Geçmiş

gibi bir şey

"gibi bir şey" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	gibi bir şey	veritable s.
Phrases
2	İfadeler	gibi bir şey	to this/that effect expr.
Colloquial
3	Konuşma Dili	gibi bir şey	or something expr.
4	Konuşma Dili	gibi bir şey	or something (like that) expr.
5	Konuşma Dili	gibi bir şey	or the like expr.
Latin
6	Latince	gibi bir şey	vel sim. expr.

"gibi bir şey" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 231 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	saman alevi gibi bir şey	flash in the pan i.
2	Genel	milyoner gibi bir şey	a kind of millionaire i.
3	Genel	emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey	fringe benefit i.
4	Genel	hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf	mouthpiece i.
5	Genel	mutfak eşyası gibi markette satılan ama yiyecek olmayan her bir şey	nonfood i.
6	Genel	(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey	tally i.
7	Genel	kolye gibi birbirine zincirleme bağlanmış bir dizi benzer şey	necklace i.
8	Genel	uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey	blood brother i.
9	Genel	(duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey	hang-up i.
10	Genel	birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak	be within someone's grasp f.
11	Genel	saat vb gibi bir şey kurmak	wind something up f.
12	Genel	gibi bir şey olmak	be something of a f.
13	Genel	gibi bir şey olmak	be somewhat of a f.
14	Genel	(çöp gibi) bir yere bir şey atmak	fling something into something f.
15	Genel	(çöp gibi) bir yere bir şey atmak	fling something in f.
16	Genel	(bir şey içerken) gerginlik, şaşırma gibi durumlarda hava yutmak	gulp f.
17	Genel	kutsal bir şey gibi korumak	inshrine f.
18	Genel	başka bir şey gibi gösterilmemiş	undissembled s.
Phrasals
19	Öbek Fiiller	(bir şey) gibi gözükmek	smack of f.
20	Öbek Fiiller	bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak	play (something) off as (something else) f.
21	Öbek Fiiller	birisi/bir şey gibi giyinmek	dress (up) as (someone or something) f.
22	Öbek Fiiller	birisi/bir şey gibi giyinmek	dress (up) as someone or something f.
23	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek	treat (someone or something) as (someone or something else) f.
24	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek	treat (someone or something) as (someone or something else) f.
25	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek	treat (someone or something) as (someone or something else) f.
26	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak	treat (someone or something) as (someone or something else) f.
27	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi, başka bir şey gibi değerlendirmek/düşünmek	treat someone or something as something f.
28	Öbek Fiiller	birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak	treat someone or something as something f.
29	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) bir şey gibi görmek	take (someone or something) for f.
30	Öbek Fiiller	(bir şey) gibi hissettirmek	taste of (something) f.
31	Öbek Fiiller	tadı bir şey gibi olmak	taste of something f.
32	Öbek Fiiller	bir şey gibi tatmak	taste of something f.
33	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi görünmek	come across as (someone or something) f.
34	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi bir izlenim bırakmak	come across as (someone or something) f.
35	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi bir etki bırakmak	come across as (someone or something) f.
36	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi gelmek	come across as (someone or something) f.
37	Öbek Fiiller	(birine bir şey) gibi görünmek	come across as (something) to (one) f.
38	Öbek Fiiller	(birinde bir şey) gibi bir izlenim bırakmak	come across as (something) to (one) f.
39	Öbek Fiiller	(birinde bir şey) gibi bir etki bırakmak	come across as (something) to (one) f.
40	Öbek Fiiller	(birine bir şey) gibi gelmek	come across as (something) to (one) f.
41	Öbek Fiiller	birini (biri/bir şey) gibi giydirmek	dress someone up (as someone or something ) f.
42	Öbek Fiiller	(bir şey birinin) istediği gibi gitmek	have (something) going for (one) f.
43	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi/olarak giyinmek	masquerade as (someone or something) f.
44	Öbek Fiiller	kendini (biri/bir şey) gibi göstermek	masquerade as (someone or something) f.
45	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi başka bir şey) gibi sunmaya çalışmak	pass (someone or something) off (as something else) f.
46	Öbek Fiiller	(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak	pass (someone or something) off (as something else) f.
47	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak	pass (someone or something) off (as something else) f.
48	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi bir şey) gibi/olarak yutturmaya çalışmak	pass (someone or something) off on (someone) f.
49	Öbek Fiiller	kendini (başka biri/bir şey) gibi göstermek	pose as (someone or something) f.
50	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) gibi davranmak	pose as (someone or something) f.
51	Öbek Fiiller	kendini (biri/bir şey) gibi sunmak	pose as (someone or something) f.
52	Öbek Fiiller	(bir şey) gibi görünmek	pretend to (something) f.
53	Öbek Fiiller	(birine bir şey) gibi gelmek	strike (one) as (something) f.
54	Öbek Fiiller	(birine bir şey) gibi görünmek	strike (one) as (something) f.
Phrases
55	İfadeler	sinsice kendini bir şey gibi göstermek	worm into f.
56	İfadeler	sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi	for all the world as if (someone or something) expr.
57	İfadeler	sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi	for all the world as if/though... expr.
58	İfadeler	sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi	for all the world like somebody/something expr.
59	İfadeler	tıpkı (bir şey) gibi	every bit as (something) expr.
60	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	in the manner of (someone or something) expr.
61	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	in the manner of somebody/something expr.
62	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	after the fashion of (someone or something) expr.
63	İfadeler	biri/bir şey gibi	after the fashion of somebody/something expr.
64	İfadeler	(bir şey için) her şey planlandığı gibi	all systems go (for something) expr.
65	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	after the fashion of (someone or something) expr.
66	İfadeler	biri/bir şey gibi	after the fashion of somebody/something expr.
67	İfadeler	(bir şey için) her şey planlandığı gibi	all systems go (for something) expr.
68	İfadeler	biri/bir şey gibi	in common with somebody/something expr.
69	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	in the form of (someone or something) expr.
70	İfadeler	(biri/bir şey) gibi	in the shape of (someone or something) expr.
71	İfadeler	hiçbir şey bir kalp gibi kırılmaz	nothing breaks like a heart expr.
Proverb
72	Atasözü	(biri/bir şey) gibi	after the style of (someone or something) expr.
73	Atasözü	(biri/bir şey) gibi	after the style of (someone or something) expr.
Colloquial
74	Konuşma Dili	suratına bir şamar/tokat gibi inen şey	smack in the face i.
75	Konuşma Dili	(terfi, intikam gibi bir şey) peşinde olmak/peşinden koşmak	be out for (something) f.
76	Konuşma Dili	(birinin) gözü gibi sakladığı bir şey olmak	be (one's) baby f.
77	Konuşma Dili	gözü gibi baktığı bir şey olmak	be (one's) baby f.
78	Konuşma Dili	(bir şey öyleymiş) gibi davranmak	make out like (something is the case) f.
79	Konuşma Dili	(bir şey öyleymiş) gibi yapmak	make out like (something is the case) f.
80	Konuşma Dili	(bir şey) yüzünden ölecekmiş gibi hissetmek	be dying of (something) f.
81	Konuşma Dili	(bir şey) gibi görünmek	look like (something) f.
82	Konuşma Dili	(bir şey) olacak gibi olmak	look like (something) f.
83	Konuşma Dili	(bir şey) gibi görünmek	seem like (something) f.
84	Konuşma Dili	daha çok (bir şey) gibi	more like (something) expr.
85	Konuşma Dili	onun gibi bir şey	anything like that expr.
86	Konuşma Dili	onun gibi bir şey	something like that expr.
87	Konuşma Dili	onun gibi bir şey değil	nothing of the sort expr.
88	Konuşma Dili	onun gibi bir şey değil	nothing of the kind expr.
89	Konuşma Dili	onun gibi bir şey değil	nothing of the sort expr.
90	Konuşma Dili	(bir şey) gibi bir şey	something of a (something) expr.
91	Konuşma Dili	ya da onun gibi/o tarz bir şey	or anything expr.
92	Konuşma Dili	ya da onun gibi/o tarz bir şey	or whatever expr.
93	Konuşma Dili	onun gibi bir şey değil	nothing like that expr.
94	Konuşma Dili	(bir şey) gibi	(something)-adjacent expr.
95	Konuşma Dili	ve bunun/onun gibi bir sürü şey	and (all) the rest (of it) expr.
96	Konuşma Dili	ve bunun/onun gibi bir sürü şey	and whatnot expr.
97	Konuşma Dili	(bir şey) gibi	as good as (something) expr.
98	Konuşma Dili	biri/bir şey gibi	as well as someone or something expr.
99	Konuşma Dili	(biri bir şey) gibi mi görünüyor?	does (one) look like (something)? expr.
100	Konuşma Dili	(birinin bir şey) gibi bir hali mi var?	does (one) look like (something)? expr.
101	Konuşma Dili	(bir şey) dediğin gibi olabilir ama sen bir de (bir şeyi) gör	I'll see your (something) and raise you (something else) expr.
102	Konuşma Dili	ya da onun gibi bir şey	or something expr.
103	Konuşma Dili	falan gibi bir şey	or something expr.
104	Konuşma Dili	ya da onun gibi bir şey	or something (like that) expr.
105	Konuşma Dili	falan gibi bir şey	or something (like that) expr.
106	Konuşma Dili	ya da onun gibi bir şey	or the like expr.
107	Konuşma Dili	falan gibi bir şey	or the like expr.
Idioms
108	Deyim	tanıtımında yazdığı gibi bir yer/şey	does what it says on the box [ireland] i.
109	Deyim	tanıtımında yazdığı gibi bir yer/şey	does exactly what it says on the box [ireland] i.
110	Deyim	tadı kaçmasın diye her şeyi idare etme/bir şey yokmuş gibi davranma	a polite fiction i.
111	Deyim	her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi	fox in the henhouse i.
112	Deyim	aslında pek bilmediği bir şey hakkında bilgi sahibi gibi davranan kişi	guardhouse lawyer i.
113	Deyim	bir kenarda süs gibi duran şey	credenzaware i.
114	Deyim	her an kötü bir şey yapacakmış gibi olan kişi	a fox in the henhouse i.
115	Deyim	nixon'un çin'e gitmesi gibi bir şey	nixon in china i.
116	Deyim	nixon'un çin'e gitmesi gibi bir şey	nixon to china i.
117	Deyim	tıpkı (bir şey) gibi	shades of i.
118	Deyim	çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse	the cat that ate the canary i.
119	Deyim	çok matah bir şey yapmış gibi görünen kimse	the cat that ate the canary i.
120	Deyim	çok önemli bir şey yapmış gibi görünen kimse	the cat that swallowed the canary i.
121	Deyim	çok matah bir şey yapmış gibi görünen kimse	the cat that swallowed the canary i.
122	Deyim	(biri/bir şey) gibi şeyler	the likes of (someone or something) i.
123	Deyim	onun gibi bir şey	words to that effect i.
124	Deyim	(birinin) istediği gibi (bir şey) olmak	ring (one's) bell f.
125	Deyim	(birinin) aradığı gibi (bir şey) olmak	ring (one's) bell f.
126	Deyim	(birinin) istediği gibi (bir şey) olmak	ring someone's bell [us] f.
127	Deyim	(birinin) aradığı gibi (bir şey) olmak	ring someone's bell [us] f.
128	Deyim	(bir şey) gibi olmak	turn out like something f.
129	Deyim	çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek	like the cat that got the cream f.
130	Deyim	çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek	like the cat that ate the canary f.
131	Deyim	(bir şey başka bir şeyin) yanında çocuk oyuncağı gibi kalmak	make something seem like a picnic f.
132	Deyim	(bir şeyi başka bir şey) gibi yutturmaya çalışmak/kalkışmak	play (something) off as (something else) f.
133	Deyim	(bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak	play (something) off as (something else) f.
134	Deyim	(birisi ya da bir şey) gibi görülmek	come across like (someone or something) f.
135	Deyim	(birisi ya da bir şey) gibi izlenim bırakmak	come across like (someone or something) f.
136	Deyim	(birisi ya da bir şey) gibi etki bırakmak	come across like (someone or something) f.
137	Deyim	(birisi ya da bir şey) gibi görünmek	come across like (someone or something) f.
138	Deyim	(birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek	come across like someone or something (to someone) f.
139	Deyim	(birisinde) birisi ya da bir şey gibi izlenim bırakmak	come across like someone or something (to someone) f.
140	Deyim	(birisinde) birisi ya da bir şey gibi etki bırakmak	come across like someone or something (to someone) f.
141	Deyim	(birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek	come across like someone or something (to someone) f.
142	Deyim	(birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek	come across as someone or something (to someone) f.
143	Deyim	(birisinde) birisi ya da bir şey gibi izlenim bırakmak	come across as someone or something (to someone) f.
144	Deyim	(birisinde) birisi ya da bir şey gibi etki bırakmak	come across as someone or something (to someone) f.
145	Deyim	(birisine) birisi ya da bir şey gibi görünmek	come across as someone or something (to someone) f.
146	Deyim	kulağa bir şey gibi gelmek	sound a (kind of) note f.
147	Deyim	(birinin) kötü bir şey yapabilecekmiş gibi durduğunu düşünmek	not put (something) past (one) f.
148	Deyim	(bir şey olacak) gibi görünmek	look (all) set (to do something) f.
149	Deyim	(bir şey) gibi olmak	be on the lines of (something) f.
150	Deyim	(biri/bir şey) artık olması gerektiği gibi/ideal durumda olmamak	be past (someone's or something's) best f.
151	Deyim	yarın yokmuş gibi bir şey yapmak	do something as if there's no tomorrow f.
152	Deyim	yarın olmayacakmış gibi bir şey yapmak	do something as if there's no tomorrow f.
153	Deyim	yarın yokmuş gibi bir şey yapmak	do something like there's no tomorrow f.
154	Deyim	yarın olmayacakmış gibi bir şey yapmak	do something like there's no tomorrow f.
155	Deyim	(bir şey) birinin bebeği/çocuğu gibi olmak	be somebody's baby f.
156	Deyim	(bir şey) gibi olmak	be along the lines of (something) f.
157	Deyim	eskiden olduğu gibi (bir şey) olmamak	be half the (something) (one) used to be f.
158	Deyim	eskisi gibi (bir şey) olmamak	be half the (something) (one) used to be f.
159	Deyim	haddini aşmak gibi olmazsa (bir şey yapmak)	make so bold (as to do something) f.
160	Deyim	haddini aşmak gibi olmazsa (bir şey yapmak)	be so bold (as to do something) f.
161	Deyim	(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek	put a bold face on (something) f.
162	Deyim	(bir şey) yolundaymış gibi göstermek/davranmak	put a bold face on (something) f.
163	Deyim	(bir şey) o kadar da umutsuz değilmiş gibi göstermek	put a good face on (something) f.
164	Deyim	(bir şey) yolundaymış gibi göstermek/davranmak	put a good face on (something) f.
165	Deyim	(biri/bir şey karşısında) gözleri fal taşı gibi açılmak	get an eyeful (of someone or something) f.
166	Deyim	(biri/bir şey karşısında) gözleri fal taşı gibi açılmak	have an eyeful (of someone or something) f.
167	Deyim	biri/bir şey gibi hissettirmek	feel like someone or something f.
168	Deyim	(bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak	go into a song and dance (about something) f.
169	Deyim	(bir şey hakkında) bozuk plak gibi başa sarmak	go into a song and dance (about something) f.
170	Deyim	(bir şey hakkında) bozuk plak gibi aynı şeyi yapmak	go into the same old song and dance (about something) f.
171	Deyim	(bir şey hakkında) bozuk plak gibi başa sarmak	go into the same old song and dance (about something) f.
172	Deyim	hiçbir şey (birinin/bir şeyin) istediği gibi gitmemek/olmamak	have nothing going for (someone or something) f.
173	Deyim	(biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi sular seller gibi bilmek	know (someone or something) inside out f.
174	Deyim	çok önemli bir şey yapmış gibi görünmek	look like the cat that ate the canary f.
175	Deyim	çok matah bir şey yapmış gibi görünmek	look like the cat that ate the canary f.
176	Deyim	(bir şey yapacakmış) gibi yapmak	make as if to (do something) f.
177	Deyim	(bir şey yapar) gibi yapmak	make as if to (do something) f.
178	Deyim	(bir şey yapacak) gibi davranmak	make as if to (do something) f.
179	Deyim	biri/bir şey gibi davranmak	make like someone/something f.
180	Deyim	(bir şey) gibi davranmak	play like (something) f.
181	Deyim	(bir şey) gibi oynamak	play like (something) f.
182	Deyim	bir şey için hayvan gibi çalışmak	put your back into something f.
183	Deyim	kulağa (bir şey) gibi gelmek	sound as if (something) f.
184	Deyim	(bir şey) gibi görünmek	sound as if (something) f.
185	Deyim	tadı (bir şey) gibi olmak	taste like (something) f.
186	Deyim	(bir şey) gibi hissettirmek	taste like (something) f.
187	Deyim	(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek	treat (someone or something) like (someone or something else) f.
188	Deyim	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek	treat (someone or something) like (someone or something else) f.
189	Deyim	çok matah bir şey yapmış gibi	like the cat that ate the canary (us) expr.
190	Deyim	çok matah bir şey yapmış gibi	like the cat that got the cream (uk) expr.
191	Deyim	ve bunun gibi bir sürü saçma şey	and all that jazz expr.
192	Deyim	mucize gibi bir şey	as a pig loves marjoram expr.
193	Deyim	sanki ağzında bir şey var gibi	mouthful of marbles expr.
194	Deyim	her an bir şey olabilecek gibi	have one foot on a banana peel expr.
195	Deyim	hemen herkes gibi (bir şey)	as (something) as the next man/woman/person expr.
196	Deyim	deveye hendek atlatmak gibi bir şey	blood out of a stone expr.
197	Deyim	taştan kan çıkarmak gibi bir şey	blood out of a stone expr.
198	Deyim	(bir şey) anlaşılır gibi değil	the mind boggles (at something) expr.
199	Deyim	(bir şey) inanılır gibi değil	the mind boggles (at something) expr.
200	Deyim	eskisi gibi olmayan (bir şey)	(something) is not your dad's expr.
201	Deyim	(bir şey) babanın zamanındaki gibi değil	(something) is not your dad's expr.
202	Deyim	eskisi gibi olmayan (bir şey)	(something) is not your daddy's expr.
203	Deyim	(bir şey) babanın zamanındaki gibi değil	(something) is not your daddy's expr.
204	Deyim	sanki (bir şey) yapmış/olmuş gibi	for all the world as though (someone or something) expr.
205	Deyim	nixon'un çin'e gitmesi gibi bir şey	nixon goes to china expr.
206	Deyim	(bir şey) yetmezmiş gibi	on top of (something) expr.
207	Deyim	tıpkı (biri/bir şey) gibi	the same as (someone or something) expr.
208	Deyim	havasında, suyunda herkesi etkileyen bir şey var gibi	there must be something in the water expr.
209	Deyim	bir tane (bir şey) gördün mü hepsini görmüş gibi olursun/oluyorsun	when you've seen one (something), you've seen them all expr.
210	Deyim	bir tane (bir şey) gördün mü, duydun mu hepsini görmüş, duymuş gibi olursun/oluyorsun	when you've seen, heard one, you've seen heard them all expr.
Speaking
211	Konuşma	onun gibi bir şey	something like that ünl.
212	Konuşma	bütün her şey büyük bir sınav gibi	the whole thing is like one big test expr.
213	Konuşma	bir şey duydum gibi geldi	i thought i heard something expr.
214	Konuşma	bunun gibi bir şey	something like that expr.
215	Konuşma	kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum	I feel like something bad is going to happen expr.
Medical
216	Medikal	çivi gibi keskin ve sivri bir şey yüzünden oluşan derin yara	puncture wound i.
Latin
217	Latince	ya da onun gibi bir şey	vel sim. expr.
218	Latince	falan gibi bir şey	vel sim. expr.
Slang
219	Argo	(bir şey yapmak için) eşek gibi çalışmak	bust a gut (to do something) f.
220	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust ass to do something f.
221	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust butt to do something f.
222	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust nuts to do something f.
223	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust (one's) ass (to do something) f.
224	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust one's butt to do something f.
225	Argo	bir şey yapmak için eşek gibi çalışmak	bust one's nuts to do something f.
226	Argo	ters giden bir şey var gibi hissediyorum	my spider-sense is tingling expr.
227	Argo	ters giden bir şey var gibi hissediyorum	my spidey-sense is tingling expr.
Modern Slang
228	Modern Argo	inkar ederek yokmuş/öyle bir şey olmamış gibi davranma	adaptive denial i.
229	Modern Argo	bir şey olmamış gibi davranmak	act natural f.
230	Modern Argo	ve bunun gibi bir sürü saçma şey	and all that jizz expr.
231	Modern Argo	bir şey olmamış gibi davran	act natural exclam.