kadar ince - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kadar ince



"kadar ince" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kadar ince as slender as s.
kadar ince as thin as s.

"kadar ince" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
General
göz büyüklüğü 200 olan bir elekten geçecek kadar ince öğütme all-sliming i.
en ince ayrıntısına kadar açıklama elementation i.
en ince ayrıntısına kadar açıklanma circumstantiality i.
en ince ayrıntısına kadar tasarlamak planify f.
ince ayrıntısına kadar irdelemek flyspeck f.
en ince detayına kadar araştıran hard s.
içinden ışık geçecek kadar ince cobwebby s.
ışığı geçirecek kadar ince gauze-like s.
en ince noktasına kadar up to the mark zf.
en ince ayrıntısına kadar blow-by-blow zf.
en ince detayına kadar in depth zf.
en ince ayrıntısına kadar to a crumb zf.
Phrasals
ince ayrıntısına kadar tanımlamak touch off f.
en ince ayrıntısına kadar araştırmak comb over f.
Phrases
en ince ayrıntısına kadar in minute detail zf.
en ince ayrıntısına kadar in and out expr.
Colloquial
en ince ayrıntısına kadar hook line and sinker expr.
Idioms
en ince ayrıntısına kadar anlatım/betimleme/açıklama a blow-by-blow account i.
bir olayın her anının en ince ayrıntısına kadar anlatımı a blow-by-blow account i.
en ince ayrıntısına kadar araştırma fine-tooth comb i.
birinin hikayesine en ince ayrıntısına kadar inanmak believe one's story hook line and sinker f.
bir belgeyi en ince ayrıntısına kadar incelemek read the fine print f.
bir belgeyi en ince ayrıntısına kadar incelemek read the small print f.
en ince ayrıntısına kadar bilmek have at one's fingertips f.
ince ince ayrıntısına kadar incelemek pull apart something f.
ince ince ayrıntısına kadar incelemek pull something apart f.
bir şeyi en ince ayrıntısına kadar doğru yapmak have something down to a T f.
en ince ayrıntısına kadar dikkat ederek yapmak cross (one's) t's and dot (one's) i's f.
en ince ayrıntısına kadar dikkat ederek yapmak dot (one's) I's f.
en ince ayrıntısına kadar doğru yapmak have down to a t f.
en ince ayrıntısına kadar bilmek/öğrenmek istemek want to know the ins-and-outs of a cat's arse [uk] f.
kağıt kadar ince paper thin s.
en ince ayrıntısına kadar to perfection zf.
en ince ayrıntısına kadar to just right zf.
en ince ayrıntısına kadar down to a gnat 's eyebrow expr.
en ince ayrıntısına kadar down to the last detail expr.
en ince ayrıntısına kadar to the letter expr.
en ince ayrıntısına kadar hook line and sinker expr.
en ince ayrıntısına kadar up to the knocker expr.
en ince ayrıntısına kadar bildiğin at your fingertips expr.
en ince ayrıntısına kadar (anlatma) blow by blow expr.
en ince ayrıntısına kadar chapter and verse expr.
Law
yasaları en ince ayrıntısına kadar bilen avukat philadelphia lawyer i.
Textile
kasıktan omuzlara kadar v şeklinde uzanan ince bir parçadan meydana gelen erkek mayosu mankini i.
Logic
araştırmanın veya tartışmanın en ince ayrıntısına kadar yeniden incelenmesi retrogradation i.
Marine Biology
ohio vadisindeki akarsularda yaşayan, uzunluğu 18 ince kadar ulaşabilen büyük sucul bir semender menopome [obsolete] i.
ohio vadisindeki akarsularda yaşayan, uzunluğu 18 ince kadar ulaşabilen büyük sucul bir semender cryptobranchus alleganiensis i.
Botanic
güneybatı oregon'dan baja california ve arizona'ya kadar geniş bir alanda yetiştirilen sarı çiçekli, tüylü, ince yapraklı tek yıllık bir bitki goldfields (lasthenia chrysostoma) i.
Meteorology
(bulut) görülemeyecek kadar ince subvisible s.
Geology
çok sayıda fosil içeren, genellikle ince detaylarına kadar korunmuş ve yumuşak vücut parçalarının göründüğü bir kaya yatağı lagerstätte i.
çıplak gözle görülemeyecek kadar ince bileşenlere sahip yoğun, homojen kaya aphanite i.
kaya dokusunun çıplak gözle görülemeyecek kadar ince olması aphanitism i.
Reptiles
ohio vadisindeki akarsularda yaşayan, uzunluğu 18 ince kadar ulaşabilen büyük sucul bir semender hellbender (cryptobranchus alleganiensis) i.
Slang
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltme pixel peeping i.
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltme pixel peeping i.
dijital bir görüntünün çözünürlüğünü, netliğini ve kalitesini en ince ayrıntısına kadar işleme pixel peeping i.
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzelten kimse pixel peeper i.
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzelten kimse pixel peeper i.
dijital bir görüntünün çözünürlüğünü, netliğini ve kalitesini en ince ayrıntısına kadar işleyen kimse pixel peeper i.
dijital bir görüntüyü en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep f.
dijital bir görüntüyü piksel piksel/en ince ayrıntısına kadar inceleyip düzeltmek pixel peep f.
dijital bir görüntünün çözünürlüğünü, netliğini ve kalitesini en ince ayrıntısına kadar işlemek pixel peep f.
British Slang
cinsel organın üstünden göbeğe kadar ince bir çizgi olarak uzanan tüyler snail-trail i.