dışarı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dışarı



"dışarı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 24 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dışarı out zf.
dışarı outside zf.
General
dışarı exterior i.
dışarı extern i.
dışarı abroad s.
dışarı extraforaneous s.
dışarı offshore [new zealand] s.
dışarı off zf.
dışarı outside of zf.
dışarı forth zf.
dışarı dehors zf.
dışarı out zf.
dışarı outside zf.
dışarı aff zf.
dışarı withoutforth [obsolete] zf.
dışarı ex ed.
dışarı per- ök.
dışarı ext (exterior) kısalt.
Colloquial
dışarı the outside i.
Trade/Economic
dışarı outdoor i.
Medical
dışarı extra- ök.
Latin
dışarı ex parte s.
Archaic
dışarı outwith ed.
Slang
dışarı bricks i.

"dışarı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dışarı verme discharge i.
dışarı verme oranı emission rate i.
dışarı çıkma egressing i.
dışarı çıkmış protrusion i.
dışarı uzanmış protrusion i.
dışarı verme emission i.
dışarı atılma ejaculating i.
toprağın yüzeyin dışarı fırlayan kaya tabakası outcrop i.
dışarı verme emitting i.
dışarı çıkma exuding i.
dışarı atma ejaculation i.
dışarı taşma effusing i.
yangında dışarı kaçılamayan bina firetrap i.
dışarı çıkacak yer outlet i.
dışarı akma outflow i.
evden dışarı yapılan küçük gezi veya seyahat outing i.
dışarı akma effluence i.
dışarı fışkırtan ejaculator i.
dışarı fışkırma ejaculating i.
dışarı atma ejection i.
dışarı sızan şey exudation i.
dışarı akma effusing i.
asıl nehirden dışarı akan kol distributary i.
dışarı atılan ejaculator i.
dışarı akan madde effluent i.
dışarı atma ouster i.
dışarı fırlamış göbek gorbelly i.
kasıtlı derin nefes alma sonucu karbondioksitin ciğerlerden dışarı kaçması süreci hyperventilation i.
dışarı verme exuding i.
dışarı akma efflux i.
dışarı adım step out i.
dışarı çeken kas abductor i.
(kas) dışarı çekme abduction i.
ağızdan dışarı doğru çıkan büyük diş buckteeth i.
dışarı akış efflux i.
dışarı akma effusion i.
dışarı atma evacuation i.
dışarı sızma exfiltration i.
dışarı aktarım export i.
dışarı atma exhaust i.
dışarı atıcı exhauster i.
dışarı sızma efflux i.
dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz bulging eye i.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi bouncer i.
barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi chucker-out i.
zorla dışarı çıkarma disgorgement i.
(kiracıyı) evden dışarı atma actual eviction i.
kasın dışarı çekilmesi abducting i.
şişleri kenardan dışarı çıkan tekerlek catharine wheel i.
kartlardan veya kağıttan dışarı çıkan delik chad i.
yeniden dışarı verme re-emisssion i.
dışarı doğru akış effluxion i.
dışarı çıkma egression i.
(bir şeyin) altından dışarı çıkmış şey underlap i.
vücuttan dışarı atma evacuation i.
dışarı doğru sürünme ereptation i.
dışarı fırlama exsiliency i.
dışarı çıkarma exteriorization i.
dışarı çıkarılma exteriorization i.
dışarı çıkarma exteriorisation i.
dışarı çıkarılma exteriorisation i.
öksürürken dışarı verilen nefes blast i.
canlı bir organizmadan dışarı atılmış veya atılan dışkı, idrar gibi madde matter i.
süpürasyonla dışarı atılan madde matter i.
dışarı akma manation [obsolete] i.
dışarı atma wick i.
çiftlikte çitleri korumak ve hayvanların dışarı çıkmasını önlemekle görevli çalışan boundary rider [australia] i.
insan veya hayvan vücudundan dışarı atılan anormal akıntı gleet [rare] i.
gözü dışarı doğru çıkarma goggle i.
ceza olarak çocuğun dışarı çıkmasına izin vermeme grounding i.
dışarı atma deturbation i.
dışarı fırlamış göbek gor-belly i.
dışarı çıkma issuance i.
dışarı akma kuvveti issue i.
dışarı çıkan şey issue i.
dışarı akan şey issue i.
dışarı verme discharge i.
dışarı akma outflowing i.
dışarı çıkma outgate i.
dışarı çıkma outgo i.
dışarı çıkan şey outgo i.
dışarı çıkan kimse outgoer i.
dışarı çıkan şey outgoing i.
dışarı fırlama outleap i.
dışarı döken kimse outpourer i.
dışarı akma outpouring i.
dışarı akma outrush i.
dışarı atma outthrow i.
dışarı itme outthrust i.
dışarı çıkan şey outthrust i.
hastalığı nedeniyle dışarı çıkamayan kimse shut-in i.
içindekileri dışarı atmak için karın kaslarını germe push i.
kitap kapağına ait dışarı uzanan bölüm square i.
dışarı çıkmak protrude f.
dışarı çıkmak move out f.
dışarı sürmek drive f.
dışarı çıkmak pass out f.
dışarı gitmek go abroad f.
dışarı çıkarmak burnish f.
dışarı itmek push out f.
bir yerden dışarı atlamak jump out of f.
eğlenmek için dışarı çıkıp insanlarla buluşmak go out f.
dışarı vurmak show f.
dışarı doğru büyümek grow outward f.
dışarı çıkmamak stop in f.
birini kapı dışarı etmek kick someone out f.
dışarı akıtmak effuse f.
dışarı çıkmamak stay in f.
dışarı uzatmak stick out f.
dışarı fırlamak sally f.
dışarı vermek exude f.
dışarı çıkarmak stick out f.
dışarı çıkmak go out f.
dışarı çıkartmamak (birini ceza olarak) ground f.
dışarı sızmak (sır) leak out f.
yaka paça dışarı atmak chuck somebody out f.
yaka paça dışarı atmak chuck somebody out of something f.
sırrı dışarı vermek give away f.
dışarı çıkmış olmak protrude f.
dışarı atmak ejaculate f.
dışarı çıkmak step out f.
dışarı atmak put out f.
dışarı vermek discharge f.
dışarı vurmak manifest f.
dışarı atmak turf out f.
dışarı atmak throw out f.
dışarı atmak expel f.
kapı dışarı etmek throw out f.
dışarı vermek (ısı/ışık) give off f.
dışarı atmak run out f.
aralıktan dışarı bakmak peer out f.
dışarı atmak eject f.
dışarı atmak turn out f.
birini kapı dışarı etmek show someone the door f.
dışarı göndermek send out f.
dışarı uzanmış olmak protrude f.
kapı dışarı etmek dismiss f.
dışarı fırlamak leap out f.
ağzından dışarı sarkmak (dil) loll out f.
dışarı koşmak run out f.
dışarı çıkmak issue f.
içinde bulunduğu yeri dumanla doldurarak dışarı çıkarmak smoke someone out f.
ile dışarı çık go out with f.
dışarı atmak shoot out f.
dışarı gitmek go out f.
dışarı vermek let off f.
camdan dışarı atmak defenestrate f.
dışarı yaptırmak outsource f.
dışarı çıkarmak wheel out f.
dışarı çıkarılmak (a tenant) be evicted f.
dışarı sarkmak hang out of (a window/balcony) f.
dışarı çıkarılmak be extricated (someone/something) (from) f.
dışarı çıkarılmak be removed from f.
dilini dışarı çıkarmak stick one's tongue out f.
dışarı sarkmak lean out of (a window/balcony) f.
dışarı çıkarılmak extract or pull (something) from f.
(kas) dışarı çekmek abduct f.
gece dışarı çıkmak go out at night f.
dışarı atmak chuck out f.
kapı dışarı etmek turf out f.
dışarı atmak evacuate f.
dışarı çıkarmak exsert f.
dışarı akmak flow out f.
-den dışarı bakmak look out f.
-den dışarı çıkmak project from f.
-den dışarı uzanmak stick out f.
-den dışarı atmak run out of f.
-den dışarı uzanmak project from f.
-den dışarı çıkmak stick out f.
dışarı çıkartmak get out of f.
(haber vb) dışarı sızmak get out f.
dışarı sızmak get out of f.
dışarı çıkartıp uzaklaştırmak get out of f.
dışarı bırakmak exclude f.
yalnız dışarı çıkmak go out alone f.
dışarı almak oust f.
dışarı fırlamak protrude f.
dışarı atmak rake out f.
(öğrenciyi vb)kulağından tutup dışarı atmak out on someone's ear f.
dışarı çıkmamak stay indoor f.
dışarı çıkmak come up for f.
biraz dışarı çıkmak get outdoors a little f.
karga tulumba kapı dışarı etmek toss someone out of the door f.
çöpü dışarı çıkarmak take the garbage out f.
çöpü dışarı götürmek take the garbage out f.
pencereden dışarı sarkmak lean out of the window f.
çöpü dışarı koymak put the rubbish out f.
çöpü dışarı çıkarmak put the rubbish out f.
polis tarafından yaka paça dışarı çıkarılmak be manhandled by the police f.
öğle yemeği için dışarı çıkmak be out to lunch f.
çöpü dışarı götürmek/atmak take the garbage out f.
çöpü dışarı götürmek/atmak take the trash out f.
pencereden dışarı bakmak look out the window f.
birini ayak işleri/getir götür için dışarı yollamak send someone on an errand f.
birini ayak işleri/getir götür için dışarı yollamak send someone out on an errand f.
bir şeyi bir yerden dışarı atmak/fırlatmak fling something out of something f.
bir şeyi bir yerden dışarı atmak/fırlatmak fling something out f.
kapı dışarı edilmek be locked out f.
çöpü dışarı atmak throw out the trash f.
dışarı çıkıp bir şeyler yapmak get out and do something f.
(evdeki) çöpü dışarı atmak take out the garbage f.
(evdeki) çöpü dışarı atmak take out the trash f.
dışarı atmak/boşaltmak expurge f.
dışarı çıkmak go outside f.
evden dışarı çıkmak go out of the house f.
çöpü dışarı atmak take out the rubbish f.
çöpü dışarı koymak put the rubbish out f.
karga tulumba kapı dışarı etmek frogmarch f.
dışarı uzanmak outjut f.
yeniden dışarı atmak re-eject f.
yeniden dışarı vermek re-emit f.
yeniden dışarı atmak reexpel f.
yeniden dışarı atmak re-expel f.
dışarı atmak reject f.
dışarı itmek obtrude f.
(bir şeyin) altından dışarı çıkmak underlap f.
dışarı atmak evict f.
büyük miktarlarda dışarı çıkarmak eruct f.
dışarı vermek exudate [obsolete] f.
kağıt hamuru öğütücüsünün içindekileri basınçla dışarı atmak blow f.
sergilemek amacıyla dışarı asmak hang out f.
zorla dışarı çıkmak break f.
(baskı altındaki yapı) dışarı doğru bükülmek bulge f.
tekmeleyerek dışarı atmak hoof f.
dışarı atmak hoof f.
dışarı atmak move f.
(akü, eriyik metal) dışarı gaz vermek gas f.
dışarı dökmek decant f.
dışarı aktarmak decant f.
dışarı zamk vermek gum f.
oluk açıp dışarı çıkmak gut out f.
(dil) dışarı çıkmak loll f.
dışarı nem yayan ooze f.
dışarı çıkarmak rout f.
dışarı atmak deturb [obsolete] f.
dışarı atmak deturbate f.
(vahşi hayvanı) girdiği yerden dışarı sürmek dislodge f.
zorla dışarı atmak drub f.
dışarı taşmak peal [dialect] [uk] f.
dışarı itmek peep f.
(krokette topu dışarı atarak) oyunu sonlandırmak peg out f.
dışarı pörtlemek pout f.
dışarı atmak fire f.
kuş sürüsü gibi dışarı koşmak flush [obsolete] f.
dışarı akmak outflow f.
dışarı göndermek outlaunch f.
dışarı çıkartmak outlead f.
(pusudan) dışarı fırlamak outleap f.
hızla dışarı akmak outpour f.
dışarı itmek outpush f.
zorla dışarı çıkmak outrush f.
dışarı çıkmak outshoot f.
dışarı atmak outthrow f.
dışarı itmek outthrust f.
nefesle dışarı atmak pluff f.
üfleyerek dışarı atmak pluff f.
nefesle dışarı atmak pluff [scotland] f.
bir şeyi duman bulutu şeklinde dışarı vermek plume f.
dışarı atmak shake f.
dışarı çıkarmak poke f.
dışarı uzatmak poke f.
dışarı uzanmak poke out f.
ucunu dışarı pörtletmek protuberate f.
dışarı atmak spet f.
basınçla dışarı çıkarmak spew f.
basınç altındaymışçasına dışarı atmak spew f.
dışarı fırlamak stick f.
dışarı çıkmak slip f.
(dışarı) çıkarmak stick f.
kendini dışarı atmak venture f.
dışarı çıkarmak roust f.
dışarı veren exhalent s.
dışarı uzanmış protuberant s.
dışarı atılmış ejaculated s.
dışarı çıkmış protuberant s.
dışarı veren exhalant s.
dışarı akan excurrent s.
dışarı çıkmış egressed s.
dışarı verilmiş (soluk vb) exhaled s.
dışarı fırlamış protuberant s.
dışarı götüren efferent s.
dışarı akmış effused s.
dışarı atılabilen ejective s.
dışarı çıkan protrusive s.
dışarı giden outgoing s.
dışarı akan effusing s.
dışarı atılmış ejected s.
dışarı fışkırmış ejaculated s.
dışarı çıkmış gone out s.
dışarı taşan effusing s.
dışarı verilmiş emitted s.
dışarı taşmış effused s.
dışarı çıkmış exuded s.
sudan dışarı high and dry s.
dışarı atılabilen ejectable s.
dışarı verilmiş exuded s.
dışarı akan effluent s.
dışarı fışkırtılabilen ejectable s.
dışarı giden outbound s.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untuck s.
çarşaf vb) sokulmamış/açıkta/ dışarıda/dışarı çıkkmış untucked s.
dışarı kavis yapmış embowed s.
dışarı büyüyen enate s.
dışarı büyüyen enatic s.
dışarı çıkmış exsert s.
dışarı çıkmış exserted s.
dışarı çıkmış exsertile s.
aniden dışarı atılmış jaculatory s.
dışarı akımlı excurrent s.
dışarı taşmış exsert s.
dışarı taşmış exserted s.
dışarı çıkan jutting s.
dışarı doğru çıkıntılı bosomy s.
dışarı nem yayan oozy s.
(hanedan arması) dışarı çıkar gibi tasvir edilen issuant s.
dışarı fışkıran salient s.
dışarı akan outflowing s.
dışarı akan outsetting s.
(el) avuç içi dışarı bakan supine s.
dışarı götüren bir halde efferently zf.
dışarı doğru outward zf.
her şeye rağmen dışarı çıktık. regardless zf.
-den dışarı out of ed.
-den dışarı ex ed.
dışarı! away ünl.
Phrasals
manyetik kart okutarak dışarı çıkmak card out f.
dışarı atmak read out of f.
dışarı atmak read out f.
dışarı atmak cast forth f.
dışarı atmak cast out f.
(sıvının dışarı akabileceği şekilde) delik açmak set abroach f.
kapı dışarı etmek cast by f.
bir yeri yakarak (birini) dışarı çıkmaya zorlamak burn (one) out of (something) f.
hızla dışarı çıkmak burst out f.
hızla dışarı çıkmak burst out (of something) f.
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak put (one) out of (something or some place) f.
(birini/bir hayvanı bir yerden) dışarı çıkarmak put (someone or an animal) out of something f.
dışarı atmak turf off [brit] f.
kapı dışarı etmek turf off [brit] f.
öksürerek dışarı atmak choke up f.
(birini ya da bir şeyi bir yerden) dışarı götürmek conduct (someone or something) out of (some place) f.
birini bir yerden ya da bir şeyden dışarı çıkarmak conduct someone out of something f.
dışarı çıkarmak conduct someone out of something f.
dışarı çıkmak come out f.
dışarı çıkmak come out f.
dışarı pijamayla, şortla, ince elbiseyle vb. çıkmak come out in something f.
üstünde pijamayla, kısacık etekle vs. dışarı çıkmak come out in something f.
dışarı fırlamak charge off f.
birini yaka paça dışarı atmak chuck someone out of some place f.
birilerini dışarı çıkarmak clear someone out f.
birini yaka paça dışarı atmak chuck someone out f.
birilerini dışarı çıkarmak clear someone out of some place f.
dışarı çıkartmak give off f.
dışarı salmak give off f.
dışarı çıkartmak lead out f.
dışarı itmek jab out f.
dışarı atmak chuck out f.
dışarı itmek thrust out f.
dışarı çıkmaya zorlamak force out f.
dışarı püskürmek spray out f.
dışarı sıçramak spatter out f.
dışarı çıkmak step outside f.
dışarı fırlamak sweep off f.
eşlik ederek dışarı çıkarmak bustle someone off f.
hızla dışarı çıkmak light out of f.
hızla dışarı çıkmak sweep off f.
hızla dışarı çıkmak pelt out f.
hızla dışarı çıkmak light out f.
kapı dışarı etmek chuck out f.
kapı dışarı etmek chuck out of f.
(güç kullanarak) dışarı atmak muscle out f.
(bir yerden) dışarı çıkmak istemek want out (of something) f.
(bir yerden dışarı) çıkmak/gitmek run along f.
(bitki) dışarı doğru büyümek bush out f.
dışarı dökmek/saçmak/fırlatmak toss off f.
dışarı düşmek drop out f.
dışarı saçılmak/dökülmek drop out f.
dışarı atmak/çıkarmak drop out f.
dışarı atlamak/düşmek dropout f.
dışarı atmak drop out f.
birini/bir şeyi dışarı atmak drop out of (something) f.
(birini/bir şeyi) dışarı atmak drop (someone or something) out of f.
dışarı fırlamak stick up f.
'-den dışarı bir şey vermek emit (something) from (something) f.
ön yüzü dışarı bakacak şekilde konumlandırmak face out f.
yüzünü dışarı doğru konumlandırmak face out f.
ön yüzü dışarı bakacak şekilde konumlandırmak face out f.
dışarı fışkırmak spring forth f.
dışarı püskürmek spring forth f.
dışarı taşmak spring forth f.
birden dışarı dökülmek spring forth f.
dışarı fışkırmak vomit forth f.
dışarı püskürmek vomit forth f.
dışarı taşmak vomit forth f.
dışarı kusmak vomit forth f.
dışarı fışkırmak vomit forth f.
dışarı püskürmek vomit forth f.
dışarı taşmak vomit forth f.
dışarı kusmak vomit forth f.
bir şeyden dışarı sızıntı yapmak ooze from f.
(birini) dışarı atmak remove from (someone or something) f.
(bir şeyden) dışarı fışkırmak spout from (something) f.
(bir şeyden) dışarı fışkırmak squirt from (something) f.
dışarı fışkırtmak squirt from (something) f.
dışarı püskürtmek squirt from (something) f.
dışarı fışkırmak squirt from something f.
dışarı püskürmek squirt from something f.
dışarı taşmak squirt from something f.
dışarı bakmak gaze out on (something) f.
bir yerden dışarı bakmak gaze out on something f.
(bir şey) yemek için dışarı çıkmak go out for (something) f.
birini/bir şeyi geri getirmek için dışarı çıkmak go out for someone or something f.
birini/bir şeyi alıp getirmek için dışarı çıkmak go out for someone or something f.
öksürerek dışarı atmak hack up f.
dışarı sürüklemek haul out f.
dışarı çıkarmak haul out f.
dışarı taşımak haul out f.
bir şeyi dışarı çıkarmak bring out f.
(bir şeyden/yerden) dışarı kaydırmak slide out of (something or some place) f.
dışarı kaydırmak slide something out of something f.
dışarı kaydırmak and slide something out f.
dışarı çıkarmak sling out f.
dışarı atmak sling out f.
kapı dışarı etmek sling out f.
sıkıp içindekini dışarı çıkarmak squeeze out f.
dışarı itmek squeeze out f.
birini/bir şeyi bir yerden dışarı çıkarmak take someone or something out of something f.
birini/bir şeyi bir yerden dışarı çıkarmak and take someone or something out f.
(birini/bir hayvanı) bir yerden dışarı çekmek tease out of (someone or something) f.
(birini/bir hayvanı) bir yerden dışarı çekmek tease something out of something f.
(birini/bir hayvanı) bir yerden dışarı çekmek tease something out f.
dışarı atmak/çıkarmak toss out f.
olumsuz hava koşulları dışarı çıkmasına izin vermemek weather in f.
tekerlekli bir araçla dışarı çıkarmak wheel out f.
dışarı yatmak lay out f.
dışarı uzanmak lay out f.
(birinin) yanından ayırmamak/dışarı çıkarmamak keep in with (someone) f.
(bir şeyden) dışarı dökülmek pour out (of something) f.
(bir şeyden) dışarı akmak pour out (of something) f.
(bir şeyden) dışarı dökmek pour out (of something) f.
(bir şeyden) dışarı akıtmak pour out (of something) f.
dışarı akmak pour out f.
dışarı dökülmek pour out f.
dışarı fışkırmak pour out f.
dışarı taşmak pour out f.
dışarı akın etmek pour out on (somewhere or something) f.
dışarı akın etmek pour out onto (somewhere or something) f.
bir şeyi/sıvıyı dışarı fışkırtmak spout something out f.
bir şeyi/sıvıyı dışarı sızdırmak spout something out f.
bir şeyi/sıvıyı dışarı akıtmak spout something out f.
bir şeyi/sıvıyı dışarı kaçırmak spout something out f.
dışarı uzatmak stretch forth f.
bir akımla (su, rüzgar) dışarı süpürmek sweep out f.
dışarı sürüklemek sweep out f.
(bir şeyden/yerden) dışarı itmek sweep out of (something or some place) f.
(bir şeyden/yerden) dışarı sürüklemek sweep out of (something or some place) f.
(evcil bir hayvanı) dışarı çıkarmak take out f.
birini dışarı çıkarmak take out f.
gece dışarı çıkmak take someone out f.
(bir şey) sınırından/kapsamından dışarı çıkarmamak keep within (something) f.
(bir şeyden/yerden) dışarı akmak surge out of (someone, something, or some place) f.
(bir şeyden/yerden) dışarı sızmak surge out of (someone, something, or some place) f.
(bir şeyden) dışarı püskürmek well out of (something) f.
(bir şeyden) dışarı taşmak well out of (something) f.
tekerlekli bir araçla (bir şeyden/yerden) dışarı çıkarmak wheel out of (something or some place) f.
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden dışarı çıkarmak wheel someone or something out of something f.
birini/bir şeyi tekerlekli bir araçla bir şeyden dışarı çıkarmak wheel someone or something out f.
dışarı akmak pump out f.
dışarı sızmak pump out f.
dışarı fışkırmak pump out f.
zorla dışarı atmak force out f.
(bir şeyden/yerden) dışarı yönlendirmek lead out of (something or some place) f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden dışarı yönlendirmek lead (someone or an animal) out of something f.
(birini bir şeyden/yerden) kapı dışarı etmek put (one) out of (something or some place) f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek put (someone or an animal) out of something f.
(birini/bir hayvanı) bir şeyden/yerden kapı dışarı etmek put (someone or an animal) out f.
birini/bir hayvanı bir şeyden/yerden dışarı çıkması için korkutmak terrify someone or an animal out of something f.
(birini) bir etkinlik için dışarı davet etmek ask (one) out f.
dışarı fışkırtmak bellow out f.
dışarı püskürtmek bellow out f.
dışarı salmak bellow out f.
dışarı atmak boot or an animal out f.
kapı dışarı etmek boot or an animal out f.
birini/bir hayvanı dışarı atmak boot someone or an animal out f.
birini/bir hayvanı kapı dışarı etmek boot someone or an animal out f.
(bir şeyden) dışarı/geri sekmek bounce out (of something) f.
soluğunu dışarı vermek breathe something out f.
dışarı taşmak bulge out f.
dışarı fırlamak bulge out f.
bir şeyi yakıp birini dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak burn someone out of something f.
evini/işini yakıp birini dışarı çıkmak zorunda bırakmak burn someone out of something f.
yakıp dışarı çıkartmak/çıkmaya zorlamak burn out of f.
evini/işini yakıp dışarı çıkmak zorunda bırakmak burn out of f.
(bir şeyden/bir yerden) dışarı akmak burst out of (somewhere or something) f.
(bir şeyden/bir yerden) hızla dışarı çıkmak burst out of (somewhere or something) f.
birini/bir şeyi dışarı taşımak carry someone or something out f.
birini/bir şeyi alıp dışarı çıkarmak carry someone or something out f.
dışarı doğru çıkıntı yapmak break out f.
dışarı çıkarmak move out f.
sosyalleşmek için birileriyle dışarı çıkmak look in f.