|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kalıcı bellek |
permanent memory i.
|
|
2 |
Genel |
şehir ve kasabalardan küçük ama kalıcı yerleşim birimi |
village i.
|
|
3 |
Genel |
kalıcı arkadaş |
steady i.
|
|
4 |
Genel |
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan |
mobile home i.
|
|
5 |
Genel |
kalıcı çözüm |
permanent solution i.
|
|
6 |
Genel |
kalıcı makyaj |
permanent makeup i.
|
|
7 |
Genel |
kalıcı hasar |
permanent damage i.
|
|
8 |
Genel |
kalıcı aksama |
determinate fault i.
|
|
9 |
Genel |
nbc kalıcı malzeme |
nuclear-biological-chemical contaminant i.
|
|
10 |
Genel |
kalıcı sakatlık |
permanent disability i.
|
|
11 |
Genel |
kalıcı dövme |
permanent tattoo i.
|
|
12 |
Genel |
(akılda kalıcı) reklam müziği |
jingle i.
|
|
13 |
Genel |
(müzik) akılda kalıcı nakarat |
hook i.
|
|
14 |
Genel |
kalıcı ruj |
permanent lipstick i.
|
|
15 |
Genel |
kalıcı anonimlik |
enduring anonymity i.
|
|
16 |
Genel |
kalıcı barış |
perpetual peace i.
|
|
17 |
Genel |
kalıcı durum |
permanent situation i.
|
|
18 |
Genel |
kalıcı hasar |
lasting damage i.
|
|
19 |
Genel |
kalıcı hasar |
permanent damage i.
|
|
20 |
Genel |
bir süre istikrarlı sürme ama kalıcı olmama |
semipermanence i.
|
|
21 |
Genel |
kalıcı nedensellik |
permanent causality i.
|
|
22 |
Genel |
kalıcı ısı |
lingering heat i.
|
|
23 |
Genel |
kalıcı bir eve sahip olmama |
vagrancy i.
|
|
24 |
Genel |
kalıcı bir geçim kaynağına sahip olmama |
vagrancy i.
|
|
25 |
Genel |
kalıcı etki |
mark i.
|
|
26 |
Genel |
genellikle olumlu yönde olan kalıcı veya güçlü izlenim |
mark i.
|
|
27 |
Genel |
düz veya hafif dalgalı kalıcı saç fönü |
body wave i.
|
|
28 |
Genel |
kalıcı ve genellikle doğal çayırlardan yapılan saman |
meadow hay i.
|
|
29 |
Genel |
içinde bulunulan faaliyet veya tecrübeden edinilen kalıcı değişim |
memory i.
|
|
30 |
Genel |
adı kalıcı olan kimse |
immortal i.
|
|
31 |
Genel |
kalıcı ün |
immortality i.
|
|
32 |
Genel |
adı kalıcı olan kimse |
immortals i.
|
|
33 |
Genel |
kalıcı şey |
imperishable i.
|
|
34 |
Genel |
kalıcı renkler |
indelible colors i.
|
|
35 |
Genel |
kalıcı dostluk |
abiding friendship i.
|
|
|
36 |
Genel |
bir eylem, durum, alışkanlık veya meskenin kalıcı olması |
continuance i.
|
|
37 |
Genel |
kalıcı hale getirme |
inveteration i.
|
|
38 |
Genel |
aristoteles'in kalıcı huy veya durum biçimindeki kategorisi |
possession i.
|
|
39 |
Genel |
kalıcı buhran |
permacrisis i.
|
|
40 |
Genel |
akılda kalıcı ifadeler üretme |
phrasemaking i.
|
|
41 |
Genel |
akılda kalıcı ifadeler uydurma |
phrasemongering i.
|
|
42 |
Genel |
kalıcı kriz |
permacrisis i.
|
|
43 |
Genel |
kalıcı istihdam öncesinde geçici olarak işe alınan eleman |
provisional i.
|
|
44 |
Genel |
kalıcı oturma izni olan kimse |
stranger i.
|
|
45 |
Genel |
kalıcı etki bırakmak |
leave a lasting impression f.
|
|
46 |
Genel |
kalıcı olmak |
be here to stay f.
|
|
47 |
Genel |
kalıcı etki bırakmak |
make a lasting impact f.
|
|
48 |
Genel |
kalıcı hasara neden olmak |
cause permanent damage f.
|
|
49 |
Genel |
-den çok daha kalıcı olmak |
outlast f.
|
|
50 |
Genel |
kaliteyi kalıcı kılmak |
maintain the quality f.
|
|
51 |
Genel |
kalıcı hale getirmek |
maintain f.
|
|
52 |
Genel |
kalıcı hale getirmek |
make something permanent f.
|
|
53 |
Genel |
kalıcı iz bırakmak |
leave one's mark f.
|
|
54 |
Genel |
kalıcı olarak kapatmak |
shut permanently f.
|
|
55 |
Genel |
kalıcı hale gelmek |
become permanent f.
|
|
56 |
Genel |
kalıcı olarak iz bırakmak |
write f.
|
|
57 |
Genel |
kalıcı iz bırakmak |
write f.
|
|
58 |
Genel |
kalıcı bir formda bırakmak |
commit f.
|
|
59 |
Genel |
çarpıcı veya hatırda kalıcı pasajları seçerek almak |
commonplace f.
|
|
60 |
Genel |
çarpıcı veya hatırda kalıcı pasajları genel başlıklar altında düzenlemek |
commonplace f.
|
|
61 |
Genel |
akılda kalıcı kılmak |
consecrate f.
|
|
62 |
Genel |
kalıcı zarar vermek |
incapacitate f.
|
|
63 |
Genel |
kalıcı olarak kapatmak |
condemn f.
|
|
64 |
Genel |
kalıcı olarak kötü etki bırakmak |
scar f.
|
|
65 |
Genel |
nispeten kalıcı ve değişmez formda muhafaza etmek |
freeze f.
|
|
66 |
Genel |
kalıcı olmayan |
impermanent s.
|
|
67 |
Genel |
kalıcı (izlenim/etki) |
indelible s.
|
|
68 |
Genel |
akılda kalıcı olmayan |
slippery s.
|
|
69 |
Genel |
yerel ve kalıcı |
endemic s.
|
|
70 |
Genel |
kalıcı olmayan |
nonpermanent s.
|
|
71 |
Genel |
akılda kalıcı |
catchy s.
|
|
72 |
Genel |
kalıcı olmayan |
non-retentive s.
|
|
73 |
Genel |
kalıcı olmayan |
non-permanent s.
|
|
74 |
Genel |
kalıcı olmayan |
unabiding s.
|
|
75 |
Genel |
kalıcı olarak kabul edilen |
established s.
|
|
76 |
Genel |
bakış açısında veya düşünce biçiminde kalıcı değişim yaratan |
mind-altering s.
|
|
77 |
Genel |
kalıcı olarak önem taşıyan |
monumental s.
|
|
78 |
Genel |
(yaralanma) kalıcı zarar veren |
incapacitating s.
|
|
79 |
Genel |
kalıcı olmayan |
finite s.
|
|
80 |
Genel |
kalıcı olarak |
lingeringly zf.
|
|
81 |
Genel |
kalıcı olarak |
permanently zf.
|
|
82 |
Genel |
kalıcı bir şekilde |
indelibly zf.
|
|
83 |
Genel |
kalıcı biçimde |
abidingly zf.
|
|
84 |
Genel |
kalıcı bir şekilde |
permanently zf.
|
|
85 |
Genel |
kalıcı biçimde |
consistently zf.
|
|
86 |
Genel |
kalıcı olarak |
perennially zf.
|
|
87 |
Genel |
kalıcı veya sürekli gerçekleştirmeye yönelik anlamı veren son ek |
-ive snk.
|
|
Phrasals |
|
88 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kalıcı hale getirmek |
ink something in f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde kalıcı bir iz bırakmak |
burn in f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerinde kalıcı bir iz bırakmak |
burn into f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
ekranda kalıcı olarak görünmeye neden olmak |
burn into f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
ekranda kalıcı olarak görünmeye neden olmak |
burn in f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi kalıcı/devamlı hale getirmek |
lock something in f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint (something) in (someone) f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint (something) into (someone) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something on someone f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something onto someone f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something into something f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
zihninde kalıcı kılmak |
imprint on f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint on (someone) f.
|
|
Phrases |
|
101 |
İfadeler |
ilk izlenim en kalıcı olandır |
first impressions are the most lasting expr.
|
|
Colloquial |
|
102 |
Konuşma Dili |
hoş ve akılda kalıcı (müzik) |
ear-grabbing s.
|
|
103 |
Konuşma Dili |
ilk izlenimler en kalıcı olanlarıdır |
first impressions are the most lasting expr.
|
|
Idioms |
|
104 |
Deyim |
kalıcı etki |
lingering effect i.
|
|
105 |
Deyim |
iki veya daha fazla grup arasında kalıcı antlaşma |
covenant of salt [archaic] i.
|
|
106 |
Deyim |
bir şeyi kalıcı/değişmez kılmak |
carve something in stone f.
|
|
107 |
Deyim |
bir fikri yerleştirmek/kalıcı kılmak |
carve something in stone f.
|
|
108 |
Deyim |
(rahat bir yerden) kalıcı olarak göç etmek/ayrılmak |
pull up roots f.
|
|
109 |
Deyim |
kalıcı olmak |
come to stay f.
|
|
110 |
Deyim |
kalıcı hale gelmek |
come to stay f.
|
|
111 |
Deyim |
kalıcı olmak |
hang your hat [us] f.
|
|
112 |
Deyim |
ağır ve kalıcı huzursuzluk hissi yaratmak |
lie heavy f.
|
|
113 |
Deyim |
özellikle akılda kalıcı olmak |
ring the bell f.
|
|
114 |
Deyim |
(bir şeyi) kalıcı hale getirmek |
make (something) stick f.
|
|
115 |
Deyim |
kalıcı hale getirmek |
make stick f.
|
|
116 |
Deyim |
kalıcı olmamak |
write on water f.
|
|
117 |
Deyim |
kalıcı bir darbe/hasar almak |
be knocked sideways [uk] f.
|
|
118 |
Deyim |
bir fikri yerleştirmek/kalıcı kılmak |
carve in stone f.
|
|
119 |
Deyim |
bir şeyi kalıcı/değişmez kılmak |
carve in stone f.
|
|
120 |
Deyim |
kalıcı olmak |
hang hat f.
|
|
121 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) üzerinde kalıcı iz bırakmak |
leave (one's or its) mark on (someone or something) f.
|
|
122 |
Deyim |
(bir şeyi) kalıcı bir şekilde kurmak |
set (something) in concrete f.
|
|
123 |
Deyim |
(koyun) kalıcı dişleri tam olan |
correct in the mouth s.
|
|
124 |
Deyim |
kalıcı olarak |
in flames expr.
|
|
125 |
Deyim |
hızlıca ulaşılabilecek kalıcı bir çözüm yok |
there is no quick fix expr.
|
|
Speaking |
|
126 |
Konuşma |
kalıcı iz bıraktı |
she left a lasting mark expr.
|
|
Trade/Economic |
|
127 |
Ticaret/Ekonomi |
geçici işçilikten kalıcı işçiliğe |
temp to perm i.
|
|
128 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı lisans |
perpetual licence i.
|
|
129 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı lisans |
permanent license i.
|
|
130 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı gelir |
recurring revenue i.
|
|
131 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı gelir akışı |
recurring revenue stream i.
|
|
132 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı artış |
non-transitory increase i.
|
|
133 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı lisans |
perpetual license i.
|
|
134 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı lisans |
permanent licence i.
|
|
135 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı gelir kaynağı |
recurring revenue source i.
|
|
136 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı gelir kaynağı |
source of recurring revenue i.
|
|
137 |
Ticaret/Ekonomi |
(ingiltere'de) hem işverenlerin hem de işçilerin ücretler, çalışma saatleri gibi sorunları çözdüğü kalıcı gönüllü kurullar sistemi |
whitleyism i.
|
|
138 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı keçeli kalem |
sharpie f.
|
|
139 |
Ticaret/Ekonomi |
kalıcı olmayan |
transitory s.
|
|
Law |
|
140 |
Hukuk |
kalıcı sakatlık |
permanent injury i.
|
|
141 |
Hukuk |
kalıcı şekilde sakatlık |
permanent injury i.
|
|
142 |
Hukuk |
sahibi tarafından kalıcı ikametgah olarak belirlenip arazi yasası uyarınca borç durumunda haciz ve zorunlu satıştan muaf olan ev ve arazi |
homestead [us] i.
|
|
Politics |
|
143 |
Siyasal |
kalıcı oturma izni olan kimse |
permanent resident i.
|
|
144 |
Siyasal |
kalıcı gözlem noktaları |
permanent observation plots i.
|
|
145 |
Siyasal |
kalıcı barış |
permanent peace i.
|
|
146 |
Siyasal |
kalıcı barış |
lasting peace i.
|
|
147 |
Siyasal |
kalıcı uzlaşma |
lasting reconciliation i.
|
|
148 |
Siyasal |
kalıcı toparlanma |
durable recovery i.
|
|
149 |
Siyasal |
kalıcı çözüm |
durable solution i.
|
|
150 |
Siyasal |
savaşa kalıcı çözüm |
permanent end to fighting i.
|
|
151 |
Siyasal |
sözde özgür bir sosyal sınıfın veya azınlığın kalıcı olarak baskı gördüğü ve aşağılandığı sistem |
helotism i.
|
|
152 |
Siyasal |
iki ulus veya grup arasında ihtilaflı konuları kalıcı bir çözüme kavuşturmadan uzlaşmayı sağlayan bir uygulama |
modus vivendi i.
|
|
153 |
Siyasal |
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim |
local department i.
|
|
154 |
Siyasal |
yerel yönetimin görevlerini yerine getirmek için kurulmuş kalıcı birim |
department of local government i.
|
|
155 |
Siyasal |
(eski) kalıcı olarak yaşamadığı bir seçim bölgesinde oy kullanabilen kimse |
outvoter [uk] i.
|
|
Insurance |
|
156 |
Sigortacılık |
sigortalının teminat kaybı olmadan prim ödemesini durdurmasına ve kalıcı olarak engelli olması halinde emekli maaşı veya tazminat almasını sağlayan bir madde |
disability clause i.
|
|
Tourism |
|
157 |
Turizm |
kalıcı göçmen |
permanent immigrant i.
|
|
Technical |
|
158 |
Teknik |
kalıcı olması için sabitleştirici kullanılması gereken renk |
adjective color i.
|
|
159 |
Teknik |
çekirdek bellekte sürekli kalıcı program |
core memory resident i.
|
|
160 |
Teknik |
çekirdek bellekte kalıcı |
core memory resident i.
|
|
161 |
Teknik |
dolgu malzemesinin kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation of filling material i.
|
|
162 |
Teknik |
ısıtmayla boyutlarda meydana gelen kalıcı değişiklik |
permanent change in dimensions on heating i.
|
|
163 |
Teknik |
ısıtma sonucu boyutlarda oluşan kalıcı değişiklik |
permanent change in dimensions on heating i.
|
|
164 |
Teknik |
kalıcı program |
resident program i.
|
|
165 |
Teknik |
kalıcı mıknatıslılık |
residual magnetism i.
|
|
166 |
Teknik |
kalıcı ivme hatası |
static state acceleration error i.
|
|
167 |
Teknik |
kalıcı durum salınımı |
steady state oscillation i.
|
|
168 |
Teknik |
kalıcı ikiucaylı |
permanent dipole i.
|
|
169 |
Teknik |
kalıcı uzama |
permanent strain i.
|
|
170 |
Teknik |
kalıcı konum hatası |
static state position error i.
|
|
171 |
Teknik |
kalıcı su düzeyi |
permanent water level i.
|
|
172 |
Teknik |
kalıcı yordam |
resident routine i.
|
|
173 |
Teknik |
kalıcı görüntü |
persistence i.
|
|
174 |
Teknik |
kalıcı ve geçici sertliklerin toplamı |
hardness total i.
|
|
175 |
Teknik |
kalıcı reglaj sapması |
permanent offset i.
|
|
176 |
Teknik |
kalıcı bellek |
permanent storage i.
|
|
177 |
Teknik |
kalıcı dosya |
stationary pad i.
|
|
178 |
Teknik |
kalıcı ikiucaylı bağı |
permanent dipole bond i.
|
|
179 |
Teknik |
kalıcı paylaştırılmış nesneler |
permanent shared objects i.
|
|
180 |
Teknik |
kalıcı durum sapması |
steady state deviation i.
|
|
181 |
Teknik |
kalıcı gerilim derecesi |
temper i.
|
|
182 |
Teknik |
karbonlu ve düşük alaşımlı çelik mamüllerin akma veya kalıcı uzama gerilmesi |
yield or proof stress of carbon and low alloy steel products i.
|
|
183 |
Teknik |
kalıcı bozunma |
irreversible deformation i.
|
|
184 |
Teknik |
kalıcı hız hata katsayısı |
static velocity error coefficient i.
|
|
185 |
Teknik |
kalıcı bellek |
nonvolatile storage i.
|
|
186 |
Teknik |
kalıcı toz |
residual dust i.
|
|
187 |
Teknik |
kalıcı mıknatıs merceği |
permanent magnet lens i.
|
|
188 |
Teknik |
kalıcı hata |
solid error i.
|
|
189 |
Teknik |
kalıcı deformasyon |
plastic strain i.
|
|
190 |
Teknik |
kalıcı biçim değiştirme |
permanent strain i.
|
|
191 |
Teknik |
kalıcı plise |
permanent crease i.
|
|
192 |
Teknik |
kalıcı veya sabit onarım |
hard patch i.
|
|
193 |
Teknik |
kalıcı sertlik |
permanent hardness i.
|
|
194 |
Teknik |
kalıcı bağlantı |
permanent connection i.
|
|
195 |
Teknik |
kalıcı buruşma |
permanent buckling i.
|
|
196 |
Teknik |
kalıcı uzama |
permanent elongation i.
|
|
197 |
Teknik |
kalıcı deformasyon dayanımı |
resistance to permanent deformation i.
|
|
198 |
Teknik |
kalıcı içgerilim |
residual internal stress i.
|
|
199 |
Teknik |
kalıcı konum hatası |
steady state position error i.
|
|
200 |
Teknik |
kalıcı öge |
residual element i.
|
|
201 |
Teknik |
kalıcı akma |
plastic flow i.
|
|
202 |
Teknik |
kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation i.
|
|
203 |
Teknik |
kalıcı sapma |
permanent deflection i.
|
|
204 |
Teknik |
kalıcı şekil değiştirme |
permanent deformation i.
|
|
205 |
Teknik |
kalıcı mıknatıslık |
magnetic remanence i.
|
|
206 |
Teknik |
kalıcı apre |
lasting finish i.
|
|
207 |
Teknik |
kalıcı gerinim |
permanent strain i.
|
|
208 |
Teknik |
kalıcı bozunum |
permanent deformation i.
|
|
209 |
Teknik |
kalıcı görüntü |
iconic memorization i.
|
|
210 |
Teknik |
kalıcı dipol |
permanent dipole i.
|
|
211 |
Teknik |
kalıcı beyaz |
permanent white i.
|
|
212 |
Teknik |
kalıcı deformasyon |
permanent set i.
|
|
213 |
Teknik |
kalıcı sertlik |
residual hardness i.
|
|
214 |
Teknik |
kalıcı renk |
permanent colour i.
|
|
215 |
Teknik |
kalıcı görüntü |
afterglow i.
|
|
216 |
Teknik |
kalıcı boyutsal değişim |
permanent linear change i.
|
|
217 |
Teknik |
kalıcı olarak monte edilmiş teçhizat |
permanently installed equipment i.
|
|
218 |
Teknik |
kalıcı deformasyon |
plastic deformation i.
|
|
219 |
Teknik |
kalıcı boyut değişikliği |
permanent change in dimension i.
|
|
220 |
Teknik |
kalıcı denge |
static stability i.
|
|
221 |
Teknik |
kalıcı sağlamlaştırma |
permanent fortification i.
|
|
222 |
Teknik |
kalıcı zemin ankrajları |
permanent ground anchors i.
|
|
223 |
Teknik |
kalıcı kalıp |
permanent shuttering i.
|
|
224 |
Teknik |
kalıcı oturma |
plastic settlement i.
|
|
225 |
Teknik |
kalıcı durum |
steady state i.
|
|
226 |
Teknik |
kalıcı apre |
permanent finish i.
|
|
227 |
Teknik |
kalıcı mıknatıs alanı |
residual magnetic field i.
|
|
228 |
Teknik |
kalıcı gaz |
persistent gas i.
|
|
229 |
Teknik |
kalıcı eşik kayması |
permanent threshold shift i.
|
|
230 |
Teknik |
kalıcı gerilim |
permanent stress i.
|
|
231 |
Teknik |
kalıcı bellek |
flash memory i.
|
|
232 |
Teknik |
kalıcı süzme |
permanent filtration i.
|
|
233 |
Teknik |
kalıcı deformasyon |
permanent deformation i.
|
|
234 |
Teknik |
kalıcı bellek |
nonvolatile memory i.
|
|
235 |
Teknik |
kalıcı ivme hatası |
steady state acceleration error i.
|
|
236 |
Teknik |
kalıcı penceresi |
stationary window i.
|
|
237 |
Teknik |
kalıcı ivme hata katsayısı |
static acceleration error coefficient i.
|
|
238 |
Teknik |
kalıcı mıknatıs alaşımları |
permanent magnet alloys i.
|
|
239 |
Teknik |
kalıcı şekilde takılmış yakıt sistemi |
permanently installed fuel system i.
|
|
240 |
Teknik |
ostenitik çelik malzemelerin kalıcı gerilmesi |
proof stress of austenitic steel products i.
|
|
241 |
Teknik |
sabit yük altında dinamik yorulma gerilmesinden sonra kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation after dynamic fatigue stress under constant load i.
|
|
242 |
Teknik |
statik yüklemeden sonra kalıcı ezilmenin tayini |
determination of residual indentation after static loading i.
|
|
243 |
Teknik |
şekillendirilmiş ürünlerin ısıtma ile boyutlarında meydana gelen kalıcı değişiklik |
permanent change in dimension of shaped products on heating i.
|
|
244 |
Teknik |
suyun kalıcı sertliği |
permanent hardness of water i.
|
|
245 |
Teknik |
vinçlere kalıcı olarak takılan emniyet işaretleri |
safety signs permanently affixed to cranes i.
|
|
246 |
Teknik |
x-ışını tüp sistemlerindeki kalıcı filtrasyonun belirlenmesi |
determination of the permanent filtration of x-ray tube assemblies i.
|
|
247 |
Teknik |
aktif görev birlikleri ve ihtiyat asli teşkilleri birliklerinin kalıcı konumu |
home station i.
|
|
248 |
Teknik |
kesme tesiri sebebiyle metalik bir kristalin bir bölümünde meydana gelen kalıcı deformasyon |
glide i.
|
|
249 |
Teknik |
kalıcı veya çıkarılabilir kaplama |
overlay i.
|
|
250 |
Teknik |
katı cisimde yavaş yavaş meydana gelen kalıcı deformasyon |
flowage i.
|
|
251 |
Teknik |
(metal) kalıcı şekil değişikliği |
set i.
|
|
252 |
Teknik |
(metal) kalıcı olarak bükülmek |
set f.
|
|
253 |
Teknik |
(metal) kalıcı olarak döndürülmek |
set f.
|
|
254 |
Teknik |
kalıcı olarak yerleştirilmiş |
permanently installed s.
|
|
Computer |
|
255 |
Bilgisayar |
kalıcı bellek |
non-volatile storage i.
|
|
256 |
Bilgisayar |
çekirdek bellekte sürekli kalıcı program |
core memory resident i.
|
|
257 |
Bilgisayar |
dosyaların kalıcı olarak/tamamen silinmesi |
permanent deletion of files i.
|
|
258 |
Bilgisayar |
ilk kalıcı yazıtipi |
first permanent font i.
|
|
259 |
Bilgisayar |
kalıcı ivme hatası |
static or steady-state acceleration error i.
|
|
260 |
Bilgisayar |
kalıcı link |
permalink i.
|
|
261 |
Bilgisayar |
kalıcı bellek |
nonvolatile storage i.
|
|
262 |
Bilgisayar |
kalıcı durum sapması |
steady-state deviation i.
|
|
263 |
Bilgisayar |
kalıcı bağlantı |
permanent link i.
|
|
264 |
Bilgisayar |
kalıcı bellek |
permanent storage i.
|
|
265 |
Bilgisayar |
kalıcı program |
resident program i.
|
|
266 |
Bilgisayar |
kalıcı dosya |
permanent file i.
|
|
267 |
Bilgisayar |
kalıcı ad |
permanent name i.
|
|
268 |
Bilgisayar |
kalıcı aksama |
determinate fault i.
|
|
269 |
Bilgisayar |
kalıcı link |
permanent link i.
|
|
270 |
Bilgisayar |
kalıcı konum hatası |
static or steady-state position error i.
|
|
271 |
Bilgisayar |
kalıcı yasaklanma |
perma ban i.
|
|
272 |
Bilgisayar |
kalıcı bağlantı |
permalink i.
|
|
273 |
Bilgisayar |
kalıcı hata |
permanent error i.
|
|
274 |
Bilgisayar |
kalıcı mıknatıslık |
magnetic remanence i.
|
|
275 |
Bilgisayar |
kalıcı hız hatası |
static or steady-state velocity error i.
|
|
276 |
Bilgisayar |
kalıcı bağlantı |
permanent connection i.
|
|
277 |
Bilgisayar |
kalıcı konum hata katsayısı |
static position error coefficient i.
|
|
278 |
Bilgisayar |
kalıcı yordam |
resident routine i.
|
|
279 |
Bilgisayar |
kalıcı bellek |
nonvolatile memory i.
|
|
280 |
Bilgisayar |
kalıcı dosya |
stationery pad i.
|
|
281 |
Bilgisayar |
kalıcı çerez |
persistent cookie i.
|
|
282 |
Bilgisayar |
kalıcı olarak silme |
permanent deletion i.
|
|
283 |
Bilgisayar |
yarı-kalıcı bağlantı |
semi-permanent connection i.
|
|
284 |
Bilgisayar |
bir bilgisayarın işlemcisine veya harici disk sürücüsüne yerleştirilmiş ve hava geçirmez bir birime kalıcı olarak takılmış sabit disk |
winchester disk i.
|
|
285 |
Bilgisayar |
kalıcı değişiklik yapma |
commit i.
|
|
286 |
Bilgisayar |
elektriksel olarak silinebilen ve tekrar programlanabilen kalıcı bellek |
flash memory i.
|
|
287 |
Bilgisayar |
hasara uğramaması için okuma-yazma kafasına kalıcı olarak kapatılmış sabit disk |
sealed unit i.
|
|
288 |
Bilgisayar |
veriyi kaşe bellekten kalıcı bir depolama ortamına taşımak |
destage f.
|
|
289 |
Bilgisayar |
mantık devresiyle kalıcı olarak bilgisayara bağlayarak (güç) uygulamak |
hardwire f.
|
|
290 |
Bilgisayar |
(yazılımı) dağıtım dosyasından diskteki kalıcı bir yere atıp kendi özel ortam ve kullanımına hazırlamak |
instal f.
|
|
291 |
Bilgisayar |
(hard disk) kalıcı olarak silmek |
scrub f.
|
|
292 |
Bilgisayar |
disk sürücü mekanizması içindeki metal diskleri kalıcı olarak kapatarak yüksek yoğunluklu depolama yapmaya izin veren (bilgisayar diski) |
winchester s.
|
|
293 |
Bilgisayar |
kalıcı olarak dönüştür |
convert permanently expr.
|
|
294 |
Bilgisayar |
kalıcı olarak sil |
delete permanently expr.
|
|
Informatics |
|
295 |
Bilişim |
kalıcı bellek |
permanent memory i.
|
|
296 |
Bilişim |
kalıcı veriler |
fixed data i.
|
|
297 |
Bilişim |
kalıcı bağlantı |
persistent connection i.
|
|
298 |
Bilişim |
kalıcı arıza |
permanent fault i.
|
|
299 |
Bilişim |
kalıcı dosya |
stationary pad i.
|
|
300 |
Bilişim |
kalıcı durum hatası |
steady-state error i.
|
|
301 |
Bilişim |
kalıcı sebeplerle yerine ulaşmayan ve geri dönen e-postalar |
hard bounce i.
|
|
302 |
Bilişim |
kalıcı bellek |
persistent storage i.
|
|
303 |
Bilişim |
kalıcı sanal devre |
permanent virtual circuit i.
|
|
304 |
Bilişim |
kalıcı bağlantı |
permanent connection i.
|
|
305 |
Bilişim |
kalıcı hata |
permanent error i.
|
|
306 |
Bilişim |
yarı kalıcı bağlantı |
semi-permanent connection i.
|
|
307 |
Bilişim |
kalıcı olmayan |
nonpersistent s.
|
|
Telecom |
|
308 |
Telekom |
kalıcı sanal devre |
permanent virtual circuit i.
|
|
309 |
Telekom |
kalıcı rasgele erişimli hafıza |
nonvolatile random access memory i.
|
|
310 |
Telekom |
kalıcı devre hizmeti |
permanent circuit service i.
|
|
Electric |
|
311 |
Elektrik |
kalıcı konumlu anahtar |
rocker switch i.
|
|
312 |
Elektrik |
elektrikli cihazları kalıcı olarak birleştirmek |
hardwire f.
|
|
Television |
|
313 |
Televizyon |
kalıcı görüntü |
iconic memorization i.
|
|
314 |
Televizyon |
kalıcı görüntü |
persistence i.
|
|
Textile |
|
315 |
Tekstil |
kalıcı pile |
permanent pleats i.
|
|
316 |
Tekstil |
kalıcı apre |
lasting finish i.
|
|
317 |
Tekstil |
kalıcı plise |
permanent crease i.
|
|
318 |
Tekstil |
kalıcı apre |
permanent finish i.
|
|
319 |
Tekstil |
ütüsü kalıcı tekstil ürünleri |
durable press products i.
|
|
320 |
Tekstil |
kalıcı olarak bağlanmış fiyonkla yapılan |
made-up s.
|
|
Architecture |
|
321 |
Mimarlık |
bir evin özellikle kalıcı ve sabit olan iç donanımları |
standing finish i.
|
|
Construction |
|
322 |
İnşaat |
çatının yük taşıyıcı yapısal kısımlarına kalıcı olarak tespit edilmiş |
permanently fixed to the load-bearing roof construction i.
|
|
323 |
İnşaat |
kalıcı deformasyon |
plastic deformation i.
|
|
324 |
İnşaat |
kalıcı zorlama |
strain residual i.
|
|
325 |
İnşaat |
kalıcı yük |
dead load i.
|
|
326 |
İnşaat |
kalıcı şekil değiştirme |
plastic deformation i.
|
|
327 |
İnşaat |
kalıcı şekil değişimi |
plastic deformation i.
|
|
328 |
İnşaat |
kalıcı kalıp |
permanent form i.
|
|
329 |
İnşaat |
kalıcı gerilme |
residual stress i.
|
|
330 |
İnşaat |
katlar arası kalıcı yerdeğiştirme |
permanent interstory displacement i.
|
|
Dyeing |
|
331 |
Boyacılık |
paranitranilin kırmızısı ile ilgili ancak daha kalıcı kırmızı organik pigment |
toluidine red toner i.
|
|
332 |
Boyacılık |
paranitranilin kırmızısı ile ilgili ancak daha kalıcı kırmızı organik pigment |
toluidine red i.
|
|
333 |
Boyacılık |
paranitranilin kırmızısı ile ilgili ancak daha kalıcı kırmızı organik pigment |
toluidine toner i.
|
|
334 |
Boyacılık |
alkali mavi boyadan yapılmış oldukça kalıcı pigmentler |
alkali blue i.
|
|
335 |
Boyacılık |
kobalt ve çinko oksitlerinden elde edilen kalıcı ve yeşil bir boyarmadde |
zinc green i.
|
|
336 |
Boyacılık |
kobalt ve çinko oksitlerinden elde edilen kalıcı ve yeşil bir boyarmadde |
cobalt green i.
|
|
Automotive |
|
337 |
Otomotiv |
kalıcı mıknatıs |
permanent magnet i.
|
|
338 |
Otomotiv |
kalıcı belleği yeniden programlama |
flash reprogramming i.
|
|
339 |
Otomotiv |
kalıcı bilgiler içeren bellek |
read-only memory i.
|
|
340 |
Otomotiv |
kalıcı rastgele erişimli bellek |
non-volatile random access memory i.
|
|
341 |
Otomotiv |
sürekli (kalıcı) mıknatıslı senkron motor |
permanent magnet synchronous motor i.
|
|
Traffic |
|
342 |
Trafik |
kalıcı yol işaretleme malzemesi |
permanent road marking materials i.
|
|
Aeronautic |
|
343 |
Havacılık |
kalıcı hava trafik hizmet yolu |
permanent air traffic service route i.
|
|
344 |
Havacılık |
kompresyonda kalıcı ezilme |
compression set i.
|
|
Marine |
|
345 |
Denizcilik |
kalıcı usturmaça |
dolphin i.
|
|
346 |
Denizcilik |
seferdeki bir gemiyi geçici veya kalıcı olarak görevden almak |
put a vessel out of commission f.
|
|
347 |
Denizcilik |
(gemi) kalıcı mıknatıs özelliğini azaltmak |
deperm f.
|
|
Medical |
|
348 |
Medikal |
kalıcı bağışıklık |
permanent immunity i.
|
|
349 |
Medikal |
kalıcı nörolojik defisit |
permanent neurologic deficit i.
|
|
350 |
Medikal |
kalıcı nörolojik hasar |
permanent neurological damage i.
|
|
351 |
Medikal |
kalıcı görüş kaybı |
permanent vision loss i.
|
|
352 |
Medikal |
kalıcı görme bozukluğu |
permanent visual disability i.
|
|
353 |
Medikal |
kalıcı nöronal fonksiyon kaybı |
permanent loss of neuronal function i.
|
|
354 |
Medikal |
kalıcı kateter |
indwelling catheter i.
|
|
355 |
Medikal |
kalıcı sakatlık |
permanent impairment i.
|
|
356 |
Medikal |
kalıcı bağışıklık |
solid immunity i.
|
|
357 |
Medikal |
kalıcı hastalık |
permanent disease i.
|
|
358 |
Medikal |
kalıcı ağrı |
chronic pain i.
|
|
359 |
Medikal |
kalıcı koma |
permanent coma i.
|
|
360 |
Medikal |
kalıcı kemik deformiteleri |
permanent bone deformities i.
|
|
361 |
Medikal |
kalıcı felç |
permanent paralysis i.
|
|
362 |
Medikal |
kalıcı bir hasar |
a permanent damage i.
|
|
363 |
Medikal |
kalıcı hipokalsemi |
permanent hypocalcemia i.
|
|
364 |
Medikal |
kalıcı lökopeni |
permanent leucopenia i.
|
|
365 |
Medikal |
kalıcı beyin hasarı |
permanent brain damage i.
|
|
366 |
Medikal |
kalıcı komplikasyonlar |
permanent complications i.
|
|
367 |
Medikal |
kalıcı tedavi |
permanent treatment i.
|
|
368 |
Medikal |
kalıcı şuur kaybı |
permanent coma i.
|
|
369 |
Medikal |
kalıcı kalp pili |
permanent pacemaker i.
|
|
370 |
Medikal |
tek taraflı kalıcı rekurren laringeal sinir paralizi |
unilateral permanent recurrent laryngeal nerve palsy i.
|
|
371 |
Medikal |
persistan serebellar disfonksiyona sebep olan kalıcı bir intoksikasyon sekeli |
silent (syndrome of irreversible lithium-effectuated neurotoxicity) kısalt.
|
|
Psychology |
|
372 |
Psikoloji |
kalıcı duyum |
remanent sensation i.
|
|
373 |
Psikoloji |
kalıcı görüntü |
remanent sensation i.
|
|
Dentistry |
|
374 |
Diş Hekimliği |
kalıcı diş |
adult tooth i.
|
|
375 |
Diş Hekimliği |
kalıcı dişler |
secondary dentition i.
|
|
Pathology |
|
376 |
Patoloji |
eklemin kasılmış şekilde kalıcı olarak kaynaması |
arthrogryposis i.
|
|
Food Engineering |
|
377 |
Gıda |
kalıcı değişim noktası |
yield point i.
|
|
Physics |
|
378 |
Fizik |
kalıcı değişikliğe girmeyen plastik |
thermoplasticity i.
|
|
379 |
Fizik |
kalıcı gerilme |
residual stress i.
|
|
380 |
Fizik |
kalıcı eksen |
permanent axis i.
|
|
381 |
Fizik |
dinamo-elektrik makinesinin, alanın elektromagnetler yerine kalıcı çelik mıknatıslarla oluşturulduğu bir formu |
magneto-electric machine i.
|
|
382 |
Fizik |
manyetik alana sokulduğunda kalıcı olarak manyetik hale gelme |
ferromagnetism i.
|
|
383 |
Fizik |
kalıcı mıknatısların yardımıyla meydana gelen elektrik akımı veya elektromotor kuvvet indüksiyonuna ait |
magnetoelectrical s.
|
|
384 |
Fizik |
kalıcı mıknatısların yardımıyla meydana gelen elektrik akımı veya elektromotor kuvvet indüksiyonu ile ilişkili |
magnetoelectrical s.
|
|
Chemistry |
|
385 |
Kimya |
sivrisineklere ve tarım ürünlerine zarar veren haşerelere karşı böcek ilacı olarak kullanılan, kalıcı olmayan bir kimyasal madde |
naled i.
|
|
386 |
Kimya |
kalıcı etmen |
persistent agent i.
|
|
387 |
Kimya |
kalıcı köpüklenme |
stable foaming i.
|
|
388 |
Kimya |
polisilikon kalıcı gerilimi |
polysilicon residual stress i.
|
|
389 |
Kimya |
maddenin kalıcı hale gelmesi |
fixation i.
|
|
390 |
Kimya |
(emülsiyon) kalıcı olarak bileşenlerine ayrılmak |
demulsify f.
|
|
391 |
Kimya |
emülsiyonu kalıcı olarak bileşenlerine ayırmak |
demulsify f.
|
|
392 |
Kimya |
kalıcı hale getirmek |
fix f.
|
|
393 |
Kimya |
(parfümü) kalıcı hale getirmek |
fix f.
|
|
Biology |
|
394 |
Biyoloji |
farklı canlı türlerinin yakın fiziksel temas içeren kalıcı ortaklığı |
consortium i.
|
|
Marine Biology |
|
395 |
Deniz Biyolojisi |
avrupa'ya özgü kalıcı dış solungaçları bulunan ve mağaralarda yaşayan bir su semenderi |
olm i.
|
|
Zoology |
|
396 |
Zooloji |
fetüsü kaplayan yumuşak yünlü tüy tabakasının aşırı gelişerek kalıcı hale gelmesi |
trichostasis i.
|
|
397 |
Zooloji |
alt tabakaya kalıcı olarak sabitlenmiş |
attached s.
|
|
398 |
Zooloji |
kemik temelli kalıcı boynuzları olan |
hollow-horned s.
|
|
Botanic |
|
399 |
Botanik |
çok yıllık bitkilerde yeni yaprak ve çiçeklerin çıktığı, genellikle yer altında olan kalınlaşmış kalıcı kök |
caudex i.
|
|
400 |
Botanik |
saplı çiçekleri ve kalıcı çanak yaprakları olan, yaprak dökmeyen çalıları içeren bir cins |
thea i.
|
|
401 |
Botanik |
morumsu sert çekirdekli meyveler veren ve yapışkan gövdesi kalıcı siyah lekeler oluşturan batı hint adaları'na özgü bir ağaç |
maiden plum (comocladia integrifolia) i.
|
|
402 |
Botanik |
morumsu sert çekirdekli meyveler veren ve yapışkan gövdesi kalıcı siyah lekeler oluşturan batı hint adaları'na özgü bir ağaç |
comocladia integrifolia i.
|
|
403 |
Botanik |
bazı meyveleri tutan kalıcı çiçek zarfı |
hool [scotland] i.
|
|
404 |
Botanik |
çiçekliklerinde beyaz veya sarı renkte kalıcı pullar bulunan bir bitki |
life everlasting i.
|
|
405 |
Botanik |
yaprağın düşmesi sonucu sapta kalan kalıcı iz |
cicatricle i.
|
|
406 |
Botanik |
kalıcı bir toprak kaynağından gelen suya bağımlı ve derin köklü bitki |
phreatophyte i.
|
|
Agriculture |
|
407 |
Tarım |
kalıcı tarım |
permanent agriculture i.
|
|
408 |
Tarım |
kalıcı tarım |
permaculture i.
|
|
409 |
Tarım |
kalıcı çayır |
permanent grassland i.
|
|
Education |
|
410 |
Eğitim |
kalıcı öğrenme |
permanent learning i.
|
|
411 |
Eğitim |
kalıcı kadroya geçme olasılığına sahip kadro |
tenure track i.
|
|
Religious |
|
412 |
Dini |
(budizm'de) her şeyin sürekli değiştiği ve hiçbir şeyin kalıcı olamayacağı inancı |
anata i.
|
|
413 |
Dini |
(budizm'de) her şeyin sürekli değiştiği ve hiçbir şeyin kalıcı olamayacağı inancı |
anatman i.
|
|
414 |
Dini |
presbiteryan cemaati tarafından seçilmiş, ayinde hizmet etmek ve dini törende papaza yardımcı olmakla görevlendirilmiş kalıcı yetkili |
elder i.
|
|
415 |
Dini |
papazın görevine kalıcı olarak son verilmesi |
degradation i.
|
|
Environment |
|
416 |
Çevre |
asgari kalıcı radyoaktivite silahı |
minimum residual radioactivity weapon i.
|
|
417 |
Çevre |
kalıcı organik kirletici |
persistent organic pollutant i.
|
|
418 |
Çevre |
kalıcı tehlikeler |
residual hazards i.
|
|
419 |
Çevre |
kalıcı organik kirleticiler |
persistent organic pollutants i.
|
|
420 |
Çevre |
kalıcı kirlenme |
residual contamination i.
|
|
Military |
|
421 |
Askeri |
bir alanda kimyasal silahların doğrudan ya da kalıcı etkisiyle oluşan ortam |
chemical environment i.
|
|
422 |
Askeri |
asgari kalıcı etkisi olan silah |
minimum residual radioactivity weapon i.
|
|
423 |
Askeri |
kalıcı kimya maddesi |
persistent agent i.
|
|
424 |
Askeri |
kalıcı kısmi sakatlık |
permanent partial disability i.
|
|
425 |
Askeri |
kalıcı harp gazı |
persistent war gas i.
|
|
426 |
Askeri |
kalıcı genel sakatlık |
permanent total disability i.
|
|
427 |
Askeri |
kalıcı olarak (asker veya malzeme) tahsis etmek |
assign f.
|
|
428 |
Askeri |
izin almaksızın bir kışlayı, garnizonu veya görevi kalıcı olarak bırakmak |
desert f.
|
|
429 |
Askeri |
ulaşım için kalıcı olarak araçlarla donatılmış |
mobile s.
|
|
Art |
|
430 |
Sanat |
(eseri, kitabı) kalıcı koleksiyondan çıkarmak |
deaccession f.
|
|
431 |
Sanat |
(eseri, kitabı, vb.) kalıcı koleksiyondan çıkarmak |
deaccession f.
|
|
Photography |
|
432 |
Fotoğrafçılık |
geçici destek üzerine oluşturulan görüntüyü kalıcı desteğe aktararak üretilmiş resim |
transfer i.
|
|
Bookbindery |
|
433 |
Ciltçilik |
kitabı hasar görmekten koruyan kalıcı dış kap |
protective cover i.
|
|
Archaic |
|
434 |
Eski Kullanım |
(bir toplulukta) tam veya kalıcı üyelik |
gremial i.
|
|
435 |
Eski Kullanım |
kalıcı olmak |
consist f.
|
|
Engineering |
|
436 |
Engineering |
su altında bulunan yapının etrafına kaplanan kalıcı koruma |
armour i.
|
|
437 |
Engineering |
su altında bulunan yapının etrafına kaplanan kalıcı koruma |
armor i.
|
|
Reptiles |
|
438 |
Sürüngenler |
amerika'da yaşayan, kalıcı dış solungaçları bulunan necturus cinsi büyük sucul bir semender |
menobranch i.
|
|
Slang |
|
439 |
Argo |
kalıcı olmak |
be here to stay f.
|
|
440 |
Argo |
kalıcı olmak |
have come to stay f.
|
|
441 |
Argo |
psikoaktif madde/ilaç kullanımından kaynaklanan kalıcı ruhsal hasarın yan etkilerini sürekli yaşayan |
perma-fried s.
|
|
442 |
Argo |
grafitilerin yanına oradaki çizimin/yazının silinse de kalıcı olduğunu/değişmeyeceğini belirtmek için yazılan bir ifade |
stid(still true if destroyed) [us] expr.
|
|
Modern Slang |
|
443 |
Modern Argo |
kalıcı obeziteye neden olan bir virüs |
ad-36 i.
|
|
444 |
Modern Argo |
uzun süre önce aids teşhisi aldığı için kalıcı güçsüzlüğü/engeli olan fakat sonradan çalışabilecek kadar sağlığına kavuşmuş kimse |
aids baby i.
|
|