sabah sabah - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sabah sabah



"sabah sabah" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sabah sabah early in the morning zf.
sabah sabah at this time of the morning zf.
Idioms
sabah sabah at the crack of dawn expr.

"sabah sabah" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 318 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sabah insanı morning person i.
sabah morning s.
General
sabah dawn i.
sabah morrow i.
hamilelikte sabah bulantısı morning sickness i.
sabah forenoon i.
yarın sabah tomorrow morning i.
sabah bulantısı morning sickness i.
sabah cockcrow i.
kilise sabah ibadeti matins i.
dün sabah yestermorn i.
sabah yıldızı the morning star i.
sabah duası morning prayer i.
sabah sertliği morning stiffness i.
sabah morn i.
sabah duası saati tierce i.
sabah yıldızı lucifer i.
sabah sunrise i.
sabah yıldızı morning star i.
sabah antemeridiem i.
sabah vakti morning i.
sabah ibadeti matins i.
sabah morning i.
sabah ezanı morning azan i.
sabah keyfi morning joy i.
sabah keyfi morning fun i.
ertesi sabah next morning i.
sabah serinliği morning chill i.
sabah oturumu morning session i.
sabah yıldızı daystar i.
sabah yıldızı phosphorus i.
sabah odası morning-room i.
sabah çayı morning tea i.
sabah ereksiyonu morning erection i.
sabah 9'da başlayıp akşam 5'te biten mesai nine-to-five i.
sabah alaca karanlığı morning twilight i.
sabah alaca karanlık başlangıcı beginning of morning nautical twilight i.
sabah namazı dawn prayer i.
sabah jimnastiği morning gymnastics i.
sabah zilleri morning bells i.
ölümden sonraki sabah the morning after death i.
sabah trafiği morning traffic i.
sabah televizyonu morning television i.
sabah programı morning program i.
sabah öğünü morning meal i.
sabah yemeği morning meal i.
sabah sporu morning sports i.
sabah namazı fajr prayer i.
sabah koşusu morning jogging i.
sabah koşusu morning running i.
sabah koşusu morning run i.
sabah kahvem my morning coffee i.
sabah neşesi morning joy i.
sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran yaşama sevinci ikigai (a reason for being) i.
sabah dokuzdan akşam beşe kadar süren iş nine-to-five job i.
elektriğin olmadığı dönemde sokaktaki gaz lambalarını akşam yakıp sabah söndüren kişi leerie [scottish] i.
elektriğin olmadığı dönemde sokaktaki gaz lambalarını akşam yakıp sabah söndüren kişi lamplighter i.
geçen sabah the other morning i.
sabah ile öğlen arası çay veya kahve ile yapılan hafif kahvaltı elevenses i.
sabah geç saatte yenen atıştırmalık elevenses i.
sabah eyaletinden olan bir malezyalı sabahan i.
kuşların sabah şakıması matin i.
sabah ezgisi matin i.
sabah matin [obsolete] i.
kuşların sabah şakıması matins i.
sabah ezgisi matins i.
sabah morne [obsolete] i.
sabah morning time i.
sabah morwe [obsolete] i.
sabah morwening [obsolete] i.
sabah erken saatte avcıları çağırmak için çalınan ezgi hunt's-up i.
(17. ve 18. yüzyıl fransası'nda) modayı takip eden kadınların yatak odalarında verdikleri sabah resepsiyonu ruelle i.
sabah devriyesi morning patrol i.
(kısaca) sabah morn i.
akşamdan kalıp da sabah bir duble daha içmek hair of the dog f.
gün doğmak (güneş/sabah) rise f.
sabah keyfi yapmak have a fun morning f.
sabah namazı kılmak perform morning prayer f.
sabah olmak morning comes f.
sabah dokuz akşam beş bir iş istemek want a nine-to-five job f.
sabah kalkmak wake up in the morning f.
sabah matutinal s.
sabah ante meridiem s.
sabah (ile ilgili) matutinal s.
sabah olan antemeridian s.
sabah ibadetine ait matin s.
sabah ibadeti ile ilişkili matin s.
sabah ibadetine ait mattin s.
sabah ibadeti ile ilişkili mattin s.
sabah veya seher ile ilişkili matinal s.
sabah matutinary s.
sabah (ile ilgili) matutinary s.
sabah morn s.
sabah in the morning zf.
akşam sabah day and night zf.
sabah akşam all the time zf.
akşam sabah all the time zf.
sabah erkenden early in the morning zf.
sabah boyunca all morning zf.
sabah a/m zf.
bu sabah this morning zf.
sabah karanlığında at cock-crow zf.
her sabah every morning zf.
sabah 1 akşam 1 olmak üzere günde 2 kere twice daily once in the morning and once in the evening zf.
sabah bir akşam bir olmak üzere günde iki kere twice daily once in the morning and once in the evening zf.
yarın sabah tomorrow morning zf.
tüm sabah all morning zf.
bütün sabah all morning zf.
sabah amornings zf.
her sabah a-mornings zf.
ertesi sabah amorwe [obsolete] zf.
Phrases
bugün sabah itibariyle as of this morning expr.
bugün sabah itibariyle as of today morning expr.
bu sabah itibariyle as of this morning expr.
bugün sabah itibari ile as of today morning expr.
sabah akşam in season and out of season expr.
sabah olunca in the morning expr.
sabah saatlerinde/akşam üzeri saatlerde/akşam saatlerinde of a morning/afternoon/evening expr.
sabah bir ara/öğleden sonra bir ara/akşam bir ara of a morning/afternoon/evening expr.
Proverb
horozu çok olan köyde sabah geç olur too many cooks spoil the broth
horozu çok olan köyde sabah geç olur too many cooks spoil the stew
sabah görülen rüya gerçekleşir morning dreams come true
horozu çok olan köyde sabah geç olur too many cooks spoil the soup
sabah gülen akşam olmadan ağlar (if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın (if you) sing before breakfast, (you'll) cry before night
sabah gülen akşam olmadan ağlar sing before breakfast, you'll cry before night
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın sing before breakfast, you'll cry before night
sabah gülen (gülüp eğlenen) akşam olmadan ağlar (if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper
sabah gülersen akşam olmadan ağlarsın (if you) sing before breakfast, (you'll) cry before supper
sabah sürçen geceye dek sürçer a bad beginning makes a bad ending
sabah erken görülen rüya gerçek olur (early) morning dreams come true
Colloquial
sabah/öğle ve akşam/gece morning, noon, and night i.
sabah servisi morning service i.
sabah servisi morning delivery i.
sabah kuşu an early bird i.
yarın sabah tomorrow morning i.
sabah gözünü açar açmaz içilen sert içki eye opener [us/canada/south africa] i.
sabah erkenden enerji vermesi için içilen sert içki eye opener [us/canada/south africa] i.
sabah gözü açılsın diye içilen sert içki eye opener [us/canada/south africa] i.
her sabah mornings zf.
sabah ola hayrola tomorrow's another day expr.
sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında in the interim between her/his morning and afternoon classes expr.
sabah erken gel come early in the morning expr.
sabah ola hayrola sleep on it expr.
sabah ve öğleden sonraki dersleri arasında between her/his morning and afternoon classes expr.
sabah söylediğim gibi same thing i told you this morning expr.
sabah ola hayır ola sleep on it expr.
yarın sabah erkenden tomorrow morning bright and early expr.
tüm sabah değil not be all morning expr.
Idioms
sabah kuşu a morning person i.
sabah insanı a morning person i.
sabah kesilmesine rağmen günün sonuna doğru yeniden uzayan sakal five o'clock shadow i.
sabah tıraş olup akşama doğru cildin altında beliren sakal a five o'clock shadow i.
sabah 10:00'dan öğleden sonra 3:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri bankbook i.
sabah 10:00'dan öğleden sonra 2:00'a kadar olan kısa çalışma saatleri banker's hours i.
sabah akşam içmek hit the sauce f.
bütün/tüm sabah sürmemek not be all morning f.
işe sabah karanlıkta gidip gece yarılarına kadar çalışmak burn both ends of the candle f.
akşamdan kalmışlığı gidermek için sabah tekrar içki içmek a hair of the dog f.
sabah uyumak go to bed with the sun f.
sabah yatakta uzun süre kalmak/vakit geçirmek lie in [us] f.
bütün sabah sürmemek not take all morning f.
sabah pek vaktini almamak not take all morning f.
bütün/tüm gün, sabah sürmek be/take all day, morning f.
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek (not) be all day, morning (to do something) f.
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek (not) take all day, morning (to do something) f.
gece uçup sabah erkenden varmak take a redeye f.
gece uçup sabah erkenden varmak take the redeye f.
sabah vakitleri of a morning zf.
sabah bir ara of a morning zf.
sabah ve öğleden sonra içki içmek istendiğinde söylenen bir söz it's five o'clock somewhere expr.
horozu çok olan köyde sabah erken olur too many cooks spoil the broth expr.
horozun çok olduğu yerde sabah erken olur too many cooks spoil the broth expr.
sabah erkenden bright and early expr.
sabah olmadan zero dark thirty expr.
sabah erken early beams expr.
Speaking
bu sabah olanlar what happened this morning expr.
bu sabah odasında sessizce çalıştı he studied in his room silently this morning expr.
bu sabah aramıştım I called this morning expr.
bu sabah geldim Icame this morning expr.
ben bu sabah erken kalktım I woke up early today expr.
ben her sabah dişlerimi fırçalarım I brush my teeth every morning expr.
bu sabah erken kalktım I got up early this morning expr.
ben bu sabah geç kalktım I woke up late this morning expr.
bu sabah teslim oldu he turned himself in this morning expr.
bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu he called this morning asking me how my arm was expr.
beni sabah ara call me in the morning expr.
dişlerimi her sabah fırçalarım I brush my teeth every morning expr.
dün sabah geç uyanmadım I didn't wake up late yesterday morning expr.
her şeyin başladığı sabah the morning it all began expr.
her sabah duş alırım I take a shower every morning expr.
her sabah yüzümü yıkarım I wash my face every morning expr.
her sabah okula giderim I go to school every morning expr.
ertesi sabah geri döndüm I came back the next morning expr.
her sabah erken kalkarım I wake up early every morning expr.
her sabah dişlerimi fırçalarım I brush my teeth every morning expr.
orada sabah mı is it morning there expr.
o her sabah koşar she runs every morning expr.
o her sabah koşar he runs every morning expr.
ne güzel bir sabah what a beautiful morning expr.
size bu sabah telefon açtı mı? did he call you this morning? expr.
sabah kaçta kalkıyorsun? what time do you get up in the morning? expr.
sabah saat dokuzda kalkarım I get up at nine o'clock in the morning expr.
saatimi sabah yediye kurdum I set my alarm clock for 7 am expr.
size bu sabah telefon açtı mı? did he phone you this morning? expr.
sana bu sabah telefon açtı mı? did he call you this morning? expr.
sabah görüşürüz see you in the morning expr.
sabah okula gittim I went to school in the morning expr.
seni bu sabah telefonla aradı mı? did she call you this morning? expr.
sabah ilk iş first thing in the morning expr.
sabah 8'de burada olacaktınız you were supposed to be here at eight in the morning expr.
seni bu sabah telefonla aradı mı? did he call you this morning? expr.
sana bu sabah telefon açtı mı? did he phone you this morning? expr.
size bu sabah telefon açtı mı? did she call you this morning? expr.
sabah yedide kalkarım I get up at 7 o'clock in the morning expr.
sizi bu sabah telefonla aradı mı? did he phone you this morning? expr.
sizi bu sabah telefonla aradı mı? did she phone you this morning? expr.
sabah seni takip ettim I followed you this morning expr.
sabah kahvaltı yaparım I have breakfast in the morning expr.
sabah 5'te uyanıyorum I wake up at 5am expr.
sabah 5'te uyanırım I wake up at 5am expr.
sabah çok erken (şu anda) it is very early in the morning expr.
sizi bu sabah telefonla aradı mı? did he call you this morning? expr.
sana bu sabah telefon açtı mı? did she call you this morning? expr.
sana bu sabah telefon açtı mı? did she phone you this morning? expr.
sabah erkenden kalktım I woke up early in the morning expr.
seni bu sabah telefonla aradı mı? did he phone you this morning? expr.
size bu sabah telefon açtı mı? did she phone you this morning? expr.
sabah 8'de burada olmalıydınız you were supposed to be here at eight in the morning expr.
sizi bu sabah telefonla aradı mı? did she call you this morning? expr.
seni bu sabah telefonla aradı mı? did she phone you this morning? expr.
yüzünü her sabah yıkar mısın? do you wash your face every morning? expr.
sabah şerifleriniz hayırlı olsun top of the morning to you expr.
sabah kalkar elimi yüzümü yıkarım I get up in the morning and wash my hands and face expr.
Trade/Economic
sabah vardiyası morning shift i.
vergi tasarrufu amacıyla geceden satılıp sabah geri alınan (hisse) bed and breakfast s.
vergi tasarrufu amacıyla geceden satılıp sabah geri alınan (hisse) bed and pep [uk] s.
hissenin mali yılın son gününde satılıp sabah geri alındığı (işlem) bed and breakfast s.
hissenin mali yılın son gününde satılıp sabah geri alındığı (işlem) bed and pep [uk] s.
Media
sabah haberleri news program i.
sabah haberleri news show i.
bir sabah gazetesinin bir akşam önce basılan ilk baskısı bulldog edition i.
sabah programı morning show i.
sabah haberleri morning news i.
sabah kuşağı haberleri morning news i.
sabah erken saatlerde yayınlanan early-morning s.
Technical
sabah güneşlenmeliği ante-solarium i.
Computer
sabah oturumu morning session i.
saat gösterimi için sabah biçimi morning format i.
sabah biçimi morning format i.
sabah erken early morning i.
Television
televizyon izleyici sayısının en düşük olduğu gece ile sabah arasındaki saatler graveyard slot i.
Marine
sabah vardiyası morning watch i.
gece yarısından sabah 4'e kadar süren gemi nöbeti mid-to-four watch i.
(4:00-8:00 arası) sabah nöbeti morning watch i.
Medical
ertesi sabah hapı day after pills i.
ertesi sabah hapı morning after pills i.
sabah öksürüğü morning cough i.
sabah oluşan matutinal s.
Pharmaceutics
her sabah q.m. (quaque mane) kısalt.
Gastronomy
amerikalıların sabah kahvaltısında üzerine akçaağaç şurubu dökerek yedikleri kalın krep pan cake i.
sabah kahvaltısı breakfast i.
Astronomy
astronomik sabah alaca karanlığı astronomical morning twilight i.
sabah yıldızı hesperus i.
sabah yıldızı day-star i.
Botanic
sarı çiçekleri sabah ve akşam vakitlerinde açılıp parlak güneş ışığı görünce kapanan reçineli bir ot cinsi madia i.
sarı çiçekleri sabah ve akşam vakitlerinde açılıp parlak güneş ışığı görünce kapanan reçineli bir ot cinsi genus madia i.
Religious
doğu ortodoks kilisesi'ndeki sabah ibadetlerinde koro tarafından söylenen bir tür ilahi catabasis i.
kutsal haftanın (paskalyadan önceki haftanın) son üç günü kilisede sabah ibadetinde söylenen ilahi tenebrae i.
anglikan inanışında sabah duası mattins i.
sabah ayini morning service i.
sabah duası morning prayer i.
doğu ortodoks kilisesi'nde sabah ibadetlerinde söylenen bir ilahi katabasis i.
anglikan topluluğunun sabah ayininde ettiği dua matin i.
batı avrupa kilisesi'nde sabah duası lauds i.
batı avrupa kilisesi'nde sabah duası morning prayer i.
(musevilik) sebt günleri, bayramlar ve rosh chodesh'te sabah ayinine eklenen ek dualar musaf i.
doğu ortodoks kilisesi'nde belirli günlerde sabah ayinlerinde kullanılan dokuz kutsal metinden her biri ode i.
(anglikanizm'de) sabah ve akşam duaları common prayer i.
(doğu ortodoks kilisesi'nde) sabah ayini orthros i.
(doğu ortodoks kilisesi'nde) sabah ayini orthron i.
(anglikan kiliselerinde) sabah ve akşam duaları ile cenaze törenlerinin başında okunan kutsal metin pasajlarına verilen ad sentence i.
Geography
malezya'da sabah'ın kuzeyinde bir dağ kinabalu i.
malezya'nın sabah eyaletinin eski adı north borneo i.
malezya'nın güney çin denizi'ne kıyısı olan sabah eyaletinin başkenti olan liman şehri kota kinabalu i.
sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi begin morning nautical twilight i.
sabah uygun koşullar altında askeri operasyonların sınırlı da olsa yapılabildiği zaman dilimi bmnt (begin morning nautical twilight) kısalt.
Meteorology
sabah sisi morning fog i.
Military
sabah topu reveille gun i.
sabah topu morning sun i.
sabah topu morning gun i.
Music
sabah müziği a morging-music i.
sabah müziği morning music i.
Archaic
sabah vakti morningtide i.
sabah morningtide i.
dün sabah yestermorning i.
sabah matutine s.
sabah (ile ilgili) matutine s.
dün sabah yestermorn zf.
dün sabah yestermorning zf.
Slang
sabah içilen içki hair of the dog i.
sabah ereksiyonu (özellikle uykuda) morning wood i.
sabah ereksiyonu morning wood i.
sabah ereksiyonu morning missile i.
uykudayken istemsiz bir şekilde olup uyandığında da süren sabah ereksiyonu morning missile i.
istemsiz şekilde gerçekleşen sabah ereksiyonu morning missile i.
sabah ereksiyonu morning tent i.
uykudayken istemsiz bir şekilde olup uyandığında da süren sabah ereksiyonu morning tent i.
istemsiz şekilde gerçekleşen sabah ereksiyonu morning tent i.
(argo) sabah antrenmanlarında iyi performans sergileyip yarışlarda kötü koşan at morning glory i.
sabah ereksiyonu olmak make a mountain f.
sabah ereksiyonu olmak pitch a tent f.
British Slang
sabah ereksiyonu piss-proud i.
sabah ereksiyonu morning glory i.
(özellikle acılı birşeyler yedikten sonraki sabah) kıçta hissedilen ağrı ring sting i.
Modern Slang
sabah uyandığında yapılan seks alarm clock sex i.
(iş/çalışmak için) sabah 4-5 gibi kalkma all morninger i.
(iş/çalışmak için) sabah çok erken kalkma all morninger i.