Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
sıkı bir
"sıkı bir"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Idioms
1
Deyim
sıkı bir
a big-time
expr.
"sıkı bir"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 163 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
sıkı bir eleştiri
a bitter criticism
i.
2
Genel
sıkı bir eleştiri
a serious criticism
i.
3
Genel
sıkı bir eleştiri
a strong criticism
i.
4
Genel
sıkı bir eleştiri
a strident criticism
i.
5
Genel
sıkı bir eleştiri
a severe criticism
i.
6
Genel
sıkı bir eleştiri
a harsh criticism
i.
7
Genel
sıkı bir eleştiri
a sharp criticism
i.
8
Genel
sıkı bir eleştiri
a trenchant criticism
i.
9
Genel
sıkı bir eleştiri
a fierce criticism
i.
10
Genel
belirli bir tipe sıkı sıkıya uyum sağlama
typiness
i.
11
Genel
bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma
rigor
i.
12
Genel
bir yönteme sıkı sıkıya bağlı kalma
rigour
i.
13
Genel
zamanı geçmiş bir ilkeye sıkı sıkıya bağlı grup
guard
i.
14
Genel
bir okulun sıkı takipçisi
schoolman
i.
15
Genel
sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek
drive a hard bargain
f.
16
Genel
koyun gibi sıkı bir halde toplanmak
huddle
f.
17
Genel
sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek
drive a hard bargain
f.
18
Genel
sıkı ve sağlam bir biçimde birbirine bağlamak
knit
f.
19
Genel
sıkı bir gözetim altında tutmak
keep a close watch on
f.
20
Genel
sıkı bir düzene sokmak (toplum/kurum vb'ni)
regiment
f.
21
Genel
sıkı ve sağlam bir şekilde bağlanmak
knit
f.
22
Genel
birini sıkı bir sorguya çekmek
give someone the third degree
f.
23
Genel
sıkı bir şekilde aramak
scour
f.
24
Genel
sıkı bir pazarlığa girişmek
drive a hard bargain
f.
25
Genel
sıkı bir şekilde çalışmak
work hardly
f.
26
Genel
ip ucunu sıkı bir bobin içine sıkıştırmak
cheese
f.
27
Genel
sıkı bir şekilde gözlenmek
giusto
f.
28
Genel
sıkı bir kütle haline getirmek
impact
f.
29
Genel
sıkı bir şekilde birleştirme ve pekiştirme özelliğine sahip
cementatory
s.
30
Genel
oldukça sıkı bir şekilde
tightishly
s.
31
Genel
çok sıkı bir şekilde
tightishly
s.
32
Genel
sıkı bir düzene sokulmamış
unstructured
s.
33
Genel
sıkı bir dokuya sahip
woofy
s.
34
Genel
sıkı bir incil vurgusu içeren
gospel
s.
35
Genel
sıkı bir bağlılığı bulunmayan
fluid
s.
36
Genel
ağzı sıkı bir şekilde
inexpressively
zf.
37
Genel
ağzı sıkı bir şekilde
reservedly
zf.
38
Genel
ağzı sıkı bir şekilde
reticently
zf.
39
Genel
ağzı sıkı bir şekilde
secretively
zf.
40
Genel
ağzı sıkı bir biçimde
uncommunicatively
zf.
41
Genel
eli sıkı bir şekilde
parsimoniously
zf.
42
Genel
sert/sıkı bir şekilde
smartly
zf.
43
Genel
sıkı bir şekilde
strictly
zf.
44
Genel
sıkı bir şekilde
firmly
zf.
45
Genel
sıkı bir şekilde
rigidly
zf.
46
Genel
sıkı bir şekilde
firm
zf.
47
Genel
eli sıkı bir şekilde
scrimpingly
zf.
48
Genel
eli sıkı bir şekilde
starvedly
zf.
Phrasals
49
Öbek Fiiller
(bir iş üzerinde) çok sıkı çalışmak
bang (away) at
f.
50
Öbek Fiiller
sıkı bir şekilde denetlemek
stand over
f.
51
Öbek Fiiller
(bir şey) üzerinde durmaksızın/çok sıkı çalışmak
bang away at (something)
f.
52
Öbek Fiiller
birini (bir şeyle) sıkı sıkı giydirmek/sarmak
bundle someone up (in something)
f.
53
Öbek Fiiller
birinin üstünü (bir şeyle) sıkı sıkı örtmek
bundle someone up (in something)
f.
54
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
clamp down on (someone or something)
f.
55
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) sıkı sıkıya bağlı kalmak
cling on (to someone or something)
f.
56
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) sıkı sıkıya bağlı kalmak
cling to (someone or something)
f.
57
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) sıkı fıkı olmaya çalışmak
cozy up (to someone or something)
f.
58
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) sıkı tutunmak
grab on to (someone or something)
f.
59
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi) sıkı tutmak
grab on to (someone or something)
f.
60
Öbek Fiiller
(birine/bir şeye) sıkı tutunmak
hang on to (someone or something)
f.
61
Öbek Fiiller
(bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
hold onto (something)
f.
62
Öbek Fiiller
(biri/bir şey) için özenle/sıkı bir şekilde çalışmak
labor for (someone or something)
f.
63
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi sıkı incelemeye almak
stake someone/something out
f.
64
Öbek Fiiller
(bir şeye) sıkı çalışmak
swot up (on something)
f.
Colloquial
65
Konuşma Dili
bir şey için çok sıkı çalışmak
bash away [brit]
f.
66
Konuşma Dili
bir hedef için çok sıkı çalışmak
bash away [brit]
f.
67
Konuşma Dili
bir şey üzerinde sıkı çalışmak
bash away [uk]
f.
68
Konuşma Dili
(bir şeyin) sıkı taraftarı olmayan
softcore
s.
69
Konuşma Dili
sıkı bir karna sahip
cut up
s.
Idioms
70
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı
true believer
i.
71
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu
true believer
i.
72
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı
true believer
i.
73
Deyim
(bir şeyi) sıkı tutma
grip on (something)
i.
74
Deyim
bir şeyi sıkı tutma
a grip on something
i.
75
Deyim
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır kimse, alet
lean, mean (something) machine
i.
76
Deyim
sıkı bir maç
a close game
i.
77
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı olmak
be a great believer in (something)
f.
78
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu olmak
be a great believer in (something)
f.
79
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı olmak
be a great believer in (something)
f.
80
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı yandaşı olmak
be a firm believer in (something)
f.
81
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı savunucusu olmak
be a firm believer in (something)
f.
82
Deyim
(bir düşüncenin/amacın/davanın) sıkı destekçisi/yanlısı olmak
be a firm believer in (something)
f.
83
Deyim
sıkı bir mücadele vermek
put up a good fight
f.
84
Deyim
sıkı bir gözetim altında tutmak
keep a close eye on
f.
85
Deyim
sıkı bir idare sergilemek
use a firm hand
f.
86
Deyim
sıkı bir idare sergilemek
exercise a firm hand
f.
87
Deyim
(bir konu üzerinde) sıkı çalışmak
get your head down
f.
88
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have a firm grip on (someone or something)
f.
89
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have a tight rein on (someone or something)
f.
90
Deyim
(biri/bir şey) üzerinde sıkı hakimiyet kurmak
have a tight grip on (someone or something)
f.
91
Deyim
(biri/bir şey) sıkı kontrolü altında olmak
have a tight grip on (someone or something)
f.
92
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
have a tight grip on (someone or something)
f.
93
Deyim
sıkı bir denetleme/kovuşturma geçirmek
jump through the hoop
f.
94
Deyim
titiz/sıkı bir incelemeden geçmek
jump through the hoop
f.
95
Deyim
sıkı bir denetleme/kovuşturma geçirmek
go through the hoop
f.
96
Deyim
titiz/sıkı bir incelemeden geçmek
go through the hoop
f.
97
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
keep a firm grip on (someone or something)
f.
98
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
keep a firm grip on (someone or something)
f.
99
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
keep a firm grip on (someone or something)
f.
100
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
lay hold of (someone or something)
f.
101
Deyim
(birini) sıkı bir sorguya çekmek
(give somebody) the third degree
f.
102
Deyim
(biriyle/bir şeyle) sıkı fıkı
hand and glove with (someone or something)
f.
103
Deyim
bir şeye sıkı sıkı bağlı olmak
hold fast to something
f.
104
Deyim
(bir şeye) sıkı sıkı bağlı olmak
hold firm (to something)
f.
105
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı markaj altına almak
keep a close rein on (someone or something)
f.
106
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı/yakın markaja almak
keep a close rein on (someone or something)
f.
107
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı denetim altında tutmak
keep a tight grip on (someone or something)
f.
108
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı markaj altına almak
keep a tight rein on (someone or something)
f.
109
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı/yakın markaja almak
keep a tight rein on (someone or something)
f.
110
Deyim
birini/bir şeyi sıkı markaj altına almak
keep a tight rein on somebody/something
f.
111
Deyim
birini/bir şeyi sıkı/yakın markaja almak
keep a tight rein on somebody/something
f.
112
Deyim
(birini) yoğun/sıkı bir incelemeye/denetlemeye tabi tutmak
put (one) in the dock
f.
113
Deyim
birini/bir şeyi sıkı biçimde yönetmek
rule someone or something with a rod of iron
f.
114
Deyim
(bir şeyi) sıkı/yakından takip etmek
stay on top of (someone or something)
f.
115
Deyim
(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
take a firm grip on (someone or something)
f.
116
Deyim
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır
lean and mean
s.
117
Deyim
(birine/bir şeye) karşı daha sıkı
tougher on (someone or something)
s.
118
Deyim
sıkı bir kural yok
no hard and fast rules
expr.
119
Deyim
(at/köpek) (bir yere/direğe vb) sıkı sıkıya bağlanmış
on a tight leash
expr.
Speaking
120
Konuşma
sıkı bir hayran
a big time fan
i.
121
Konuşma
bir şeye ne kadar sıkı sarılmaya çalışırsan çalış yine de kaybediyorsun
no matter how hard you grab onto something you still lose it
expr.
122
Konuşma
sıkı bir etoburdum
I was a big-time carnivore
expr.
Law
123
Hukuk
formalite ve usullere sıkı bir şekilde bağlı olma
technicality
i.
124
Hukuk
ingiliz hukunda avukatların sıkı bir rotasyonla herhangi bir müvekkilin davasını üstlenme zorunluluğu
cab rank rule
i.
Politics
125
Siyasal
düşünce, hareket veya ifade özgürlüğünü baskılayarak veya ortadan kaldırarak sıkı bir koordinasyon ve aynılık yaratma
gleichschaltung
i.
Technical
126
Teknik
sıkı bir şekilde paketlenmiş yarı iletken cihaz
hermetic packaged semiconductor device
i.
127
Teknik
sıkı bir şekilde paketlenmemiş yarı iletken cihaz
non-hermetic packaged semiconductor device
i.
128
Teknik
benzer şekilli bir tahtaya sıkı sıkı oturması için bir kenarında oluk, diğer kenarında ise dil bulunan bir tahta
matched board
i.
Textile
129
Tekstil
ispanya'da giyilen sıkı bir korse
basquine
i.
130
Tekstil
çorap, eldiven gibi yapımında kullanılan ince, sıkı bükümlü bir pamuk iplik
lisle
i.
131
Tekstil
sıkı bükümlü bir pamuk iplikten örülmüş örgü malzemeler
lisle
i.
132
Tekstil
düz ve sıkı dokunmuş hafif bir kumaş tipi
gloria
i.
133
Tekstil
çok sıkı bükümlü iplikten oluşan ipekli bir kumaş
ikat
i.
134
Tekstil
sıkı bükümlü bir pamuk iplikten yapılmış
lisle
s.
Transportation
135
Ulaştırma
(kenya'da) genellikle minibüslerle yapılan ve sıkı denetime tabi olmayan popüler bir toplu taşıma türü
matatu
i.
Mining
136
Maden
barit mineralinin opak ve sıkı bir türü
cawk
i.
Botanic
137
Botanik
sıkı bir top halinde kapalı yaprakları bulunan bir marul
head lettuce (lactuca sativa capitata)
i.
138
Botanik
abd'de yetiştirilen çok güçlü ve sıkı bir pamuk
pima
i.
139
Botanik
abd'de yetiştirilen çok güçlü ve sıkı bir pamuk
pima cotton
i.
History
140
Tarih
ayak ve bacakları koruyan, zincirden yapılan sıkı bir ortaçağ zırhı
chausses
i.
Religious
141
Dini
yahudi yasalarına ve ayinlerine sıkı şekilde uyulmasını teşvik etmek amacıyla 3.yy'da kurulan dindar bir tarikatın inanç ve uygulamaları
chasidism
i.
142
Dini
yahudi yasalarına ve ayinlerine sıkı şekilde uyulmasını teşvik etmek amacıyla 3.yy'da kurulan dindar bir tarikatın inanç ve uygulamaları
chassidism
i.
143
Dini
aziz francis'in hükmüne sıkı sıkıya uyan bir fransiskan tarikatının üyesi
observant
i.
144
Dini
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren bir fransiskan tarikatı kolu
observantine
i.
145
Dini
manastır yerine kurucusuna daha sıkı bağlı olduğunu ileri süren bir fransiskan tarikatı kolundan olan rahip
observantine
i.
146
Dini
siyonizm'de sıkı ortodoks yahudilerce desteklenen bir hareketle ilgili
mizrahi
s.
147
Dini
siyonizm'de sıkı ortodoks yahudilerce desteklenen bir harekete ait
mizrahi
s.
148
Dini
siyonizm'de sıkı ortodoks yahudilerce desteklenen bir hareketle ilgili
mizrachi
s.
149
Dini
siyonizm'de sıkı ortodoks yahudilerce desteklenen bir harekete ait
mizrachi
s.
Geology
150
Jeoloji
anortoklaz içeren sıkı bir porfirik taş
keratophyre
i.
Military
151
Askeri
harekete geçerek düşmanı sıkı bir şekilde takip etmek
follow through
f.
Sport
152
Spor
ragbide takımın sıkı bir şekilde sahaya dizilişi
tight scrummage
i.
153
Spor
sıkı bir antrenman
tough training
i.
Music
154
Müzik
sıkı bir tempo ile
giusto
zf.
Archaic
155
Eski Kullanım
(sıkı tutulan bir şeyi) bırakmak
unhand
f.
156
Eski Kullanım
açgözlü bir şekilde elde edip sıkı sıkı tutmak
gripe
f.
157
Eski Kullanım
sıkı bir şekilde
bolt
zf.
Slang
158
Argo
sıkı bir dolandırıcı
quite the hustler
i.
159
Argo
öğrencinin öğretmen tarafından sıkı bir şekilde incelenmesi
screw [dated] [us]
i.
160
Argo
çok sıkı bir biçimde yapışmak
cling like shit to a shovel
f.
161
Argo
çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick like shit to a shovel
f.
162
Argo
(birine/bir şeye) çok sıkı bir biçimde yapışmak
stick (to someone or something) like shit to a shovel
f.
163
Argo
(birinin/bir şeyin) sıkı takipçisi olmak
stan for (someone or something)
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of sıkı bir
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy