Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
have something to do
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"have something to do"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 250 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
have something to do with
f.
ilgisi olmak
2
Genel
have something to do with
f.
ilişkisi olmak
3
Genel
have something to do with
f.
alakası olmak
4
Genel
have no business to do something
f.
hakkı olmamak
5
Genel
have sudden wish to do something
f.
aklına esmek
6
Genel
have the face to do something
f.
yüzü tutmak
7
Genel
not to have anything to do with something
f.
uzaktan yakından ilgisi olmamak
8
Genel
have nothing to do with something
f.
birşeyle ilgisi olmamak
9
Genel
have yet to (do something)
f.
henüz gerçekleşmemiş ama ileride gerçekleşebilecek eylem
Phrases
10
İfadeler
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
11
İfadeler
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmanın) zararı yok
12
İfadeler
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) bir sakınca yok
13
İfadeler
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) bir mahzur yok
14
İfadeler
it doesn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeyi yapmakta) beis yok
Colloquial
15
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
doğrudan bir ilişkisi olmamak
16
Konuşma Dili
have (something) to do
f.
(bir şey) yapmak zorunda olmak
17
Konuşma Dili
have (something) to do
f.
yapılacak bir işi olmak
18
Konuşma Dili
have (something) to do
f.
(bir şeyi) yapması gerekmek
19
Konuşma Dili
have a (hard/difficult) job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
20
Konuşma Dili
have a (hard/difficult) job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
21
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle ilgisi olmak
22
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle ilgili olmak
23
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle alakası olmak
24
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle alakalı olmak
25
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bağlantılı olmak
26
Konuşma Dili
be/have to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle ilişkili olmak
27
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağı olmamak
28
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) alakası olmamak
29
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(birinden/bir şeyden) uzak durmak
30
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) ilgisi olmamak
31
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) bir bağlantısı olmamak
32
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) görüşmemek
33
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi olmamak/kalmamak
34
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi olmamak
35
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
36
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilişkisi olmamak
37
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bağlantı kurmayı reddetmek/istememek
38
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle ilişki kurmayı reddetmek/istememek
39
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
40
Konuşma Dili
have nothing to do with somebody/something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
41
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
42
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
43
Konuşma Dili
have nothing to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
44
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle işi olmamak
45
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir bağlantısı olmamak
46
Konuşma Dili
not have anything to do with someone or something
f.
biriyle/bir şeyle bir ilgisi/bağlantısı olsun istememek
47
Konuşma Dili
have something to do with something
f.
bir şeyle bir ilgisi olmak
48
Konuşma Dili
have something to do with something
f.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
49
Konuşma Dili
have something to do with something
f.
bir şeyle ilgili olmak
50
Konuşma Dili
have something to do with something
f.
bir şeye bağlı olmak
51
Konuşma Dili
have something to do with something
f.
bir şeyle alakalı olmak
52
Konuşma Dili
not have anything to do with something
f.
bir şeyle bir ilgisi olmak
53
Konuşma Dili
not have anything to do with something
f.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
54
Konuşma Dili
not have anything to do with something
f.
bir şeyle ilgili olmak
55
Konuşma Dili
not have anything to do with something
f.
bir şeye bağlı olmak
56
Konuşma Dili
not have anything to do with something
f.
bir şeyle alakalı olmak
57
Konuşma Dili
have got to (do something)
f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
58
Konuşma Dili
have got to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) mecbur olmak
59
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
60
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisi içinde olmak
61
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
62
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) yeteneği olmak
63
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) becerisi içinde olmak
64
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
65
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
birinin bir şey yapma yeteneği olmak
66
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma becerisi birinin içinde olmak
67
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
68
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmak aklında olmak
69
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmaya niyeti olmak
70
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmayı düşünmek
71
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
72
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
73
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
74
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
75
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
76
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
77
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
78
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
79
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
80
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
81
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
82
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
83
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
84
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
85
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
86
Konuşma Dili
have to do with something
f.
bir şeyle bir ilgisi olmak
87
Konuşma Dili
have to do with something
f.
bir şeyle bir bağlantısı olmak
88
Konuşma Dili
have to do with something
f.
bir şeyle ilgili olmak
89
Konuşma Dili
have to do with something
f.
bir şeye bağlı olmak
90
Konuşma Dili
have to do with something
f.
bir şeyle alakalı olmak
91
Konuşma Dili
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapma) niyetin varsa
92
Konuşma Dili
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapmaya) niyetliysen
93
Konuşma Dili
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi) yapmak) istiyorsan
94
Konuşma Dili
if you have a mind to (do something)
expr.
eğer (bir şeyi yapmak) niyetindeysen
95
Konuşma Dili
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmez
96
Konuşma Dili
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmaz
97
Konuşma Dili
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası yok
98
Konuşma Dili
it won't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru yok
99
Konuşma Dili
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmezdi
100
Konuşma Dili
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmazdı
101
Konuşma Dili
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası olmazdı
102
Konuşma Dili
it wouldn't hurt to (have or do something)
expr.
(bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru olmazdı
Idioms
103
Deyim
have license to do something
f.
bir konuda yetkisi olmak
104
Deyim
have license to do something
f.
bir konuda ruhsatı olmak
105
Deyim
have license to do something
f.
bir konuda ehliyeti olmak
106
Deyim
have license to do something
f.
bir konuda izni olmak
107
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüzü olmak
108
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüz bulmak
109
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmak
110
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) cesareti olmak
111
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek
112
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) çekinmemek
113
Deyim
have the brass face to (do something)
f.
(bir şey yapma) cesaretini/yüzsüzlüğünü göstermek
114
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüzü olmak
115
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüz bulmak
116
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmak
117
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) cesareti olmak
118
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) cesaret/cüret etmek
119
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) çekinmemek
120
Deyim
have the face to (do something)
f.
(bir şey yapma) cesaretini/yüzsüzlüğünü göstermek
121
Deyim
have no cause to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) hiçbir nedeni olmamak
122
Deyim
have no cause to (do something)
f.
(bir şey yapacak) bir sebebi olmamak
123
Deyim
have no cause to (do something)
f.
(bir şey yapma) gerekçesi olmamak
124
Deyim
have the brass to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
125
Deyim
have no business to do something
f.
bir şey yapmaya hakkı olmamak
126
Deyim
have the brass neck to do something (brit)
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
127
Deyim
have the brass to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
128
Deyim
have a good mind to do something
f.
bir şeye meyilli olmak
129
Deyim
have the brass balls to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
130
Deyim
have a good mind to do something
f.
bir şey yapmayı aklına koymak
131
Deyim
have the brass balls to do something (us)
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
132
Deyim
have the brass neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
133
Deyim
have the brass neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
134
Deyim
have the brass balls to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
135
Deyim
have an itch to do something
f.
bir şey yapmayı arzulamak
136
Deyim
have an itch to do something
f.
can atmak
137
Deyim
have the gall to do something
f.
cüret etmek
138
Deyim
have an itch to do something
f.
heves etmek
139
Deyim
have cause to do something
f.
gerekçesi olmak
140
Deyim
have the presence of mind to do something
f.
soğukkanlı düşünmek
141
Deyim
have the presence of mind to do something
f.
soğukkanlı olmak
142
Deyim
have the presence of mind to do something
f.
soğukkanlı düşünebilmek
143
Deyim
have no magic wand (to do something)
f.
(bir şeyi gerçekleştirmek/yapmak için) sihirli bir değneği olmamak
144
Deyim
have the gall to do something
f.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak
145
Deyim
have the devil's own job to do something
f.
(bir yeri bulabilmek/bir şeyi yapabilmek için) akla karayı seçmek
146
Deyim
have cause to do something
f.
(bir şeyi yapmaya) nedeni olmak
147
Deyim
have a mind to do (something)
f.
(bir şeyi yapma) niyetinde olmak
148
Deyim
have nothing to do with somebody/something
f.
(biriyle/birşeyle) işi olmamak
149
Deyim
have an itch to do something
f.
yapası/edesi olmak
150
Deyim
have the gall to do something
f.
(bir şeyi yapmak için) cesareti olmak
151
Deyim
have the gall to do something
f.
(kaba/mantıksız/yakışıksız bir şeyi yapmaya) cesaret etmek
152
Deyim
have half a notion to do something
f.
yapmaya niyet etmek
153
Deyim
have half a mind to do something
f.
yapmaya niyet etmek
154
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
(bir şey yapma) nezaketini göstermek
155
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
(bir şey yapma) inceliği göstermek
156
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
birine bir teveccühte bulunmak
157
Deyim
have the courtesy to do something
f.
bir şey yapma nezaketi göstermek
158
Deyim
have the courtesy to do something
f.
bir şey yapma inceliği göstermek
159
Deyim
have the courtesy to do something
f.
-ecek kadar saygılı olmak
160
Deyim
have occasion to (do something)
f.
(bir şeyi) yapmasına gerek olmak
161
Deyim
have occasion to (do something)
f.
(bir şeyi) yapması gerekmek
162
Deyim
have occasion to (do something)
f.
bir nedenle (bir şeyi) yapmak
163
Deyim
have occasion to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma fırsatı olmak
164
Deyim
have occasion to (do something)
f.
bir fırsatını bulup (bir şey) yapmak
165
Deyim
have occasion to (do something)
f.
(bir şey) yapmasına bir sebep olmak
166
Deyim
have occasion to (do something)
f.
gücenecek vs. bir nedeni olmak
167
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
168
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
169
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
170
Deyim
have the (good) grace to (do something)
f.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
171
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
172
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
173
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
174
Deyim
have the (good) grace to do something
f.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
175
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma nezaketini göstermek
176
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
(bir şeyi) yapma inceliğine sahip olmak
177
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
(bir şeyi) yapacak kadar iyi olmak
178
Deyim
have the courtesy to (do something)
f.
özür dileme vs. kibarlığını göstermek
179
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak
180
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için bir fırın ekmek yemesi gerekmek
181
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok emek vermesi gerekmek
182
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok uğraşması gerekmek
183
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok gayret sarf etmesi gerekmek
184
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok çabalaması gerekmek
185
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok çalışması gerekmek
186
Deyim
have (got) to (do something)
f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
187
Deyim
have (got) to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) mecbur olmak
188
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şeyi yapmak) zor olmak
189
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak
190
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapmakta zorlanmak
191
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi) yapana kadar canı çıkmak
192
Deyim
have a job doing/to do something
f.
(bir şeyi yapmakta) işi zor olmak
193
Deyim
have a wild hair to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) heveslenmek/heves etmek
194
Deyim
have a wild hair to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) can atmak
195
Deyim
have a right to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak
196
Deyim
have the right to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak
197
Deyim
have an itch to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) arzulamak
198
Deyim
have an itch to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) can atmak
199
Deyim
have an itch to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) heves etmek
200
Deyim
have an itch to (do something)
f.
(bir şey) yapası/edesi olmak
201
Deyim
have the itch to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) arzulamak
202
Deyim
have the itch to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) can atmak
203
Deyim
have the itch to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) heves etmek
204
Deyim
have the itch to (do something)
f.
(bir şey) yapası/edesi olmak
205
Deyim
have got it (all) together to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) aklı başında olmak
206
Deyim
have got it (all) together to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) kafası yerinde olmak
207
Deyim
have no business doing something/to do something
f.
bir şey yapmaya hakkı olmamak
208
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapma nezaketini göstermek
209
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapma inceliğine sahip olmak
210
Deyim
have the grace to do something
f.
bir şeyi yapacak kadar iyi olmak
211
Deyim
have the grace to do something
f.
kibarlığını göstermek
212
Deyim
have the guts (to do something)
f.
(bir şeyi yapma) cesareti olmak
213
Deyim
have the guts (to do something)
f.
(bir şeyi yapmayı) götü yemek
214
Deyim
have the heart (to do something)
f.
(bir şey yapacak kadar) duygusuz olmak
215
Deyim
have the heart (to do something)
f.
(bir şey yapacak kadar) kalpsiz olmak
216
Deyim
have the heart (to do something)
f.
(bir şey yapacak kadar) taş kalpli olmak
217
Deyim
have the heart (to do something)
f.
(bir şey yapacak kadar) katı yürekli olmak
218
Deyim
have the heart (to do something)
f.
(bir şey yapacak kadar) acımasız olmak
219
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
220
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
221
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
222
Deyim
have the nerve to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
223
Deyim
have the nerve to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
224
Deyim
have the nerve to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
225
Deyim
have the wherewithal to (do something)
f.
(yapmak) için gereken paraya, beceriye sahip olmak
226
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
(bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak
227
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
baş etmesi zor bir işi olmak
228
Deyim
have your work cut out (to do something/doing something)
f.
işi başından aşkın olmak
229
Deyim
not have the face (to do something) [old-fashioned]
f.
(bir şeyi yapmaya) yüzü/cesareti olmamak
230
Deyim
not have the face (to do something) [old-fashioned]
f.
(bir şeyi yapmaktan) utanmak
231
Deyim
not have the face (to do something) [old-fashioned]
f.
(bir şeyi yapmaktan) çekinmek
232
Deyim
not have the face (to do something) [old-fashioned]
f.
(bir şey yapmaya) yüzü tutmamak
233
Deyim
not have the heart to do something
f.
bir şey yapmaya gönlü/isteği olmamak
234
Deyim
not have the heart to do something
f.
bir şey yapmaya gönlü elvermemek
235
Deyim
not have the heart to do something
f.
bir şey yapmaya kıyamamak
236
Deyim
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
237
Deyim
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
Speaking
238
Konuşma
I have something urgent to do
expr.
acil bir işim var
239
Konuşma
you have to do something
expr.
bir şeyler yapmak zorundasınız
240
Konuşma
we have to do something
expr.
bir şeyler yapmalıyız
241
Konuşma
we have to do something
expr.
bir şeyler yapmak zorundayız
242
Konuşma
I have something to do
expr.
işim var
243
Konuşma
do you have something to drink?
expr.
içecek bir şeyler var mı?
244
Konuşma
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şey yapmalısın
245
Konuşma
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şey yapman gerekiyor
246
Konuşma
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şeyler yapmalısın
247
Konuşma
you have to do something to get her attention
expr.
onun dikkatini çekecek bir şeyler yapman gerekiyor
248
Konuşma
there is something i have to do
expr.
yapmam gereken bir şey var
Slang
249
Argo
not to have the guts to do something
f.
götü yememek
250
Argo
not to have the guts to do something
f.
maçası yememek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have something to do
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy