pazarlık - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

pazarlık



"pazarlık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 25 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
pazarlık bargain i.
General
pazarlık haggle i.
pazarlık chaffer i.
pazarlık bargaining i.
pazarlık dicker i.
pazarlık bargain i.
pazarlık higgling i.
pazarlık negotiation i.
pazarlık haggling i.
pazarlık deal i.
pazarlık mart i.
pazarlık whiz i.
pazarlık whizz i.
pazarlık whack i.
pazarlık go i.
pazarlık paction i.
Idioms
pazarlık lot of give-and-take i.
pazarlık pennyworth i.
Trade/Economic
pazarlık chaffery i.
pazarlık bargain i.
pazarlık bar chart i.
pazarlık higgling i.
pazarlık deal i.
pazarlık bargaining i.
Law
pazarlık achate i.

"pazarlık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 216 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sıkı pazarlık yapan kimse higgler i.
toplu pazarlık konuları labor bargaining subjects i.
toplu pazarlık aşamaları phases of labor bargaining i.
pazarlık etme haggling i.
toplu pazarlık labor negotiations i.
pazarlık etme bargaining i.
pazarlık usulü ihale negotiated tendering i.
dürüst pazarlık fair deal i.
dürüst pazarlık square deal i.
işçi sendikasının işçiler adına resmen pazarlık etmekten men edilmesi union decertification i.
pazarlık etme negotiating i.
toplu pazarlık collective bargaining i.
toplu pazarlık collective-labor bargaining i.
partiler arasındaki pazarlık horse-trading i.
pazarlık edilmiş teklif negotiated tender i.
pazarlık konusu matter of negotiation i.
sıkı pazarlık hard bargain i.
sıkı pazarlık eden kimse chafferer i.
yasa dışı pazarlık chievance i.
sıkı pazarlık horse trade i.
kurnaz pazarlık horse trade i.
zorlu pazarlık horse trading i.
iki tarafın gönlünü yapan sert pazarlık horse trading i.
sıkı pazarlık horse-trade i.
sert pazarlık horse-trade i.
pazarlık etme hucksterage i.
pazarlık etme huckstery i.
kıran kırana pazarlık yapan kimse bushranger [australia] i.
iyi pazarlık rug [dialect] [uk] i.
usülsüz pazarlık paltering i.
ahlaksız pazarlık paltering i.
içten pazarlık counsel i.
pazarlık değeri olan mülk veya özellik counter i.
başkası adına pazarlık yapan kimse proxenet i.
başkası adına pazarlık yapan kimse proxenete i.
pazarlık etmek haggle f.
sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek drive a hard bargain f.
pazarlık yapmak haggle f.
çekişe çekişe pazarlık etmek haggle f.
pazarlık etmek bargain f.
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek drive a hard bargain f.
pazarlık etmek chaffer f.
pazarlık etmek dicker f.
pazarlık etmek dicker with f.
sıkı pazarlık etmek haggle f.
pazarlık yapmak higgle f.
sıkı pazarlık yapmak higgle f.
pazarlık etmek bargain with f.
sıkı pazarlık yapmak drive a hard bargain f.
pazarlık yapmak bargain with f.
pazarlık etmek do a bargain f.
pazarlık edilebilir olmak be bargainable f.
fiyat üzerinde pazarlık yapmak bargain a price f.
fiyat için pazarlık yapmak haggle about the price f.
pazarlık etmek negotiate f.
pazarlık etmek cheap [obsolete] f.
tartışma veya pazarlık yoluyla ikna etmek banter f.
pazarlık etmek boggle f.
fiyat üzerine pazarlık yapmak hondle f.
sıkı pazarlık yapmak horse-trade f.
pazarlık yapmak huck [dialect] [uk] f.
pazarlık yapmak huxter f.
pazarlık etmek dispose [obsolete] f.
pazarlık yapmak palter f.
pazarlık yapmak paction [scotland] f.
pazarlık etmek prig [scotland] f.
sıkı pazarlık yapmak prig [scotland] f.
(satıcı ile) pazarlık yapmak screw f.
pazarlık yapmak strike an agreement f.
pazarlık yapmak negotiate f.
pazarlık edilebilir bargainable s.
pazarlık edilemez not negotiable s.
pazarlık edilemez unnegotiable s.
pazarlık ile ilgili pactional s.
Phrasals
(pazarlık yaparak) daha yüksek bir fiyata zorlamak beat up f.
birisiyle bir şey için pazarlık yapmak haggle with someone over something f.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone over something f.
bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak negotiate with someone about something f.
pazarlık edip fiyatı düşürmek beat down f.
pazarlık edip fiyatı düşürmek bargain down f.
(biriyle bir şey) için pazarlık etmek haggle with (one) over (something) f.
(biriyle bir fiyat) üzerinden pazarlık etmek haggle with (one) over (something) f.
(birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek bargain for (someone or something) f.
(biri/bir şey) için pazarlık etmek bargain for (someone or something) f.
bir şey için pazarlık etmek bargain for f.
bir şey için pazarlık etmek bargain over f.
bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek bargain for f.
(biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek bargain for (someone or something) with (someone) f.
(biriyle birisi/bir şey) üzerine pazarlık etmek bargain over (someone or something) with (someone) f.
bir şey için pazarlık etmek jew (one) down f.
pazarlık etmek argue (something) down f.
pazarlık etmek argue down f.
(biriyle) pazarlık etmek bargain (someone) down f.
pazarlık edip (bir şeyin) fiyatını düşürmek bargain (something) down f.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek bargain (over someone or something) (with someone) f.
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek and bargain (for someone or something) (with someone) f.
(biriyle) pazarlık yapmak bargain with (one) f.
(biriyle) pazarlık etmek bargain with (one) f.
biriyle (bir şey için) pazarlık etmek dicker with someone (for something) f.
biriyle (bir şey için) pazarlık etmek dicker with someone (over something) f.
(biriyle) pazarlık etmek dicker with (one) f.
(biriyle bir şey için) pazarlık etmek dicker with (one) for (something) f.
(biriyle bir şey) üzerine pazarlık etmek dicker with (one) over (something) f.
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak haggle (with someone) over someone or something f.
için pazarlık yapmak/etmek haggle about f.
bir şey için pazarlık yapmak/etmek haggle about something f.
için/üzerine pazarlık yapmak/etmek haggle over f.
(bir şey) için/üzerine pazarlık yapmak/etmek haggle over (something) f.
(biriyle) pazarlık yapmak/etmek haggle with (someone) f.
(biriyle bir konuda) pazarlık etmek negotiate (with one) about (something) f.
(biriyle bir konuda) pazarlık etmek negotiate (with one) over (something) f.
(biriyle) pazarlık etmek negotiate with (one) f.
Phrases
pazarlık edilemez non-negotiable expr.
pazarlık sürecinde during the bargaining process expr.
Proverb
pazarlık/anlaşma iki kişiyle yapılır It takes two to make a bargain
Colloquial
sıkı pazarlık horse trading i.
sert pazarlık horse-trading i.
sıkı pazarlık horse-trading i.
pazarlık yok! take it or leave it! expr.
Idioms
pazarlık kozu a bargaining chip i.
pazarlık kozu a bargaining counter i.
dürüst bir pazarlık a fair deal i.
sıkı pazarlık a hard bargain i.
sert pazarlık a hard bargain i.
ciddi pazarlık a hard bargain i.
adil bir pazarlık a square deal i.
eşit şartlarda bir anlaşma/pazarlık a square deal i.
iyi pazarlık sweet deal i.
çekişe çekişe pazarlık etmek beat down f.
pazarlık masasına getirmek bring somebody to the bargaining table f.
(birini/bir grubu) pazarlık masasına getirmek bring (someone or something) to the bargaining table f.
Speaking
pazarlık yapacak konumda değilsin you're in no position to bargain expr.
üç kuruş için pazarlık yapmayalım let's not haggle over a few dollars expr.
Trade/Economic
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar national agreement i.
ayrı bir pazarlık birimi appropriate bargaining unit i.
borsada yapılan sesli pazarlık open-outcry i.
götürü pazarlık job work i.
iyi pazarlık good bargain i.
işçilerden halen sahip oldukları ücret ve sosyal haklardan fedakarlık etmeleri istenen toplu pazarlık concession bargaining i.
kurum içi pazarlık intra-organizational bargaining i.
peşin pazarlık spot bargain i.
pazarlık sonucunda oluşan fiyat negotiated price i.
peşin pazarlık money bargain i.
pazarlık etme bargaining i.
pazarlık usulü restricted procedures i.
pazarlık yapma higgling i.
pazarlık gücü bargaining power i.
pazarlık teknikleri bargaining techniques i.
pazarlık sonucu saptanan fiyat negotiated price i.
pazarlık fiyatı asking price i.
pazarlık eden kimse bargainer i.
pazarlık gücü bargaining power i.
pazarlık payı room for negotiation i.
pazarlık yapma bargaining i.
pazarlık eden bargainor i.
pazarlık gücü negotiating power i.
pazarlık kozu bargaining chip i.
satıcının pazarlık gücü bargaining power of vendors i.
sıkı pazarlık hose trading i.
sektör kapsamında toplu pazarlık industrywide bargaining i.
taviz değişimi konusunda hükümetlerarası pazarlık negotiations i.
tekrar pazarlık renegotiation i.
toplu pazarlık anlaşması/sözleşmesi collective bargaining agreement i.
toplu pazarlık anlaşması bargaining agreement i.
toplu pazarlık aşaması bargaining zone i.
toplu pazarlık görüşmeleri için bir işçi örgütünün temsil ettiği ve anlaşma ile bir araya gelmiş işçiler grubu appropriate bargaining unit i.
ücretlerin toplu pazarlık teorisi bargaining theory of wages i.
ücretlerin pazarlık teorisi bargaining theory of wages i.
ücretin işçi ve işveren arasındaki pazarlık sonucu belirlendiğini savunan teori bargaining theory of wages i.
yeniden pazarlık etme renegotiation i.
zorlayıcı toplu pazarlık taktikleri coercive bargaining tactics i.
yetkili toplu pazarlık kuruluşu exclusive bargaining agent i.
pazarlık nesnesi market i.
pazarlık etmek troke [scottish] f.
fiyatı pazarlık etmek bargain off the price f.
fiyat üzerinde pazarlık yapmak bargain a price f.
sıkı pazarlık yapmak huckster f.
pazarlık etmek bargain f.
sıkı pazarlık yapmak haggle f.
rekabet halindeki marka ve mağazaların fiyatlarını karşılaştırıp pazarlık ederek alışveriş yapmak comparison-shop f.
pazarlık payı olmayan nonnegotiable s.
pazarlık payı vardır discount negotiable expr.
pazarlık fiyatları ile at bargain prices expr.
Law
cezada pazarlık plea bargaining i.
peşin pazarlık money bargain i.
pazarlık eden bargainor i.
pazarlık etme bargaining i.
sıkı pazarlık etme badger i.
suçu kabullenmek suretiyle cezada pazarlık negotiated plea of guilty i.
toplu pazarlık hakları bargaining rights i.
ücretlerin işçilerle işverenler arasında gerçekleştirilen pazarlık neticesinde kararlaştırıldığını savunan kuram bargaining theory of wages i.
fiyatı pazarlık etmek bargain off the price f.
üzerinde pazarlık yapmak bargain a price f.
Politics
işçi sendikasının, çalışanlar adına pazarlık birimi olarak hareket etmesi için uygun kamu kurumunca yetkilendirilmesi certification i.
suçlu veya terörist ile yetkililer arasında, rehinelerin bırakılması ve teslim olma konusunda yapılan pazarlık negotiations i.
diplomatik pazarlık diplomatic bargaining i.
pazarlık kuramı bargaining theory i.
pazarlık etme negotiation i.
siyasi pazarlık political bargain i.
şeytanla pazarlık faustian pact i.
şeytanla pazarlık faustian bargain i.
toplu pazarlık collective bargaining i.
yeniden pazarlık renegotiation i.
yeniden pazarlık anlaşması renegotiation agreement i.
pazarlık yapmak bargain f.
Industry
toplu pazarlık kapsamı bargaining scope i.
toplu pazarlık birimi bargaining unit i.
Petrol
petrol şirketi adına arazi sahipleriyle maden hakları üzerine pazarlık eden kimse landsman i.
Archaic
petrol şirketi adına arazi sahipleriyle maden hakları üzerine pazarlık eden kimse landman i.
pazarlık etmek cheapen f.
pazarlık etmek negociate f.
Slang
pazarlık peşindeki müşteri mooch i.
pazarlık eden müşteri mouch [uk] i.
kötü pazarlık rip-off i.
sıkı pazarlık yapmak jew f.
Modern Slang
çok iyi pazarlık a catch i.