| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | plead with (one) f. | (birine) yalvarmak | ||
|
When they saw us, people of all ages came out to speak to us, to plead with us to intervene urgently. Bizi gördüklerinde her yaştan insan bizimle konuşmak, acilen müdahale etmemiz için yalvarmak için dışarı çıktı. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | plead with (one) f. | (birinden) merhamet dilemek | ||
|
He pleaded with the judge for mercy. Hakimden merhamet diledi. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | plead with (one) f. | (birini) sıkboğaz etmek | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | plead with someone for something f. | sıkboğaz etmek | ||
| Deyim | plead with someone for something f. | (bir şey için) birisine yalvarmak | ||
