Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | sıkıntılı durum | pickle i. |
Genel | sıkıntılı durum | ticking bomb i. |
Genel | sıkıntılı durum | time bomb i. |
Genel | sıkıntılı durum | troubled waters i. |
Genel | sıkıntılı durum | quagmire i. |
Genel | sıkıntılı durum | bother i. |
Genel | sıkıntılı durum | hornet's nest i. |
Idioms | ||
Deyim | sıkıntılı durum | a (ticking) time bomb i. |
Deyim | sıkıntılı durum | hot water i. |
Deyim | sıkıntılı durum | heavy scene i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tight corner i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tight corner i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tight spot i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tight place i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tight spot i. |
Deyim | sıkıntılı durum | a tough spot i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | sıkıntılı bir durum | adversity i. | ||
Genel | yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum | nail biter i. | ||
Genel | yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum | nailbiter i. | ||
Genel | yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum | nail-biter i. | ||
Phrases | ||||
İfadeler | durum sıkıntılı bir hale geldiğinde | when the balloon goes up expr. | ||
İfadeler | durum sıkıntılı bir hale geldiğinde/gelmeden | before the balloon goes up expr. | ||
İfadeler | oldukça (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum) | a bit of a... expr. | ||
İfadeler | epey (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum) | a bit of a... expr. | ||
Idioms | ||||
Deyim | işlerin sıkıntılı bir hale geldiği durum | a pretty state of affairs i. |