do well to - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

do well to

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"do well to" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 40 sonuç

İngilizce Türkçe
General
well-to-do family i. varlıklı aile
well-to-do man i. zengin adam
Phrases
it's never too late to do well expr. iyi yapmak için hiçbir zaman çok geç değildir
Colloquial
be (just) as well (to do something) f. (bir şeyi yapmak) akıllıca olmak
be (just) as well (to do something) f. (bir şeyi yapmakta) yarar olmak
be (just) as well (to do something) f. (bir şeyi yapmak) mantıklı olmak
be (just) as well (to do something) f. (bir şeyi yapmak) iyi olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi, ideal, daha iyi konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. bir şey için/bir şeyi yapmak için uygun konumda/yerde olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. yeri güzel, uygun, iyi olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. yeri rahat, elverişli, yakın olmak
do well to do something f. bir şeyi yapmak iyi olmak
do well to do something f. bir şeyi yapmak mantıklı olmak
do well to do something f. bir şeyi yapmak akıllıca olmak
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
all very well (for somebody) (to do something) but... expr. (birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
Idioms
be well, ideally, better placed for something/to do something f. avantajlı, iyi bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. ideal, elverişli bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. konumu iyi, uygun olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. yeri iyi, uygun olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. iyi, uygun yerde olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. iyi, uygun bir konumda olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. iyi, uygun konumlandırılmış olmak
be well, ideally, better placed for something/to do something f. iyi yere dükkan açmış olmak
well-to-do s. müreffeh
well-to-do s. rahatı yerinde
well-to-do s. tuzu kuru
well-to-do s. varlıklı
well-to-do s. zengin
(well) worth your while (to do something) s. (bir şey yapmak) harcadığı zamana değer
(well) worth your while (to do something) s. (bir şey yapmak) ayırdığın zaman değer
well-to-do expr. hali vakti yerinde
(one) would do well to (do something) expr. (bir şeyi) yapsan iyi olur