dış görünüşüne göre yargılama don't judge a book by its cover
insanları dış görünüşleriyle yargılama never judge a book by its cover
dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak beauty is more than skin deep
mühim olan dış güzellik değil ruh güzelliği beauty is more than skin deep
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir beauty is more than skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz beauty is more than skin deep
dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak beauty is only skin deep
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir beauty is only skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz beauty is only skin deep
insanları dış görünüşlerine göre yargılamayın handsome is that handsome does
Colloquial
dış görünüşünden başka özelliği olmayan kişi face man i.
dış görünüşü güzel olup karakteri olmayan kişi face man i.
genellikle belçika ve hollanda'da dış mekanda yapılan şenlik ve panayır kirmess i.
sadece dış görünüşü modern olan kimse mod poser i.
sadece dış görünüşü modaya uygun olan kimse mod poser i.
dış tuvalet the necessary i.
dış etkilerin britanya kültürü ve kurumları için zararlı olduğunu düşünen kimse little englander i.
dış görünüşü iyi well-turned-out s.
dış görünüş olarak from all appearances expr.
dış görünüş olarak to all appearances expr.
Idioms
dış kapının mandalı spare tire i.
dış görünüş street appeal i.
dış güzellik the body beautiful i.
dış kapının mandalı a fifth/third wheel i.
dış görünüm face value i.
dış görünüş face value i.
dış görünüş skin deep i.
zurnanın son deliği/dış kapının mandalı/evdeki yabancı a cuckoo in the nest i.
dış mekan the great outdoors i.
dış görünüşte yapılan değişiklik lipstick on a pig i.
erkeklerin dış görünüşe odaklanması male blindness i.
erkeklerin kadını insan olarak veya yalnız dış görünüş değil tüm özellikleriyle görmek konusundaki körlüğü male blindness i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse (one's) own man i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse (one's) own woman i.
dış etmenlerden/başkalarından etkilenmeyen kimse (one's) own person i.