savunmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

savunmak



"savunmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 48 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
savunmak defend f.
General
savunmak protect f.
savunmak stick up for f.
savunmak advocate f.
savunmak justify f.
savunmak line up with f.
savunmak champion f.
savunmak fight f.
savunmak declare oneself f.
savunmak plead f.
savunmak maintain f.
savunmak vindicate f.
savunmak defend f.
savunmak stand up f.
savunmak support f.
savunmak fence f.
savunmak argue that f.
savunmak stand up for f.
savunmak argue f.
savunmak assert f.
savunmak hold f.
savunmak take up cudgels for f.
savunmak argue for something f.
savunmak premediate f.
savunmak maintain f.
savunmak enguard f.
savunmak wear [uk] f.
savunmak lege [obsolete] f.
savunmak peg f.
savunmak savegard f.
savunmak forefend f.
savunmak shend [obsolete] f.
Phrasals
savunmak bless from f.
savunmak stand for f.
savunmak stand up for somebody f.
savunmak stick up f.
savunmak come out f.
Colloquial
savunmak have it f.
savunmak stick-up f.
Idioms
savunmak hold a brief for f.
savunmak fly the flag f.
savunmak take up the cudgel f.
savunmak take up the cudgels f.
Law
savunmak plead f.
savunmak defend f.
savunmak assert f.
Politics
savunmak advocate to f.
Archaic
savunmak buckler f.

"savunmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 125 sonuç

Türkçe İngilizce
General
tez/bitirme projesi savunmak act i.
kendini savunmak defend himself f.
savunmak (bir hakkı/prensibi) uphold f.
savunmak (mevzi) hold f.
bir görüşü benimseyip savunmak take a stand f.
fikir savunmak defend opinion f.
adaleti savunmak advocate justice f.
bir konuyu savunmak argue for f.
mahkemede kendini savunmak defend oneself in court f.
bir düşünceyi savunmak defend an opinion f.
fikrini savunmak promote one's idea f.
haklarını savunmak stand up for one's rights f.
-e karşı savunmak defend against f.
kendini savunmak fend something off f.
kendini savunmak fend someone off f.
hakkını savunmak assert f.
kişilik haklarını savunmak defend one's personal rights f.
çıkarlarını savunmak defend one's interests f.
kendini savunmak stand up for oneself f.
eşcinsel evliliği savunmak defend gay marriage f.
birine karşı kendini savunmak fight back at someone f.
kendini savunmak defend oneself f.
fikri savunmak defend the opinion f.
tekrar savunmak rejustify f.
(bir şeyi) şiddetle savunmak thump f.
görüşünü savunmak hold the view f.
bir şeyi coşkuyla savunmak tub-thump f.
resmen savunmak apologise f.
resmen savunmak apologize f.
fikrini savunmak upspeak f.
(fikri, teoriyi) savunmak harbor f.
gizlice savunmak harbour f.
bir fikri savunmak mean [obsolete] f.
kendini savunmak right f.
gnostik görüşleri savunmak gnosticize f.
gnostik görüşleri savunmak gnosticise f.
ısrarla savunmak desiderate f.
aksini savunmak oppose f.
keskin şekilde savunmak overassert f.
sözde uzmanları kaynak göstererek argüman savunmak weasel-word f.
politeizmi savunmak polytheize f.
politeizmi savunmak polytheise f.
kendini savunmak fence [obsolete] f.
(davayı) yalan beyan ile savunmak pettifog f.
bir davayı savunmak side f.
bağdaştırmacılığı savunmak syncretise f.
bağdaştırmacılığı savunmak syncretize f.
Phrasals
hakkını savunmak stick up for f.
görüşünün, sözünün vs. doğru olmadığını savunmak challenge (one) on (something) f.
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak challenge someone on something f.
birisini bir şey ile savunmak defend someone with something f.
birisini bir şeye karşı savunmak defend someone against something f.
(birine bir şeyi) savunmak justify (something) to (one) f.
birinin/bir şeyin tersini göstermek/savunmak argue against someone or something f.
birini/bir şeyi savunmak argue for someone or something f.
görüşünün, sözünün doğru olmadığını savunmak challenge on f.
(kendini/birini bir şeyle) savunmak defend (oneself or someone) with (something) f.
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı savunmak defend (someone or something) against (someone or something) f.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) karşısında savunmak defend (someone or something) against (someone or something) f.
-e karşı savunmak defend against f.
karşısında savunmak defend against f.
ile savunmak defend with f.
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak fight back (at someone or something) f.
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak fight back at (someone or something) f.
(bir şeyi) sürdürmek/savunmak hold to (something) f.
'-e savunmak justify to f.
(birini) savunmak speak up for (one) f.
(birini/bir şeyi) savunmak stand up for (someone or something) f.
(kendini) savunmak stick up for (oneself) f.
(birini/bir şeyi) savunmak stick up for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) savunmak/desteklemek take up for (someone or something) f.
Colloquial
görünürde mantıklı ama normalde saçma bir düşünceyi savunmak chop logic f.
(kendini) savunmak assert (oneself) f.
kendi hakkını savunmak assert oneself f.
(kendini) savunmak handle (oneself) f.
Idioms
azimle savunmak come out fighting f.
azimle savunmak come out swinging f.
birini savunmak/kollamak front for someone f.
düşüncelerini/fikirlerini cesurca savunmak get on one's soapbox f.
fikirlerini savunmak fight one's corner f.
ölümüne savunmak defend to the death f.
kanıtlarla doğruluğunu savunmak chapter and verse f.
kendini savunmak fight one's corner f.
(ağır bir saldırıya karşı) savunmak stand in the breach f.
araya girip (birini) savunmak leap to (one's) defense f.
(birini) savunmak üzere atılmak leap to (one's) defense f.
bir fikri savunmak swing for the fences [dated] f.
daha önce savunduğunun aksini savunmak reverse (one's) field f.
bir şeyi kanının son damlasına kadar savunmak die in the last ditch f.
bir şeyi ölümüne savunmak die in the last ditch f.
bir fikri/konuyu savunmak fend and prove [dated] f.
fikirlerini savunmak fight your corner [uk] f.
kendini savunmak fight your corner [uk] f.
(inandığı şeyi savunmak için/inançları uğruna) her şeyi yapmak go to the stake for (something) f.
birini/bir şeyi savunmak put in a good word for someone/something f.
daha önce savunduğunun aksini savunmak reverse field f.
(birini/bir şeyi) savunmak take up the cudgels for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) savunmak take up the cudgel for (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) savunmak take up the cudgels on behalf of (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) savunmak take up the cudgel on behalf of (someone or something) f.
Speaking
onu savunmak görevim değil ama I don't hold any brief for him but expr.
Law
bir hakkı vermek veya savunmak için mahkemeye çağırılan kimse vouchee i.
yasal olmadığını savunmak challenge f.
yanlış şekilde savunmak misplead f.
Politics
1972'de yaşlı ve emeklilerin haklarını savunmak için kurulmuş bir örgüt gray panthers i.
dava savunmak defend a cause f.
seçmenin yasal olarak yetersiz olduğunu savunmak challenge f.
Architecture
kale girişini savunmak için kale geçidinin önüne inşa edilen kuleler ve yüksek duvarlar antemural i.
Botanic
bitkinin otçullara veya rakip bitkilere karşı kendini savunmak için ürettiği toksik kimyasal allelochemical i.
Social Sciences
tüm mülklerin ortak kullanıma ait olması gerektiğini savunmak aspheterize f.
tüm mülklerin ortak kullanıma ait olması gerektiğini savunmak aspheterise f.
Education
(eskiden bazı avrupa üniversitelerinde lisans derecesini aldıktan sonra) bir soruyu tartışmak veya bir tezi savunmak determine f.
History
18. yüzyılda irlanda'da kiracı çiftçilerin haklarını savunmak için şiddet kullanan gizli bir tarım örgütünün üyesi whiteboy [ireland] i.
18. yy'da irlanda'da kiracı çiftçilerin haklarını savunmak için şiddet kullanan gizli bir tarım örgütünün doktrinleri ve faaliyetleri whiteboyism i.
devrim sonrası jefferson liderliğinde eyaletlerin haklarını savunmak için bir araya gelmiş küçük çiftçilerden ve işçilerden meydana gelen siyasi bir grup democratic-republicans i.
Religious
kötülüğün varlığını göz önünde tutarak, tanrı'nın iyiliğini ve her şeye kadir oluşunu savunmak theodicy i.
gnostik görüşleri savunmak gnosticize f.
gnostik görüşleri savunmak gnosticise f.
Military
üstünde bulunduğu yeri başarıyla savunmak stand one's ground f.
Sport
adam adama savunmak man-up f.
Basketball
hücumcuyu savunmak marke a man f.
rakip oyuncuyu savunmak covering a man f.
yeniden savunmak recover f.
Archaic
kanadı savunmak için kanat ile ön cephe arasındaki bir burcun köşesine inşa edilmiş çıkıntı orillion i.
kanadı savunmak için kanat ile ön cephe arasındaki bir burcun köşesine inşa edilmiş çıkıntı orillon i.