içine girmek - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

içine girmek



"içine girmek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 14 sonuç

Türkçe İngilizce
General
içine girmek enter f.
içine girmek penetrate f.
içine girmek break f.
içine girmek impierce [obsolete] f.
içine girmek strike f.
Phrasals
içine girmek go through f.
içine girmek dip in f.
içine girmek get in f.
içine girmek go through f.
içine girmek lay into f.
içine girmek get inside f.
Colloquial
içine girmek climb f.
Technical
içine girmek penetrate f.
Slang
içine girmek drill f.

"içine girmek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 113 sonuç

Türkçe İngilizce
General
teknenin içine su girmek ship water f.
çalışma içine girmek enter into a study f.
arayış içine girmek begin a quest f.
arayış içine girmek embark on a quest f.
arayış içine girmek plunge into a quest f.
arayış içine girmek set off on a quest f.
ilişki içine girmek establish a relation f.
arayışı içine girmek be in search of f.
arayışı içine girmek set off on a quest f.
arayışı içine girmek be in quest of f.
arayışı içine girmek embark on a quest f.
(ruh hali) içine girmek get into f.
süreç içine girmek enter in the process of f.
(içine) girmek penetrate f.
çabası içine girmek go into the effort of f.
çabası içine girmek sink oneself into the effort of f.
içine girmek/gömülmek be enmired f.
bir konunun içine girmek get inside something f.
birinin içine girmek enter someone f.
dürbünün içine kum girmek get sand in the binoculars f.
(içine) cin/ruh girmek be possessed f.
(içine) cin/ruh girmek be possessed by a demon f.
(içine) cin/ruh girmek demon possessed f.
süreç içine girmek enter into the process of f.
işin içine girmek be engaged in f.
işin içine girmek become involved in f.
işin içine girmek be involved in f.
kutunun içine girmek get into the box f.
kutunun içine girmek enter the box f.
dikenlerle içine girmek quill f.
(vajina veya anüsün) içine girmek penetrate f.
yarım daire içine girmek semicircle f.
Phrasals
katlanarak öteki parçanın içine girmek telescope into something f.
(bir şeyin) içine girmek get within f.
biriyle/bir şeyle bir ilişki içine girmek fall in with someone or something f.
yer yarılıp yerin içine girmek vanish from (something) f.
yer yarılıp yerin içine girmek vanish from something f.
bir sıvının içine girmek dip in f.
bir şeyin, kıyafetin içine girmek get in f.
belli bir durumun içine girmek get in f.
bir şeyin/grubun içine girmek get in f.
(bir şeyin, kıyafetin) içine girmek get into (someone or something) f.
(belli bir durumun) içine girmek get into (someone or something) f.
(belli bir durumun) içine girmek get into it f.
bir şeyin/etkinliğin içine girmek get with f.
(bir yerin/şeyin) içine girmek go into (something) f.
yanlışlıkla içine girmek go into (something) f.
hızla (bir şeyin/yerin) içine girmek rocket into (something or some place) f.
(bir yere/bir durumun içine) çaktırmadan girmek wangle (one's) way into (some place or some situation) f.
(bir yere/bir durumun içine) el altından girmek wangle (one's) way into (some place or some situation) f.
(bir yere/bir durumun içine) hileyle girmek wangle (one's) way into (some place or some situation) f.
allem edip kallem edip (bir yere/bir durumun içine) girmek wangle (one's) way into (some place or some situation) f.
bir durumun içine girmek land in f.
bir şeyin içine girmek land in something f.
bir durumun içine girmek land up in f.
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek retire in (something or some place) f.
ayağıyla bir şeyin içine girmek step into something f.
ayağıyla bir şeyin içine girmek step in something f.
işbirliği/ilişki içine girmek throw in f.
(bir şeyin) içine zorla girmek wriggle into (something) f.
(bir şeyin) zorla içine girmek pry into (something) f.
emekli olup bir durumun içine girmek/düşmek retire into (something or some place) f.
(bir şeyin) içine zorlayarak girmek squirm into (something) f.
bilmeden bir şeyin içine girmek walk into f.
sekip (bir şeyin) içine girmek bounce into (something) f.
zıplayıp (bir şeyin) içine girmek bounce into (something) f.
(bir şeyin) içine girmek climb into (something) f.
(bir kıyafetin, yatağın) içine girmek climb into (something) f.
(bir şeyin) içine girmek enter into (something) f.
(bir şeyin) içine girmek enter in (something) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine girmek zorunda bırakmak force (someone or something) into (something) f.
bir şeyin içine girmek/dahil olmak get in with f.
(bir şeyin) içine girmek infiltrate into (something) f.
(bir grubun) içine girmek/dahil olmak latch on to (something) f.
(bir durum) içine girmek pass into (something) f.
(birinin/bir şeyin) içine girmek penetrate into (someone or something) f.
(dar bir kıyafetin) içine girmek pour into (something or some place) f.
hızla içine girmek rocket into f.
(bir şeyin) içine hızla dolmak/girmek surge into (something) f.
katlanarak/kayarak dışındaki büyük parçanın içine girmek telescope into f.
Phrases
(bir şeyin/yerin) içine sürünerek girmek worm into (something or some place) f.
(bir şeyin/yerin) içine emekleyerek girmek worm into (something or some place) f.
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be a little bit pregnant expr.
işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli you can't be half pregnant expr.
Colloquial
(kasa) içine girmek crack f.
oyunun içine girmek play (oneself) in f.
oyunun içine girmek play yourself in f.
(bir şeyin) içine gizlice girmek infiltrate (something) f.
(bir şeyin) içine gerçek kimliğini gizleyerek girmek infiltrate (something) f.
Idioms
bir yerden ayrıldıktan sonra bambaşka bir durumun içine düşmek/girmek/adım atmak step out into something f.
bir yerin içine girmek get inside something f.
işbirliği içine girmek conspire with f.
iş birliği içine girmek align oneself with f.
karışıklık/bunalım içine girmek get into a spin f.
kısır döngü içine girmek go round in circles f.
yer yarılıp da içine girmek go to earth f.
(utançtan) yerin dibine girmek istemek (yer yarılsaydı da içine girseydim) want to curl up and die f.
(utançtan) yer yarılıp içine girmek want to curl up and die f.
(düşünce) içine girmek enter into f.
yer yarılıp içine girmek do a disappearing act f.
yer yarılıp içine girmek perform a disappearing act f.
yer yarılıp içine girmek stage a disappearing act f.
yer yarılıp içine girmek do a vanishing act f.
yer yarılıp içine girmek perform a vanishing act f.
yer yarılıp içine girmek stage a vanishing act f.
ile uyuşmazlık içine girmek have a brush with f.
sadece sonunu duyduğu bir lafın içine dalmak/arasına girmek pick up stompies [south africa] f.
şiddetli bir yarış içine girmek cut one another's throats f.
daha çok içine girmek get in deeper f.
(bir şeyin) içine girmek get plugged into (something) f.
yer yarılıp da içine girmek go to earth/ground [uk] f.
Slang
içine girmek (cinsel olarak) ream f.
biriyle yakın ilişki içine girmek get into bed with f.