|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
karmaşık hale getirme |
complication i.
|
|
2 |
Genel |
karmaşık durum |
imbroglio i.
|
|
3 |
Genel |
karmaşık iş |
kettle of fish i.
|
|
4 |
Genel |
karmaşık ve komik bir dil kullanarak yazma |
gobbledegook i.
|
|
5 |
Genel |
karmaşık özellikler göstermeyen tarz |
rural style i.
|
|
6 |
Genel |
karmaşık konuşma |
babble i.
|
|
7 |
Genel |
karmaşık hedef |
complex target i.
|
|
8 |
Genel |
karmaşık ton |
complex tone i.
|
|
9 |
Genel |
karmaşık desen |
crazy quilt i.
|
|
10 |
Genel |
karmaşık desen |
patchwork quilt i.
|
|
11 |
Genel |
zor/karmaşık mesele |
tough question i.
|
|
12 |
Genel |
karmaşık birleşim |
patchwork i.
|
|
13 |
Genel |
karmaşık durum |
morass i.
|
|
14 |
Genel |
yabancı bir dilin karmaşık/anlaşılmaz kullanımı (daha çekici göstermek için) |
flowery i.
|
|
15 |
Genel |
karmaşık cümle |
complex sentence i.
|
|
|
16 |
Genel |
karmaşık sadelik |
complex simplicity i.
|
|
17 |
Genel |
çok değişkenli karmaşık süreç |
complex multi-variable process i.
|
|
18 |
Genel |
karmaşık yapı/yapı ağı |
plexus i.
|
|
19 |
Genel |
karmaşık durum |
cat's cradle i.
|
|
20 |
Genel |
sohbet eden insanlar, kuş ötüşü, vb. içeren yüksek ve karmaşık ses |
charm [dialect] i.
|
|
21 |
Genel |
karmaşık bir biçimde hazırlanmış aygıt |
contraption i.
|
|
22 |
Genel |
karmaşık ve ağır hikaye |
toughy i.
|
|
23 |
Genel |
karmaşık ve ağır hikaye |
toughie i.
|
|
24 |
Genel |
karmaşık iş |
twister i.
|
|
25 |
Genel |
uzay ve zamanda belirli bir noktanın koordinatlarına karşılık gelen karmaşık bir değişken |
twistor i.
|
|
26 |
Genel |
karmaşık durum |
embroilment i.
|
|
27 |
Genel |
karmaşık/karışık bir mesaj, işaret |
mixed message i.
|
|
28 |
Genel |
karmaşık durum |
quagmire i.
|
|
29 |
Genel |
karmaşık bir şekilde yapılmış bina |
web i.
|
|
30 |
Genel |
karmaşık inşa edilen yapı |
web i.
|
|
31 |
Genel |
karmaşık ve özenli bir şekilde geliştirme |
working-out i.
|
|
32 |
Genel |
gizem katmak için bilgiyi saklayan veya karmaşık hale getiren kimse |
mystifier i.
|
|
33 |
Genel |
çok karmaşık şey |
chinese puzzle i.
|
|
34 |
Genel |
karmaşık ses |
chirm [dialect] i.
|
|
35 |
Genel |
karmaşık tartışma |
choplogic i.
|
|
36 |
Genel |
anlamı derin ve karmaşık ifade |
dark sentence i.
|
|
37 |
Genel |
üreticilerden karmaşık ekipmanlar satın alıp bunları yeniden satış için farklı bileşenler ile değiştiren veya birleştiren firma |
oem i.
|
|
38 |
Genel |
karmaşık tasarlanmış şey |
device i.
|
|
39 |
Genel |
karmaşık hale getiren kimse |
complexifier i.
|
|
40 |
Genel |
iç içe geçmiş karmaşık parçalar bütünü |
complexus i.
|
|
41 |
Genel |
karmaşık matematiksel işlemlerde kullanılan hesap makinesi |
computor i.
|
|
42 |
Genel |
karmaşık durum |
intricacy i.
|
|
43 |
Genel |
karmaşık taraf |
intricacy i.
|
|
44 |
Genel |
(eserde) karmaşık olay örgüsü |
intrigue i.
|
|
45 |
Genel |
karmaşık yer |
pandemonium i.
|
|
46 |
Genel |
karmaşık şey |
porridge i.
|
|
47 |
Genel |
karmaşık durum |
convolutions i.
|
|
48 |
Genel |
karmaşık gösteri |
dog-and-pony show i.
|
|
49 |
Genel |
kültürün daha karmaşık ve ayrıntılı olan yönü |
focus i.
|
|
50 |
Genel |
karmaşık vibrasyonlarla elde dilen tonlardan biri |
partial i.
|
|
51 |
Genel |
karmaşık sosyal olayları tek bir nedenle açıklama eğilimi |
particularism i.
|
|
52 |
Genel |
karmaşık hale getiren kimse |
sophisticator i.
|
|
53 |
Genel |
büyük ve karmaşık sistem |
supersystem i.
|
|
54 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
complicate f.
|
|
55 |
Genel |
basitten daha karmaşık bir biçime) dönüşmek |
evolve into f.
|
|
56 |
Genel |
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açmak |
ramify f.
|
|
57 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
ramify f.
|
|
58 |
Genel |
karmaşık bir şekilde düzenlemek |
jigsaw f.
|
|
59 |
Genel |
(başka bir unsuru) karmaşık bir bütüne dahil etmek |
weave f.
|
|
60 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
maze [dialect] f.
|
|
61 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
darken f.
|
|
62 |
Genel |
(kuruluş ile ilgili) karmaşık prosedürler ile uğraşmamak |
deinstitutionalize [us] f.
|
|
63 |
Genel |
(kuruluş ile ilgili) karmaşık prosedürler ile uğraşmamak |
deinstitutionalise [uk] f.
|
|
64 |
Genel |
aşırı karmaşık hale getirmek |
overcomplicate f.
|
|
65 |
Genel |
(bir şeyi) aşırı karmaşık şekilde tasarlamak |
overdesign f.
|
|
66 |
Genel |
fazla karmaşık hale getirmek |
over-embellish f.
|
|
67 |
Genel |
gerekenden daha karmaşık hale getirmek |
overengineer f.
|
|
68 |
Genel |
karmaşık şekilde organize etmek |
overorganize f.
|
|
69 |
Genel |
karmaşık şekilde organize etmek |
overorganise f.
|
|
70 |
Genel |
birçok konfigürasyon seçeneği olan karmaşık makineyi konfigüre edip ayarlamak |
dial in f.
|
|
71 |
Genel |
daha az karmaşık hale getirmek |
disintricate f.
|
|
72 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
complex f.
|
|
73 |
Genel |
karmaşık hale getirmek |
complexify f.
|
|
74 |
Genel |
karmaşık bir durumdan fayda sağlamak |
fish in troubled waters f.
|
|
75 |
Genel |
dolaşık ve karmaşık |
labyrinthine s.
|
|
76 |
Genel |
karmaşık özellikler göstermeyen |
country-style s.
|
|
77 |
Genel |
karmaşık sonuç veya akıbetlere yol açan |
ramified s.
|
|
78 |
Genel |
karmaşık olmayan |
noncomplex s.
|
|
79 |
Genel |
karmaşık olmayan komplikasyonlar içeren |
noncomplicated s.
|
|
80 |
Genel |
karmaşık hale gelmemiş |
untangled s.
|
|
81 |
Genel |
çok karmaşık |
blase s.
|
|
82 |
Genel |
karmaşık (davranış, tutum) |
byzantian s.
|
|
83 |
Genel |
oldukça karmaşık |
byzantian s.
|
|
84 |
Genel |
karmaşık ve gizli |
byzantine s.
|
|
85 |
Genel |
dolaşık ve karmaşık |
byzantine s.
|
|
86 |
Genel |
oldukça karmaşık |
byzantine s.
|
|
87 |
Genel |
aşırı derecede karmaşık |
goddamned s.
|
|
88 |
Genel |
anlaşılmayacak kadar karmaşık |
daedalian s.
|
|
89 |
Genel |
kendi içinde karmaşık parçalar içeren |
decomplex s.
|
|
90 |
Genel |
kendi içinde karmaşık parçalardan oluşan |
decomplex s.
|
|
91 |
Genel |
dallanarak karmaşık bir sisteme veya hiyerarşik yapıya dönüşmüş |
multiramified s.
|
|
92 |
Genel |
aşırı karmaşık |
overcomplex s.
|
|
93 |
Genel |
sözcüklere dökülemeyecek kadar yoğun veya karmaşık |
inarticulate s.
|
|
94 |
Genel |
karmaşık tasarımlı |
fanciful s.
|
|
95 |
Genel |
karmaşık olmayan |
incomplex s.
|
|
96 |
Genel |
karmaşık duygularla coşmuş |
irascible s.
|
|
97 |
Genel |
anlaşılamayacak kadar karmaşık |
fathomless s.
|
|
98 |
Genel |
karmaşık şekilde birbirine dolanmış |
intestinal s.
|
|
99 |
Genel |
karmaşık olmayan |
peoplish s.
|
|
100 |
Genel |
karmaşık olmayan |
plain s.
|
|
101 |
Genel |
gereksiz ölçüde karmaşık |
finicking s.
|
|
102 |
Genel |
gereksiz ölçüde karmaşık |
finicky s.
|
|
103 |
Genel |
bütünün tek tek parçalarının toplamından daha fazlası olan karmaşık bir yapıyı oluşturan |
organic s.
|
|
104 |
Genel |
aşırı karmaşık (yazı üslubu) |
ornate s.
|
|
105 |
Genel |
kısmen karmaşık |
semichaotic s.
|
|
106 |
Genel |
daha karmaşık |
fouler s.
|
|
107 |
Genel |
karmaşık fikirlere dayanmak |
puzzleheaded s.
|
|
108 |
Genel |
çoklu karmaşık yapıya sahip oluşuma özgü |
superindividual s.
|
|
109 |
Genel |
çoklu karmaşık yapıya sahip oluşum ile ilgili |
superindividual s.
|
|
110 |
Genel |
(oluşum) çoklu karmaşık yapıya sahip olan |
superindividual s.
|
|
111 |
Genel |
karmaşık bir halde |
involvedly zf.
|
|
112 |
Genel |
karmaşık bir halde |
complicatedly zf.
|
|
113 |
Genel |
karmaşık olarak |
intricately zf.
|
|
114 |
Genel |
karmaşık bir biçimde |
scratchily zf.
|
|
115 |
Genel |
karmaşık bir biçimde |
in an unorganized fashion zf.
|
|
116 |
Genel |
karmaşık bir şekilde |
complicately zf.
|
|
Phrasals |
|
117 |
Öbek Fiiller |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck up something f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
daha karmaşık bir hale getirmek |
muck something up f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
(zor, karmaşık bir durumda) yol göstermek |
steer through (something) f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(zor, karmaşık bir durumdan) geçebilmesi için yönlendirmek |
steer through (something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
(zor, karmaşık bir durumun) içinden çıkabilmesi için rehberlik/yardım etmek |
steer through (something) f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
birine karmaşık, tehlikeli bir durumun içinden çıkabilmesi için yol göstermek |
steer someone or something through something f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
birine karmaşık, tehlikeli bir durumu halledebilmesi/geçebilmesi için yardım etmek |
steer someone or something through something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) daha kapsamlı/karmaşık (bir şey) haline getirmek |
work (something) up into (something) f.
|
|
Phrases |
|
125 |
İfadeler |
durum karmaşık bir hale geldiğinde |
when the balloon goes up expr.
|
|
126 |
İfadeler |
durum karmaşık bir hale geldiğinde/gelmeden |
before the balloon goes up expr.
|
|
Colloquial |
|
127 |
Konuşma Dili |
karmaşık duygular yumağı |
all mixed bags i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
zekice ve karmaşık dans adımları |
fancy footwork i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
zor ve karmaşık ayak figürleri |
fancy footwork i.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
birini bir problemden kurtaracak karmaşık strateji |
fancy footwork i.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
karmaşık bir strateji |
fancy footwork i.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
anlamı gizlemek için kullanılan karmaşık terim |
fuzzword i.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
işletme veya hukukta karmaşık problemleri çözmesi için tutulan kişi |
hired gun i.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
karmaşık bir problemi çözmesi için tutulan uzman |
hired gun i.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
çevredeki diğer insanların da karmaşık hayatları olduğunun farkına varılması |
sonder i.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
gittikçe karmaşık hale gelen konu/süreç |
rathole i.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
bale gibi karmaşık ve hareket hassasiyeti gerektiren şey |
ballet i.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
karmaşık işaret/mesaj |
mixed signal i.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
karmaşık tartışma |
horse trading i.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
karmaşık tartışma |
horse-trading i.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
diplomatlara atfedilen karmaşık, temkinli veya muğlak dil |
diplomatese i.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
genellikle ritüel içeren ve ayrıntılı tuzaklar eşliğinde yapılan karmaşık tören |
mumbo jumbo i.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
karmaşık ve anlamsız faaliyet |
mumbo jumbo i.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
karmaşık olmayan şey |
light stuff i.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
karmaşık durum |
pantomime [uk] i.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
karmaşık hale getirmek |
confuse the issue f.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
aşırı karmaşık tasarımlı ve basit işlevli (mekanik cihaz) |
heath robinson s.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
karmaşık yer/durum |
it's a zoo expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
karmaşık yer/durum |
what a zoo expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
çok karmaşık konuştun |
you've said a mouthful expr.
|
|
Idioms |
|
151 |
Deyim |
bir kompozisyondaki abartılı/karmaşık bölüm |
purple patch i.
|
|
152 |
Deyim |
bir kompozisyondaki abartılı/karmaşık bölüm |
a purple patch i.
|
|
153 |
Deyim |
çok karmaşık bir oyun, sistem ya da strateji |
3d chess i.
|
|
154 |
Deyim |
çok karmaşık bir oyun, sistem ya da strateji |
three-dimensional chess i.
|
|
155 |
Deyim |
çılgın, karmaşık durum |
chinese fire drill i.
|
|
156 |
Deyim |
karmaşık sorun |
can of worms i.
|
|
157 |
Deyim |
karmaşık sorun |
knotty problem i.
|
|
158 |
Deyim |
karmaşık duygular |
mixed emotions i.
|
|
159 |
Deyim |
(bir şeyin) karmaşık detayları |
the finer points of (something) i.
|
|
160 |
Deyim |
karmaşık durum |
heavy scene i.
|
|
161 |
Deyim |
aşırı karmaşık hikaye |
kudzu plot i.
|
|
162 |
Deyim |
çözülmeyen, karmaşık hikaye |
kudzu plot i.
|
|
163 |
Deyim |
gereksiz şekilde karmaşık hikaye |
kudzu plot i.
|
|
164 |
Deyim |
içeriği pek gerçek olmayan ve insanların ilgisini çekmek için yapılan karmaşık sunum/gösteri |
a dog and pony show [us] i.
|
|
165 |
Deyim |
çok karmaşık şey |
a head-scratcher i.
|
|
166 |
Deyim |
çok daha karmaşık bir şey/durum |
a whole new ball game i.
|
|
167 |
Deyim |
çok daha karmaşık bir şey/durum |
a whole other ball of wax i.
|
|
168 |
Deyim |
karmaşık durum |
can of worms i.
|
|
169 |
Deyim |
karmaşık duygular |
mixed feelings i.
|
|
170 |
Deyim |
karmaşık hisler |
mixed feelings i.
|
|
171 |
Deyim |
-in karmaşık detayları |
the finer points of i.
|
|
172 |
Deyim |
karmaşık bir strateji gütmek |
play 3D chess f.
|
|
173 |
Deyim |
karmaşık bir strateji gütmek |
play three-dimensional chess f.
|
|
174 |
Deyim |
bir şeyi yahut karmaşık bir durumu düzeltmek |
set something straight f.
|
|
175 |
Deyim |
daha da karmaşık hale getirmek |
open up a can of worms f.
|
|
176 |
Deyim |
işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek |
make a production of something f.
|
|
177 |
Deyim |
işleri (bir şeyleri) karmaşıklaştırmak/ daha karmaşık hale getirmek |
make a production out of something f.
|
|
178 |
Deyim |
karmaşık bir konuya hakim olmak |
get one's arms around something f.
|
|
179 |
Deyim |
karmaşık/zor bir işe bodoslama girmek/dalmak |
leap off the deep end f.
|
|
180 |
Deyim |
karmaşık/zor bir işin altına düşünmeden girmek |
leap off the deep end f.
|
|
181 |
Deyim |
karmaşık/zor bir işe hemen dalmak |
leap off the deep end f.
|
|
182 |
Deyim |
karmaşık/zor bir işe tek başına atlamak |
leap off the deep end f.
|
|
183 |
Deyim |
karmaşık/kaotik bir durumda olmak |
go off-kilter f.
|
|
184 |
Deyim |
karmaşık/kaotik bir durumda olmak |
go out of kilter f.
|
|
185 |
Deyim |
karmaşık bir işaret almak |
get a mixed signal f.
|
|
186 |
Deyim |
karmaşık işaretler almak |
get mixed signals f.
|
|
187 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye girişmek |
jump off the deep end f.
|
|
188 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeyin içine dalmak |
jump off the deep end f.
|
|
189 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye gözü kapalı girişmek |
jump off the deep end f.
|
|
190 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye başlamaya cesaret etmek |
jump off the deep end f.
|
|
191 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye hazırlıksız/bodoslama dalmak |
jump off the deep end f.
|
|
192 |
Deyim |
karmaşık, yabancı, yoğun bir şeye düşünmeden dalmak |
jump off the deep end f.
|
|
193 |
Deyim |
karmaşık/karışık bir mesaj vermek |
send a mixed message f.
|
|
194 |
Deyim |
karmaşık/karışık mesajlar vermek |
send mixed messages f.
|
|
195 |
Deyim |
karmaşık/karışık işaretler vermek |
send mixed signals f.
|
|
196 |
Deyim |
karmaşık/karışık bir işaret vermek |
send a mixed signal f.
|
|
197 |
Deyim |
karmaşık olmak |
be as clear as mud f.
|
|
198 |
Deyim |
karmaşık/bilmediği bir işin içine atılmak |
be thrown in the deep end f.
|
|
199 |
Deyim |
kendini karmaşık/bilmediği bir şeyin içinde/ortasında bulmak |
be thrown in the deep end f.
|
|
200 |
Deyim |
karmaşık işaretler almak |
get mixed signals f.
|
|
201 |
Deyim |
karmaşık bir işaret almak |
get a mixed signal f.
|
|
202 |
Deyim |
'-i karmaşık hale getirmek |
make a production of f.
|
|
203 |
Deyim |
karmaşık/karışık işaretler vermek |
send mixed signals f.
|
|
204 |
Deyim |
karmaşık/karışık bir işaret vermek |
send a mixed signal f.
|
|
205 |
Deyim |
karmaşık (sistem) |
rube goldberg expr.
|
|
206 |
Deyim |
(bir şey birinin) anlaması için fazla karmaşık |
(something) is over (one's) head expr.
|
|
207 |
Deyim |
karmaşık/çözülmesi güç bir durumu ortaya atmak |
like opening (up) a can of worms expr.
|
|
Trade/Economic |
|
208 |
Ticaret/Ekonomi |
karmaşık çoğaltan |
complex multiplier i.
|
|
209 |
Ticaret/Ekonomi |
karmaşık mallar |
complex goods i.
|
|
210 |
Ticaret/Ekonomi |
karmaşık makineler |
sophisticated machinery i.
|
|
211 |
Ticaret/Ekonomi |
uyumlu ilişkilerin oluşturduğu karmaşık birim |
system i.
|
|
212 |
Ticaret/Ekonomi |
yatırımcıları ikna etmek için karmaşık ve destan gibi bir açıklaması olan hisse |
story stock i.
|
|
Politics |
|
213 |
Siyasal |
avrupa birliği memurları ve politikacıların konuştuğu karmaşık ingilizce |
eurospeak i.
|
|
Technical |
|
214 |
Teknik |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
theoretical account i.
|
|
215 |
Teknik |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
framework i.
|
|
216 |
Teknik |
karmaşık bir varlık veya sürecin varsayımsal açıklaması |
model i.
|
|
217 |
Teknik |
eşlenik karmaşık |
conjugate complex i.
|
|
218 |
Teknik |
etkinleştirilmiş karmaşık |
activated complex i.
|
|
219 |
Teknik |
karmaşık young çarpanı |
complex young's modulus i.
|
|
220 |
Teknik |
karmaşık düzlem analizi |
complex plane analysis i.
|
|
221 |
Teknik |
karmaşık üçlü dizge |
complex ternary system i.
|
|
222 |
Teknik |
karmaşık dalga |
complex wave i.
|
|
223 |
Teknik |
karmaşık kopma sathı |
composite surface of failure i.
|
|
224 |
Teknik |
karmaşık bayağı kesir |
complex fraction i.
|
|
225 |
Teknik |
karmaşık iyoncu |
complexing agent i.
|
|
226 |
Teknik |
karmaşık sayılar |
complex numbers i.
|
|
227 |
Teknik |
karmaşık yükün |
complex ion i.
|
|
228 |
Teknik |
karmaşık eşlenik matris |
complex conjugate matrix i.
|
|
229 |
Teknik |
karmaşık dalga işlevi |
complex wave function i.
|
|
230 |
Teknik |
karmaşık dalga biçimi |
complex waveform i.
|
|
231 |
Teknik |
karmaşık kalıntılar |
complex inclusions i.
|
|
232 |
Teknik |
karmaşık oksit |
complex oxide i.
|
|
233 |
Teknik |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic weve i.
|
|
234 |
Teknik |
karmaşık eşlenik kutuplar |
complex conjugate pole i.
|
|
235 |
Teknik |
karmaşık düzlem |
complex plane i.
|
|
236 |
Teknik |
karmaşık gerilim |
complex stress i.
|
|
237 |
Teknik |
karmaşık kopma yüzeyi |
composite surface of failure i.
|
|
238 |
Teknik |
karmaşık eşlenik |
complex conjugate i.
|
|
239 |
Teknik |
karmaşık kusur |
complex defect i.
|
|
240 |
Teknik |
karmaşık oksit kalıntılar |
complex oxide inclusions i.
|
|
241 |
Teknik |
karmaşık doğrusal uzay |
complex vector space i.
|
|
242 |
Teknik |
karmaşık ölçüm |
complex measure i.
|
|
243 |
Teknik |
karmaşık karbür |
complex carbide i.
|
|
244 |
Teknik |
karmaşık yüküncü |
complexing agent i.
|
|
245 |
Teknik |
karmaşık doğrusal uzay |
complex linear space i.
|
|
246 |
Teknik |
karmaşık uygunluk |
complex compliance i.
|
|
247 |
Teknik |
karmaşık tuz |
complex salt i.
|
|
248 |
Teknik |
karmaşık dizi |
complex sequence i.
|
|
249 |
Teknik |
karmaşık iyon |
complex ion i.
|
|
250 |
Teknik |
karmaşık fay |
complex fault i.
|
|
251 |
Teknik |
karmaşık ışınım |
complex radiation i.
|
|
252 |
Teknik |
karmaşık sıklık |
complex frequency i.
|
|
253 |
Teknik |
karmaşık güç |
complex power i.
|
|
254 |
Teknik |
karmaşık kesme çarpanı |
complex shear modulus i.
|
|
255 |
Teknik |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic wave i.
|
|
256 |
Teknik |
karmaşık silikat kalıntılar |
complex silicate inclusions i.
|
|
257 |
Teknik |
karmaşık bölge |
complex domain i.
|
|
258 |
Teknik |
karmaşık bir yapının çeşitli unsurlarını bir arada tutan şey |
lynchpin i.
|
|
259 |
Teknik |
son derece gelişmiş ve karmaşık (yazılım, elektronik alet) |
high-tech s.
|
|
260 |
Teknik |
karmaşık bir sistemde mevcut altyapıda değişiklik yapmaksızın bazı parçaların yerini alabilen |
drop-in s.
|
|
Computer |
|
261 |
Bilgisayar |
sonsuz uzunlukta hafıza bandı olan, karmaşık matematiksel işlemler yürüten varsayımsal bir makine |
turing machine i.
|
|
262 |
Bilgisayar |
karmaşık ton |
complex sound i.
|
|
263 |
Bilgisayar |
karmaşık yazılar |
complex scripts i.
|
|
264 |
Bilgisayar |
karmaşık sıklık |
complex frequency i.
|
|
265 |
Bilgisayar |
karmaşık değişken |
complex variable i.
|
|
266 |
Bilgisayar |
karmaşık kodlar |
complex scripts i.
|
|
267 |
Bilgisayar |
karmaşık sayı |
complex number i.
|
|
268 |
Bilgisayar |
karmaşık kalın |
complex bold i.
|
|
269 |
Bilgisayar |
karmaşık ton |
complex tone i.
|
|
270 |
Bilgisayar |
karmaşık bağlantılar |
complex links i.
|
|
271 |
Bilgisayar |
karmaşık hedef |
complex target i.
|
|
272 |
Bilgisayar |
karmaşık geçiri |
complex admittance i.
|
|
273 |
Bilgisayar |
karmaşık sayı |
complex i.
|
|
274 |
Bilgisayar |
karmaşık komut dosyaları |
complex scripts i.
|
|
275 |
Bilgisayar |
uzun ve karmaşık yazılımların anlaşılmasında ortaya çıkan bir sorun |
yo-yo problem i.
|
|
276 |
Bilgisayar |
kullanıcıyı karmaşık bir görevi tamamlarken yönlendiren bilgisayar programı |
wizard i.
|
|
277 |
Bilgisayar |
metin dizilerinin rastgele bir şekilde birbirine bağlanan karmaşık bir ağ olarak işlenmesine izin veren bir veritabanı yönetim sistemi |
hypertext system i.
|
|
278 |
Bilgisayar |
karmaşık komut setli bilgisayar |
cisc (complex instruction set computer) kısalt.
|
|
Informatics |
|
279 |
Bilişim |
karmaşık değişken |
complex variable i.
|
|
280 |
Bilişim |
karmaşık sayı |
complex number i.
|
|
Electric |
|
281 |
Elektrik |
karmaşık dalga biçimi |
complex waveform i.
|
|
282 |
Elektrik |
karmaşık periyodik dalga |
complex periodic wave i.
|
|
Mechanic |
|
283 |
Mekanik |
karmaşık türbin |
combination turbine i.
|
|
Textile |
|
284 |
Tekstil |
karmaşık desenli kumaş |
jacquard weave i.
|
|
285 |
Tekstil |
kinolinin karmaşık bir türevi olan, ipek ve yünü renklendirmek için kullanılan yapay bir anilin boyarmadde |
mandarin yellow i.
|
|
Lighting |
|
286 |
Aydınlatma |
karmaşık kırılma indisi |
complex refractive index i.
|
|
Dyeing |
|
287 |
Boyacılık |
naftol veya naftokinonun karmaşık azotlu türevlerinden üretilen parlak boyarmaddeler |
naphthol blue i.
|
|
288 |
Boyacılık |
sarı ve turuncu renkli karmaşık yapılı azo boya |
tropaeolin i.
|
|
289 |
Boyacılık |
sarı ve turuncu renkli karmaşık yapılı azo boya |
tropeolin i.
|
|
Marine |
|
290 |
Denizcilik |
bir yatın amerika kupası müsabakalarına katılma hakkını düzenleyen karmaşık formül |
twelve-meter formula i.
|
|
291 |
Denizcilik |
karmaşık fonksiyon teorisi |
theory of complex function i.
|
|
Medical |
|
292 |
Medikal |
karmaşık ayak deformiteleri |
complex foot deformities i.
|
|
293 |
Medikal |
karmaşık örnek |
composite sample i.
|
|
294 |
Medikal |
rey karmaşık figür testi |
rey complex figure test i.
|
|
295 |
Medikal |
rey karmaşık figür testi |
rey-osterrieth complex figure test i.
|
|
296 |
Medikal |
rey-osterrieth karmaşık şekil testi |
rey-osterrieth complex figure test i.
|
|
Psychology |
|
297 |
Psikoloji |
uyarıcının bir parçasına verilen yanıtın daha karmaşık bir uyaran bütününe de verilmesi |
redintegration i.
|
|
298 |
Psikoloji |
karmaşık travma sonrası stres bozukluğu |
complex posttraumatic stress disorder i.
|
|
299 |
Psikoloji |
ufak bir uyarana verilen tepkiyi daha karmaşık ve bütüncül bir uyaranda tekrarlamak |
redintegrate f.
|
|
Physiology |
|
300 |
Fizyoloji |
karmaşık refleks davranışını başlatan uyaran |
releaser i.
|
|
Food Engineering |
|
301 |
Gıda |
karmaşık süreç çözümlemesi |
complex process analysis i.
|
|
302 |
Gıda |
karmaşık denetim düzgeleri |
complex control systems i.
|
|
Math |
|
303 |
Matematik |
karmaşık sayının modülü |
norm i.
|
|
304 |
Matematik |
genişletilmiş karmaşık düzlem |
extended complex plane i.
|
|
305 |
Matematik |
iki lineer dalga denklemi ve bir kısa dalganın karmaşık genliği |
complex amplitude of a short wave and two linear wave equations i.
|
|
306 |
Matematik |
karmaşık sayı |
complex number i.
|
|
307 |
Matematik |
karmaşık eşlenik sayı |
conjugate complex number i.
|
|
308 |
Matematik |
karmaşık matris |
complex matrix i.
|
|
309 |
Matematik |
karmaşık vektör uzayı |
complex vector pace i.
|
|
310 |
Matematik |
karmaşık fonksiyon |
complex function i.
|
|
311 |
Matematik |
karmaşık işlev |
complex function i.
|
|
312 |
Matematik |
karmaşık eşlenik |
complex conjugate i.
|
|
313 |
Matematik |
karmaşık doğrusal uzay |
complex linear space i.
|
|
314 |
Matematik |
karmaşık fonksiyonlar |
complex functions i.
|
|
315 |
Matematik |
karmaşık doğrusal uzay |
complex vector space i.
|
|
316 |
Matematik |
karmaşık sayılar alanı |
field of complex numbers i.
|
|
317 |
Matematik |
karmaşık sayının eşleniği |
complex conjugate i.
|
|
318 |
Matematik |
karmaşık değerli fonksiyon |
complex valued function i.
|
|
319 |
Matematik |
karmaşık ölçüm |
complex measure i.
|
|
320 |
Matematik |
karmaşık sayılar |
complex numbers i.
|
|
321 |
Matematik |
karmaşık sayının sanal kısmı |
imaginary part of a complex number i.
|
|
322 |
Matematik |
karmaşık değerli işlev |
complex-valued function i.
|
|
323 |
Matematik |
karmaşık doğrusal uzay |
complex-linear space i.
|
|
324 |
Matematik |
karmaşık sayının dikey gösterimi |
rectangular form of a complex number i.
|
|
325 |
Matematik |
karmaşık kök |
complex root i.
|
|
326 |
Matematik |
karmaşık dizi |
complex sequence i.
|
|
327 |
Matematik |
karmaşık katmanlı uzay |
complex manifold i.
|
|
328 |
Matematik |
karmaşık sayının gerçel kısmı |
real part of complex number i.
|
|
329 |
Matematik |
karmaşık düzlem |
complex plane i.
|
|
330 |
Matematik |
karmaşık değerli fonksiyon |
complex-valued function i.
|
|
331 |
Matematik |
karmaşık eşlenik sayılar |
conjugate complex numbers i.
|
|
332 |
Matematik |
karmaşık oran |
complex ratio i.
|
|
333 |
Matematik |
karmaşık değişken |
complex variable i.
|
|
334 |
Matematik |
karmaşık sayının argümenti |
amplitude i.
|
|
335 |
Matematik |
karmaşık sayıların düzlemdeki noktalar kullanılarak temsil edildiği bir diyagram |
argand diagram i.
|
|
336 |
Matematik |
karmaşık sayıyı kutupsal koordinatlarda temsil eden noktaya karşılık gelen açı |
argument i.
|
|
337 |
Matematik |
akışkan akışıyla ilişkili karmaşık düzlem oluşumu |
helmholtz function i.
|
|
338 |
Matematik |
karmaşık sayının ve karmaşık eşleniğinin çarpımının karekökü |
modulus i.
|
|
339 |
Matematik |
imajiner kısmı sıfırdan farklı olan karmaşık sayı |
imaginary i.
|
|
340 |
Matematik |
reel kısmı sıfır olan karmaşık sayı |
imaginary number i.
|
|
341 |
Matematik |
karmaşık sayı |
conjugate i.
|
|
342 |
Matematik |
iki bilinmeyeni de reel tamsayı olan karmaşık sayı |
complex integer i.
|
|
343 |
Matematik |
kaos teorisi, genetik algoritmalar gibi karmaşık sistemlerin incelenmesi |
complexity theory i.
|
|
344 |
Matematik |
daha karmaşık bir ifade, ilişki veya ilişkiler kümesinin işleyişine kriter sağlayan cebirsel kavram |
discriminant i.
|
|
345 |
Matematik |
karmaşık sayının karmaşık üstel cinsinden gösterimi |
phasor i.
|
|
346 |
Matematik |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
analytic s.
|
|
347 |
Matematik |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
analytical s.
|
|
348 |
Matematik |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
regular s.
|
|
349 |
Matematik |
kendi tanım kümesinin her noktasında türevlenebilen (karmaşık değişken fonksiyon) |
holomorphic s.
|
|
350 |
Matematik |
karmaşık türevli |
entire s.
|
|
351 |
Matematik |
aşırı karmaşık |
hypercomplex s.
|
|
352 |
Matematik |
karmaşık sayıya ait |
complex s.
|
|
353 |
Matematik |
karmaşık sayı içeren |
complex s.
|
|
Logic |
|
354 |
Mantık |
iki önermenin de doğruluğunu inkar eden karmaşık önerme |
alternative denial i.
|
|
Statistics |
|
355 |
İstatistik |
karmaşık deney |
complex experiment i.
|
|
356 |
İstatistik |
karmaşık wishart dağılımı |
complex wishart disribution i.
|
|
357 |
İstatistik |
karmaşık birim |
complex unit i.
|
|
358 |
İstatistik |
karmaşık tablo |
complex table i.
|
|
359 |
İstatistik |
karmaşık geri modülasyon |
complex demodulation i.
|
|
360 |
İstatistik |
karmaşık gaussian dağılımı |
complex gaussian distribution i.
|
|
Physics |
|
361 |
Fizik |
karmaşık dalga |
complex wave i.
|
|
362 |
Fizik |
karmaşık saçılma |
incoherent scattering i.
|
|
363 |
Fizik |
karmaşık izge |
complex spectrum i.
|
|
Chemistry |
|
364 |
Kimya |
nikotinin izomeri olan karmaşık, yağlı ve azotlu bir baz |
nicotidine i.
|
|
365 |
Kimya |
taline benzeyen ve ateş düşürücü olarak kullanılan, karmaşık bileşimi olan yapay bir alkaloid |
thermifugine i.
|
|
366 |
Kimya |
karmaşık tuz |
complex salt i.
|
|
367 |
Kimya |
(karmaşık molekülü) daha basit moleküllere bölmek |
cleave f.
|
|
368 |
Kimya |
bir molekülden daha karmaşık olan |
supramolecular s.
|
|
Biology |
|
369 |
Biyoloji |
basit inorganik maddelerden karmaşık organik besinleri sentezleyebilen |
autotrophic s.
|
|
370 |
Biyoloji |
karmaşık düzenli |
high s.
|
|
371 |
Biyoloji |
karmaşık beslenme gereksinimleri olan (mikroorganizma) |
fastidious s.
|
|
Biochemistry |
|
372 |
Biyokimya |
bitki veya hayvanlarda proteinlerden daha az karmaşık olan azotlu bileşen |
nonprotein i.
|
|
373 |
Biyokimya |
üçül karmaşık mekanizma |
ternary complex mechanism i.
|
|
374 |
Biyokimya |
organizma içindeki karmaşık maddelerin enerji salınımıyla atılım için uygun olan daha basit bileşenlerine ayrılması |
disassimilation i.
|
|
Marine Biology |
|
375 |
Deniz Biyolojisi |
pürüzsüz, oval biçimli ve karmaşık desenleri olan bir deniz kabuğu |
tellin (tellina tenuis) i.
|
|
376 |
Deniz Biyolojisi |
karmaşık özdecik |
complex molecule i.
|
|
377 |
Deniz Biyolojisi |
üçül karmaşık işlerge |
ternary complex mechanism i.
|
|
Botanic |
|
378 |
Botanik |
karmaşık köklü |
rootbound s.
|
|
Social Sciences |
|
379 |
Sosyal Bilimler |
insanların sosyal olarak edindikleri karmaşık davranış biçimleri, tutum ve fikirler |
human nature i.
|
|
380 |
Sosyal Bilimler |
karmaşık toplum |
complex society i.
|
|
Literature |
|
381 |
Edebiyat |
karmaşık olay örgüsü sağlama |
overplotting i.
|
|
382 |
Edebiyat |
(erken dönem latin şiirinde) karmaşık sözcük düzeni |
synchysis i.
|
|
383 |
Edebiyat |
karmaşık olay örgüsü sağlamak |
overplot f.
|
|
384 |
Edebiyat |
karmaşık olay örgüsü ile ilgili |
overplotted s.
|
|
Linguistics |
|
385 |
Dilbilim |
karmaşık biçim |
complex form i.
|
|
386 |
Dilbilim |
karmaşık tümce |
complex sentence i.
|
|
387 |
Dilbilim |
karmaşık parça |
complex segment i.
|
|
388 |
Dilbilim |
karmaşık simge |
complex symbol i.
|
|
389 |
Dilbilim |
(yidiş dilinde) karmaşık durum |
schemozzle i.
|
|
390 |
Dilbilim |
karmaşık sesler çıkarmak |
jargon f.
|
|
History |
|
391 |
Tarih |
7. yüzyılda galya'da bulunmuş ve roma el yazısının değişik bir türü olan, saraya özgü ince ve karmaşık el yazısına ait veya ilişkili |
merovingian s.
|
|
Religious |
|
392 |
Dini |
mahayana budizmi'nin karmaşık yapıda ve detaylı ritüelleri olan bir formu |
lamanism i.
|
|
Philosophy |
|
393 |
Felsefe |
karmaşık, zor ve ezotorik konularda oldukça yetenekli kabala uzmanı |
cabalist i.
|
|
394 |
Felsefe |
karmaşık bir fikir veya konuyu küçültme veya çarpıtma yoluyla aşırı basitleştirme |
reductionism i.
|
|
Environment |
|
395 |
Çevre |
belli bir doğal ortam ve iklimdeki bütün canlı organizmalardan oluşan karmaşık topluluk |
biome i.
|
|
396 |
Çevre |
karmaşık afet |
complex disaster i.
|
|
397 |
Çevre |
karmaşık organik karışım |
complex organic mixture i.
|
|
Geology |
|
398 |
Jeoloji |
karmaşık fay |
complex fault i.
|
|
399 |
Jeoloji |
karmaşık değişkenler |
complex variables i.
|
|
400 |
Jeoloji |
karmaşık organik karışım |
complex organic mixture i.
|
|
401 |
Jeoloji |
karmaşık kırık |
complex fault i.
|
|
402 |
Jeoloji |
ofiyolitik karmaşık bindirmesi |
ophiolitic mélange thrusting i.
|
|
403 |
Jeoloji |
ofiolitli karmaşık |
ophiolite complex i.
|
|
404 |
Jeoloji |
basit mineralojik bileşiklerin silikasyon, dekarbonizasyon ve deoksidasyon sonucu daha karmaşık olanlara evrildiği bir bölge |
anamorphic zone i.
|
|
405 |
Jeoloji |
karmaşık yapısal ilişkilere sahip farklı kayaçlar bütünü |
complex i.
|
|
Art |
|
406 |
Sanat |
karmaşık geometrik tasarımlı |
cubistic s.
|
|
Music |
|
407 |
Müzik |
abd'de 1940'ların ortalarında popüler olmuş, hızlı tempo, karmaşık ve hızlı akor değişimleriyle karakterize şarkılar sunan bir caz türü |
bebop i.
|
|
408 |
Müzik |
karmaşık ve teknik zorluğu yüksek bir enstrümantasyon gerektiren rock müzik türü |
math rock i.
|
|
409 |
Müzik |
(özellikle on sekizinci yüzyılda) ezberlenen karmaşık füg |
ricercare i.
|
|
410 |
Müzik |
(özellikle on sekizinci yüzyılda) ezberlenen karmaşık füg |
ricercar i.
|
|
Archaic |
|
411 |
Eski Kullanım |
karmaşık durum |
boggle i.
|
|
Slang |
|
412 |
Argo |
karmaşık ve uzun hesaplamalar yapabilen bilgisayar |
number cruncher i.
|
|
413 |
Argo |
çok sayıda karmaşık hesaplamalar yapan kimse |
number cruncher i.
|
|
414 |
Argo |
1940'larda popüler olan hızlı tempolu, müzikal olarak karmaşık bir jazz tarzı |
bop i.
|
|
415 |
Argo |
karmaşık olmayan |
mickey mouse i.
|
|
416 |
Argo |
karmaşık problem |
can of worms i.
|
|
417 |
Argo |
karmaşık şey |
skull-popper i.
|
|
418 |
Argo |
karmaşık konuşma |
wibble [uk] i.
|
|
419 |
Argo |
isimden daha karmaşık grafitiler yapmak |
piece f.
|
|
420 |
Argo |
çok karmaşık |
superdooper s.
|
|
421 |
Argo |
çok karmaşık |
superduper s.
|
|