kaygı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kaygı



"kaygı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 51 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kaygı apprehension i.
kaygı concern i.
kaygı anxiety i.
kaygı worry i.
General
kaygı consideration i.
kaygı preoccupation i.
kaygı self concern i.
kaygı fear i.
kaygı load i.
kaygı discomposure i.
kaygı disquietude i.
kaygı worry i.
kaygı inquietude i.
kaygı disquiet i.
kaygı preoccupation with i.
kaygı solicitude i.
kaygı care i.
kaygı uneasiness i.
kaygı perturbation i.
kaygı anxiety i.
kaygı worriment i.
kaygı misgiving i.
kaygı qualm i.
kaygı trepidation i.
kaygı bedevilment i.
kaygı concern i.
kaygı angst i.
kaygı chagrin [obsolete] i.
kaygı nightmare i.
kaygı tweag [obsolete] i.
kaygı unease i.
kaygı uneasiness i.
kaygı unquietude i.
kaygı lather i.
kaygı hang-up i.
kaygı hobgoblin i.
kaygı concernment [rare] i.
kaygı concernment i.
kaygı dread i.
kaygı fash i.
kaygı feare [obsolete] i.
kaygı preengagement i.
Colloquial
kaygı consarn (concern) i.
kaygı qualms i.
Idioms
kaygı wailing and gnashing of teeth i.
kaygı a blue funk i.
kaygı cold feet i.
Psychology
kaygı anxiety i.
kaygı anxietude i.
Archaic
kaygı cark i.
Slang
kaygı two and eight [uk] i.

"kaygı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 121 sonuç

Türkçe İngilizce
General
estetik kaygı aesthetic concern i.
maddi kaygı financial worries i.
maddi kaygı financial worry i.
asgari kaygı/endişe least concern i.
kaygı konusu olmayan şey nonconcern i.
etrafında olup bitenlerden, kaygı ve endişelerden uzaklaşma, habersiz, bilinçsiz olma durumu blissful oblivion i.
dünyevi kaygı earthly concern i.
kaygı yaratan şey hagrider i.
aşırı kaygı veya suçluluk nedeniyle elleri ovuşturma handwringing i.
aşırı kaygı veya suçluluk nedeniyle elleri ovuşturma hand-wringing i.
aşırı kaygı overconcern i.
kaygı hali ruffle i.
varoluşsal kaygı existential dread i.
kaygı vermek afflict f.
kaygı duymak feel anxiety f.
kaygı yaratmak cause anxiety f.
kaygı yaratmak create anxiety f.
kaygı uyandırmak create anxiety f.
kaygı uyandırmak cause anxiety f.
kaygı duymak worry f.
-den kaygı duymak be uneasy about f.
-den kaygı duymak be worried with regards to f.
-den kaygı duymak be anxious about f.
-den kaygı duymak be concerned about f.
içini kemirmek (kaygı/üzüntü) prey on f.
kaygı taşımak have anxiety for f.
kaygı taşımak have worry for f.
estetik kaygı taşımak have aesthetic concerns f.
kaygı ile dolmak be filled with anxiety f.
kaygı yaratmak distrain [obsolete] f.
(endişe, kaygı vb.) gidermek accommodate f.
kaygı verici worrisome s.
kaygı giderici anxiolytic s.
kaygı verici ominous s.
kaygı tetikleyici anxiety-provoking s.
kaygı verici perturbative s.
kaygı verici teratical [obsolete] s.
kaygı verici thundery s.
kaygı dolu earnful [dialect] s.
kaygı dolu disquietful s.
kaygı yaratan disquietive [obsolete] s.
kaygı yaratan disquietous s.
kaygı verici concerning s.
kaygı verici oracular s.
kaygı verici biçimde doomfully zf.
kaygı verici bir şekilde doomily zf.
kaygı verici bir şekilde ominously zf.
Phrasals
kaygı vermek eat up f.
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak trouble (someone or oneself) with (someone or something) f.
birine bir şeyle kaygı vermek afflict someone with something f.
birine bir şeyle kaygı vermek afflict someone with something f.
(biriyle/bir şeyle) ilgili kaygı duymak concerned about (someone or something) f.
Colloquial
son derece kaygı verici bir gelişme a highly worrisome development i.
aşırı kaygı howling fantods i.
aşırı kaygı screaming fantods i.
huzursuzluk/kaygı/endişe yaşamak (marihuana içtikten sonra) be dragged f.
Idioms
endişe/kaygı sebebi cause for alarm i.
aşırı kaygı duymak make a fuss about f.
aşırı kaygı duymak make a fuss over f.
endişe/kaygı içinde olmak be on the ragged edge f.
kaygı vermek give (someone) the shakes f.
(biri/bir şey) için endişe veya kaygı duymak trouble (one's) head with (someone or something) f.
bir şey içi endişe veya kaygı duymak trouble one's head with f.
(birinin) içine endişe/kaygı salmak throw a scare into (someone) f.
kaygı dolu fraught with anxiety s.
kaygı dolu fraught with worry s.
bunun sonu kaygı that way madness lies expr.
bunun sonu kaygı that way lies madness expr.
Speaking
seni merak ediyorum (kaygı/endişe) I'm worried about you expr.
Trade/Economic
ticari kaygı commercial concern i.
Medical
durumsal kaygı situational anxiety i.
gebelik ve kaygı pregnancy and anxiety i.
kaygı düzeyi anxiety level i.
kaygı reaksiyonu anxiety reaction i.
Psychology
kararsızlık, kaygı, saldırganlık gibi davranışlar vasıtasıyla ayırt edilebilen bir kişilik özelliği neuroticism i.
beklentisel kaygı anticipatory anxiety i.
çocukluk veya erişkinlikteki kaygı bozuklukları anxiety disorders of childhood or adolescence i.
dış kaynaklı kaygı exogenous anxiety i.
durumluk sürekli kaygı state-trait anxiety i.
durumluluk-süreklilik kaygı ölçeği (dskö) state-trait anxiety inventory (stai) i.
fobik kaygı phobic anxiety i.
fiziksel kaygı physical anxiety i.
genelleştirilmiş kaygı bozukluğu generalized anxiety disorder i.
içgüdüsel kaygı instinctual anxiety i.
iç kaynaklı kaygı endogenous anxiety i.
ilk kaygı primal anxiety i.
kaygı toleransı tolerance of anxiety i.
kaygı dindirme tepkisi anxiety-relief response i.
kaygı giderici ilaçlar antianxiety drugs i.
kaygı nesnesi anxiety object i.
kaygı takıntısı anxiety fixation i.
kaygı nöbeti spell of anxiety i.
kaygı tepkisi anxiety reaction i.
kaygı histerisi anxiety hysteria i.
kaygı eşdeğeri anxiety equivalent i.
kaygı durumu anxiety state i.
kaygı hiyerarşisi anxiety hierarchy i.
kaygı nevrozu anxiety neurosis i.
kaygı bozukluğu anxiety disorder i.
nesnel kaygı objective anxiety i.
nevrotik kaygı neurotic anxiety i.
otomatik kaygı automatic anxiety i.
özgül olmayan kaygı nonspecific anxiety i.
şiddetli kaygı severe anxiety i.
sosyal kaygı social anxiety i.
sürekli kaygı trait anxiety i.
temel kaygı basic anxiety i.
travmatik kaygı traumatic anxiety i.
varoluşsal kaygı existential anxiety i.
yarışma durumluk kaygı envanteri competitive state anxiety inventory i.
yüzer-gezer kaygı free-floating anxiety i.
kaygı doğurduğu için bastırılmış anı repressed memory i.
kaygı dindirici anxiolytic s.
Pharmaceutics
kaygı, gerginlik ve uykusuzluğun tedavisinde kullanılan sakinleştirici bir ilaç ativan® i.
kaygı, gerginlik ve uykusuzluğun tedavisinde kullanılan sakinleştirici bir ilaç lorazepam i.
kaygı giderici, kas kasılmasını önleyici, sakinleştirici ve iskelet kası gevşetici bir benzodiazepin türevi flurazepam i.
Chemistry
toksikolojik kaygı eşiği threshold of toxicological concern (ttc) i.
Literature
edebi kaygı gütmeyen subliterary s.
Environment
potansiyel kaygı verici kirletici contaminate of potential concern (copc) i.
Slang
çok büyük kaygı yaşamak piss blood f.
Modern Slang
cebir derslerinde nasıl yapacağını bilmemekten kaynaklı yaşanan kaygı algebraic anxiety i.