saat bir - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

saat bir



"saat bir" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
Speaking
saat bir it's one o'clock expr.
saat bir one expr.

"saat bir" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 126 sonuç

Türkçe İngilizce
General
saati standart zamanın bir saat ilerisine geçirerek akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight saving i.
yaklaşık her 12 saat 25 dakikada bir deniz ve okyanusların kabarıp çekilmesi tide i.
bir buçuk saat one and half hour i.
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin noon [obsolete] i.
bir eylem için belirlenmiş dönem, saat veya tarih termtime [scottish] i.
bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat the clock i.
sarkacı olan yaylı bir saat tipi trunk dial i.
aralıksız bir yıl çalışan saat year clock i.
fransız kökenli eşli dansta saat yönünde yana doğru atılan bir denge adımı brawl i.
saat zincirine takılan bir süs breloque i.
(güneş saati veya eski bir pandüllü saat gibi) ilk veya ilkel zaman ölçüm cihazı horologe i.
fransa'ya özgü bir saat birimi ligne i.
isviçre'ye özgü bir saat birimi ligne i.
(saat mekanizması) parçaları birbiri içinde hareket eden birleşik bir alet gimmals i.
dar kasalı yuvarlak bir tür sarkaçlı saat banjo clock i.
küresel yok oluşa kalan süreyi gösteren bir saat doomsday clock i.
18. yüzyıl sonlarına özgü süslemeli bir saat türü pendule i.
veri noktasından ikinci bir noktaya doğru saat yönünde ölçülen yatay açı grid bearing i.
göstermek (saat belirli bir zamanı) go f.
saat vb gibi bir şey kurmak wind something up f.
ahenkli bir sesle çalmak (saat/zil/çan) chime f.
çalmak (saat belirli bir zamanı) strike f.
bir saat uyumak sleep for an hour f.
(saat, yaş gibi belirli bir noktaya) gelmek turn f.
(özellikle bir toplantı yapmak amacıyla birisiyle) tarih ve saat belirlemek/randevulaşmak book time with (someone) f.
bir saat boyunca for an hour zf.
bir saat önce an hour ago zf.
en az bir yarım saat daha at least for another half-hour zf.
bir yarım saat daha for another 30 minutes zf.
bir yarım saat daha for another half hour zf.
sadece bir saat just an hour zf.
(bir saat veya olaydan) önce until bağ.
Phrases
bir saat içinde within an hour expr.
bir saat zarfında inside of an hour expr.
bir saat sonra one hour later expr.
bir saat geç an hour late expr.
bir saat sonra an hour later expr.
bir saat içerisinde in an hour expr.
bir saat içerisinde within an hour expr.
bir saat içinde in an hour expr.
tam bir saat a full hour expr.
Colloquial
bir saat ertelemek push it an hour f.
otelde bir saat geçirmek spend an hour at the hotel f.
günde bir saat one hour a day zf.
bir saat kadar önce about an hour ago expr.
saat bir sularında like one o’clock expr.
saat bir civarı like one o’clock expr.
saat bir gibi like one o’clock expr.
bir günde sadece 24 saat var there are only 24 hours in a day expr.
gece veya gündüz herhangi bir saat all hours (of the day and night) expr.
gece veya gündüz herhangi bir saat all hours (of the day and night) expr.
neredeyse (bir saat, sayı, yaş ) olmak be getting on for… [uk] expr.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! time (for you) to get a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! time (for you) to get a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! time (for you) to get a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! time you got a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! time you got a watch! exclam.
(saati soran birine cevap olarak) kendine bir saat alma vaktin gelmiş! time you got a watch! exclam.
Idioms
gün içerisinde bir vakit/saat the time of day i.
bir saat uyumak get one's head down for an hour f.
bir saat uyumak put one's head down for an hour f.
zor/stresli bir şeyin yapılmak zorunda olduğu an/saat/gün the evil moment/hour/day f.
saatleri bir saat geri almak move the clock back f.
saatleri bir saat geri almak move the clocks back f.
saatleri bir saat geri almak move one's clock back f.
saatleri bir saat geri almak move one's clocks back f.
saatleri bir saat ileri almak turn the clock forward f.
saatleri bir saat ileri almak turn the clocks forward f.
saatleri bir saat ileri almak turn one's clock forward f.
saatleri bir saat ileri almak turn one's clocks forward f.
bir iki saat oyalanmak kill time a couple of hours f.
bir iki saat vakit geçirmek kill time a couple of hours f.
bir iki saat zaman öldürmek kill time a couple of hours f.
bir iki saat boş vakti olmak have time a couple of hours to kill f.
bir iki saat zamanı olmak have time a couple of hours to kill f.
saatleri bir saat geri almak put the clocks back f.
saatleri bir saat geri almak put the clocks forward f.
başka bir yerde saat beş nasıl olsa it's five o'clock somewhere expr.
bir yerlerde saat şu an beş it's five o'clock somewhere expr.
belli bir saat aralığında in the space of an hour expr.
belli bir saat içerisinde in the space of an hour expr.
ana yönlerin ingilizce isimlerini (north, east, south, west) saat yönünde hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle never eat shredded wheat expr.
tam (bir saat başında) on the stroke of (some specific time) expr.
Speaking
oraya varmam bir - bir buçuk saat sürer it's gonna take about an hour and a half to get there expr.
saat bir buçuk it is half past one expr.
Law
bir bebeği doğumunun üzerinden 24 saat geçmemişken öldürme suçu neonaticide i.
Industry
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi bedaux system i.
saat-puan bazlı bir çeşit maaş sistemi point system i.
Technical
bir ton kömürün 8000 kilovat saat (kwh) enerji sağladığı fikrine dayanarak yapılan enerji üretimi/tüketimi ölçüsü tonne of coal equivalent i.
bir kuledeki saat tower clock i.
bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat time clock i.
saat mekanizmasına benzer şekilde çalışarak atmosferin nemini sürekli olarak kayıt eden bir cihaz hygrograph i.
saat zembereklerinde kullanılan bir çelik markası elinvar® i.
bir tür saat denge çarkı compensating balance i.
(saat kadranı veya far üzerinde) bir cam veya plastik kaplamayı tutan yivli çerçeve bezel i.
saat mekanizmasının içindeki bir parça going barrel i.
saat mekanizmasının içindeki bir parça going train i.
saat mekanizmasında yer alan bir tür düz disk roller table i.
virgül şeklinde çıkıntısı olan bir tür saat eşapmanı virgule i.
saat gövdesini tutan bir tür parça pillar i.
Computer
bir saat one hour i.
dijital ortamda en az 24 saat boyunca dikkatleri üzerine toplayan herhangi bir kelime veya ifade yanny i.
bir saat ve bir dakika one hour and one minute expr.
Television
günde 24 saat yayın yapan amerikalı bir televizyon müzik kanalı mtv (music television) i.
Aeronautic
bir uçağın saat yelkovanının ters yönündeki dönüşün adı laevorotation i.
bir uçağın saat yelkovanının ters yönündeki dönüşün adı levorotation i.
yerel saat farklarını hesaba katılmaksızın bir uçak yolculuğunun gerçekte aldığı süre actual flying time i.
Marine
bir limana uğrayıp 12 saat içinde ayrılan bağımsız ticaret gemisi transient i.
yarım saatte bir çalıp her seferinde bir vuruş artarak sekiz vuruşa kadar çıkan ve dört saatlik zaman diliminin dolduğunu bildiren saat ship's clock i.
Optics
polarize ışık düzlemini saat yönünde döndüren optik olarak aktif bir maddeyle ilgili dextrorotatory s.
Astronomy
yeryüzüne paralel eksende dönerek zamanı gösteren bir tür saat polar clock i.
Botanic
tek türden oluşan bir saat gülü cinsi anastatica i.
tek türden oluşan bir saat gülü cinsi genus anastatica i.
avustralya'ya özgü saat gülüne benzeyen bir çalı topağı roly-poly (bassia muricata) i.
Social Sciences
bakmakla yükümlü olduğu en az bir çocuğu olan, haftada en az 16 saat çalışan ve kazançları düşük olan tek ebeveynlere verilen bir ödenek working families tax credit [uk] i.
Education
(akademik ders kredisi hesabında) haftada bir saat semester hour i.
History
16. yüzyılda kullanılan, astronomik hareketleri gösteren mekanik cihazlara sahip gemi şeklinde bir saat nef i.
Religious
daha önceden saat 15:00'de yapılan, şimdilerde roma katolik kilisesi'nde biraz daha erkene alınmış bir ayin none i.
Geography
greenwich'in batısında dördüncü standart saat diliminde olan, porto riko ve kanada kıyı vilayetlerinde kullanılan bir zaman birimi atlantic standard time i.
greenwich'in batısında dördüncü standart saat diliminde olan, porto riko ve kanada kıyı vilayetlerinde kullanılan bir zaman birimi atlantic time i.
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight savings i.
saati standart zamanın bir saat ilerisine alarak akşamları gün ışığından bir saat daha faydalanma daylight-savings time i.
Geology
bir doğrunun grid kuzeyden saat yönünde olan açısal uzanımı bearing i.
Military
her biri en az dört saat süren ve tek bir gün içinde tamamlanan iki gayri faal görev eğitimi multiple inactive duty training periods i.
Art
vazo şeklinde bir saat vase clock i.
Music
büyük bir saat düzeneği polyphon i.