otobüs - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

otobüs



"otobüs" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 15 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
otobüs coach i.
otobüs bus i.
General
otobüs motor coach i.
otobüs omnibus i.
otobüs autobus i.
otobüs motor bus i.
otobüs camion i.
Technical
otobüs motorbus i.
Automotive
otobüs coach i.
otobüs bus i.
otobüs motorbus i.
otobüs autobus i.
otobüs bus i.
otobüs coach i.
Slang
otobüs avenue tank i.

"otobüs" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 181 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ekspres otobüs express i.
otobüs durağı bus station i.
otobüs durağı bus depot i.
bekleme (uçak otobüs gemi veya trenle yolculuk ederken bir yerde) layover i.
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolley i.
otobüs bileti bus ticket i.
raf (otobüs/tren ve vapurda çubuklardan oluşan) rack i.
otobüs durağı bus stop i.
tarife (tren/uçağa/vapur/otobüs ait) timetable i.
körüklü otobüs articulated bus i.
havaalanı/otobüs garı gibi yerlerde gelen ve giden yolcuların ilgili işlemlerinin yapıldığı bina terminal i.
otobüs hattı bus route i.
otobüs (avustralya) service bus i.
çift katlı otobüs double decker i.
otobüs gibi taşıtlarda bulunan ve yapılan hızı, duraklamaların süresini ve sürücünün ne kadar direks tachograph i.
otobüs gibi kamunun ihtiyaçlarına yönelik işletilen araç public service vehicle i.
otobüs üreticisi bus manufacturer i.
otobüs şirketi bus company i.
ekspres otobüs flier i.
çift katlı otobüs doubledecker i.
daha çok filipinler'de görülen küçük otobüs jeepney i.
otobüs vs bilet ücreti carfare i.
otobüs trafiği bus traffic i.
otobüs terminali bus terminal i.
bazı çevrelerde hala kullanılan, otobüs anlamında bir sözcük charabanc i.
otobüs terminali bus station i.
otobüs yolcu kapasitesi busload i.
otobüs yolculuğu bus journey i.
otobüs yolculuğu bus ride i.
otobüs yolculuğu bus trip i.
otobüs yolu bus lane i.
otobüs garajı buses garage i.
çift katlı otobüs double-decker i.
iki katlı otobüs double-decker i.
tek katlı otobüs single-decker i.
otobüs durağı bus shelter i.
üzeri kapalı otobüs durağı bus shelter i.
çift katlı otobüs double decker bus i.
otobüs şoförü coach driver i.
iki katlı otobüs two-layered bus i.
iki katlı otobüs double decker bus i.
otobüs sürücüsü bus driver i.
çift katlı otobüs two-layered bus i.
otobüs sürücüsü coach driver i.
otobüs şoförü bus driver i.
otobüs hattı coach route i.
otobüs koltuğu bus seat i.
otobüs üzerine yapıştırılan reklam amaçlı afiş bus ads i.
otobüs reklamı bus ads i.
otobüs seferi bus service i.
büyük otobüs omnibus i.
otobüs peronu bus station platform i.
otobüs şoförleri bus drivers i.
otobüs şoförleri coach drivers i.
otobüs işletmeciliği bus management i.
otobüs gezisi bus trip i.
otobüs gezisi coach trip i.
bir otobüs dolusu turist a busload of tourists i.
kısa otobüs yolculuğu short bus ride i.
boş kalkan otobüs deadhead i.
otobüs şoförü busman i.
sonraki otobüs next bus i.
sorunlu hastaları greyhound otobüs şirketiyle komşu eyalete göndererek onlardan kurtulma greyhound therapy i.
havaalanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekranlar interactive kiosks i.
hava alanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekran interactive kiosk i.
üstü açık otobüs open-top bus i.
körüklü otobüs bendy bus i.
otobüs kartı bus card i.
otobüs genişliği bus width i.
(güney afrika) otobüs muavini turnboy i.
otobüs garajı bus depot i.
otobüs penceresi bus window i.
otobüs kapısı bus door i.
otobüs terminali coach station i.
otobüs bagajı bus trunk i.
klimalı otobüs air-conditioned coach i.
havalandırmalı otobüs air-conditioned coach i.
oyuncak otobüs toy bus i.
otobüs muavini bus conductor i.
otobüs muavini bus attendant i.
hava hattından elektrik alarak çalışan otobüs trolly i.
otobüs ve metrolarda kullanılan jetonları biriktiren kimse vecturist i.
otobüs şoförü roadster [dated] [uk] i.
otobüs dolusu insan coachload [uk] i.
ücretsiz yolcu taşıyan otobüs courtesy coach i.
şehirler arası tren, otobüs interurban i.
hem posta hem yolcu taşıyan bir otobüs postbus i.
otobüs şoförlerine takılan hizmet kıdem şeridi service stripe i.
elektrikli otobüs electric bus i.
katlanır otobüs koltuğu strapontin i.
(otobüs vb.) hat line i.
binmek (otobüs/tren/uçağa) get on f.
inmek (otobüs/tren/uçaktan) get off f.
otobüs beklemek wait for a bus f.
otobüs durağında beklemek wait at the bus stop f.
(otobüs) durakta beklemek wait at the bus stop f.
otobüs terminalinde asker uğurlamak see soldier off at the bus terminal f.
(tren/otobüs) vaktinde hareket etmek run on time f.
(otobüs) durakta beklemek wait at the bus stop f.
otobüs sürmek coach f.
(otobüs, tren) belirli bir noktadan kalkmak originate [us/canada] f.
şehir merkezine doğru giden (otobüs vb) inbound s.
birazdan kalkacak (otobüs, tren vb) due out s.
bir otobüs dolusu a coachload of s.
otobüs dolusu busload s.
otobüs beni almadan gitti the bus has left without me expr.
otobüs her yirmi dakikada bir geçer the bus runs every twenty minutes expr.
otobüs beni almadan gitti the coach has left without me expr.
Phrasals
binmek (otobüs/tren/uçak) get on f.
(otobüs/tren vb) de/ile seyahat etmek travel on something f.
(otobüs/taksi) yolcu indirmek set someone down f.
Colloquial
otobüs şoförü bussy i.
iki katlı otobüs double-decker i.
otobüs muavini connie [australia] i.
kasaba boyunca ilerleyen otobüs crosstown i.
otobüs durağında bekle wait at the bus stop expr.
(otobüs) durakta bekle wait at the bus stop expr.
Speaking
durakta otobüs beklemekten nefret ediyorum I hate waiting bus at the stop expr.
okula otobüs ile mi gidiyorlar? do they go to school by bus? expr.
otobüs ile gideceğim I will go by bus expr.
şansıma bir sürü otobüs vardı luckily there were plenty of buses expr.
Trade/Economic
çift katlı otobüs doubledecker i.
otobüs firması bus company i.
otobüs firması coach company i.
otobüs şirketi coach company i.
otobüs şirketi bus company i.
(otobüs vb) boş gitme deadheading i.
Politics
bir otobüs dolusu sığınmacı a bus-load of asylum seekers i.
Tourism
avrupa ülkelerinde trenlerde veya belediye otobüs taşımacılığında kullanılan sınırsız seyahat bileti abonnement i.
bilinmeyen bir destinasyona otobüs yolculuğu mystery tour i.
kiralık otobüs servisi rent a bus service i.
otobüs yolculuğu coach excursion i.
otobüs tatili coach holiday i.
otobüs turu bus tour i.
otobüs turu coach tour i.
otobüs gezisi coach excursion i.
Technical
iki nokta arasında sefer yapan otobüs shuttle bus i.
iki katlı otobüs double decker i.
otobüs ısıtma sistemi bus heating system i.
otobüs şeridi bus lane i.
Construction
şehirlerarası otobüs terminali bus terminal i.
Automotive
otobüs lastiklerini inceleyen ve değiştiren işçi tireman i.
iki katlı otobüs two-decker i.
iki katlı otobüs double decker bus i.
körüklü otobüs accordion bus i.
otobüs durağı bus stop i.
otobüs şeridi bus lane i.
otobüs terminali bus station i.
sıfır emisyonlu otobüs zero emission bus i.
şehirlerarası otobüs intercity bus i.
şehir içi otobüs bus i.
tek katlı otobüs single-decker bus i.
otobüs benzeri bir yolcu otomobili veya uçağı bus i.
(vagon, otobüs) bagaj rafı baggage rack i.
batı afrika'da yolcu veya yük taşımada kullanılan, yanları açık küçük bir otobüs veya kamyonet mammy wagon i.
batı afrika'da yolcu veya yük taşımada kullanılan, yanları açık küçük bir otobüs veya kamyonet mammy lorry i.
araba ve otobüs gövdesi üretimi coachbuilding [uk] i.
Transportation
otobüs gibi işlev gören binek araç carryall i.
otobüs, tren veya uçakta yolcunun elde taşıyabileceği büyüklükte çanta, valiz vb. carry-on i.
rahat koltuklu otobüs chair car i.
kılavuzlu otobüs guided bus i.
otobüs hostesi hostess i.
çok sayıda hizmetin verildiği ve aktarmalı seyahatlerin yapılabildiği havaalanı, tren istasyonu veya otobüs terminali hub i.
(yolcuları havaalanına getirip götüren) küçük otobüs limousine i.
otobüs ücreti bus fare i.
otobüs güzergahı bus line i.
otobüs firması bus line i.
otobüs durakları depots i.
otobüs terminalleri depots i.
haritalarda yeşil renkle gösterilen metro, tren, tramvay ve otobüs hatları green line i.
(uçak, otobüs) arasında kesintisiz hizmet sağlayacak şekilde tarifelendirilmek connect f.
otobüs, tren veya uçakta yolcunun elde taşıyabileceği büyüklükte carry-on s.
Traffic
otobüs şeridi bus only lane i.
otobüs şeridi bus lane i.
(otobüs, minibüs) park yerine çekmek berth f.
otobüs giremez no buses expr.
Aeronautic
yolcuları havaalanına getirip götüren otobüs aircoach i.
Medical
otobüs tutması bus sickness i.
Social Sciences
bacakları yayarak oturma (metro/otobüs/toplu taşıma) manspreading i.
Education
tarifeli otobüs servisi scheduled bus services i.
British Slang
otobüs biletçisi clippie i.