sıkıcı - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sıkıcı



"sıkıcı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 179 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sıkıcı dull s.
sıkıcı tedious s.
sıkıcı boring s.
General
sıkıcı tightener i.
sıkıcı plummet i.
sıkıcı uncongeniality i.
sıkıcı colorless s.
sıkıcı sluggish s.
sıkıcı prosy s.
sıkıcı pestilent s.
sıkıcı cumbrous s.
sıkıcı waste s.
sıkıcı boring s.
sıkıcı bald s.
sıkıcı perfunctory s.
sıkıcı prosaical s.
sıkıcı weary s.
sıkıcı insipid s.
sıkıcı trying s.
sıkıcı pedestrian s.
sıkıcı inanimate s.
sıkıcı grotty s.
sıkıcı nasty s.
sıkıcı cold s.
sıkıcı watery s.
sıkıcı disconcerting s.
sıkıcı burdensome s.
sıkıcı everlasting s.
sıkıcı bland s.
sıkıcı cheerless s.
sıkıcı damnable s.
sıkıcı oppressive s.
sıkıcı gloomy s.
sıkıcı cut s.
sıkıcı uncongenial s.
sıkıcı slow s.
sıkıcı soulless s.
sıkıcı bovine s.
sıkıcı warm s.
sıkıcı constringent s.
sıkıcı tiresome s.
sıkıcı gaunt s.
sıkıcı tame s.
sıkıcı prosaic s.
sıkıcı dead alive s.
sıkıcı wearisome s.
sıkıcı bothersome s.
sıkıcı grave s.
sıkıcı dreary s.
sıkıcı unexciting s.
sıkıcı dry s.
sıkıcı stodgy s.
sıkıcı arid s.
sıkıcı vapid s.
sıkıcı unpleasant s.
sıkıcı prose s.
sıkıcı ditchwater s.
sıkıcı ponderous s.
sıkıcı cumbersome s.
sıkıcı poky s.
sıkıcı teeny s.
sıkıcı draggy s.
sıkıcı prolix s.
sıkıcı bleak s.
sıkıcı saturnine s.
sıkıcı irksome s.
sıkıcı heavy s.
sıkıcı cut and dried s.
sıkıcı unsensational s.
sıkıcı humdrum s.
sıkıcı dusty s.
sıkıcı drab s.
sıkıcı stuffy s.
sıkıcı straitening s.
sıkıcı droning s.
sıkıcı ditch-water s.
sıkıcı soul-destroying s.
sıkıcı grim s.
sıkıcı inconvenient s.
sıkıcı colourless s.
sıkıcı deadly s.
sıkıcı godforsaken s.
sıkıcı vexatious s.
sıkıcı troublesome s.
sıkıcı scuzzy s.
sıkıcı mind-numbing s.
sıkıcı salesy s.
sıkıcı hebetudinous s.
sıkıcı anodyne s.
sıkıcı adust s.
sıkıcı bothering s.
sıkıcı bothering s.
sıkıcı mumsy s.
sıkıcı chargeous [obsolete] s.
sıkıcı namby-pamby s.
sıkıcı namby-pamby s.
sıkıcı niggling s.
sıkıcı turnipy s.
sıkıcı unconvenient s.
sıkıcı unglamorous s.
sıkıcı unglamourous s.
sıkıcı yawny s.
sıkıcı unlively s.
sıkıcı banausic s.
sıkıcı leaden s.
sıkıcı lifeless s.
sıkıcı fade s.
sıkıcı blate [scotland] s.
sıkıcı blunt s.
sıkıcı blunt-witted s.
sıkıcı meek s.
sıkıcı boresome s.
sıkıcı bromidic s.
sıkıcı mortal s.
sıkıcı loury s.
sıkıcı muddy-mettled s.
sıkıcı buttoned-down s.
sıkıcı damp s.
sıkıcı gross out s.
sıkıcı longsome [uk] s.
sıkıcı longspun s.
sıkıcı roughhewn s.
sıkıcı disinteresting s.
sıkıcı ingrate [obsolete] s.
sıkıcı institutional s.
sıkıcı dowly [dialect] s.
sıkıcı dragging s.
sıkıcı dreich [scotland] s.
sıkıcı dreigh [scotland] s.
sıkıcı driech [scotland] s.
sıkıcı driegh s.
sıkıcı dryasdust s.
sıkıcı featureless s.
sıkıcı pedagogic s.
sıkıcı pedagogical s.
sıkıcı pedantic s.
sıkıcı saltless s.
sıkıcı contrarious s.
sıkıcı flavorless s.
sıkıcı flavourless s.
sıkıcı pudent s.
sıkıcı scuzz s.
sıkıcı single s.
sıkıcı sodden s.
sıkıcı sodden-witted s.
sıkıcı soggy s.
sıkıcı pokey s.
sıkıcı sportless s.
sıkıcı dour s.
sıkıcı pallid s.
Colloquial
sıkıcı silly in the extreme s.
sıkıcı beige s.
sıkıcı ill s.
sıkıcı square s.
sıkıcı deadly s.
sıkıcı spammy s.
Idioms
sıkıcı not much to boast about s.
sıkıcı dry-as-dust s.
sıkıcı as dull as ditch water expr.
sıkıcı ho-hum expr.
Technical
sıkıcı blocker i.
Literature
sıkıcı lumpish s.
Archaic
sıkıcı elenge s.
sıkıcı molestful s.
sıkıcı dullsome s.
sıkıcı pedantical s.
Slang
sıkıcı white-bread s.
sıkıcı vanilla s.
sıkıcı strung out s.
sıkıcı yawnsome s.
sıkıcı weak s.
sıkıcı mouldy s.
sıkıcı schlubby s.
sıkıcı sleazoid s.
sıkıcı whitebread s.
sıkıcı zhlubby s.
sıkıcı dim s.
British Slang
sıkıcı bum-numbing s.
sıkıcı flat as a witches tit expr.

"sıkıcı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ağır ve sıkıcı iş drudgery i.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse drudge i.
sıkıcı vaaz preachment i.
uzun ve sıkıcı bölüm longueur i.
büyük bir projenin en monoton ve sıkıcı bölümü scutwork i.
sıkıcı yazı prose i.
can sıkıcı teaser i.
sıkıcı tip bore i.
sıkıcı tip mope i.
sıkıcı kimse bromide i.
sıkıcı ve monoton iş treadmill i.
sıkıcı tip nuisance i.
can sıkıcı şey bore i.
sıkıcı şey bore i.
sıkıcı tip drag i.
daha sıkıcı olanı drabber i.
can sıkıcı tip humdrum i.
sıkıcı konuşmacı veya yazar dryasdust i.
zor ve sıkıcı hazırlıklar spadework i.
can sıkıcı öğüt jaw i.
can sıkıcı kimse bore i.
daha sıkıcı olanı draggier i.
sıkıcı iş slog i.
sıkıcı laf humdrum i.
sıkıcı tip boring person i.
sıkıcı iş grind i.
sıkıcı iş dry work i.
sıkıcı şey veya kimse nuisance i.
sıkıcı kimse nudnik i.
sıkıcı kimse nudnick i.
can sıkıcı harassing i.
sıkıcı (kimse) prosaist i.
can sıkıcı şekilde konuşan proser i.
can sıkıcı şey/kimse bore i.
sıkıcı tip non-person i.
sıkıcı konuşma harangue i.
uzun ve sıkıcı konuşma tirade i.
sıkıcı tip deadhead i.
sıkıcı şey nuisance i.
meyve sıkıcı fruit juicer i.
sıkıcı hikaye boring story i.
sıkıcı insanlar boring people i.
çok sıkıcı rather dull i.
sıkıcı konu dull subject i.
sıkıcı konu boring subject i.
sıkıcı kitap dull book i.
sıkıcı kitap boring book i.
ağır ve sıkıcı iş donkey work i.
uzun ve sıkıcı konuşma screed i.
can sıkıcı sorun vexing ​problem i.
can sıkıcı problem vexing ​problem i.
kasvetli/sıkıcı ortam miasma i.
yavan, sıkıcı ve sıradan olma durumu tameness i.
can sıkıcı olma tastelessness i.
uzun ve sıkıcı olma aeolism i.
tekdüze bir tonda sıkıcı konuşma cant i.
can sıkıcı kimse aggravator i.
sıkıcı kimse namby-pamby i.
can sıkıcı kimse veya şey nettler i.
sıkıcı ve monoton iş turnip i.
sıkıcı gösteri yawner i.
can sıkıcı şikayet jeremiad i.
sıkıcı tarz jog trot i.
sıkıcı varlık vegetation i.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip kimse biedermeier i.
sıkıcı konuşma blah blah i.
sıkıcı konuşma blah-blah-blah i.
sıkıcı konuşma veya yazı wishwash i.
sıkıcı konuşma veya yazı wish-wash i.
sıkıcı işlerde çalışan kimse hacker i.
sıkıcı iş hackwork i.
sıkıcı kimse wonk i.
sıkıcı kimse wooden indian i.
(gemi tayfasına) gereksiz, zor veya sıkıcı işler vererek eziyet etme hazing i.
can sıkıcı ahlak dersi homily i.
sıkıcı ve aptal herif loord i.
(olayda) can sıkıcı bölüm lowlight i.
can sıkıcı görev clat [dialect] i.
sıkıcı yer graveyard i.
can sıkıcı deneyim rub i.
sıkıcı şey dishwater i.
sıkıcı söz insipidity i.
bilgiç ve sıkıcı öğretim yöntemi didacticism i.
ağır ve sıkıcı iş donkey-work i.
ağır ve sıkıcı iş draft-mule work [us] i.
ağır ve sıkıcı iş draft-mule work [us/canada] i.
sıkıcı iş dreariness i.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse drone i.
sıkıcı ve tekdüze iş yapan kimse drone i.
rutin ve sıkıcı iş drudge i.
sıkıcı şey dullness i.
sıkıcı şey dulness i.
sıkıcı yazı pabulum i.
sıkıcı kimse saturnist i.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse flunkey i.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse flunky i.
eski moda veya sıkıcı olduğu düşünülen konularla meşgul olma geekism i.
sıkıcı davranış preciseness i.
sıkıcı tip schlep i.
hesabı ödüyor diye tahammül edilen can sıkıcı tip shot-clog [obsolete] i.
hesabı ödüyor diye tahammül edilen can sıkıcı tip shot-log i.
tatsız ve sıkıcı olayların sürekli tekrarlandığı durum groundhog day i.
ağır ve sıkıcı bir işte çalışan kimse slave i.
sıkıcı kimse snooze i.
sıkıcı konuşma prosing i.
sıkıcı tip square toes i.
sıkıcı tip square-toes i.
sıkıcı şey squirrel cage i.
sıkıcı kimse stiff i.
sıkıcı kimse stock i.
sıkıcı edebi eserler stodge i.
kurtarmak (sıkıcı bir şeyden) spare f.
sıkıcı bir iş yapmak slog f.
sıkıcı öğütler vermek jaw f.
ağır ve sıkıcı bir iş yapmak drudge f.
sıkıcı hale getirmek make gloomy f.
çok sıkıcı bir işte çalışmak slog away at a work f.
sıkıcı konuşmak jaw f.
sıkıcı olmaya başlamak become boring f.
sıkıcı olmak get boring f.
sıkıcı olmaya başlamak get boring f.
can sıkıcı sorular sormak ask annoying questions f.
can sıkıcı sorular sormak ask disturbing questions f.
aşırı sıkıcı olmak be extremely boring f.
son derece sıkıcı olmak be extremely boring f.
tekdüze bir tonda sıkıcı bir şekilde konuşmak cant f.
sıkıcı olmak sag f.
sıkıcı bir şekilde konuşmak blah f.
sıkıcı hale getirmek blunt f.
(gemi tayfasına) gereksiz, zor veya sıkıcı işler vererek eziyet etmek hazle f.
sıkıcı hale getirmek mirk f.
can sıkıcı hale getirmek grim f.
sıkıcı hale getirmek murk f.
sıkıcı hale getirmek oppress f.
(nahoş, sıkıcı bir konudan) bahsetmek drag f.
sıkıcı şekilde ilerlemek drone f.
sıkıcı davranmak drone f.
sıkıcı hale getirmek flat [obsolete ] f.
can sıkıcı oppressive s.
can sıkıcı prosy s.
can sıkıcı painful s.
can sıkıcı annoying s.
en sıkıcı olanı dullest s.
can sıkıcı vexing s.
can sıkıcı disagreeable s.
can sıkıcı provoking s.
can sıkıcı humdrum s.
can sıkıcı chippy s.
can sıkıcı sullen s.
can sıkıcı tiresome s.
daha sıkıcı duller s.
can sıkıcı maddening s.
can sıkıcı vexatious s.
can sıkıcı depressive s.
can sıkıcı displeasing s.
can sıkıcı worrying s.
can sıkıcı bothersome s.
en sıkıcı olanı draggiest s.
can sıkıcı worrisome s.
can sıkıcı troublesome s.
en sıkıcı olanı dustiest s.
can sıkıcı soulless s.
daha sıkıcı dustier s.
can sıkıcı dull s.
can sıkıcı tedious s.
can sıkıcı aggravating s.
can sıkıcı irksome s.
can sıkıcı boring s.
can sıkıcı embarrassing s.
en sıkıcı olanı drabbest s.
can sıkıcı unexciting s.
can sıkıcı offending s.
can sıkıcı dreary s.
can sıkıcı soul-destroying s.
can sıkıcı nerve-wracking s.
uzun ve sıkıcı longwinded s.
kuru/sıkıcı (anlatım) pedantic s.
kuru/sıkıcı (anlatım) bookish s.
ölesiye sıkıcı dead-boring s.
oldukça sıkıcı pretty boring s.
bir hayli sıkıcı pretty boring s.
can sıkıcı upsetting s.
can sıkıcı messy s.
can sıkıcı agitating s.
can sıkıcı agitative s.
can sıkıcı annoying s.
can sıkıcı noyous s.
can sıkıcı awkward s.
can sıkıcı unreadable s.
can sıkıcı ungrate s.
can sıkıcı ungrateful s.
can sıkıcı olmayan unoppressive s.
can sıkıcı everlasting s.
can sıkıcı unsettling s.
can sıkıcı wearisome s.
sıkıcı derecede geleneksel bir görünüme sahip biedermeier s.
can sıkıcı malgracious [obsolete] s.
can sıkıcı long s.
sıkıcı konuşmalarla dolu harangueful s.
can sıkıcı hideous s.
sıkıcı ve yavan heavy s.
tekrara dayalı ve sıkıcı mundane s.
aşırı sıkıcı overtedious s.
fazla can sıkıcı overtedious s.
can sıkıcı impleasing [obsolete] s.
can sıkıcı importunate [rare] s.
can sıkıcı displeasant [obsolete] s.
kasvetli ve sıkıcı dowie [scotland] s.
kasvetli ve sıkıcı dowy [scotland] s.
sıkıcı şekilde akademik pompier s.
can sıkıcı cumbrous [obsolete] s.
can sıkıcı fashious [scotland] s.
can sıkıcı fretsome s.
can sıkıcı skunky s.
can sıkıcı şekilde ukala smartass s.
(hava) iç sıkıcı smudgy [dialect] s.
sıkıcı bir şekilde boringly zf.
sıkıcı olarak damnably zf.
sıkıcı bir şekilde ponderously zf.
can sıkıcı bir biçimde irksomely zf.
sıkıcı bir şekilde cumbrously zf.
sıkıcı bir şekilde stodgily zf.
can sıkıcı bir halde prosily zf.
sıkıcı bir şekilde uncongenially zf.
sıkıcı bir biçimde dustily zf.
sıkıcı bir şekilde drably zf.
sıkıcı bir halde colorlessly zf.
sıkıcı bir biçimde bovinely zf.
sıkıcı bir şekilde insipidly zf.
sıkıcı bir şekilde disconcertingly zf.
can sıkıcı bir şekilde annoyingly zf.
sıkıcı bir halde inanimately zf.
can sıkıcı bir şekilde disagreeably zf.
sıkıcı bir şekilde drearily zf.
sıkıcı bir şekilde vapidly zf.
sıkıcı bir şekilde saturninely zf.
can sıkıcı bir şekilde depressively zf.
sıkıcı bir biçimde prosaically zf.
sıkıcı bir şekilde aridly zf.
can sıkıcı bir biçimde vexatiously zf.
sıkıcı bir şekilde flatly zf.
sıkıcı bir şekilde blandly zf.
can sıkıcı şekilde annoyingly zf.
can sıkıcı şekilde displeasingly zf.
sıkıcı bir halde colourlessly zf.
sıkıcı ve bıktırıcı bir şekilde tediously zf.
can sıkıcı bir biçimde tastelessly zf.
sıkıcı bir şekilde unexcitingly zf.
sıkıcı bir şekilde uninterestingly zf.
sıkıcı bir şekilde unoriginally zf.
can sıkıcı bir şekilde unsettlingly zf.
sıkıcı bir biçimde oppressively zf.
sıkıcı anlamı veren ön ek brady- ök.
Phrasals
birine (zor/sıkıcı) bir görev vermek saddle someone with something f.
önemsiz veya anlamsız bir konuda yorucu, sıkıcı ve uzun uzadıya konuşmak yak on (at one) f.
(bir şey) hakkında uzun ve sıkıcı bir konuşma yapmak/hikaye anlatmak set off on (something) f.
(bir şey) hakkında uzun ve sıkıcı bir konuşma yapmak/hikaye anlatmak set off on (something) f.
Proverb
aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar all work and no play makes jack a dull boy
aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar all work and no play makes jack a dull boy
Colloquial
sıkıcı veya hayal gücü olmayan insan cabbage i.
sıkıcı tip pill i.
can sıkıcı ve gereksiz kimse ya da şey blivit i.
can sıkıcı a pain in the neck i.
çok fazla can sıkıcı soru soran kimse askhole i.
sıkıcı bir tatil a boring holiday i.
sıkıcı kişi/şey/iş drag i.
sıkıcı şey (a) drag i.
sıkıcı kişi (a) drag i.
can sıkıcı kişi (a) drag i.
sıkıcı, uyuz kimse droob i.
sıkıcı, uyuz kimse drube i.
çok sıkıcı yer/şey dullsville i.
sıkıcı/durgun yer dullsville i.
can sıkıcı deneyim harrowing experience i.
çok sıkıcı olay/durum sleep fest i.
can sıkıcı görev bad boy i.
can sıkıcı durum bad boy i.
zor/sıkıcı işlere hevesli kimse a glutton for work i.
sıkıcı şey yawn i.
sıkıcı kimse yawner i.
çok klişe ve sıkıcı aktivite enterdrainment i.
sıkıcı ve memnuniyet vermeyen iş joe job i.
sıkıcı kimse jeff i.
sıkıcı kimse square i.
sıkıcı espri lame joke i.
teknik konulara yönelmiş sıkıcı kimse tech-nerd i.
teknik konulardan iyi anlayan sıkıcı kimse tech-nerd i.
sıkıcı kimse newt i.
can sıkıcı bir gerçek/bilgi/şey the pill i.
sıkıcı olma wishy-washiness i.
sıkıcı konuşma windbaggery i.
sıkıcı tartışma windbaggery i.
sıkıcı bir durum a bad time i.
can sıkıcı deneyim dose i.
sıkıcı kimse sleazo i.
(birinin/bir şeyin) can sıkıcı/zor yanı the trouble with (someone or something) i.
sandalyesinden kalkmadan sıkıcı evrak işleriyle uğraşan memur chair-bound paper-pusher i.
sıkıcı şehir cow town i.
sıkıcı iş scut i.
biraz sıkıcı bulmak find it a bit dull f.
can sıkıcı bir hal almak get nasty f.
çok can sıkıcı biri/bir şey olmak be the (absolute) limit [old-fashioned] f.
can sıkıcı olmak bite f.
can sıkıcı görev yüklemek lumber [uk] f.
sıkıcı işleri yapmak devil [uk] f.
sıkıcı ve boş dull and empty s.
büyük alışveriş merkezlerinde vb çalan sıkıcı müzik elevator music s.
çok sıkıcı deadly dull s.
çok sıkıcı snore-bore s.
çok sıkıcı so boring s.
çok sıkıcı very boring s.
sıkıcı olmayan unclouded s.
can sıkıcı unsonsy [uk] s.
sıkıcı olmayan not so dusty s.
sıkıcı ve sıradan ho-hum s.
aşırı sıkıcı deadly dull expr.
can sıkıcı tip pain in the neck expr.
hayat sıkıcı life is boring expr.
… olduğunda çok can sıkıcı olmuyor mu? dyjhiw (don't you just hate it when) expr.
ne yorucu/zor/sıkıcı hayat ama what a life expr.
Idioms
sıkıcı kişi/iş a drag i.
sıkıcı kişi/iş drag i.
can sıkıcı/berbat/iğrenç bir durum a hair in the butter i.
can sıkıcı tartışma/sohbet rag-chewing i.
ağır ve sıkıcı iş the donkey work i.
can sıkıcı şey something sticks in one's craw i.
çok sıkıcı kimse a crashing bore i.
sıkıcı şey a tall drink of water i.
sıkıcı tip a tall drink of water i.
sıkıcı tip big drink of water i.
sıkıcı şey big drink of water i.
zor ve sıkıcı iş grunt work i.
(can sıkıcı) uzun konuşma long-winded speech i.
zor ve sıkıcı iş donkey work i.
sıkıcı/düz/uyuz tip long drink of water i.
sıkıcı bir an a bad quarter of an hour [uk] i.
can sıkıcı bir süre a bad quarter of an hour [uk] i.
sıkıcı/zevksiz bir hayat a dog's life i.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a pen pusher [uk] i.
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse a pen pusher [uk] i.
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse a pen pusher [uk] i.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a pencil pusher [us] i.
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse a pencil pusher [us] i.
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse a pencil pusher [us] i.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse a paper pusher i.
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse a paper pusher i.
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse a paper pusher i.
can sıkıcı bir dönem a rough patch i.
sıkıcı kimse a stick-in-the-mud i.
can sıkıcı bir durum a sticky situation [uk/australia] i.
resmi ve sıkıcı kimse a stuffed shirt i.
can sıkıcı kimse a thorn in (one's) flesh i.
can sıkıcı kimse thorn in someone's side i.
can sıkıcı kimse thorn in someone's flesh i.
can sıkıcı kimse a thorn in someone's side (or flesh) i.
can sıkıcı kimse a thorn in your side i.
can sıkıcı kimse a thorn in the side i.
can sıkıcı sorun a vexed question i.
sıkıcı tip an old stick in the mud i.
sıkıcı tip an old stick in the mud i.
can sıkıcı şey bring-down i.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse paper pusher i.
sıkıcı evrak işlerine bakan ve pek bir yetkisi olmayan kimse paper pusher i.
sıkıcı masa başı bir işte çalışan kimse pencil-pusher i.
sıkıcı yazı işlerine bakan kimse pencil-pusher i.
sıkıcı mekan popsicle stand i.
can sıkıcı/sinir bozucu bir şey yapmak ruffle a few feathers i.
sıkıcı iş scut work i.
çok sıkıcı olay/durum sleepfest i.
çok sıkıcı olmak be as dull as dishwater f.
çok sıkıcı olmak bore the pants off of someone f.
çok sıkıcı olmak be as dull as ditchwater f.
çok sıkıcı bir şey izlemek watch paint dry f.
çok sıkıcı olmak be as interesting as watching paint dry f.
çok sıkıcı olmak be like watching paint dry f.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek see the handwriting on the wall f.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek read the handwriting on the wall f.
gelecekte olacak can sıkıcı bir olayı görmek see the writing on the wall f.
kötü ve sıkıcı etkisi olmak cast a chill over f.
son derece sıkıcı olmak be like watching grass grow f.
son derece sıkıcı olmak be as interesting as watching grass grow f.
sıkıcı/iç bayıcı bir yerden ayrılmak get out of this popsicle stand f.
sıkıcı/iç bayıcı bir yeri terk etmek get out of this popsicle stand f.
sıkıcı/iç bayıcı bir yerden çıkmak get out of this popsicle stand f.
can sıkıcı bir durumda olmak be in a spot of bother f.
can sıkıcı bir dönem geçirmek go through a rough patch f.
can sıkıcı bir dönemden geçmek go through a rough patch f.
can sıkıcı bir dönem yaşamak go through a rough patch f.
can sıkıcı bir dönem geçirmek go through a sticky patch f.
can sıkıcı bir durumda olmak be in a sticky situation f.
can sıkıcı olmak be (strictly) for the birds f.
can sıkıcı olmak be a bed of nails f.
sıkıcı olmak be nothing (much) to write home about f.
sıkıcı olmak be nothing to shout about f.
sıkıcı olmak be nothing to write home about f.
sıkıcı olmak be not much to write home about f.
sıkıcı işler yapmak (bir işyerinde) pay dues f.
can sıkıcı/sinir bozucu bir şey yapmak ruffle some feathers f.
çok sıkıcı boring in the extreme s.
aşırı/inanılmaz sıkıcı boring in the extreme s.
çok sıkıcı boring in the extreme s.
ölümüne sıkıcı boring in the extreme s.
aşırı sıkıcı boring in the extreme s.
son derece sıkıcı boring in the extreme s.
inanılmaz sıkıcı boring in the extreme s.
çok sıkıcı dry-as-dust s.
çok sıkıcı dull as dishwater s.
çok sıkıcı dull as ditch water s.
aşırı sıkıcı watching paint dry s.
son derece sıkıcı watching paint dry s.
çok sıkıcı watching paint dry s.
aşırı sıkıcı as dry as dust expr.
aşırı sıkıcı as dry as a bone expr.
aşırı sıkıcı dry as a bone expr.
aşırı sıkıcı dry as dust expr.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez there is never a dull moment expr.
bir an/dakika bile sıkıcı geçmez never a dull moment expr.
çok sıkıcı as dry as a bone expr.
çok sıkıcı dull as ditchwater expr.
çok sıkıcı as dull as ditchwater expr.
çok sıkıcı as dull as ditch water expr.
çok sıkıcı as dull as dishwater expr.
çok sıkıcı exciting as watching paint dry expr.
çok sıkıcı dry as dust expr.
çok sıkıcı dry as a bone expr.
çok sıkıcı as dry as dust expr.
çok sıkıcı as exciting as watching paint dry expr.
çok sıkıcı as exciting as watching the paint dry expr.
çok sıkıcı exciting as watching the paint dry expr.
sıkıcı değil there is never a dull moment expr.
sıkıcı değil never a dull moment expr.
son derece sıkıcı like watching grass grow expr.
aşırı sıkıcı like watching grass grow expr.
son derece sıkıcı like watching paint dry expr.
aşırı sıkıcı like watching paint dry expr.
Speaking
amma sıkıcı! what a drag! expr.
amma sıkıcı çok sıkıcı what a yawner! expr.
bugün sıkıcı bir gün today is a boring day expr.
ben sıkıcı mıyım? am I boring you? expr.
hayatının sıkıcı mı olduğunu düşünüyorsun? do you think your life is boring? expr.
ne sıkıcı bir adam what a boring man expr.
ne kadar sıkıcı! what a bore expr.
ne kadar sıkıcı bir adam what a boring man expr.
sıkıcı hayatıma hoş geldiniz welcome to my boring life expr.
sensiz burası çok sıkıcı it's so boring here without you expr.
sensiz çok sıkıcı burası it's so boring here without you expr.
sen yokken çok sıkıcı burası it's so boring here without you expr.
Trade/Economic
sıkıcı vergi nuisance tax i.
Industry
özellikle hizmet sektöründe yer alan sıkıcı, düşük maaşlı ve yan hakları az olan iş mc job i.
Tourism
sıkıcı bir yer veya destinasyon dead-and-alive i.
Technical
cırcır hareketli somun sıkıcı nut-runner with ratcheting action i.
Marine
iç sıkıcı şekilde board and flat i.
Medical
sıkıcı bina sendromu tight-building syndrome i.
can sıkıcı (acı) terebrating s.
Statistics
sıkıcı parametreler nuisance parameters i.
Social Sciences
(sosyal yaşam) sıkıcı static s.
Literature
hayatın çok sıkıcı olduğu hissi taedium vitae i.
(eserde) uzun ve sıkıcı bölümler longueurs i.
Art
sıkıcı bir şekilde modern olan moderne s.
Archaic
can sıkıcı şey annoy i.
sıkıcı kimse insipid i.
sıkıcı şey insipid i.
Slang
sıkıcı ve bön kişi square biscuit i.
sıkıcı ihtiyar adam boring old fart i.
sıkıcı ihtiyar adam bof (boring old fart) i.
aşırı sıkıcı bir işte çalışan kimse a pen pusher i.
aşırı sıkıcı bir işte çalışan kimse a pencil pusher i.
çok sıkıcı snoozefest i.
can sıkıcı tip a rat fink i.
can sıkıcı a pain in the ass i.
çok sıkıcı kimse veya şey snorefest i.
sıkıcı şey borefest i.
sıkıcı tip cornball i.
sıkıcı tip corny i.
sıkıcı tip dim bulb i.
sıkıcı kimse gweebo i.
sıkıcı veya uzun konuşma yadda yadda yadda i.
sıkıcı kimse basic i.
sıkıcı/odun adam mıknatısı nerd magnet i.
sıkıcı/odun adamları çeken/cezbeden kadın nerd magnet i.
gösteriş ve tarz yerine işlevselliğin ön planda olduğu sıkıcı/ilginç olmayan araba nerd mobile i.
tam boyutlarda/büyük boyutlu işleve veya ihtiyaca yönelik sıkıcı araba nerd mobile i.
sıkıcı kimse nebbish i.
sıkıcı kimse neb i.
sıkıcı kimse wet noodle i.
sıkıcı adam/herif hard off i.
sıkıcı ve çetrefilli mesele megillah i.
can sıkıcı şey/kimse bummer i.
sıkıcı kimse moke i.
can sıkıcı kimse moke i.
sıkıcı/zaman kaybı bir toplantı circle-jerk i.
sakar ve sıkıcı kimse lob i.
can sıkıcı tip, şey, durum pain in the hole [ireland] i.
can sıkıcı pain-in-the-arse [uk] i.
can sıkıcı pain-in-the-ass [us] i.
can sıkıcı pain-in-the-butt i.
can sıkıcı pain-in-the-neck i.
can sıkıcı pain-in-the-rear i.
sıkıcı/zor/zahmetli seyahat schlepp [yiddish] i.
sıkıcı iş shit work i.