hakkında olmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

hakkında olmak



"hakkında olmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
General
hakkında olmak concern f.
hakkında olmak deal with something f.
hakkında olmak be about f.
hakkında olmak revolve around f.
hakkında olmak go f.
Phrasals
hakkında olmak deal with f.

"hakkında olmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 164 sonuç

Türkçe İngilizce
General
hakkında tereddüt içinde olmak be unsettled about f.
biri hakkında görüş sahibi olmak hold view of someone f.
hakkında kararsız olmak be unsettled about f.
(son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak keep abreast of f.
emin olmak (bir şey hakkında) tell f.
birisi hakkında kötü düşüncelere sahip olmak think ill of someone f.
hakkında bilgisi olmak hear of f.
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak have knowledge of a thing f.
(bir şey) hakkında endişeli olmak be nervous about f.
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something f.
hakkında çekinceleri olmak have reservations about f.
hakkında şüpheleri/kuşkuları olmak have doubts about f.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something f.
emin olmak (bir şey hakkında) be sure of/about f.
(bir şey hakkında) açık/net olmak be clear on something f.
hakkında bilgi sahibi olmak stay on top of f.
bir şey hakkında fikir sahibi olmak get an idea of something f.
bir şey hakkında fikir sahibi olmak get an idea on something f.
(bir şey) hakkında bilgisi olmak be aware of (something) f.
(bir şey hakkında) önbilgi sahibi olmak foreknow f.
Phrasals
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about (someone or something) f.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about someone or something f.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood on someone or something f.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood over someone or something f.
(belli bir kişi ya da şey) hakkında hemfikir/mutabık olmak concur on (someone or something) f.
(bir şey/biri) hakkında bilgi edinmiş olmak get with (someone or something) f.
(bir şey/biri) hakkında bilgi sahibi olmak get with (someone or something) f.
bir şey hakkında bir fikir sahibi olmak step inside f.
(bir şey) hakkında kabak tadı veren bir konuşma yapmasına/hikaye anlatmasına neden olmak set off on (something) f.
hakkında derin düşüncelere gark olmak brood about f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında aynı fikirde olmak concur on someone or something (with someone) f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında hemfikir olmak concur on someone or something (with someone) f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında mutabık olmak concur on someone or something (with someone) f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında aynı fikirde olmak concur (on someone or something) with someone f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında hemfikir olmak concur (on someone or something) with someone f.
(biriyle) biri/bir şey hakkında mutabık olmak concur (on someone or something) with someone f.
hakkında aynı fikirde olmak concur on f.
hakkında hemfikir olmak concur on f.
hakkında mutabık olmak concur on f.
(biriyle biri/bir şey hakkında) karşıt görüşlere sahip olmak disagree (with someone) (about someone or something) f.
(biriyle biri/bir şey hakkında) karşıt görüşlere sahip olmak disagree (with someone) (on someone or something) f.
(biriyle bir şey hakkında/bir konuda) karşıt görüşlere sahip olmak disagree with (one) on (something) f.
(son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak keep across (something) f.
(bir şey) hakkında bilgili olmak know about (something) f.
(bir şey) hakkında yetenekli olmak know about (something) f.
bir şey hakkında bilgisi olmak know from something f.
(birinin/bir şeyin) hakkında bilgisi olmak know of (someone or something) f.
(birine biri/bir şey) hakkında bir gösterge olmak tell (one) about (someone or something) f.
(birine bir/bir şey) hakkında bir emare olmak tell (one) about (someone or something) f.
Colloquial
hakkında emin olmak be clear about f.
(bir şey hakkında) takıntılı olmak be anal about it f.
(biri) hakkında suçlayıcı kanıt olmak have (something) on (one) f.
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak have (something) on (one) f.
biri hakkında olumsuz bilgiye sahip olmak have on f.
(biri, bir şey ya da kendi) hakkında olmak be all about (someone, something, or oneself) f.
birisi ya da bir konu hakkında olmak be all about somebody/something f.
herkes hakkında bilgi sahibi olmak know who's who f.
şaka/espri biri hakkında olmak be on f.
hakkında bilgisi olmak be well aware that... f.
(biri) hakkında bilgisi olmak be on to (someone) f.
hakkında belirli bir fikri olmak feel somehow about f.
hakkında belirli bir his içinde olmak feel somehow about f.
(biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak get wise (to someone or something) f.
birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak have something on somebody f.
Idioms
(bir kişi veya konu hakkında) tamamen ilgisiz olmak know nothing and care less (about someone or something) f.
(bir kişi veya konu hakkında) tamamen ilgisiz olmak know little (or nothing) and care less f.
tamamen bir şey hakkında olmak be all about someone f.
tamamen bir şey hakkında olmak be all about something f.
bir şey hakkında heyecanlı olmak be keen about f.
(biri veya bir konu hakkında) belirli bir his içinde olmak feel (some emotion) about (someone or something) f.
biri veya bir konu hakkında belirli bir fikri olmak feel somehow about someone or something f.
biri veya bir konu hakkında belirli bir his içinde olmak feel somehow about someone or something f.
(biri veya bir şey hakkında) bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak have (any/no) feelings about (someone or something) f.
(biri veya bir şey hakkında) şüpheleri olmak have (one's) doubts (about someone or something) f.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak have (one's) doubts (about someone or something) f.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütte olmak have (one's) doubts (about someone or something) f.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak have (some/any) qualms about (something or someone) f.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütleri olmak have (some/any) qualms about (something or someone) f.
(biri veya bir şey hakkında) tedirgin/huzursuz/kaygılı olmak have (some/any) qualms about (something or someone) f.
(biri veya bir şey hakkında) bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak have (any/no) feelings about (someone or something) f.
bir şey hakkında bir takıntısı/ saplantısı olmak get a hang-up about something f.
bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak pull one's hair out f.
bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak tear one's hair out f.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak fit something on the back of a postage stamp f.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak write something on the back of a postage stamp f.
birine (bir konu hakkında) dürüst olmak level with someone about something f.
belirli bir bölgede olanlar hakkında bilgi sahibi olmak finger on the pulse (of something) f.
hakkında şikayetçi olmak file charges against someone f.
hakkında şikayetçi olmak press charges against someone f.
hakkında bilgi sahibi olmak stay on top of f.
(hakkında) içinde bir his olmak have a hunch about something f.
yaptıkların ve söylediklerin hakkında samimi yorumlarda bulunacak kişilere yakın olmak play to the cheap seats f.
(bir şey hakkında) kuşkulu olmak have misgivings f.
(hakkında) içinde bir his olmak have a hunch that something is the case f.
(bir şey) hakkında çok katı olmak be death on (someone or something) f.
(biri) hakkında olumsuz görüşleri olmak have a derry on (one) [australia/new zealand] f.
biri hakkında olumsuz görüşleri olmak have a derry on someone [australia/new zealand] f.
(birinin/bir şeyin) hakkında kötü bir fikre/izlenime sahip olmak have a bad opinion of (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) hakkında olumsuz bir fikre/izlenime sahip olmak have a bad opinion of (someone or something) f.
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir izlenime sahip olmak have a good opinion of somebody/something f.
birinin/bir şeyin hakkında iyi bir fikre sahip olmak have a good opinion of somebody/something f.
bir şey hakkında belirli bir bilgiye sahip olmak know for a fact f.
(biri hakkında) söyledikleri sapına kadar doğru olmak get (one) bang to rights f.
(biri/bir şey) hakkında çok iyi düşüncelere sahip olmak think greatly of (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında çok iyi görüşleri olmak think greatly of (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmak think poorly of (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında kötü düşüncelere sahip olmak think poorly of (someone or something) f.
bir şey hakkında itirazı olmak have a beef with someone/something f.
bir şey hakkında hoş/güzel düşünceleri olmak mark something with a white stone f.
bir şey hakkında bilgi sahibi olmak know the time of day f.
bir şey hakkında bilgi sahibi olmak know the time of day f.
(bir şey) hakkında yakından/sürekli bilgi sahibi olmak keep astride of (something) f.
(bir şey) hakkında çok katı olmak be death on (something) f.
(bir şey) hakkında kuralcı olmak be death on (something) f.
(bir şey hakkında) bir bilgisi/fikri olmak get an inkling (of something) f.
(biri/bir şey hakkında) hevesli olmak be in raptures (about/over somebody/something) f.
(biri/bir şey hakkında) hevesli olmak go into raptures (about/over somebody/something) f.
(biri/bir şey) hakkında çok heyecanlı olmak be keen about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında çok heyecanlı olmak be keen on (someone or something) f.
(biri/bir şey hakkında) hemfikir olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) f.
(biri/bir şey hakkında) aynı düşüncede olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) f.
(biri/bir şey hakkında) aynı görüşte olmak be of one/the same mind (about/on somebody/something) f.
(biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak be wise to (someone or something) f.
(biri/bir şey hakkında) çok endişeli olmak be worried sick (about someone or something) f.
bir şey hakkında bilgi sahibi olmak/bilgi almak be in on something f.
bir şey hakkında bilgi sahibi olmak/bilgi almak get in on something f.
(biri/bir şey) hakkında bilgisi olmak be/get wise to somebody/something f.
(bir şey hakkında) bir bilgisi olmak have a clue (about something) f.
(bir şey hakkında) en ufak bir bilgisi/fikri olmak have a clue (about something) f.
(bir şey hakkında) bir ip ucu olmak have a clue (about something) f.
(birinin) hakkında şikayetçi olmak file charges against (one) f.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak fit on the back of a postage stamp f.
(biri/bir şey hakkında) bir fikir sahibi olmak form an opinion (about someone or something) f.
(bir şey hakkında çok) heyecanlı olmak be (all) steamed up (about/over something) f.
(biri/bir şey hakkında) derinlemesine bilgi sahibi olmak get the lowdown (on someone or something) f.
'-in hakkında fikir sahibi olmak get the measure of f.
(birinin/bir şeyin) hakkında fikir sahibi olmak get the measure of (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında nötr olmak give (someone or something) the benefit of the doubt f.
(biri veya bir şey hakkında) tereddütte olmak have doubts about someone or something f.
(biri veya bir şey hakkında) çekinceleri olmak have doubts about someone or something f.
(biri veya bir şey hakkında) şüpheleri olmak have doubts about someone or something f.
(bir şey hakkında) tereddütte olmak have your doubts (about something) f.
(bir şey hakkında) çekinceleri olmak have your doubts (about something) f.
(bir şey hakkında) şüpheleri olmak have your doubts (about something) f.
(biri/bir şey hakkında) ciddi itirazda bulunmak/itirazı olmak have a beef with (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında vicdanı rahat olmak have a clean conscience about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında içi rahat olmak have a clean conscience about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında alnı açık olmak have a clean conscience about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında iyi bir izlenime sahip olmak have a good opinion of (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında iyi bir fikre sahip olmak have a good opinion of (someone or something) f.
(biri/bir şey hakkında) içinde bir his olmak have a hunch (about someone or something) f.
(hakkında) içinde bir his olmak have a hunch that is the case f.
biri/bir şey hakkında biraz bilgi sahibi olmak have a nodding acquaintance with someone or something f.
hakkında bir fikri/düşüncesi/kanaati olmak have feelings about f.
(biri/bir şey hakkında/üzerine) ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak have first call (on somebody/something) f.
(biri/bir şey hakkında) karışık duygular içinde olmak have mixed feelings (about somebody/something) f.
biri hakkında suçlayıcı kanıt olmak have on one f.
biri hakkında bir suç/kabahat işlediğine dair kanıt olmak have on one f.
(biri/bir şey) hakkında tereddütte olmak have second thoughts about (someone or something) f.
(biri/bir şey hakkında) tetikte olmak keep a weather eye on (someone or something) [uk/australia] f.
son gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak keep abreast of something f.
(biri/bir şey) hakkında olumsuz düşünceleri olmak not think much of (someone or something) f.
(bir şey) hakkında bilgi sahibi olmak stay on top of (someone or something) f.
bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak tear out (one's) hair f.